25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 HAZİRAN 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şanlıurfa Barosu cezaevinde aşırı izdiham olduğuna hazırladığı raporda dikkat çekmişti 5 Yangında 13 mahkum diri diri yandı 14 ay önce uyardılar Haber Merkezi Şanlıurfa Barosu’nun, Şanlıurfa E Tipi Cezaevi’nde 13 tutuklu ve hükümlünün diri diri yanarak öldüğü isyandan tam 14 ay önce hükümeti ve Adalet Bakanlığı’nı “uyardığı” ortaya çıktı. Baronun 13 Nisan 2011 tarihli raporunda ve basın açıklamasında, cezaeviyle ilgili, “Cezaevinin kapasitesinin 300 kişi olduğu, cezaevi kapasitesinin 34 katı oranında, yaklaşık 1000’i aşan insanın kaldığı, aşırı yoğunluğun dayanılmaz hal aldığı, izdihama neden olduğu, 10 kişilik koğuşlarda 30 tutuklu ve mahkumun kaldığı, yerlerde dahi yatacak bir alanın kalmadığı, mahkumların yerde yatmak için bile sıraya girdikleri” tespitleri yapıldı. Bu durumu, “Hukuksal bir nitelendirme yapılacak olursa bu insanlık dışı veya onur kırıcı bir durum” olarak niteleyen Şanlıurfa Barosu, sorunun bir an önce çözülmesi için 14 ay önce Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulundu. 13 Nisan 2011 tarihinde Şanlıurfa E Tipi Cezaevi için “Cezaevi Değil” başlığıyla açıklama yapan Şanlıurfa Barosu’nun 14 ay önceki tespitleri özetle şöyle: ? Baromuzun Cezaevi İzleme Komisyonu, insan hakları savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve hürriyetinden yoksun kalanların yakınları tarafından yapılan onlarca açıklama ve eylemler maalesef soruna bugüne kadar somut ve kalıcı bir çözüm getirmeye yetmedi. ? Şanlıurfa Barosu’nun; Cezaevi, Çocuk Hakları, Kadın Hakları ve İnsan Hakları Komisyonları ile Cezaevi İzleme Kurulu’ndaki baromuz temsilcisinin yapmış olduğu görüşme ve tespitler cumhuriyet başsavcılığı ve Adalet Bakanlığı’na sunulmuştur. Yapılan tespitlerde sözleşme hükümlerinin ihlal edildiği görülmüştür. ? Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi’nin kapasitesinin konferans salonu gibi ortak alanlarının koğuş sistemi odalara çevrildiği... ? Cezaevinin kapasitesinin 300 kişilik olduğu... ? Cezaevinde kapasitesinin 34 katı oranda, yaklaşık 1000’i aşan insanın kaldığı... ? Aşırı yoğunluğun dayanılmaz hal aldığı, izdihama neden olduğu... ? 10 kişilik koğuşlarda 30 tutuklu ve mahkumun kaldığı, yerlerde dahi yatacak bir alanın kalmadığı... ? Mahkumların yerde yatmak için bile sıraya girdikleri... ? Koğuşlarda 1 tuvaletin bulunduğu ve suyun günde 4 kez 1’er saat verildiği... ? Her mahkuma sadece 2 dakika ihtiyaç süresi düştüğü... ? Bunun sonucu olarak başta sağlık ve güvenlik olmak üzere birçok sorunun da yaşanmaya başladığı... ? Tüm bu tespitler ışığında sorunun çözüme kavuşturulması için cehennemi sıcakların yaşandığı Şanlıurfa’da Sayın Adalet Bakanımızdan katlanılamaz koşullara acil çözüm bulmasını umuyoruz. Yaralı mahkumları ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa E Tipi Cezaevi’nde, adli tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu C15 koğuşunda önceki gece çıkan kavga ve yatakların ateşe verildiği isyanda diri diri yanarak ölen 13 tutuklu ve hükümlünün cenazesi otopsi ve kimlik tespiti için Gaziantep Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. 5 yaralının tedavileri ise hastanelerde sürüyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cezaevini ziyareti sırasında cezaevi ve çevresinde tansiyon yükseldi. CHP ve BDP cezaevinde incelemelerde bulunurken hükümete yönelik sert eleştiriler geldi. Bu arada yaralı mahkumların hastaneye sevk edildikleri sırada kelepçelendikleri gözlendi. Kapasitesi 8 kişilik olmasına rağmen 18 kişinin kaldığı ve bazı tutuklu ve hükümlülerin yerde yattığı koğuşta önceki gün gece çıktığı belirtilen tartışma bir anda isyana dönüştü. Kavganın, yatak ve bunaltıcı sıcakta koğuştaki vantilatörün hangi tarafı serinleteceği tartışmasından çıktığı ileri sürüldü. Koğuş kapısının arkasına ranza ve diğer eşyaları koyarak girişin engellendiği, ardından çarşaf ve yatakların ateşe verildiği belirtildi. reye şikâyetler yapıldığını anımsattı. Türkdoğan, şunları kaydetti: “Olayın yaşandığı koğuştakiler, aşırı sıcakların etkisiyle idareden klima istemişler. Ancak idare bunu reddetmiş. Son olarak idare bunların elindeki vantilatörü de almış. Bunun üzerine mahpuslar, eylem başlatmış. Yangın başladıktan sonra idare olaya geç müdahale etmiş. Kapıların önüne barikat kurulduğu için müdahale edilemediği iddiası gerçekçi değil. Çünkü, cezaevlerinde kapılar dışarıya açılır.” Adalet Bakanı Ergin ve Bakan Çelik, 13 kişinin yaşamını yitirdiği cezaevinde incelemelerde bulunduktan sonra polisevinde basın toplantısı düzenledi. Ergin “İhmal varsa üstünü örtmeyiz” dedi. kelepçeyle çıkardılar Bilinçli katliam BDP İstanbul İl Başkanlığı, Urfa’da 13 mahkumun hayatını kaybetmesini düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel “BDP olarak cezaevlerine yaptığımız ziyarette, cezaevlerinin kapasitesinin üstünde 23 katı insanla dolu olduğunu ve burada insan hakları ihlalleri yaşandığını gördük. Bu duruma ilişkin onlarca rapor sunduk. Katliam bilinçli olarak geliştirildi” dedi. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) Muhalefetten sert eleştiri CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da cezaevine geldi. Tanrıkulu cezaevinde yetkililerle, tutuklu bulunan BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve olaydan kurtulan bir tutukluyla görüştüğünü belirterek, cezaevinde “insani olmayan koşulların bulunduğunu” dile getirdi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ise partisinin il başkanlığında basın toplantısı düzenledi. Adalet Bakanı Ergin’i eleştiren Kışanak “Devlet, yaşam hakkını güvence altına almak zorunda olduğu cezaevinde, insanları ölümden koruyamıyorsa bu zaten başlı başına bir suçtur” diye konuştu. Erdoğan: Bilgiler teftişin ardından ortaya çıkacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa E Tipi Cezaevi’ndeki isyanda çıkan yangınla ilgili olarak asıl bilgilerin yapılacak teftişin ardından ortaya çıkacağını söyledi. Erdoğan, dün Meksika’ya hareketinden önce Şanlıurfa’da meydana gelen yangında 13 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan cezaevindeki isyana ilişkin açıklamalar yaptı. Erdoğan, Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç’le yaptığı görüşmede, yangından sağ kalan hükümlülerden birinin, “Önce arkadaşlar arasında kavga çıktı, kavgayı müteakiben ateşe verdiler. Ben kendimi dışarı atarak kurtarabildim” dediğini aktardı. Erdoğan, “Koğuşun 18 kişilik kapasiteye uygun olmadığı yönünde vali beyin söylediği bir şey var. Bunların hepsinin incelenmesini Adalet Bakanımızdan isteyeceğim” dedi. İHD’den önemli iddia İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise isyanın nedeninin cezaevi idaresinin vantilatöre de el koymasından kaynaklandığını söyledi. Türkdoğan, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Şanlıurfa Cezaevi’nin öteden beri aşırı kalabalık olduğunu, bu nedenle ida ‘Her eve bir de seni mi vereceğiz?’ TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, mayıs ayı başından bu yana yeni anayasa yazımını sürdürüyor, ancak tempo oldukça yavaş. Şimdiye dek üzerinde kesin uzlaşmaya varılan madde sayısı 6’da kaldı. 13 madde metne dökülmesine karşın, uzlaşmazlıklar nedeniyle birçok madde “daha sonraya” bırakıldı. Meclis’teki 4 siyasi partinin yani AKP, CHP, MHP ve BDP’nin eşit üyeyle temsil edildiği komisyonda, en temel uzlaşmazlık konusunu “cinsel yönelim hakkı” oluştururken, ikinci kriz de “yaşam hakkı” başlıklı bölümün “insanın maddi ve manevi varlığı, bütünlüğünün korunması”nda yaşandı. Yazım alt komisyonunun “İnsan bedeni ve organları insan onur ve haysiyetine aykırı bir şekilde metalaştırılamaz” önerisine CHP, kadınlara dönük önemli kısıtlamalar geleceği düşüncesiyle itiraz etti. CHP’liler, “‘İnsan bedeni metalaştırılamaz’ denirse, RTÜK müstehcen diye her türlü yayına müdahale ederek kadınların fotoğraf çektirmesine, mayo reklamlarına bile yasak getirilebilir” gerekçesiyle “insan bedeni” ifadesi yerine “vücut bütünlüğü” ifadesinin konulmasını istediler. AKP ve MHP’liler “İnsan bedeni” ile “vücut bütünlüğü” kavramının aynı şeyi ifade ettiğini, böyle bir kısıtlamaya yol açmayacağını savunsalar da CHP’yi ikna edemediler. Komisyonda bu madde görüşülürken; AKP’nin genç hukuk danışmanlarından biri “vücut bütünlüğü” kavramı ile “insan bedeni” ifadesinin aynı sonucu doğuracağını uzun uzun anlattı. CHP’li Süheyl Batum’dan espriyle karışık itiraz geldi: “Yine de bu kavramın kötüye kullanılmayacağını engelleyen bir hüküm yok. Gerekçeye de yazsak, buna kim dikkat edecek? Şimdi sen güzel güzel burada anlattın ama her eve bir anayasa verirken, bir de seni mi vereceğiz? Dolayısıyla bu konuyu mutlaka maddede netleştirmemiz lazım.” Bu maddenin görüşmeleri de “ertelenmek” durumunda kaldı... Anayasa Mahkemesi’nde ‘dün dündür’! Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi için verdiği kararla ilgili AKP’den en ilginç açıklamayı Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay yaptı. Atalay kararı olumlu bulduğunu söylerken, Anayasa Mahkemesi için aynen şu ifadeleri kullandı: “Eğer 5 yılda bir deselerdi, Türkiye’yi zora sokacaktı. Şu anda haziran ayının ortasındayız. Yani aksi bir karar çıksaydı ağustos ayında cumhurbaşkanlığı seçimi yapılması gerekiyordu. Zaten Anayasa Mahkemeleri salt hukuk kararı vermez. Yani ülkenin diğer siyasi toplumsal şartlarını da gözetirler. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını iyi düşünülmüş isabetli bir karar görüyorum.” Böylece Anayasa Mahkemesi’nin salt hukuka göre değil “ülkenin diğer siyasi şartlarını” da gözeterek karar vermesinin beklendiğini öğrenmiş olduk. 28 Şubat’a kadar gitmeye gerek yok. Son 10 yıl, Başbakan Erdoğan ve AKP’lilerin Anayasa Mahkemesi’ni hukuk dışı kararlar almakla suçlamalarının tarihi de değil mi aynı zamanda. O zaman değişen ne? Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişti. Artık siyasi karar da alabilir, toplum mühendisliği de yapabilir. AKP, Anayasa Mahkemesi için “dün dündür” diyor... Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle