22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 9 Hâkim, erkeğin ‘beni aldattı’ ifadesi üzerine hakaretten ceza vermedi Şu baş belası ‘namus’ Vali yer gösterdi: HİLAL KÖSE Kıbrıs İl mi Olacak? Yıllardan beri sürüp giden Kıbrıs müzakereleri hem taraflar için hem de aslında tüm dünya için alışılmış bir “çözümsüzlük” sürecidir. Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ta gördüğü tek çözüm, “iki toplumun birleşmesi”... Ama görüşmeler uzadıkça uzuyor ve bir türlü sonuç çıkmıyor. Ben de başından beri, neden birbiriyle tarih boyunca anlaşamamış iki toplumun ille de bir araya getirilmeye çalışıldığını çözemediğimi yazıyorum. Başka bir yerde böyle bir zorlama çözüm var mı dünyada? Rum kesimi yıllardır bir eli yağda bir eli balda yaşıyor. Milli geliri bizim tarafın kaç misli, AB’ye girmiş, keyfi yerinde. Türk tarafı yıllardır süren ambargo nedeniyle gelişememiş, kendi yağıyla ve Türkiye’nin katkısıyla durumu idare ediyor. Ama nasıl oluyorsa yine de mağdur olan Rum kesimi. ??? Çözümsüzlüğü Türk tarafı istiyor, özellikle müzakerelerde sorun çıkarıyor diye yıllarca konuşuldu, sonra Annan planı hazırlandı. İnsanların acılar içinde yaşadığı, kitlesel ölümler olan, savaşların devam ettiği yerler için bile Birleşmiş Milletler plan hazırlamazken nedense ille de Kıbrıs için hazırladı. Türk tarafı plana yine de evet dedi. Ama güya çözüm isteyen Rum tarafı kabul etmedi. Çünkü çok açık ki zaten gayet iyi durumda olan Rum tarafı, istediği her şeyi ve hatta fazlasını almadan hiçbir çözüme yanaşmayacaktı. Hükümet önceleri geçmiş politikacıların ve başta Denktaş’ın çözümü tıkadığı tezlerine yakın durdu. En azından bu politikayı değiştirip başka bir yöntem denemeye karar verdi. Ama sonuç Denktaş’ın söylediklerini kanıtlamaktan öteye gidemedi. ??? Geçenlerde Londra gezisinde AB’den sorumlu bakan Egemen Bağış bir açıklama yaptı. Dedi ki: “Çözüm, iki liderin uzlaşması ve toplumlarına kabul ettirdikleri bir birleşme formülüyle olabileceği gibi, iki liderin uzlaşarak ayrılıp, iki ayrı devlet şeklinde ya da KKTC’nin Türkiye’ye bağlanmasıyla da mümkün olabilir...” Evet bu aslında diplomatik bir dil. Bir biçimde karşıdakilere “Elimde bu koz da var” deme biçimi. Kıbrıs, Türkiye’nin bir ili mi olacak tartışması başlatacak bir cümle, ama gerçekte “Bizi fazla zorlarsanız bunu da düşünürüz” diyor. Ama işin gerçeği şu: Biz ne dersek diyelim, onların düşüncesi değişmeyecek. Kıbrıs’ta Türklerin azınlık olarak kalması ve 74’te kazandıklarının hesabının sorulması gerçekleşmeden sorun onlar için çözülmeyecek. Hayvan pazarına gidin Erkek erkeğe ilerleme olmaz ’da bir heykeltıraş, kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin sözünü eleştiren ilginç heykel grubuyla sokakta sergi açtı. Heykeltıraş Bülent Harputlu, Gazipaşa Parkı önündeki sokak sergisinin açılışında yaptığı konuşmada “Şiddetin her türüne karşıyız” dedi. Elinde sopa olan bir erkek heykeli ile bir kadının karnında sıpa kafasıyla gösterildiği heykele, boya ile heykel görünümü verilmiş tiyatro sanatçısı eşlik ediyor. Adana’da bugün 10.30’da Atatürk Parkı’nda bir araya gelecek olan Adana Kadın Kuruluşları Birliği üyeleri anıta çelenk bırakıp saygı duruşunda bulunacak. Saat 13.00’te ise Güzelyalı semt pazarında Çukurova Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan’ın da katılacağı, “Kadınlar çeyiz sandıklarını açıyor” adlı etkinlik gerçekleştirilecek. Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü İstasyon Alanı’ndan Cumhuriyet Alanı’na kadar yürüyüş yaparak kutlamak istedi. Ancak Valilik, bunu kabul etmeyerek miting yeri olarak, halk arasında aralarında “hayvan pazarı”nın da bulunduğu üç alanı gösterdi. Bu duruma tepki gösteren Mersin Kadın Platformu Sözcüsü Gül Durnaoğlu, “Ne yazık ki 8 Mart’ta kadınlara layık görülen miting alanları bunlar. Buraların gösterilmesi kadınların dolaylı olarak engellenmesi anlamına gelmektedir. Her yıl olduğu gibi bu yılda 8 Mart’ta, saat 12.00’de Metropol önünden Büyükşehir Belediyesi’ne kadar yürüyüş yapacağız” dedi. Koç Üniversitesi eKUal Grubu, Uluslararası İlişkiler Kulübü ve Felsefe Kulübü, 8 Mart nedeniyle Koç Üniversitesi Rumelifeneri Kampusu’nda “Feminist Dediğin Böyle Olur” etkinliğini düzenledi. Etkinlikte, üniversite öğrencileri, akademisyenleri, idari kadrosu ve diğer çalışanları “Feminist Dediğin Böyle Olur” yazılı tshirtleri gün boyunca giyerek feminizmin sadece kadınlara özgü bir hareket değil, tüm insanlık adına bir hareket olduğunu anlatmaya çalıştı. Ünlü erkekler “Kadına şiddete el koyuyoruz” sloganıyla şiddet uygulamış bir şekilde kamera karşısına geçti. Şişli Belediyesi öncülüğünde gerçekleştirilen sergide, aralarında Haldun Dormen, SüheylBehzat Uygur, Metin Uca, Mert Fırat, Bekir Aksoy, Murat Serezli, Fatih Portakal, Cengiz Hortoğlu’nun yer aldığı ünlü erkekler, şiddet uygulayan erkeklere “Bir dakika durun ve kendinizi onların yerine koyun. Ya şiddete uğrayan biz olsaydık” mesajı verdi. “Kadına şiddete el koyuyoruz” temalı fotoğraf sergisi ise bugün saat 12.00’de Cevahir Alışveriş Merkezi önünde sergilenecek. Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kadın Festivali kapsamında bugün saat 11.00’de Cumhuriyet Meydanı’nda buluşacak olan kadınlar daha sonra İsmet İnönü Kültür Merkezi’ne yürüyecek. Karşıyaka Belediyesi tarafından yaptırılan “8 Mart Kadın Heykeli” bugün açılacak. ? Adana Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde işçi olarak çalışan Nurten D. (52), imam nikâhlı olarak 18 yıl birlikte yaşadığı Altındağ Belediyesi memuru Necip G’den (61) ayrılmak isteyince “tehdide, hakarete, saldırıya” maruz kaldı. Çiftin tartışmaları birçok kez dava konusu oldu. Yargıçlar ise kadını mahkum edip erkeği akladı. Davaların birinde, erkeğin ‘Beni aldattı’ demesi, yargıcın ceza vermekten vazgeçmesine neden oldu. Nurten D., 2009’da Necip G’den ayrılmaya karar verince, başına gelmeyen kalmadı. Psikolojisi bozuldu, kansere yakalandı. Kadının yaşadığı şiddete iş arkadaşları da tanık olurken ailesi de tehditlere maruz kaldı. Birçok kez savcılığa suç duyurusunda bulundu. Necip G. de kendisine tehdit mesajı çekildiğini, hakaret edildiğini belirterek şikâyetçi oldu. Nurten D., erkek kardeşi ve kızı, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Mahkeme yargıcı Sibel Luş, Nurten D’yi küfürlü mesaj gönderdiği, mesajın birinde “akşama ge lip hesaplaşacağız” dediği gerekçesiyle, tehdit ve hakaret suçlarından 1360 TL adli para cezasına mahkum etti. Nurten D’nin kardeşine ve kızına da para cezası verdi. Necip G’nin “hakaret” suçundan yargılandığı dava Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık, “Tartıştık ama hakaret etmedim” dedi. Nurten D’nin işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Murat A., tanık olarak dinlendi. “Sanığın, olay çıkardığı için binaya girmesi yasaklandı” diye konuştu. İş arkadaşı Turan B. ise şunları söyledi: “Sanığın Nurten Hanım’ı sürekli rahatsız ettiğini biliyorum.” Yargıç Afak İlleez ise Temmuz 2010’da açıkladığı gerekçeli kararında, sanığın atılı suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine hükmedildiğini belirtti. Necip G., “tehdit” ve “hakaret” suçundan Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nde de yargılandı. Sanık, buradaki savunmasın Suçlama aynı, karar farklı da, aldatıldığını öne sürerek “Kızgınlıkla o mesajları gönderdim” dedi. Mektubundaki “dünyayı dar getiririm size”, “her yerinden hortum sokarlar”, “sonun felaket” gibi ifadelerin tehdit olmadığını savundu. Yargıç Süleyman Kavak, sanığın delil yetersizliğinden tehdit suçundan beraatine hükmetti ve gerekçesini de şöyle açıkladı: “Sanığın bu mesajları, 18 yıldır birlikte yaşadığı kadının kendisini aldatmasına tepki olarak çektiği anlaşılmıştır. TCK’nin 1291. maddesi uyarınca sanığa ceza vermekten vazgeçilmesine karar vermek gerekmiştir.” Nurten D’nin avukatı Ertuğrul Cem Cihan, “Müvekkilim sanığı aldatmamıştır. Sanığın zaten resmi nikâhlı bir eşi var. Hukuka aykırılık varsa bunu sanık yapmıştır. Kadına yönelik şiddete ceza verilmesi için ille de kan mı akmalı? Bütün davalarda, yargıçlar, erkeğin beyanını esas aldı. ‘Bu kadın hak etmiş’ bakış açısıyla değerlendirme yaptı” dedi. Yargıçların bakış açısı... Ceza vermekten vazgeçti ZEYNEP GÖĞÜŞ Çarlık Rusyası’nın son döneminde kadın hareketinin öncüsü Gaspıralı İsmail’di. Türkiye Cumhuriyeti’nin ideologlarını etkileyen Kırımlı Gaspıralı İsmail’in ünlü bir sözü vardı: “Tek kanatlı kuş uçamaz”... TÜSİAD’ın, Kadın Erkek Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı sanayici Nur Ger’in ele almasıyla 8 Mart için hazırladığı filmin “motto”sunun bu söz olması dikkatimi çekti. ? Mersin ? İstanbul Gaspıralı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Rusya topraklarından gelen kurucu beyinlerinin ruhları şad olsun. Cumhuriyet devrimlerinin kadın lehine kararlarında Rusya Türklerinin etkisi büyük. Mustafa Kemal yalnız değildi... Türkiye yaralı bir kuşa benziyor... Kadının istihdamında geriyiz. Türkiye İstatistik Kurumu TUİK’in 2011 verilerine göre Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, erkeklerde yüzde 71.7, kadınlarda ise yüzde 28.8. Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve 19 Avrupa Birliği ülkesinde ise bu oran yüzde 62 ve yüzde 64. Daha alınacak çok yolumuz var. Siyasete gelince, kadın oranı arttı ama istenilen düzeyde değil. TBMM’deki koltukların ancak yüzde 14.2’sinde kadınlar oturuyor. CHP’nin yüzde 33 kotasına herkes çok sevindi, ama CHP Meclis’e sokacağı milletvekillerinin yüzde 33’ünün kadın olacağını söylemedi ki... Aday gösterilecek kadınların oranı bu. Kadınlar seçilecek yerden aday gösterilmedikçe yüzde 33’ün bir anlamı yok. Hükümetteki 26 bakandan 1’i, 2 bin 924 belediye başkanından 26’sı, 34 bin 210 muhtardan 65’i, 81 validen 1’i kadın... 26 müsteşar arasında hiç kadın yok! BDDK, Yargıtay, Sayıştay başkanlıklarında hiç kadın yok! DİSK, Türkİş, HAKİŞ, KAMUSEN, MEMURSEN, TOBB, MÜSİAD, TZOB, TESK yönetiminde hiç kadın yok! Son 4+4+4 yasasının kız çocuklarının okullaşmasında ne sonuç vereceği de belirsiz. Karar vericilerimiz geri dönüp, Batı’nın ilerlemesinde kadının rolünün ve eğitimin birinci derecede etkili olduğuna inanan İsmail Gaspıralı’yı incelesinler. Rus İmparatorluğu’nda Türk ve İslam toplumlarının eğitim ve modernleşmeye ihtiyacı olduğunu fark eden bu ilk Müslüman entelektüel önünde saygıyla eğiliyorum. ŞİDDET TASARISINDA GERİ ADIM Mağdur kadın istemezse ‘tedbir’ yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda dün kadınlara karşı şiddetin önlenmesine ilişkin tasarı görüşülürken “kadın istemese de” hâkimin koruyucu tedbir kararı alabilmesine ilişkin düzenleme tasarıdan çıkarıldı ve dayakçı eşlerle ilgili ortak konuttan uzaklaştırma, tedavi ettirme gibi önleyici tedbir kararlarında “belge” aranması koşulu getirildi. CHP ve BDP’lilerin “toplumsal cinsiyet” kavramı ile “eşcinsel, lezbiyen, gay ve trans kadınların” da yasa kapsamına girmesi için verdikleri önergeler ise reddedildi. Kadınlara yönelik şiddetle ilgili düzenlemenin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yasalaşması için Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa Tasarısı görüşmelerine dün Genel Kurul’da başlanırken milletvekili sayısının azlığı dikkat çekti. Görüşmeler sırasında AKP’lilerin önergelerinin kabul edilmesiyle bazı değişiklikler yapıldı. Hem mağdur kadın hem de şiddet uygulayan hakkında tedbir kararlarını uygulanması için “delil veya belge aranmayacağını” hükme bağlayan düzenleme “kötüye kullanımın engellenmesi” gerekçe gösterilerek değiştirildi. Mağdur kadını korumaya yönelik tedbirlerin uygulanması için şiddetin belgesinin aranmayacağı hükme bağlanırken şiddet uygulayan erkek hakkında “müsteşerek konuttan uzaklaştırma”, “tedavi ettirilme” gibi önleyici tedbirlerin uygulanması içinse belge aranması koşulu getirildi. ? İzmir Evden uzaklaştırma için belge teciler Hangül Özbey ve Hazal Peker, Türkiye’nin ilk kadın haber ajansını Diyarbakır’da kurdu. Kürtçe ‘kadın’ anlamına gelen ‘Jın’ adıyla kurulan Jın Haber Ajansı (JINHA) ismiyle kurulan ajans bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yayın hayatına başlıyor. ? Diyarbakır Kadın gaze ‘Yaramaz eşleri dövün’ diyen imama soruşturma Dış Haberler Servisi İspanya’da, “doğru yoldan ayrılan” eşlerin fiziki ve psikolojik olarak cezalandırılmasını isteyen bir imam hakkında soruşturma açıldı. Terrassa kenti polisi, imamın adını açıklamazken “ayrımcı mesajlar verdiği ve eşitlik ilkesini çiğnediğini” duyurdu. vrupa Birliği, dünya üzerinde 70 ila 140 milyon kadının ilkel bir uygulama olan “kadın sünneti”ne maruz bırakıldığını belirtti. Avrupa Komisyonu, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile uygulanan bir projeyle Afrika’da binlerce kadının ilkel bir uygulama olan kadın sünnetinden kurtarıldığını bildirdi. AB’ye göre günde 8 bin kız, kadın sünneti uygulamasıyla karşı karşıya kalıyor. AB’nin Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı “Sosyal Değişimin Dinamikleri: Beş Afrika Ülkesinde Kadın Sünnetinin Terk Edilmesi” başlıklı raporuna göre, farkındalık oluşturmaya yönelik eğitim projesi sonucu Mısır, Eritre, Etiyopya, Senegal ve Sudan’daki çeşitli topluluklarda binlerce kız bu uygulamadan kurtuldu. Rapora göre birçok Afrika ülkesinde ka A Günde 8 bin kız sünnet ediliyor dın sünneti, kökeni yüzyıllar öncesine dayanan bir gelenek. Uygulama kızları “evlenebilir” kılmayı amaçlıyor. 70 ila 140 milyon kız ya da kadının, kadın sünnetinin değişik biçimlerine uğramış olduğu ve hayatlarını acılı komplikasyonlarla sürdürdükleri tahmin ediliyor. Her yıl yaklaşık 3 milyon kız (günde 8 bin kız) uygulamanın sonuçlarına katlanıyor. Uygulama Afrika ülkelerinin yanı sıra bazı Ortadoğu ve Asya ülkelerinde görülüyor. Genellikle 511 yaş arası kızlar herhangi bir tıbbi gözetim olmadan uygulamaya tabi tutuluyor, ancak bulgular sünnete uğrayan kızlarda yaşın düştüğünü gösteriyor. Beş Afrika ülkesinde uygulanan AB/UNICEF projesi, uygulamaya son verilmesi için toplumsal normların nasıl değiştirileceğine ilişkin kapsamlı bir anlayış üzerine temellenen ortak yaklaşımı sağladı. UNICEF’in 20082012 yılları arasında uyguladığı projeye AB 4 milyon Avro katkı sağladı. Raporda, uygulamanın neden ısrarla sürdürüldüğü sorusuna yanıt da arandı. Kadın sünneti Avrupa, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve ABD’de göçmen gruplar arasında da görülüyor. Bu topluluklar uygulamayı tehlikeli ya da hakların ihlali olarak anlamıyor, kadının kendini koruması ve birçok durumda kendisini “evlenmeye layık hale getirmesi” için atması gereken bir adım olarak değerlendiriyor. Anne babalar kızlarını onlar için en iyi geleceği güvence altına almak için sünnet ettiriyor. (ANKA) alep hemen yerine getirilmeyecek Bu durumda, eşinin alkolik olduğunu ifade ederek müşterek olarak kullandıkları konuttan uzaklaştırılmasını, tedavi ettirilmesini isteyen kadının talebi hemen yerine getirilmeyecek. Adalet Komisyonu’nda şiddete uğrayan kişinin baskı nedeniyle talepte bulunamayacağı kaygısıyla “lehine tedbir kararı verilen kişinin kararı kabul etmemesi” durumunda da hâkimin tedbir kararı alabilmesi yolunda bir değişiklik yapılmıştı. Ancak dün Genel Kurul’da bu düzenleme tasarıdan çıkarıldı. T C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle