17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2012 PAZAR HABERLER Kanuni Sultan Süleyman ile çok benziyorlar zaten... Bu, vezirini Bağdat’a gönderdi... Havadan dahi geçirmediler... O da Kayseri’ye indi... Sucuk ikram ettiler... ? Diline doladığına göre, şu sıralar senaryo yazarları dizinin gidişatını değiştiriyorlardır, emin olabilirsiniz... Şöyle ki: Kanuni devamlı atın üzerindedir... 30 sene inmez... Toprakta iki adım atma hasreti ile atın üzerinde oturup yazar: “Peymi şevkim, nuru kutbum, kalbi niğarım... İndirsun attan felek, açılsın ayağım...” ? İnip iki adım atmadan, kırmızı külahlı saray habercisi, yerlere kadar eğilerek ve iki büklüm olarak yetişir: “Sultanım tez atın üzerine binse...” Kanuni hiddetle: “Daha yeni induk... Kim ola bu haddini bilmez?..” Yanıtlarlar: “Ferit Şahenk sultanım...” ? dizisine kızınca, çare aranıyor... Bu durumda Zigetvar seferi öne alınabilir, araya birkaç tane sefer daha konur, ki atın üzerinde olsun... Kanuni geceleri de gidip ata biniyor diyelim, o kadar cariye varken... ? Yine de atın üzerinde “30 yıl” dolmuyor... Çünkü tüm saltanatı 46 yıl, tarih kitaplarında seferlerinin toplamı ise 10 yıl... ? O Kanuni... CUMHURİYET SAYFA 3 Atatürk’ün Sözleri ve Balyoz Belgesi Sevgili okurlarım, geçen perşembe günü mucize kent Eskişehir’de Büyükşehir Belediyesi Sabancı Uzay Evi’ni gezerken girişte okuduğum Atatürk’ün güncele çok fazla uygun olan sözlerinin gerçek olup olmadığını sorgulayan bir yazı yazmış ve “Tartışmaya değmez mi?” diye bitirmiştim. Bu yazıma, “Kurtuluş Güran, Atatürk’ün Bütün Eserleri Redaktörü” imzalı ciddi bir yorum aldım: “... ‘Atatürk’ün Bu Sözleri Gerçek mi?’ başlıklı bugünkü köşe yazınızı okudum. Hemen belirtmeliyim ki, köşenizde aktardığınız metin, Atatürk’e atfolunan uydurma yazılardan biridir. Atatürk’e ait olmadığı ilk bakışta anlaşılan ‘M. K. ATATÜRK 936 Eskişehir Tayyare Alayı’ imzalı el yazısı sözde belge ilk olarak Eriş Ülger tarafından yayımlandı. Bütün Dünya dergisi, Kasım 2002, s.33; http://www.butundunya.com/index2000.php?p= 3&ptip=YAZI Birincisi; el yazısının Atatürk’ün el yazısı olmadığı, uzmanlığı gerektirmeyecek kadar bellidir. İkincisi; Atatürk 1936 ve sonrasında imzasını ‘K. Atatürk’ ya da ‘Kamâl Atatürk’ olarak atmaktadır. Söz konusu yazıda ise imza ‘M. K. ATATÜRK’ şeklindedir. Üçüncüsü; Atatürk, Türkçeyi ve Osmanlıcayı son derece hâkimane kullanan biridir. Söz konusu yazı ise ifade bozukluğu ve yazım hatalarıyla doludur. Gerçek olansa şudur: Atatürk, 9 Haziran 1936 günü saat 10’da Eskişehir’e gelmiş, bazı kurumları ziyaretten sonra hava kıtalarını ve tesislerini teftiş etmiş, havacıları tebrik ettikten sonra Kumandanlık defterine şunu yazmıştır: ‘9.6.1936 Çok sevindim gördüklerimden. K. Atatürk’ Reisicumhur Atatürk saat 2’de istasyona dönerek Ankara’ya hareket etmiştir. (Bkz. Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.28, s.207.) Bu haber, 10 Haziran 1936 tarihli Ulus, Cumhuriyet, Kurun, Son Posta, Tan ve Akşam gazetelerinde yer almaktadır. Ancak yazınızda aktardığınız yazı ya da konuşmanın hiçbir yerde bahsi geçmemektedir. Atatürk’ün en ufak bir cümlesine yer veren gazetelerin, gelecekten haber veren(!) sözlerini duymamış olması düşünülemez. 30 cilt olarak tamamladığımız Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni hazırlarken önümüze gelen bu ve bu gibi birçok uyduruk belgeyi cilde koymayıp ayrı bir klasörde topladık. Bu da onlardan biri.” ??? Kurtuluş Güran’ı tanımıyorum, “Atatürk’ün Bütün Eserleri” dizisini biliyorum; yolladığı mektup ciddi. Bu vesile ile bir belgenin, bir bilginin doğruluğunun, gerçekliğinin nasıl tartışılacağı konusu da gündeme geliyor: En geçerli yöntem, belgenin, oluşturulduğu tarihin gerçekleriyle uyuşup uyuşmadığının irdelenmesidir! Nitekim Güran’ın mektubu bu yöntemi kullandığı için önemli ve ciddi; herhalde ilgililer gerekli araştırmaları yapar. Bu çerçevede, cuma günü Cumhuriyet’te yayımlanan Deniz Piyade Kurmay Albay Yusuf Afat’ın Balyoz davasında kullanılan belgedeki hatalar hakkında, Hasdal Askeri Ceza ve Tutukevi’nden yolladığı mektuptan bazı eleştiriler: “ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 2006 ve 2007 yıllarından sonra değiştirilen sokak isimlerini, 2003 yılında sözde ‘Balyoz’ yazışmalarında kullanarak güya cami eylem planı hazırlamışız. 20022003 yıllarından çok önce vefat eden emekli amirallere sözde ‘Balyoz’da görev vermişiz. 2009 yılında üniversiteye kaydını yaptıran ortaokul öğrencisinin, güya 2003 yılında üniversitede okuyor diye sözde ‘Balyoz’ belgelerine adını yazmışız. Türkiye’de ilk kez 2008 yılında kullanılmaya başlanan ‘Emniyetli Cep Telefonları’nı, güya 2003 yılında hazırlanan sözde ‘Balyoz’ yazışmalarında kullanacağımızı yazmışız. Microsoft firması tarafından 2006 yılında üretilerek piyasaya sürülen ve ilk kez 2007 yılı başında kullanılmaya başlanan uygulamasında Calibri ve Cambria yazı tiplerini, Mart 2003’te CD’ye kaydedilen sözde ‘Balyoz’ yazışmalarında kullanmışız. 19 Mayıs 2006 tarihinde kurulan ‘Türkiye Gençlik Birliği’ adını, 2 Aralık 2002’de sözde ‘Balyoz’ yazışmalarında kullanmışız. TRT Televizyonu’nca, sualtında dalışta görüntüleri alındığı tarih ve saatte bir deniz subayımız, sözde ‘Balyoz’ yazışmalarına yönelik dijital bir belge oluşturmuş. 2003’te İzmir plakalı olan aracı, güya 2003 yılındaki sözde ‘Balyoz’ yazışmalarında, 2006 yılında değiştirildiği ‘16 BEB 33’ yeni plakasıyla yazmışız.” ??? Ne dersiniz, tartışılmaya değmez mi? Kanuni Süleyman ile Kanunsuz Recep... Diziyi ekrandan kaldırsa reklam parası gidecek... Kaldırmasa kelle gidecek... ? Muhteşem 10 yılın sultanı “Kanuni 30 sene atın üzerindeydi” diye televizyon Bu kanunsuz... Dolayısıyla; 600 sene önceki tarihi değiştiriyor... Sefer süresi 10 yıldan 30 yıla uzatılırken... Cariyeler ile halvet kaldırılıyor... Kanuni attan inemiyor... Silivri hapishanesindeki tutuklular da “gerçekler saptırılıyor” diye yırtınıyorlar... Aralarına Kanuni Sultan Süleyman da katıldı, iyi mi?.. ? Kanunsuzun “Muhteşem 10 yıl” dizisine gelince: Oturmuş seyrediyor millet... 10 yıl sürdü... Sonuna gelindi... Bitti... Bitiyor... ? İstanbul Haber Servisi “Leyla ile Mecnun” dizisinde “Ak Sakallı Dede” karakteri ile tanınan ve telefon takibine takılan sanatçı Köksal Engür, uyuşturucu ticareti yapmak suçlamasıyla eşi Jale Engür’le gözaltına alındı. Oyuncunun evinde 1300 gram esrar ve hassas terazi bulundu. Köksal Engür’ün, esrar ve hassas terazinin kendisine ait olduğunu kabul ettiği iddia edildi. ‘Ak Sakallı Dede’ gözaltında
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle