22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2012 PAZAR EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 CHP ÇALIŞMA HAYATINA DİKKAT ÇEKTİ: AKP iktidarında yandaş sendika yaratıldı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Bütçenin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerine yarın başlanacak. CHP bütçe muhalefet şerhinde çalışma yaşamına dikkat çekti:  Çalışma çağındaki nüfus her yıl 800850 bin kişi artmasına karşın, bu kişilerin ancak yüzde 50’sine tekabül eden 400450 bini işgücü piyasasına girebiliyor.  AKP tarafından yandaş sendikalar yaratılıyor. Yandaş sendikacılığın en çarpıcı örneği ise MemurSen’de yaşandı. MemurSen’in üye sayısı 10 yılda 42 binden, 600 bine ulaştı.  AKP döneminde gerçekleştirilen grev sayısı daha önceki yıllara göre azaldı. Yıl içinde toplam 582 işçiyi kapsayan 7 işyerinde grev gerçekleşti. Bunun nedeni iş barışının sağlanması değil, sendikaların etkisizliği ve çıkılan grevlerin çoğunun milli güvenlik gerekçesi ile engellenmiş olması.  Sendikal örgütlülük düzeyi darbe dönemlerinin bile gerisine düştü. Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ile grevsiz, yaptırımı olmayan toplusözleşme düzeni getirildi.  Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası çalışanların çok büyük bir bölümünün örgütlenme ve toplusözleşme hakkını elinden aldı. Muhalif olan tüm sendikalar bitirilmek isteniyor. ? CHP bütçe muhalefet şerhinde, AKP’nin söylemde “pembe tablo” çizdiği çalışma yaşamının içinde bulunduğu duruma dikkat çekti. Buna göre, sendikal örgütlülüğün darbe dönemlerinin bile gerisine düştüğüne işaret edildi.  Bütçe hedefleri içinde emeklilerin sorunlarını ortadan kaldıracak hiçbir önlem de yok.  10 yıllık AKP iktidarında yaklaşık 11 bin işçi iş kazalarında/ cinayetlerinde hayatını kaybetti. Yani her yıl yaklaşık 1100 işçi. Her gün ortalama dört işçi iş kazaları nedeniyle yaşamını yitiriyor, altı işçi de iş göremez hale geliyor.  İş kazası sonucu malul kalanların sayısı 2003’te 1452 iken bu sayı 2011’de 2 bin 86’ya yükseldi. Hayatını kaybedenler ikiye katlanarak 1563 oldu.  İşsizlik ödeneği vermekle görevli olan İşsizlik Sigortası Fonu, amacından saptırılarak gelir kaynağı haline dönüştürüldü. Şu ana kadar fonun 11 milyar 223 milyon 207 bin TL’lik geliri Hazine’ye aktarıldı.  Net asgari ücret, açlık sınırı olarak tanımlanan tutarın yüzde 81.6’sını ve yoksulluk sınırı olarak tanımlanan tutarın da ancak yüzde 24’ünü karşılayabiliyor.  2002 2013 döneminde AKP’nin uyguladığı politikalarla tarım çöktü. Üretici alın terinin karşılığını alamadı. Tarımın istihdama olan katkısı yüzde 75’lerden yüzde 25’lere, GSMH’ye olan katkısı yüzde 50’lerden yüzde 8’lere geriledi.  2002 2011 döneminde toplam işlenen tarım alanı 3.5 milyon hektar, toplam tarım alanı ise 2.9 milyon hektar azaldı. Emekçiye ne hak var ne de hukuk ? DİSK’e bağlı Devrimci Sağlıkİş’e göre haklarına sahip çıkan 17 temsilci ve sendika üyesi, Uludağ Üniversitesi’nde önceki gün işten çıkarıldı. Sendika, üniversite yönetiminin, hakkını arayan işçiyi susturmak için hukuku kendine dayanak yaptığını belirtti. İşten çıkarılan çalışanlar, pazartesiden itibaren üniversitenin bahçesinde eylem yapacaklarını duyurdular. ? İstanbul’da dizi setinden kovulan makyözlerin durumu da çalışanın Türkiye’de ne denli mağdur edildiğini ortaya koydu. “Ağır Roman Yeni Dünya” dizisinin setinde çalışan 3 kadın makyöz, “haksız yere işten çıkarıldıkları” gerekçesiyle yapımcı şirket aleyhine alacak davası açtı. Makyözler, fazla mesai, tatil ve ihbar tazminatlarını talep etti. Televizyonlarda insanların ilgiyle seyrettiği dizilerde çalışma şartlarının çok zor olduğunu ve özellikle setlerde çalışanların dizinin yetişmesi için gece gündüz mesai harcadıklarını aktaran makyöz şefi Yavan, “Yaklaşık 10 yıldır bu sektörün içindeyim. Kovulma olaylarının başkalarının başına geldiğini duyuyordum. Popüler dizilerde bu tür şeyler yaşanıyor. Bir arkadaşım, kirasını ödeyemediği ve yapımcı şirketten parasını istediği için kovuldu. Benim de 10 yıl sonra ilk kez başıma geldi” dedi. Ekonomi Servisi DİSK Devrimci Sağlıkİş, Uludağ Üniversitesi’nin 7 Aralık’ta 17 üyelerini haksız yere işten çıkardığını duyurdu. Sendikanın açıklamasına göre, çalışanlar ihale günü yönetimi suçüstü yakaladı. Yönetim, söz konusu taşeron sağlık işçilerini işten atarak susturup sindirmeye çalışıyor. Açıklamada şunlar kaydedildi: Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yönetimi, hastanede yıllardır taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılan sağlık işçilerinin muvazzaalı (hileli) çalıştırıldığı ve hastanenin asıl işçisi sayılması gerektiği yönündeki mahkeme kararlarını iki yıldır tanımıyor. Bu kararlara rağmen yeni taşeron ihalesi açtı. Mahkeme kararına rağmen 29 Kasım günü gerçekleştirilmek istenen hukuksuz ihaleyi protesto eden 17 üyemiz İş Kanunu’nun 25/2’inci maddesi dayanak gösterilerek 7 Aralık 2012 günü itibarıyla işten çıkarıldı. Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü, Tıp Fakültesi Hastanesi Dekanlığı, başhekimliği hukuk dışı bir biçimde taşeron düzeninin sürmesine göz yumdu. Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleşen işten çıkarmalara karşı 10 Aralık 2012 Pazartesi günü saat 07.00’den itibaren hastane bahçesinde olacağız. Setler, tersaneler ile yarışıyor “Ağır Roman Yeni Dünya” dizisinin setinde çalışan 3 kadın makyöz, “haksız yere işten çıkarıldıkları” gerekçesiyle yapımcı şirket aleyhine alacak davası açtı. Makyözler, fazla mesai, tatil ve ihbar tazminatı olmak üzere toplam 2 bin 400’er liranın yasal faiziyle ödenmesini istedi. Dizinin makyöz şefi Feryal Yavan AA muhabirinin sorularını yanıtlarken “Tuzla tersanelerinden sonra en ağır işçilik dizi sektöründe. Dizilerde hiçbir gerekçe gösterilmeksizin kovulmamız da yaptığımız işin nasıl bir iş olduğunun en büyük göstergesi” diye konuştu. Mermer tasarımla buluştu İnovasyon Haftası, “Ve mermer dedi ki: Yol seni değiştirir” sergisine ev sahipliği yaptı. Sergide “yolculuk” temalı tasarımlar ilgi gördü. Tasarımcılar Ayşe Birsel ve Bibi Seck, mermerin ölümsüz ve asil olmasından yola çıkarak “Bir Olma”yı ifade eden kubbe tasarımı ile dikkat çekti. ARKİTERA ÇAMLICA PLATFORMU ‘Çamlıca Camii Yarışması iptal edilsin’ Ekonomi Servisi Arkitera’nın sosyal sorumluluk projeleri kapsamında Çamlıca Platformu, Çamlıca yarışmasının iptal edilmesini istedi. Bir TV programında konuyu değerlendiren Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’nın açıkça ayrımcılık içeren sözler sarf ettiğini belirten Çamlıca Platformu, “Kendisi aynı zamanda hem kamu yöneticisi, hem de Seçici Kurul Danışmanı olduğu için görevini yerine getirmediğini düşünüyoruz” dedi. Açıklamada özetle şunlar yer aldı: Kara, camilerin ancak Müslüman mimarlarca yapılabileceğini, ibadet etmeyen kişilerin camileri tanımadıkları için onlardan mimarlık hizmeti alınamayacağını belirtti. Bu sözler kamu hizmetlerinde açık bir ayrımcılık içeriyor. Ayrıca İstanbul’da birçok cami Müslüman olmayan mimarlarca yapıldı... Belediye Başkanı, Çamlıca Camii Yarışması’nda 2. seçilen projenin ‘klasik’ (gerçekte neoklasik) tarzda olduğunu söyledi. ‘Çağdaş’ olanların ise camiye benzemediğini... Oysa her dönemin mimarisi farklı... Yönetici olarak keyfi bir biçimde ideal bir geçmişi empoze ederek mimarlıkta ayrımcılık yapıyor. Örneğin Mimar Sinan’a kamu yöneticisi olarak Kanuni Sultan Süleyman “Müslümanlığın ideal zamanı olan Peygamber Efendimizin çağındaki gibi eser vereceksin” demiş olsaydı, bu mimarın düşünce özgürlüğünü engellemek anlamına gelmez miydi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle