17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 18 KÜLTÜR CUMHURİYET 9 ARALIK 2012 PAZAR [email protected] İsveç Enstitüsü ünlü yazarın ölümünün 100. yılında kapsamlı bir etkinlik düzenledi Bakan Günay Orpheus mozaiğini basına tanıttı Strindberg’i yeniden yaratmak... EREN AYSAN Orpheus yurda döndü İSTANBUL (AA) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 3 Aralık’ta Dallas Sanat Müzesi yetkilileriyle imzalanan mutabakat ile iadesi sağlanan ve 6 Aralık’ta Türkiye’ye getirilen MS 194 yılına tarihlenen “Orpheus Mozaiği”ni dün basın toplantısıyla tanıttı. Bir süre İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergileneceğini, sonra da ait olduğu yere, Şanlıurfa Müzesi’ne taşınacağını belirten Günay, son beş yıl içinde dört bine yakın eserin ülkeye getirildiğini söyledi. Günay, eserlerin ülkeye geri kazandırılması çalışmaları sırasındaki üsluplarının önemli olduğuna dikkati çekerek, “Ülke dışında ne varsa alıp getirmeye çalışıyoruz, tabii takip ettiğimiz yeni eserler de var. Bunu da diplomatik bir nezaket anlayışı içinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Orpheus Mozaği” hakkında bilgi de veren Günay, eserde sadece bir yerde ufak bir deforme olduğunu, restorasyonun neredeyse mükemmel yapıldığını bildirdi. Günay, daha sonra geçen günlerde Beykoz’da bir evin ahırında bulunan Yoros Kalesi’nin kitabesini de tanıttı. Her ne kadar yaş kemale erse de, saça sakala çoluğa çocuğa karışılsa da, kurumsal hayatın çizgili kravatı boynuna geçirilse de, insanın içindeki rock’n roll ruhu ölmedi mi, ölmüyor. Örnek mi istiyorsunuz? Alın işte size eski kuşak şarkıcı, gitarcı Tibet Ağırtan. Yeri geliyor serseri gibi içiyor, Status Quo’nun yeni konser DVD’sini izleyip kendine prova çıkarıyor, yeri geliyor gitarını boynuna takıp üç saat sahneden inmeden rock’n roll çalıyor söylüyor; yetinmiyor, bir de gençlere nispet yaparcasına taş gibi şarkılar yazıp albüm çıkarıyor. Ellisine merdiven dayayan kuşağın tipik üyesi Tibet; yani uslanmaz bir roker. Rock müziğimizin kilometre taşlarından biri olan Mavi Sakal yılları bir yana, Tibet’in sadece “Yat Geliyorum” ve “Kalk Gidiyorum” albümleri bile unutulmazlar arasındadır. Pek uslu durmamıştı 15 yıldır, bir yandan sahne tozu yutuyor, bir yandan albüm prodükte ediyor, ama kendine albüm yapmıyordu. Geçenlerde çıkan yeni albümü “Kıskaç”, yılların intikamını topu topu yarım saat süren sekiz şarkıda alacak kadar yoğun. Geçen zamanı özetlemiş; hem kuşağının divane duruşunu ifade etmiş, hem gençlere göz kırpmış. Sanılmaya zamaneye ödün vermiş, onun için değişmeyen tek şey rock’n roll. [email protected] Tibet Ağırtan ‘Kıskaç’ (Uzelli) Gitara insani duyguları sözsüz anlattırma sanatında en yetkin müzisyen Vini Reilly. Robin Guthrie de onun yolunu izleyenler arasında. John Frusciante’nin söylediği gibi, sadece teknikleriyle değil, enstrümanlarını çalarken yarattıkları duygusal dokuyla farklarını belli eden gitaristler bunlar. 1980 ve 90’ların en iyi müzik yapan postpunk gruplarından Cocteau Twins’in kurucusu Robin Guthrie, grubun 1997’de dağılmasından sonra çeşitli işbirlikleri ve solo albümleriyle sevenlerini mutlu etmeye devam etti. Yeni yayımlanan “Fortune”, Guthrie’nin solo albümlerini bilenler için benzer bir sıcaklığı ve ustalığı yansıtıyor. Müziğinin temel çıkış noktası, yine kendi duyguları; her zamanki gibi olanca içtenliğiyle onları melodilerle aktarıyor. Toplam 40 dakika süren 10 şarkıda ne anlatmak istediğini anlamak için hiçbir vokale gerek yok. Ha 0 yatın özetini, umudu ve hüznü olanca kırılganlığıyla atmosferik bir soundla aktarıyor Guthrie. Bir ressamın resmini çizerken gösterdiği özenle, her bir ayrıntının üzerine titreyerek yapıyor bunu. Derin bir duyarlılıkla öyle kendine özgü bir tarz yakalıyor ki, dinlediğiniz anda “Bu, Robin Guthrie!” diyorsunuz. www.zulalkalkandelen.com Robin Guthrie ‘Fortune’ (Soleil Apres Minuit) STOCKHOLM August Strindberg’in ölümü üzerinden tam bir asır geçti. İsveç Enstitüsü, dünyanın en önemli yazarlarından biri olan Strindberg’i anmak amacıyla bir basın buluşması düzenledi. Bu buluşmaya Amerika, Hollanda, Sırbistan, Rusya, Polonya ve Türkiye’den birer gazeteci davet edildi. Stockholm’de gerçekleşen etkinlikler dizisinde yazarın, kendi uygulama anlayışı içinde büyük etkiler yaratan oyunları, hemen her dile çevrilen romanları, resimleri mercek altına alındı. Paris yılları, evlilikleri, çocuk sevgisi, “kadın düşmanı” dedikoduları, fotoğraf tutkusu, matematik aşkı, müzisyen ruhu dudaklarda gülümseme bıraktı. Böylece bir Kızılderili atasözü olan, “İnsan hayatta adının anıldığı son gün ölür” deyişi gerçek oldu. Onun yaratıcılığının ölümsüzlüğü herkesi bir gölge gibi takip etti. İlk gün Stockholm’un görkemli binalarından Academy of Dramatic Arts’ın sahnesinde, oyuncu Anna Pettersson, “Matmazel Julie” olarak seyirci karşısına çıktı. Oyunu, modern bir anlatıcı olarak yorumlayan, bu güne göndermeler yaparak de yapılan tartışmalametindeki sınıf çatışması ra “işte” diye göstenın izini süren, kullandığı ka rebileceğimiz, İsmerayla oyundaki diğer ka veç’te üç büyük Devrakterleri de canlandıran Pet let Tiyatrosu (The Rotersson, üstün bir perfor yal Opera, The Royal mans sundu. Dramatic Theatre, İsveç Enstitüsü ve İsveç The National Touring Sanat Konseyi’nin (Swedish Theatre) var. Ayrıca Arts Council) dünyanın her oyunculara devlet tayerinde Strindberg hakkında rafından suyazılan makaleleri iğneyle n u l a n kuyu kazar gibi nasıl derlediklerini anlatan seminer, ? yazarla ilgili yapılan titiz Stockholm’deki çalışmanın somut örneğiyetkinlikler dizisinde di. Bugün yaşasa “Strindberg nasıl biri olurdu?” yazarın, oyunları, düşüncesiyle yapılan hemen her dile çevrilen enstalasyonlar dudağıromanları, resimleri mızın kenarındaki gülümsemeyi katmerlenmercek altına alındı. Bu dirdi. Boğazımda hisbüyük yazarın oyunları, öncüsü settiğim acı burukluölümünün 100. yılı nedeniyle dünyanın birçok Andy ğun nedeni, bir yazara Wardeğer vermeyi geçtim, yerinde sahneleniyor. Bir Strindberg oyununu hol’a suikendi yazarını hapse tıkıp bile repertuvarından esirgeyen Devlet kast girişiyıllarını çalan, yol ortasınTiyatroları’na, Şehir Tiyatroları’na miyle tanıda öldüren, şairlerini yakan nan Solanas’ın, bir ülkeden geldiğim içindi. duyurulur! feminist tiyatro Seminerler dizisi İsveç’in için bu çok önemli modern tiyatro yazarlarının iş gümetni “erkek cinsi yok tanıtıldığı özel bir buluş vencesi de mayla tamamlandı. Burada söz konusu. Sanatçıların ge edilmeli”, “erkek aşk verİsveç’te sanat yaşamına, lir düzeylerinin yüksekliği de mez para verir”, “üremek için erkeğe ihtiyaç yok” farklı biçimlerde tiyatro sah parmak ısırtacak boyutta! neleme anlayışına ilişkin bir Son gün, Amerikalı yazar çığlıkları arasında, Andrea izlek de ortaya çıktı. Bugün Valerie Solanas’ın pek çok Edwards performansıyla ülkemizde Devlet Tiyatro dilde seyirci karşısına çıkan sergilendi. Oyun, erkek ve ları’nın ve ödenekli sanat “Scum Manifesto” adlı kadın seyircilerin farklı alankurumlarının varlığı üzerin oyunu gösterildi. Popart’ın lara oturtulmasıyla interaktif bir biçimde başladı. Oyunun en etkileyici yanı, Edwards’ın elinde megafonla sokağa seslenmesiydi. Bu maraton sona erdiğinde cebimdeki en büyük bilgi, bu büyük yazarın ölümünün 100. yılı nedeniyle dünyanın hemen her yerinde eserlerinin tiyatrolarda sergilenmesi oldu. Dünyadaki sanat hareketini yeterince takip etmeyen, bir Strindberg oyununu bile repertuvarından esirgeyen Devlet Tiyatroları’na, Şehir Tiyatroları’na önemle duyurulur! Naşit’ten Naşit’e... ‘Ustalara Saygı’ etkinliğinde Adile ve Selim Naşit anılacak Aramızdan 1987’de ayrılan Adile Naşit ve 2000 yılında kaybettiğimiz Selim Naşit adına düzenlenen etkinliğin sunuculuğunu Yağmur Kalyoncu üstlenecek. İki kardeşi,yollarının kesiştiği isimlerden; Ayşe Erbulak, Engin Ayça, Gülriz Sururi, Gülsen Tuncer, Güner Özkul, Erol Evgin, Halit Akçatepe, Halit Kıvanç, Kâmuran İnselel, Nilüfer Açıkalın, Selahattin Beyazıt, Temel Gürsu ve Zeki Alasya anlatacak. Serap Gedik’in TRT için hazırladığı “Naşit’ten Naşit’e” belgeselinden bölümler ve aile albümünden fotoğraflardan oluşan dia gösterisinin de izleneceği etkinliğe; Selim Naşit’in eşi Peyker Özcan ve oğlu Naşit Özcan da katılacak. Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” toplantıları, yarın akşam tiyatro ve sinemamızın ikinci kuşak “Naşit”leri Adile Naşit ve Selim Naşit için hazırlanan geceyle devam edecek. Etkinlik, saat 20.00’den itibaren Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Ülkemizde mizahı yaratanların başında gelen babaları Komiki Şehir Naşit Bey ile anneleri kantocu Amelya Hanım’dan aldıkları sanat sevgisi ve yetenekle halkın sevgilisi olmayı başaran Adile Naşit Selim Naşit kardeşler için hazırlanan anma gecesi, onların tiyatro ve sinemayla geçen yaşamlarına bir saygı duruşu. Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle