15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2012 CUMARTESİ 8 HABERLER MHP’Lİ ADAN’A SÖYLEDİĞİ SÖZLER NEDENİYLE İDDİAN AME HAZIRL ANDI C AVİT ORHAN TÜTENGİL ANILDI Türkler’in kızı Nilgün Soydan’a dava İstanbul Haber Servisi Merter’deki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu 22 Temmuz 1980’de katledilen eski DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in kızı Nilgün Soydan, hakkında babasının 32’nci ölüm yıldönümü kapsamında yaptığı konuşma nedeniyle dava açıldı. Soydan’ın söz konusu konuşmada, MHP Milletvekili Celal Adan’a yönelik ifadelerinden dolayı, “hakaret ve iftira” suçundan 6 yıla kadar hapsi isteniyor. Soydan, önümüzdeki günlerde asliye ceza mahkemesinde hâkim karşısına çıkacak. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırladığı iddianamede Soydan’ın, milletvekili Adan’ın “cinayetin azmettiricisi ve cinayetin işlenmesinde silah temin ettiği”ni söylediği ve “Kendi katillerinin kurtarılması için büyük çaba sarf etmiştir ve emeline ulaşmıştır” ifadelerini kullanarak “hakaret” suçunu işlediği savunuldu ve Adan’ın da şikâyetçi olduğu vurgulandı. İddianamede, Soydan için 1 yıl 3 aydan 6 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Soydan ise konu ile ilgili, “Babamın katledilmesiyle ilgili davada, Adan’ın ismi sürekli geçmiş, mahkemede de yıllarca ‘tanık’ olarak dinlenmesi istenmişti. Kendisi, davanın sanığı olan Ünal Osmanağaoğlu’nun akrabasıdır. İddianamede, Osmanağaoğlu’nun Adan’a gittiği, ‘Elim kaşınıyor, yapılacak bir eylem var mı?’ diye sorduğu, onun da ‘23 gün bekle, seni yönlendireceğim’ dediği yer almıştır. 23 gün sonra da cinayet olmuştur” ifadelerini kullanmıştı. 33 yılda aydınlatılamadı İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fakültesi Sosyoloji Enstitüsü Başkanı ve gazetemiz yazarlarından Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil katledilişinin 33. yıldönümünde, Zincirlikuyu’daki mezarı başında dün düzenlenen törenle anıldı. Törene ailesi, dostları ve öğrencileri katıldı. Törende konuşan Tütengil’in kızı Deniz Tütengil Mazlum, “Benim için en önemli olan bu olayın hâlâ aydınlatılmamış olması. Birçok aydın gibi babam da öldürüldü. Olayla ilgili yalnızca tetikçi olanın adı geçiyor. Vur emrini kim verdi, bu işin başında kim var o açıklanmıyor. 33 yıldır bulunamadı. Bu durumdan kaynaklı utanç ve suçluluk duygusu içerisindeyiz” dedi. Yargıtay, ‘Alevi’ olduğu için hırsızlıkla suçlanan kadının tazminat istemini reddetti BİR DAVA DAHA İftira değil şikâyetmiş İLHAN TAŞCI ANKARA Yargıtay, evlerine temizliğe gittiği üç kız kardeşin hırsızlık suçlaması üzerine yargılanıp beraat eden B.K’nin, Alevi olması nedeniyle hakarete uğradığı ve hırsızlık “iftirası” nedeniyle temizliğe gidemediği gerekçesiyle açtığı tazminat davasını reddetti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, hırsızlık suçlamasını “şikâyet hakkının” kullanımı olarak yorumladı. Olay, dosyadaki anlatım ve kararlara göre şöyle gelişti: Evlere temizliğe giden B.K., ilk önce A.L. isimli kişinin evinin temizlik işlerini yapmaya başladı. B.K., A.L’nin önerisiyle kız kardeşleri A.T. ile A.M’nin evine temizliğe gitmeye başladı. Yaklaşık 10 ay sonra üç kız kardeş, altın ve paraları ile birlikte bir kristal tabak, iki küllük, bir resimli tabakla, dantellerini çaldıkları savıyla B.K. hakkında şikâyetçi oldu. Savcılığın kararı üzerine B.K’nin evinde, komşularının da gözü önünde saatler süren arama yapıldı, herhangi bir şey bulunamamasına karşın hırsızlık suçlamasıyla dava açıldı. Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, şikâyetçi kardeşler şüphelerine gerekçe olarak, B.K’nin temizliğe giderek ev alması, bunu da satarak daha iyi ev alacağını söylemesi, çocuklarının şehir dışında okuması ve dershaneye gitmesini gösterdiler. B.K, ifadesinde, “Şikâyetçileren A.L. sürekli olarak Alevileri aşağılayıcı sözler söylerdi. Bu iftira atılmadan 15 gün önce Alevi olduğumu öğrenmişler, A.L buna bozuldu; ‘Sen de Aleviymişsin, niye söylemedin’ dedi. 15 gün sonra da bu iftira atıldı. Beni hırsız anne olarak suçlamaları doğru değil, vicdanlarına bırakıyorum” sözleriyle kendisini savundu. Mahkeme, şikâyetçilerin görgüye dayalı bilgileri olmadığı, sadece sanıktan şüphelendikleri, somut kanıt ortaya konmadığı gerekçesiyle B.K’nin beraatına karar verdi. Bunun üzerine B.K, etnik kimliğinden dolayı aşağılandığı, hakarete uğradığı, bütün mahallelinin gözünün önünde evinde hırsızlık iddiasıyla arama yapıldığı ve hırsızlıkla suçlandığının duyulduğunu, bu nedenle de evlere işe çağrılmadığı gerekçeleriyle 50 bin liralık manevi tazminat istemli dava açtı. Kız kardeşler, tüm yurttaşlara tanınan yasal hak arama kapsamında şikâyetçi olduklarını anlattılar. Yerel mahkeme, B.K’nin istemini, kız kardeşlerin anayasal şikâyet hakkını kullandıkları gerekçesiyle reddetti. TARTIŞILACAK KARAR Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hakuk Dairesi, “Sadece özel yaşantısına yönelik yorumlar yoluyla hırsızlık suçundan şikâyette bulunmalarının kişilik haklarına saldırı olacağını, davacı yararına uygun tazminat takdir edilmesi gerekirken istemin reddedilmesi” nedeniyle tazminat istemini ret kararını oybirliğiyle bozdu. Mahkeme kararında direnince, dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı. Genel kurul, kız kardeşlerin hırsızlık suçlamasına ilişkin “anayasal hak olan şikâyet haklarını” kullandıkları yorumunu yaparak yerel mahkemenin tazminatın reddi yönündeki kararını onadı. Oyçokluğuyla karar kesinleşti. Hopa öfkesi dinmiyor ÖMER ŞAN Köktürk: Mahkeme TSK’ye güvenmedi ‘Jet Fadıl’ karşıladı Ünlü, dün akşam saatlerinde cezaevinden ayrıldı. Cezaevi çıkışında sevenleri Cüppeli Ahmet’i coşkuyla karşıladı. Ünlü’yü karşılamaya gelenler arasında kamuoyunda Jet Fadıl olarak bilinen Fadıl Akgündüz’ün de olması dikkat çekti. (Fotoğraf: AA ŞEBNEM COŞKUN) RİZE Üzerinden yaklaşık 1.5 yıl geçmesine ve bütün iddiaların çökmesine karşın AKP ve savcıların Hopa olaylarına dair öfkesi bitmiyor. Emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun biber gazı nedeniyle öldüğü olaylarla ilgili bir dava da Rize’nin Pazar ilçesinde açıldı. Rize Pazar’da Lokumcu’nun ölümünün ardından basın açıklaması yapan ÇaySen Kurucu Genel Başkanı Recep Memişoğlu, ÖDP PM Üyesi Yaşar Aydın, ÖDP Rize İl Başkanı Ahmet Haşim Parlak ve ÖDP İl Yöneticisi Metin Posta’nın da aralarında bulunduğu 22 kişi 11 Aralık’ta hâkim karşısına çıkacak. ÖDP Rize İl Başkanı Ahmet Haşim Parlak, “Metin ile öğretmen mücadelesinin her kademesinde birlikteydik. Onun ölümünün ardından açıklama yaptık. Aradan 1.5 yıl geçmesine rağmen dava açıldığını öğreniyoruz. Bizi ne için yargılayacaklar anlamadık. Yargılanma gerekçemiz Metin’in ideallerini savunmaksa biz bu suçu işlemeye hep devam edeceğiz” dedi. Hakan Mehmet Köktürk si de bu kapsamda 27 Ocak 2012 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği resmi yazı ile “tüm sanıkların 2001 ile 2009 yılları arasındaki bilgisayar kullanıcı isimlerinin bulunup bulunmadığı ile bulunması halinde kullanıcı isimlerinin bildirilmesi”ni talep etmiştir. 28 Mayıs’ta Genelkurmay Başkanlığı gönderdiği yazıda “Böyle bir kullanıcı yolumun hiçbir zaman olmadığı, hatta suç isnat ettirilen tarihte kullanıcı adımın bile olmadığı söz konusu yazıda açık olarak gözükmektedir” diye belirtti. 2003 yılından sonraki kullanıcı adlarım ise ya kadro kodum veya T.C. kimlik numaram olmuştur. Yani tarafımıza suç isnat ettirilen dijital verilerin üst veri yollarında olduğu gibi “ad ve soyadı” bilgilerinden oluşan bir kullanıcı adı ortak kullanımı da Türk Silahlı Kuvvetleri çapında olmamıştır. Delillerin tartışılması safhası zaten yapılmadığı için mahkeme tarafından böyle önemli bir resmi evrak “çok uzun, sonra okuruz” denilerek geçiştirilmiş ve mahkeme salonunda yazının sadece tarih ve konusu belirtilmiştir. Mahkeme sadece tarih ve konusunu okuyarak deliller arasına kaldırdığı Genelkurmay Başkanlığı yazısına güvenmiyorsa, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni değil kişileri yargıladığını iddia eden mahkemeye suçsuzluğumu kanıtlamak için hangi makamdan getireceğim yazıyı delil olarak sunacağım? “Söz konusu yazının mahkeme tarafından değerlendirmeye alınmaması sanıkların lehine olan delillerin ‘Asrın İftirası Balyoz Davası’nda nasıl göz ardı edildiğinin en güzel göstergesidir.” Eğer lehimize olan deliller umursanmayacaksa biz neden yargılandık? Yoksa yargılandığımızı mı sandık? (Deniz Kurmay Albay) Ben kamuoyunda Balyoz olarak bilinen davada, adı imzasız, sözde dijital verilerde geçtiği için, öncelikli olarak “lehe olan ağırlaştırılmış müebbet hapis” daha sonra amaç ve olaylardaki konumu sebebiyle “16 yıl hapis” cezası almış, 15 aydır tutuklu bir subayım. Balyoz1 iddianamesinin 957’nci sayfasında “... tüm belgelerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bilgisayarlarda hazırlandığı anlaşılmıştır” iddiası yer almaktadır. Yani bizlerin 2003 yılında TSK bilgisayarlarını kullanarak sözde darbe hazırlığı yaptığımız iddia edilmektedir. Davada suçlamaların esasını teşkil eden konulardan biri olan dijital verilerle sanıklar arasındaki illiyet bağı bahse konu dijital verilerin üst kullanıcı yollarında sanıkların adlarının geçmesine dayandırılmaktadır. Kaldı ki herhangi bir dijital kaydın üst veri yollarında bir ismin yer almasının, bilgisayarın o isimle tanımlanması veya oturum açılması ile çok kolay olarak yapılabileceği bilirkişi raporları ile açıkça ortaya konmuştur. Ancak iddia makamı “Nasıl ki bir belge üzerinde kişiye ait olduğunu bildiren el yazısı, ismi, imzası, yazı tipi gibi birtakım özellikler var ise dijital delil için de üst veriler bulunmaktadır” ifadesi ile üst verilere verdiği önemi ortaya koymuştur. Adımın geçtiği iddia edilen dijital verilerin üst veri yollarında adım daha doğrusu adımın bir kısmı olan “Mehmet KÖKTÜRK” geçtiği için gerek iddianamede gerekse esasa ilişkin mütaalada dijital veri ile aramda illiyet bağı kurulmaya çalışılmıştır. Bir dijital verinin üst verisinde “Mehmet KÖKTÜRK” isminin geçmesi için böyle bir kullanıcı adının olması gerekmez mi? 10. Ağır Ceza Mahkeme ‘13 Aralık’ta Silivri’de olalım’ İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse ve CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Şerdil Dara Odabaşı dün Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’na gelerek tutuklu bulunan Mustafa Balbay, Prof. Dr. Mehmet Haberal, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, gazeteciler Tuncay Özkan, Yalçın Küçük, Soner Yalçın, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hasan Iğsız ile görüştü. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Tezcan, “Türkiye’de maalesef adalet yok. Kamuoyunun dikkatini 13 Aralık’ta Silivri’ye engizisyon yargılamasına çekmek istiyoruz. Siyasi düşüncesine bakmaksızın herkesi burada buluşmaya çağırıyorum” dedi. 1 yıldır tutuklu yargılandığı davada tutuklu olduğu süre göz önünde tutuldu Cüppeli tahliye edildi İstanbul Haber Servisi “Cüppeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, “insan ticareti” ve “cinsel taciz” iddialarıyla 1 yıldır tutuklu yargılandığı davada tutuklu olarak geçirdiği süreler dikkate alınarak tahliye edildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde heyetin oyçokluğuyla aldığı kararda, Ünlü’nün üzerine atılı suçun vasfının değişebileceğine dikkat çekildi. Davanın dün yapılan 5. oturumuna tutuklu sanıklar Ünlü, Barış Sezek ve Mahjouba Demirel katıldı. Yurtdışına çıkmaları yasaklanan sanıklar, her hafta çarşamba günü en yakın polis merkezine imza verecekler. Mahkemeye Emniyet’ten gelen yazıda avukat Fatih Oğuz’un sekreterliği aracılığı ile Fas’a 17 bin 969 dolar gönderildiği belirtildi. Noter huzurunda Fas’ta ifade veren mağdureler şikâyetlerini geri almıştı. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci de sanıklara “Bu durumu araştıracağız” dedi. Dava 18 Ocak’a ertelendi. Davayı eski Bakan Yaşar Okuyan da izledi. Akşam saatlerinde cezaevinden çıkan Ünlü, cezaevi önünde toplanan sevenlerini bir aracın üstünden selamladı. Araç kalabalıktan ilerleyemeyince Ünlü, yolu açmalarını işaret etti. Cüppeli Ahmet cezaevinden araç konvoyuyla ayrıldı. Ünlü ve Demirel’in tahliye edilmesiyle dosyada bir tek Barış Sezek tutuklu kaldı. Polis şiddeti yaşlı CHP’li Cihaner’e adamı sakat bıraktı gölge soruşturma BEKİR ŞAHİN Ankara’da Balbay buluşması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Siyasiler, yazarlar, gazeteciler, sivil toplum örgütü temsilcileri Ankara Kitap Fuarı’nda tutuklu gazeteciler Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Soner Yalçın’ın kitaplarını imzalayacak. Yarın saat 13.00’te başlayacak etkinlikte; yazarlarımız Bekir Coşkun, Ahmet Tan, Özgen Acar, Bahadır Selim Dilek, İlhan Taşcı, Miyase İlknur, Türey Köse, Utku Çakırözer ve Yakup Kepenek; CHP milletvekilleri Durdu Özpolat, Emine Ülker Tarhan, Gökhan Günaydın, Muharrem İnce, Oktay Ekşi, Osman Aydın, Süheyl Batum, Tufan Köse, Uğur Bayraktutan ve Bülent Tezcan; ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, yazar Ayla Kutlu, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, gazeteci yazar Mümtaz İdil, Oda TV davası sanığı gazateci yazar Müyesser Yıldız, Tuncay Özkan’ın kızı Nazlıcan Özkan, yazar Nihat Genç, Çağdaş Drama Derneği Genel Başkanı Ömer Adıgüzel, Dil Derneği Genel Başkanı Sevgi Özel, Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan ve ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan; Balbay, Özkan ve Yalçın’ın cezaevindeyken yazdıkları kitapları imzalayacak. GAZİANTEP Gaziantep’te polisin tekme tokat saldırısına uğradığını belirten 61 yaşında Ökkeş Korkmaz sağ kalça kemiğinin kırılması sonucu sakat kaldı. Oğlu polis tarafından darp edildi, eşi de hakarete uğradı. Korkmaz polislerden şikâyetçi olurken polisler de o gün havanın yağışlı olduğunu Korkmaz’ın kaldırımdan düştüğünü iddia etti. Üçoklar Mahallesi’nde 9 Kasım’da bekçi emeklisi Ökkeş Korkmaz yanına oğlu İsmail Kormaz’ı da alarak diğer oğlu Ali Korkmaz’ın 9 yaşındaki kızını almaya gitti. Bu sırada Ali Korkmaz’ın boşanmak üzere olduğu eşi Emine Korkmaz ve kız kardeşiyle babaoğul arasında tartışma çıktı. Polis ekibi olayı yatıştırdı. Baba Korkmaz, “Olaydan 20 dakika sonra bir polis aracı Polisler geldi ve 2 polis oğlum İsmail Korkmaz’a küfür ettiği tekme tokat girişti. Engel olmaya çalışiddiasıyla tım. M.A.K. isimli polis beni tekmeledi. yaşlı adamYere düştüm. Beni polis aracında 5 saat dan şikâbekletip hastaneye götürdüler” dedi. yetçi oldu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve emekli Orgeneral Saldıray Berk’in de aralarında bulunduğu 11 sanığın Ergenekon örgütüne üye oldukları savıyla yargılandıkları davada, sanıklar hakkında ayrıca gölge bir soruşturma daha yapıldığı anlaşıldı. Yargıtay Konferans Salonu’nda yapılan duruşmaya Cihaner ve Berk katılmazken diğer sanıklar ve sanık avukatları hazır bulundu. Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, duruşmada ilginç bir iddiayı gündeme getirdi. Sanıklar hakkında 2010 yılının başında dava açıldığını anımsatan avukat Kazan, dairede yargılama sürerken aynı soruşturma numarasıyla halen gölge bir soruşturma yürütüldüğünü belirtti. Kazan, Erzurum Başsavcılığı’ndan sanıklar hakkında soruşturma olmadığına ilişkin gelen yazının itiraf niteliğinde olduğunu vurguladı. Kazan, bu nedenle soruşturmayı yürüten Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekili Rasim Karakullukçu hakkında suç duyurusunda bulunulmasını isteyerek şunları söyledi: “Bu paralel bir soruşturmadır ve engizisyonda bile yapılmamıştır. Bu adil yargılamayı etkileme suçudur.” Daire, Karakullukçu hakkında suç duyurusunda bulunmayı reddetti. Duruşma 1 Mart 2013’e ertelendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle