19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 KASIM 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Mimar Korhan Gümüş’ten Taksim yayalaştırma projesine itiraz 17 İran’da transseksüelliği konu alan bir film ilk kez gösterildi ve büyük ilgi gördü ‘İstanbul’a yapılmış bir haksızlık’ Kültür Servisi İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Kentsel Uygulamalar Direktörü olarak da görev yapan mimar Korhan Gümüş , Taksim’de yapımına başlanan “yayalaştırma projesi” ile ilgili bir açıklama yayımladı. Gümüş, İstanbul’un en önemli meydanı için öngörülen bu projeye “proje” demenin haksızlık olacağını, mimarlık birinci sınıf öğrencisinin bile böyle bir uygulama yapmayacağını belirterek projeyi “deli saçması” ve “niteliksiz” olarak tanımladı. “Bugüne kadar Taksim’de yapılması planlanan yeni düzenlemeler için Büyükşehir Belediyesi ile görüşmeye çalıştık. Halkın bilgilendirilmesi ve projenin şeffaf bir şekilde geliştirilmesini istedik. Amacımız Taksim’de yönetimin hata yapmaması, başarılı olmasıydı. Büyükşehir Belediyesi ise sürekli projeyi sakladı. Şimdi proje ihale edildikten sonra, herhalde yönetim tarafından artık geri dönülemez bir noktaya gelindiği düşünülerek kamuoyuna açıklandı.” Gümüş, düzenlemeyi gördükten sonra bugüne kadar bu projenin ihale bitene, onaylar alınana kadar neden halktan gizlendiğini daha iyi anladıklarını belirtti. Büyükşehir’in bu tavrıyla “istediğimi yaparım” dediğini belirten Gümüş, açıklamasında bu yaklaşımın siyasetin bir tahakküm aracı olarak kullanılması olduğunu ifade ediyor. “Bu proje İstanbul’a yapılmış bir haksızlık. Bu proje aynı zamanda yönetim için bir ‘fare kapanı’. Çünkü burada sergilediği davranıştan İstanbul kadar kendisi de zarar görecek. Eğer Büyükşehir Belediyesi bu düzenlemeyi yaparak rezil olmak ve tarihe bu berbat proje ile geçmek istemiyorsa bu uygulamayı hemen durdursun. Biz sürekli söylediğimiz gibi Büyükşehir’e proje yönetiminde başarılı olması için destek olmaya hazırız. Eğer bu önerimizi dikkate almak istemiyorlarsa, o zaman kentin en önemli meydanını rezil etmeden önce başka bir iş yapsınlar, bir görelim.” Aynayla yüzleşmek... Kültür Servisi İran’da bu hafta gösterime giren “Aynalarla Yüzleşmek” adlı film, ülkenin tabu konularından biri olan transseksüelliği ilk kez beyazperdeye taşıdı. Yönetmen Nigâr Azerbaycani’nin geçen yıl çektiği film, İran’da gösterilmeden önce katıldığı uluslararası festivallerde çeşitli ödüller almıştı. “Aynalarla Yüzleşmek”, toplumun farklı kesimlerinden iki kadının yollarının kesişmesiyle başlıyor. Kocasının hapse atılmasıyla zor günler yaşayan Rana, kendinin ve küçük oğlunun geçimini sağlamak için gizlice taksi şoförlüğü yapmaktadır. Bir gün, arabasına, Tahran dışına gitmek isteyen bir yolcu biner. Rana o kadar uzağa gitmek istememekle birlikte, zengin Adine’nin yüklü bir para önermesi karşısında işi kabul eder. Yolda Adine, kendisini istemediği biriyle evlendirmek isteyen zorba babasından kaçtığını ve Almanya’ya giderek erkek olmak istediğini açıklar. Tutucu bir aileden gelen ? Nigâr Azerbaycani’nin ‘Aynalarla Yüzleşmek” adlı filmi, İran’da tabu olan bir konuyu beyazperdeye taşıdı. Transseksüellik, İran’da Humeyni’nin 1987’deki fetvasıyla “yasallık” kazanmasına karşın, transseksüeller ülkede hâlâ “toplumdışı” bir konumdalar. Rana, korkuya kapılarak işin içinden sıyrılmaya çalışırsa da yazgı iki kadının yollarını birleştirecek, Rana önyargılarıyla yüzleşecektir. Bu arada, İran İslam Cumhuriyeti’nde transseksüelliğin 1987’de dönemin dinsel önderi Ayetullah Humeyni tarafından verilen bir fetvayla “yasal” kılınmış olmasına karşın, transseksüellerin ülkede hâlâ “toplumdışı” sayılmaları, İran’ın toplumsal yaşamındaki pek çok çelişkiden biri olarak görülüyor. Dahası, İran’ın, cinsiyet değiştirme ameliyatlarına, Tayland dışında en çok destek veren ülkelerden biri olmasına karşılık, transseksüellik tabu olarak görülmeye devam ediyor. İran’da transseksüellik, 1980’lerde transseksüellerin hakları için savaşım veren Meryem Hatun Molkara’nın yürüttüğü etkinlikler sonucunda yasal bir niteliğe kavuşmuştu. Daha önce kendisi de bir erkek olan ve devlet televizyonunda çalışan Molkara, 1970’lerin ortalarında, sürgünde bulunan Humeyni’ye mektuplar yazarak cinsiyet değiştirme ameliyatlarına dinsel onay vermesini istemişti. Molkara, 1987’de, ülkenin mutlak önderi olan Humeyni’yle görüşerek evinden elinde transseksüellerin cinsiyetlerini belirlemelerine izin veren bir fetvayla çıkmıştı. “Aynalarla Yüzleşmek” filminin yapımcısı Ferişta Tahirpur ise filmi yapmaya başlamadan önce böyle bir fetvanın varlığından habersiz olduğunu söylüyor. Tahirpur, The Guardian muhabirine verdiği demeçte, “Başlangıçta, cinsiyet değiştirme ameliyatına İran’da izin verildiğini öğrenmek bana çok tuhaf geldi” diyor. “Bu, pek Taksim ve Emek için eylem günü Kültür Servisi Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla bugün saat 17.00’de Taksim Yayalaştırma Projesi’ni protesto etmek için İstanbullular Taksim Meydanı PTT önünde buluşuyor. İsyanbul Kültür Sanat Varyetesi de “Emek Sineması projesinin Beyoğlu’nda uygulamaya konulması öngörülen kentsel dönüşüm planından bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz” diyerek eyleme destek veriyor. çok ülkede yasal olmayan bir durum.” Ancak, Humeyni’nin fetvasına karşın, transseksüellik İran’da açıktan açığa pek konuşulmayan bir konu. Çok büyük bir ilgiyle karşılanan “Aynalarla Yüzleşmek”, İran medyasının konuyu gündeme getirmesi için bir fırsat yarattı. Genellikle bu tür konulardan kaçınan devlet televizyonu ve radyo kanalları bile filmin haberlerini yayımladılar. Filmin yapımcısı Tahirpur, transseksüellerin İran toplumundaki gerçek konumunu, filmde Adine’nin babasının sözleriyle çok iyi özetlendiğini vurguluyor: “Keşke kızım kör olaydı, öleydi ya da sakat kalaydı da bu utancı yaşamasaydık.” Nitekim, bu yılın başlarında İsfahan kentinde ameliyat sırasında yaşamını yitiren bir transseksüelin cenazesinin yıkanmasının reddedildiği belirtiliyor. Gözlemcilere göre İran toplumundaki çelişkilerden biri de transseksüelliğin “yasal” olmasına karşılık, eşcinselliğin suç sayılması ve idamla cezalandırılması. Medvedev’den Pussy Riot’a destek ? Kültür Servisi Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, önceki gün her ne kadar eylemlerinden hoşlanmasa da Pussy Riot grubu üyelerinin yeterince hapiste kaldığını ve artık serbest bırakılmaları gerektiğini söyledi. Bu açıklamasıyla mahkeme kararına destek veren Putin’le görüş ayrılığına düşen Medvedev, 2’şer yıl hapis cezasına çarptırılan grubun üç üyesinin tutukluluk durumunun içeride ve dışarıda olumsuz düşüncelere yol açtığını belirtti. “Tutukluluğun onlar için doğru bir ceza olduğunu düşünmüyorum. Zaten bir süredir hapisteler, bu onlar için yeterli” ifadesini kullanan Medvedev “Ancak bu durum mahkeme kararına bağlı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle