23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 KASIM 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER 13 SUK’tan umudu kesen Washington, Esad sonrası dönem için yeni oluşum peşinde Muhalefete Doha ayarı Batı Şeria’da dün Filistinli grupların İsrail işgaline karşı düzenlediği gösteriye İsrail askeri müdahale etti. (Fotoğraf: AFP) AKP’nin On Yılı CNN’de önceki gece Şirin Payzın’ın sunduğu harika bir program izledim. Kıraç, Rojin, Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin Süleyman’ı Recep Renan Bilek, Altan Erbulak’ın kızı Ayşe Erbulak ve Mustafa Altıoklar’ın yer aldığı program, son dönemde hiçbir kanalda izlemediğim denli samimi, açık, terütaze değerlendirmeler sunmaktaydı… Kısaca Türkiye’nin bağımsızlığını Atatürk’ün ölümünü takip eden yıllarda yitirdiğini söyleyen sanatçılar, tekrar o bağımsızlığı ele geçirmeden hiçbir anlamlı değişiklik yaşanamayacağını söyledi. Başlı başına bir yazıyı hak eden program hakkında söylenebilecek çok şey var ama ben Mustafa Altıoklar’ın şu saptamasıyla yetineyim: “Hani.. Susma. Sustukça sıra sana gelecek… diye bir slogan vardı ya!” dedi Altıoklar; “O slogan artık gerçek oldu. Herkesin susma sırasının geldiği bir dönemde yaşıyoruz!” Payzın’ın programı tam böyle büyük bir sessizliğin ortasında yükseldiği için etkileyiciydi. Altıoklar’ın bu sözleri söylediği sırada, bilgisayarımın başında Milliyet’ten Metin Münir’in kovulduğunu öğrendim. Derya Sazak Milliyet’e genel yayın yönetmeni olur olmaz ilk iş Metin Münir’i kovmuş. Münir de verdiği ilk demeçte; “Muhalif yazarların gazete yönetiminde rahatsızlık yarattığını belirtmiş: “Başbakan’ı üzmek istemiyorlar!” demiş: “Başbakan istese gazeteyi kapatacak noktadalar!” Mustafa Altıoklar’ın “slogan gerçek oldu!” cümlesini duyduğum sırada, yeni bu haberleri okumuştum. “İşte budur!” dedim: “Demek artık sıra bodoslamadan hükümeti hedef almasa da felsefi derinlikte yazılar yazan sevgili Metin Münir’i susturmaya kadar vardı!” AKP’nin on yıldaki karanlık bilançosunun son kertesi bu. Eyyamcı aydınlarımızın “demokrasinin ışığı”, pardon… “ampulü” diye kucakladıkları AKP iktidarı böyle bizi teker teker okunmaya değer tüm yazarlardan mahrum bıraktı. Gazeteler, TV’ler boşaldı. Soluduğumuz hava, yaşadığımız ortam değişti. Sokaklar başkalaştı. Dostlar ya da bir zamanlar dost sandığımız insanlarla aramıza duvarlar girdi… Yandaş medyasıyla, 4+4+4 eğitim sistemiyle, İslami burjuvazisi, aptesli kapitalistleri, gettolara ötelenen laikleri, korku imparatorluğunu perçinleyen Silivri adaleti, sayıları demir parmaklıklar ardından gazete çıkaracak kadar kalabalıklaşan baskı altındaki gazetecileriyle başka bir Türkiye’ye ışınlandık. Türkiye artan dozda; özellikle de Cumhurbaşkanı Gül’ü Çankaya’ya taşıyan ve de AKP’yi yüzde 47 ile ikinci kez iktidar yapan 2007 seçimleri sonrasında belirleyici tek referansın “din” olduğu bir sürece girdi. Erdoğan Refah Partisi yıllarında “Referansımız İslamdır. Referansımıza ters hiçbir şey yapmak ve yaşamak istemiyoruz” diyen bir politikacıydı. Yol ayrımı 2007 sonrasında, AKP’li başbakan zihninde tam da baştan tasavvur ettiği “referansı İslam olan” bir Türkiye şekillendirmeye başladı. “Kozmetikten” ibaret AB müzakerelerinin başlatıldığı 2005 ertesinde çıkmaza saplanmasıyla, AB referanslarının yerini süratle “İslam referansları” aldı. “Adı var cismi yok” AB adaylığı, bir oy avcılığı ve sözüm ona AB sivilleşmesi adına generallerin devreden çıkarılması için kullanıldı... Çankaya’ya Gül’ün oturmasıyla, sistemde dengefren mekanizmaları kalmadı. Dengefrenlerdeki güç kaybı, AKP düzeninin kibrini ve toleranssızlığını artırdı. Mahalle baskısı görülmemiş düzeye tırmandı. Şerif Mardin’in ünlü mahalle baskısı uyarısı tam bu dönemde yapıldı. AB havucunun ortadan kalkmasıyla meydan yalnız iktidar sopasına kaldı. Abbas: Ramallah’ta yaşayan bir mülteciyim Dış Haberler Servisi Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin topraklarının 1967 sınırlarına göre belirlenmesi ve başkentinin de Doğu Kudüs olması gerektiğini belirtirken kendisini “Ramallah’ta yaşayan bir mülteci” olarak tanımladı. İsrail Kanal 2 televizyonuna röportaj veren Abbas, “Gazze ve Batı Şeria, Filistin’e, geri kalan topraklar ise İsrail’e aittir” dedi. İktidarda olduğu sürece 3. bir intifada olmayacağını da savunan Abbas, gazetecinin “Çocukluğunuzun geçtiği El Celil’deki Safed’de yaşamak ister miydiniz?” sorusuna “Doğduğum yeri görmek benim hakkım ancak orada yaşamak değil” yanıtı verdi. Safed şu anda İsrail kontrolünde. Abbas’ın bu demecine başta Hamas ve İslami Cihad Hareketi başta olmak üzere Filistinli kimi gruptan sert tepki geldi. Hamas yönetimi Abbas’ın açıklamalarının çok tehlikeli olduğunu belirtirken “Hiçbir Filistinli çıkmak zorunda bırakıldığı vatanına dönme hakkından vazgeçmeyecek” dedi. Fetih Hareketi Sözcüsü Ahmed Asaf ise tepkiler üzerine, Abbas’ın açıklamalarının yanlış anlaşıldığını, devlet başkanının, Filistin halkının vatanlarına dönüş hakkını savunmaya devam ettiğini belirtti. Sözcü, Abbas’ın sözlerinin 1967 sınırlarına dayalı iki devletli çözümü desteklediğini kaydetti. Öte yandan İran’ın İngilizce yayın yapan Press TV’nin haberinde basında yer alan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gazze’yi ziyaret etmek istediği yönündeki açıklamalarına dikkat çekilerek Ankara’nın bu tutumuna ABD’nin karşı olduğu ifade edildi. Haberde ABD’nin bu çerçevede Hamas’la ilişkiye karşı duruşuna dikkat çekildi. Dış Haberler Servisi ABD’nin Suriye muhalefetinin son döneme kadar şemsiyesi olarak değerlendirilen Suriye Ulusal Konseyi’ne (SUK) yönelik sert çıkışının ardından gözler bugün Katar’da başlayacak toplantıya çevrildi. Washington’ın muhalefeti yeniden şekillendirme çabası olarak değerlendirilen Katar’ın başkenti Doha’da 5 gün sürmesi planlanan toplantıda Suriye’de Esad dönemi sonrası için tüm taraflar tarafından kabul edilecek lider yönetim arayışına yanıt bulunmasının amaçlandığı yorumları yapılıyor. Toplantıda masaya yatırılacak yeni muhalif yapıda SUK’tan da bazı unsurların korunacağı, bunun yanı sıra köktendinci yapıların giderek güçlenmeleri dikkate alınarak devre dışı bırakılmalarının yollarının aranacağı kaydediliyor. Kürtlerin de içinde yer aldığı Suriye’deki tüm grupların yeni muhalif oluşumda yer alması amaçlanıyor. Kimi kaynaklar, yeni oluşumun deklarasyonunda “sürgündeki Suriye hükümeti” tanımlamasının kullanılabileceğini savundu. Bombalardan sığanağa kaçmaya çalışan siviller. Suriye’de şiddet sürerken gözler Katar’da bugün başlayacak daha kapsamlı bir muhalefetin masaya yatırılacağı toplantıya çevrildi. (Fotoğraflar: AP) ‘Merkez Ankara değil Katar’ Toplantı öncesinde yeni oluşumun liderliği için öne çıkan isimlerden biri de Suriye’de bir dönem tutuklu kalan, ardından ülkeden kaçan liberal görüşlü muhalif politikacı Riyad Seyif. Hafta arasında Seyif ve ülkeden kaçan eski Başbakan Riyad Hicab’ın da aralarında olduğu 20 kadar muhalif isim Ürdün’de bir araya gelerek yeni oluşumu masaya yatırmıştı. Bu oluşumun da muhalif Özgür Suriye Ordusu’nu des teklediğine vurgu yapıldı. Yeni oluşumdaki kimi ismin halihazırda SUK’ta büyük etkisi olan Müslüman Kardeşler’e eleştirilerde bulundukları iddialar arasında. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geçen çarşamba günü SUK’un yetersiz olduğunu, artık muhalefetin lideri olarak görülemeyeceğini belirtmişti. Ayrıca Clinton, muhaliflere “İslamcılara devriminizi çaldırmayın” uyarısı yapmıştı. SUK lideri Seyda ise açıklamalara tepki göstermişti. Muhalefetin yeni oluşumu çerçevesinde ABD’nin merkez olarak yüzünü Ankara’dan Katar’a çevirdiği yorumları dikkat çekiliyor. Bu arada Suriye’de şiddet sürüyor. Ordu güçleri ile silahlı militanlar arasındaki çatışmalarda 25’i çocuk 165 kişinin öldüğü savunuldu. Önceki gün köktendinci isyancı grupların 28 askeri esir alarak katlettiklerini ortaya koyan gö rüntülerin ardından dün Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de rejim yanlılarının, kimi tutsakların kulaklarını kestiğini gösteren bir video yayımladı. Öte yandan İsrail, 3 Suriye tankının Golan Tepeleri’ne girdiğini, konuyla ilgili BM’ye şikâyette bulunulduğunu duyurdu. ‘Başbakan’ı üzmek istemiyorlar!’ ÖSO’dan PKK’ye darbe Özgür Suriye Ordusu ile PKK’nin Suriye kolu PYD arasında geçen hafta başlayan çatışmalarda, PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin Halep’teki sorumlusu Nujin Derik öldürüldü. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nden yapılan açıklamada, Derik’in ÖSO’ya bağlı Selahaddin Eyyubi Tugayları tarafından esir alındıktan sonra infaz edildiği bildirildi. Suriye’nin Efrin ilçesine bağlı Kestul Cendu köyünde de şiddetli çatışmalar bir haftadır sürüyor. RUMLARLA İŞBİRLİĞİNE UYARI Kırmızı liste geliyor BAHADIR SELİM DİLEK ‘Müdürümüzü bırakın’ Pakistan’ın Lahor kentinde 2 bin öğrenci ve yakını “dine hakaret etmek suçuna iştirakten” tutuklanan bir okul müdürünün serbest bırakılması için gösteri düzenledi. Bölgedeki kız okulunda bir öğretmenin geçen ay öğrencilere Hz. Muhammed ile ilgili verdiği ödevle ilgili tartışmalar üzerine radikal kesimler olayın “dine hakaret” suçu kapsamına alınmasını istemiş, müdürün tutuklanması çağrısı yapmıştı. Geçen çarşamba günü 200 kişilik bir köktendinci grup okulu ateşe vermişti. Olayın ardından ölüm tehditleri alan öğretmenin saklanmak zorunda kaldığı basına yansımıştı. Olayla ilgili sorumlu görülerek gözaltına alınan müdür ise dün mahkemeye çıkarıldı ancak avukatlarının “suçsuzdur, kefaletle serbest bırakılsın” talebi reddedildi. Bu arada Buner’de Taliban militanının intihar saldırısında Ulusal Halk Partisi’nin bölge lideri de arasında olmak üzere 6 kişi öldü. YOLSUZLUK YAPANLARA Libya’da federalizm çağrıları Dış Haberler Servisi Libya’nın Bingazi kentinde önceki gece yüzlerce kişinin katıldığı gösteride, ülkede federalizme geçilmesi çağrısı yapıldı. Ülkenin doğusundaki Sireneyka bölgesinde yaşayan aşiretlerin oluşturduğu Ulusal Federal Bloku’nun liderliği çerçevesinde düzenlenen gösteride, ülkenin petrol zengini bölgesinde özerklik istenirken 1951 anayasasına geri dönülmesi ve devrik Kaddafi yönetimi döneminde Trablus’a taşınan bazı devlet kurumlarının tekrar Bingazi’ye getirilmesi talep edildi. Başbakan Ali Zeydan liderliğindeki hükümete destek verdiklerini de belirten grup, Kaddafi dönemindeki merkeziyetçi yapıdan vazgeçilmesi gerektiğini savundu. Kral İdris esSenusi, Libya’nın İtalya’dan bağımsızlığını kazanmasının ardından yapılan BM destekli 1951 anayasasıyla ülkeyi batıda Trablusgarp (Tripolitanya), doğuda Sireneyka ve güneydoğuda Fizan olmak üzere 3 özerk eyalete ayırmıştı. Kaddafi’nin 1969’da İdris’i devirmesinin ardından aşiretlerin yönetimindeki eyaletler birleştirilerek ülkede merkezi bir idare kurulmuştu. Son günlerde ülke başta Trablus’ta olmak üzere Zeydan liderliğindeki hükümete yönelik protestolara sahne oluyor. Libya parlamentosu önünde günlerdir kimi silahlı gruplar hükümetin eski rejimden isimlerle işbirliğine gittiği gerekçesiyle şiddetli eylemler yapıyor. Mısır’da ‘pişmanlık hesabı’ Dış Haberler Servisi Mısır’da yolsuzluk yapanlar için “pişmanlık hesabı” açıldı. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi dün Asyat Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, ülkede yolsuzluk sorununun bir an önce sona erdirilmesi çağrısı yaptı. Eski rejim döneminde bu yolla güçlenenlerin peşinin bırakılmayacağını kaydeden Mursi, bunu yapıp pişman olanlar için Merkez Bankası’nda bir hesap açıldığını duyurdu. Üniversitenin sitesinde İngilizce yer alan haberde hesabın adı yeniden doğuş anlamına gelen “Mısır’ın Rönesansı” olarak verildi. Konuşmasında Mursi, “Devrimin hedeflerinin gerçekleşmesi için ülkede sosyal adalet gerçekleşmelidir. Merkez Bankası’nda ‘Mısır’ın Yeniden Doğuşu’ adı altında 333333 No’lu bir hesap açtık. Temizlenmek isteyenler yaptıkları yolsuzlukları buraya iade etsinler. Allah tövbeyi kabul eder.” ANKARA Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz çıkarma ihalesine giren uluslararası petrol şirketlerine “kırmızı liste” uyarısı yaptı. Kıbrıs Rum Yönetimi Bakanlar Kurulu’nun salı günkü kararıyla, Doğu Akdeniz’deki 2 ve 3 numaralı parsellerin yüzde 80’inin İtalyan ENI, yüzde 20’sinin Güney Kore’nin KoGas’ın oluşturduğu konsorsiyuma, 9 numaralı parselin yüzde 65’i Fransız Total, yüzde 17’si Rus Novatec ve yüzde 16’sı Gazprom’un bankası GPB Global’in oluşturduğu konsorsiyuma; 11 numaralı parselin de Total’e verilmesi için düğmeye basmasının ardından Ankara bu şirketlere yaptırım kararı aldı. Rumların masaya oturduğu petrol ve doğalgaz şirketleri, eğer bu kararlarından vazgeçmezler ise “kırmızı listeye” alınacaklar ve çok ortaklı bir konsorsiyum içinde yer alsalar bile Türkiye’deki hiçbir enerji ihalesine giremeyecekler. Rumlar, geçen mayıs ayında 12. parselde arama ruhsatını Amerikan Noble şirketine vermiş, bölgede 140 ila 230 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulduğunu duyurmuştu. (Fotoğraf: EPA) eriat yerine İslam demokrasisi geldi ErgenekonBalyoz davalarının koşullandırdığı süreçte, ikinci kırılma noktası olan 2010 referandumu ile AKP’yi yüzde 49’la üçüncü kez iktidara getiren 2011 seçimleri yaşandı. Sonuçta Türkiye şeriata geçmedi. Ama okyanus ötesi düşünce kuruluşlarınca belirlendiği üzere, “hibrit” bir “İslami demokrasi” oldu. İslam demokrasisi için “hukuk devleti” kuralı aranmıyordu... Dünyada en çok gazeteci hapseden ülkelerin başını çekerken haliyle Batı demokrasileri arasında yer alamıyordunuz. Ama İran’dan bile çok gazeteci hapsederken “İslam demokrasisi” olmanızı kimse yadırgamıyordu. Aynı şekilde, cinsiyet eşitsizliği raporlarında dünyanın en kadın düşmanı ülkeleri arasında sayılmanız da gene keza “İslam demokrasisi” markasıyla en ufak sorun yaratmadan yan yana gelebiliyordu. Sorun yaratmak ne kelime, bu haliyle Türkiye “İslam demokrasisi” kontejanından Ortadoğu âlemine “model” gösteriliyordu. 3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara gelen AKP’nin Türkiye’yi getirdiği yer bu. Bu yeri hâlâ, güzellemelerle usanmadan öven yazarlarımız var: “Başka hiçbir parti topluma bu kadar kapsamlı bir demokrasi paketi önermedi ve daha fazlası konusunda da güven vermedi” diyordu dün okuduğum böyle bir yazı. Öyle ya… Napolyon’da bu basın olsaydı, Waterloo’yu kaybettiğini kimse duymazdı., Ş ‘İhaleden çekilin’ Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada, “ilgili ülkeleri ve petrol şirketlerini sağduyulu hareket etmeye, özellikle Kıbrıs meselesi bakımından ihtilaflı olan bu deniz alanlarında faaliyet göstermemeye ve bahse konu ihaleden çekilmeye yönelik davetimizi yineliyoruz” açıklaması yaptı. Sandy, maratonuiptal iptalettirdi ettirdi andy maratonu Dış Haberler Servisi 6 Kasım’daki başkanlık seçimleri için geri sayımın sürdüğü ABD’de, ülkenin doğusunu vuran Sandy kasırgasının yaralarını sarma çabaları sürerken bugün yapılması planlanan dünyaca ünlü New York Maratonu da iptal edildi. New York Belediye Başkanı Michael Bloomasırga nedeniyle evlerini terk edenlerin berg, daha önceki debir kısmı geriye döndüklerinde enkaz yımeçlerinde vazgeçmeyeğınıyla karşılaşıyor. (Fotoğraf: AP) ceğiz yönündeki tutumuna karşın tepkiler üzerine geri adım attı. Yarısı ülke dışından olmak üzere 40 bini aşkın kişiye ev sahipliği yapacağı tahminleri yapılan maratonun son ana kadar düzenleneceği ısrarı gerek felekatzedelerin gerekse maratonda yer alacakların sert tepkisine neden oldu. Bu arada Avustralya yerlisi Aborijin 8 atlet, iptal üzerine felaketzedelere yardım çalışmalarına katılacaklarını duyurdu. Gerek Demokrat Parti adayı halihazırdaki Başkan Barack Obama, gerekse Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney kararsızların oylarını alma yönünde çabalarını sürdürüyor. Her iki siyasetçi bu çerçevede dün çeşitli eyaletlerde seçmenlerin karşısındaydı. K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle