25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EKİM 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 Geçim koşulları zorlaşıyor Prof. Dr. Korkut Boratav’a göre siyasi iktidar kronik problemlerin çevresinde dolaşıp duruyor. Yapısal bir çözüm ufukta görünmüyor MUSTAFA ÇAKIR Sınırları Koyabilmek... Dönüyor dolaşıyor sorunlar bizim çoğunlukla ayrımına bile varmadığımız satır aralarında kalan aslında işin özünü oluşturan sınırlara takılıyor... Kestirmeden ‘özgürlükayrımcılık’ sınırları deyip geçsem, ne demek istediğim bile anlaşılamıyor. Oysa insana ait temel hakların kullanılabilmesi ya da gasp edilmesi çoğunlukla işte bu satır aralarına sıkıştırılan, saklanan tuzakların içinde görülmez kılınıyor... Hakları savunan bir siyasal söylem, yasa metni, iktidar icraatı, fiilen hakların gasp edilmesi aracı, işlevini üstlenebiliyor. Hak savaşımı olarak gündemimize giren eylem, örgütlenmenin sonuç işlevi de en mağdurların en çok hak gaspına yol açabiliyor.. Birkaç gündür Meclis’te görüşülen sendikal hakların kullanılabilmesi örgütlülüğün de çok etkin işlevi olabilecek yasa metni üzerinden yaşanan protestolardaki polis şiddetinin haberleriyle ancak medyatik ilgileniyoruz. Yasa metninin toplum tarafından okunup anlaşılması beklenemez. En azından anlayabileceklerin, kavgası yapılan yasa metni üzerinden oy kullanan milletvekillerinin neleri getirme adına neleri götürmekte olduklarını bir sorgulamaları, merak etmeleri gerekmez mi? Yıllardır yaşanan büyük sendikasızlaştırma ile kilitlenen yürürlükteki yasanın uygulanamazlığı karşısında, çaresiz yeni yasa hazırlanması, sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının önündeki, demokrasilerde örneği olmayan yasakların, barajların kalkması gündeme gelmişken, Meclis’ten oldu bitti ile çıkarılacak yasa ne getirip ne götürüyor, umursayan var mı? Oysa Başbakan Erdoğan çok yakın bir geçmişte, “Acele etmeyeceğiz, tarafların uzlaşmasını bekleyeceğiz” sözünü vermişti. Yine ne oldu? Kapalı kapılar arkasında hangi çıkar odakları zaten işi bitmiş sendikal örgütlülüğü, işçinin toplu pazarlık hakkını daha da aşağı çekmek üzere iktidarlarının onaylarını aldılar? Benim bildiğim kangren, işlemez olmuş yasanın yasaklarının kaldırılması adına hazırlanmış en az yüzün üzerinde yasa tasarısı var. Sonuncusunun son şeklini bu tasarıların çoğunluğunun hazırlanmasında rolü olmuş bilim insanları, sendika liderleri bile dün rivayetler üzerinden tartışıyorlardı. Malum iktidarlarının yeni yasa çıkarma, iktidar icraat yöntemlerinde yasa tasarılarının yasalara uygun Meclis komisyonlarından geçirilmesi, partilerin görüşleri alınmış, komisyonlarda oylanmış ortak metinlere varılması söz konusu değil. En çarpıcısı dört artı dört artı dört yaşamsal eğitim sistemi yasasında olduğu gibi, kapalı kapılar arkasında rolleri belli olmayan kimlikler, kurumlarla işler kotarılıyor. En son metin değişikliklerinden çoğunlukla sorumlu bakanlıkların bile haberleri olmuyor. Gerçek yeni yasa metni ile çıktıktan sonra yüz yüze kalınıyor... ??? Hakların özünün korunması amacından nasıl söz edilebilir ki... Bizde zaten anayasalar ve yasalarda yasaklı düzen, hakların düzenlendiği söylenen madde metin başlıklarının altında, sözde zorunlu istisna düzenlemelerle oluşturulur. Amaç hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi değil de, yasaklanması olunca, şeytana pabucunu ters giydirecek yöntemler, son dakika metinlerine sıkıştırılan cümleciklerle de en başa bela hale getirilir... İddia ediyorum iktidarlarının, yeterince yandaş yapıp tam teslim alamadıkları son sendikaların da kapılarına kilit vurulmasını amaçlayan, şeytana pabucunu ters giydirecek tuzakları da aynı şeytani hesapların ürünü olarak yeni yasa uygulamalarındaki sonuçları ile ancak anlaşılacak... Medyanın sıcak gündeminde çok tartışılan Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün sözleri üzerinden yapılan medyatik boş tartışmaların ise iyice suyu çıktı... Aslını ararsak Kürt sorunu, PKK terörü üzerinden yaptığımız son tartışmaların bütünü, hele de Suriye üzerinden tartışmalarda gerçeğin tersyüz edilmesi anlamında polemiğin çivisi, ciddiyetin suyu çoktan çıktı... Haberlerin, bilgilerin hangileri doğru, hangi söylem hangi amaca hizmet ediyor? Algılanabilmesi çok zor, arapsaçı... İktidarlarının iradesi ile iktidarlarının çözüm projelerine yönelik olarak bölgeyi, sorunları bilen deneyimli bir bürokrat, öngörülen çözüm projelerine katkıda bulunma amaçlı görevlendiriliyor. Başından medyatik Gaffar Okkan misyonu yüklenen, bölge insanına ulaşmayı amaçlayan söylemi medya gündeminde başa çıkıyor. İktidarın içinden kimi anlamlı, önemli destekler de alıyor. Ama günün yaşanan sıcak olaylarında, PKK eylemlerinde şiddetin dozunun terör örgütlerince bile kabul edilemez acımasız tırmandırılma noktasında... Okullar kapatılmaya yönelik saldırıya uğrarken, sivilleri de hedef almış tuzaklarda, insanlık dışı sınır tanımazlık, vahşet yaşanırken... Söylemin dili, insancıl, hakların sınırlarını taşmış, canı yananların canını yakar boyut kazanınca, işin rengi değişiyor. İktidarları, Başbakan’dan başlayarak, amaçlarına hizmet için getirilmiş bürokratlarına sahip çıkamıyorlar... Batı, en çok da ABD kaynaklı iktidarlarının Suriye politikalarına yönelik son günlerde üst üste gelen eleştirileri de, aynı çerçevede, maksadını aşmak, sınırlarını çizememek olarak görebilir miyiz? ANKARA Prof. Dr. Korkut Boratav, ekonomideki gidişi değerlendirirken “Ekonomi bir durgunlaşma patikasındadır. Bunun daha da aşağıya inip inmeyeceği tamamen önümüzdeki aylarda kayıtlı veya kayıt dışı dış kaynak girişinin canlanıp canlanmamasına bağlıdır” dedi. Prof. Dr. Korkut Boratav, Orta Vadeli Program’ın (OVP) hükümetin niyetlerini, öngörülerini, temennilerini belirleyen bir metin olduğunu ancak ekonominin geleceğine ilişkin ciddi bir belge olarak görmediğini söyledi. 2012’nin ilk 6 ayının büyümesinin, yapay öğeler olan “hayali altın ihracı” ayıklandığında yüzde 2.6 olduğuna ? Gelir dağılımının daha da bozucu bir hal aldığına işaret eden Prof. Dr. Boratav’a göre tüketime yüklenmenin dışında bir finansman yöntemi de yok. Yavaşlayan ekonomi kamu maliyesini de zorluyor. Toplumun emeği ile çalışan yahut emekli gelirleri ile ayakta durmaya çalışan kitlesinin geçim koşulları zorlaşıyor. işaret eden Boratav, şu değerlendirmelerde bulundu: ? Maliye politikası giderek maliyecilerin diliyle “regresif” bir hal alıyor. Yani gelir dağılımı daha da bozucu bir hal alıyor. Tüketime yüklenmenin dışında bir finansman yöntemi de yok. Yavaşlayan ekonomi kamu maliyesini de zorluyor. Toplumun, emeği ile çalışan yahut emekli gelirleri ile ayakta durmaya çalışan kitlesinin geçim koşulları zorlaşıyor. Bunun daha da kötüye gitmesi halinde bir de işsizlik binecek. ? Kamuoyunda zamlar denen olay vergi sisteminin halka yüklenerek finansmanı demektir. Kamu maliyesi ekonomi durgunlaşıp en başta ithalattan alınan vergiler veya genel olarak hem tüketim hem gelir vergileri düştükçe bütçe açığı ile cari açığı pompalayan ikinci bir kanalın katkı yapmasını önlemeye çalışıyor. Eğer Türkiye’nin cari açık sorunu bu derece vahim olmasaydı durgunlaşan ekonomide bütçe açığı ekonominin yavaşlamasını telafi ederdi. Şimdi ise cari açık problemi kronik ve çözülemediği için bütçede kemer sıkılarak frenlenmeye çalışılıyor. ? Ekonominin kontrol edilemeyen dış dengesizlik sorunu her şeyi belirliyor. Dışarıdan para gelsin canlanalım istiyoruz, dışarıdan gelen para da cari açığı artırıyor. Cari açık arttıkça ekonominin iç dengeleri zorlanmaya başlıyor. Bunu çözmenin yolu ve yöntemi de yok. Ancak ekonomi yavaşladıkça bu problem hafifliyor. Ama ekonominin yavaşlamasının iyi mi, kötü mü olduğunu da yöneten kad rolar içinde kimse söyleyemiyor. fukta çözüm görünmüyor ? Yumuşak iniş iyi midir, kötü müdür? Yumuşak iniş demek yavaşlamak demek. Yüzde 3’e, yüzde 2.5’e inmek demek. Sevinelim mi, üzülelim mi? Üzülelim çünkü yavaşlıyoruz. Sevinelim çünkü cari açık birazcık daralıyor. Cari açık daralıyor ama bu daralma yüzde 2.5 büyürken yine 50 milyar dolar civarında seyrediyor. Halbuki, eskiden yüzde 78 büyürken bu kadar açık vermezdik. İşte problem bu. ? Bu kronik problemlerin çevresinde dolaşıp duruyor siyasi iktidar. Yapısal bir çözüm ufukta görünmüyor. Çünkü teşhisler ciddiye alınır değil. U MALİYE BAKANI ŞİMŞEK: THY Bosna’ya ne kadar sermaye koyduysa kaybetti AYŞE SAYIN ANKARA Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Havayolları’nın (THY), 2008’de yüzde 49.12’sini alarak ortak olduğu ve Haziran 2012’de ortaklığa son verdiği Bosna Hersek Havayolları’nda (BHHY) “ortaklığa koyduğu sermaye payı kadar” zarara uğradığını açıkladı. Şimşek kendisine, “Grev hakkının elinden alınmasını protesto ettiği için işten çıkarılan 305 kişinin 2 milyon dolar zarara yol açtığı öne sürülerek tazmini yoluna gidileceği açıklanmasına karşın, sizin atadığınız isimlerden oluşan THY yöneticilerinden BHHY operasyonu nedeniyle yol açtıkları milyonlarca TL’lik zararın hesabını soracak mısınız?” sorusunu yönelten CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’a verdiği cevapta şunları bildirdi: “2011’deki sermaye artırımı kararı tarafların Kasım 2011’e kadar yükümlülüklerini yerine getirmesini öngörüyordu. THY yükümlülüklerini vaktinde, BHHY Mart 2012’ye kadar gecikmeli tamamladı. THY’nin boşa giden bir ödemesi söz konusu değil. BHHY 2009’da 8.5 milyon Avro, 2010’da 10.4 milyon Avro, 2011’de 5.3 milyon Avro olmak üzere toplam 24.2 milyon Avro zarar beyan etti. THY bu ortaklıkta konulan sermaye kadar bir kayba uğradı.” Şimşek, Oran’ın bir başka sorusunu yanıtlarken de BHHY’de “eş dost kadrolaşması”na gidildiğini ortaya koyarak, “Ahmet Salih Kansu, Hüseyin Kansu’nun oğlu olduğu için değil, THY çalışma usul ve esaslarına uygun personel olduğu için alınmıştır” savunmasını yaptı. ‘Bu Gençlikte İŞ Var!’ın kazananlarına ödül Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) üniversitelerdeki genç girişimcileri teşvik etmek amacıyla yürüttüğü ‘Bu Gençlikte İŞ Var!’ projesi sonuçlandı. Yarışmanın birincisi rehberliğini Limak Holding AŞ Yönetim Kurulu üyesi Ebru Özdemir’in yaptığı, ODTÜ’lü öğrencilerin hazırladığı ‘Ağır Metal Çöpçüleri’ oldu. İkinciliği rehberliğini Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray’ın yaptığı Bahçeşehir ile Bilgi Üniversitesi’nin ortak hazırladığı ‘evarkadasin.com’ kazandı. Üçüncülüğü ise rehberliğini Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Mehmet Pekarun’un yaptığı Ankara Üniversitesi öğrencilerinin hazırladığı ‘Çevre Dostu Plastikler’ ile rehberliğini Doğan TV Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Yalçındağ Doğan’ın yaptığı, ODTÜ ile Marmara Üniversitesi’nin ortak hazırladığı ‘Gençlik Radyosu Ekibi’ kazandı. Birinciye ödül olarak 10 bin lira ve 1 yıl süreyle sanal ofis hizmeti, ikinciye 5 bin lira ve 1 yıl süreyle sanal ofis hizmeti, üçüncüye ise 1 yıl süreyle sanal ofis hizmeti verildi. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD’ın her şeyden önce Türkiye’nin birçok değerli girişimcisinin katılımlarıyla oluşan gönüllü bir sivil toplum örgütü, daha da net bir ifadeyle bir girişimci derneği olduğunu söyledi. Not değerlendiriliyor Fitch’e göre, Türkiye ekonomisi hâlâ sermaye akımlarına bağımlı ve dalgalı Ekonomi Servisi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’ten sonra Fitch’te Türkiye için değerlendirmelerde bulundu. Fitch Ratings analisti Paul Rawkins, Londra’da düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada Türkiye’nin kredi notunu gözden geçirmeye “oldukça yakın” olduklarını söyledi. Önceki gün açıklanan OVP sonrasında Paul Rawkins cari açığın hâlâ risk yaratmayı sürdürdüğünü kaydederken Türk ekonomisi hâlâ sermaye akımlarına bağımlı olduğuna dikkat çekti. Türk ekonomisi için “istikrarlı ve mali dengeleri güçlü” yorumunu yapan Rawkins jeopolitik gerilimin Türkiye için şu anda cari bir risk olmadığını kaydetti. enileşme olmadan büyüme olmaz Dün yapılan açıklamada Suriye’nin Türkiye bütçesi üze Y “Türkiye için sorun, ekonominin çok dalgalı olması” denildi. Öte yandan Türk ekonomisinin, yenileşme olmadan hızlı büyümeyi sürdüremeyeceği vurgulanıyor. Financial Times gazetesince yayımla Fitch analisti Paul Rawkins Türkiye için cari açığın hâlâ risk olduğunu, kısa vadede Türkiye’nin kredi notunun değerlendirileceğini söyledi. nan bir makalede Türkiye’nin mevcut ekonomik modeli sorgulanırken Türkiye’nin başlıca 10 ekonomiye katılma konusunda eğer ciddi ise başkalarının tasarımlarıyla montaj rinde büyük bir etkisi olmayacağı kaydedildi. Türkiye için daha sürdürülebilir bir büyüme hızına doğru ilerlediği yönünde yorum yapılırken yapmakla yetinemeyeceği belirtildi. Makalede, 2002’den bu yana ihracatın “etkileyici” biçimde artmış olsa da, ithalatın daha hızla bir büyüme gösterdiği belirtildi. Türkiye’nin borçlarının makul, enflasyonunun idare edilir düzeyde seyrettiğine, orta vadeli büyüme hedeflerinin de makul olduğuna dikkat çekildi. Makalede “Ancak Türkiye, Başbakan’ın Cumhuriyet’in 100. yıldönümü olan 2023’e kadar başlıca 10 ekonomiye katılma hedefi konusunda ciddi ise ekonominin, başkalarının tasarımlarıyla montaj yapmanın ve inşa etmenin çok ötesine gitmesi gerekecek” denildi. İstanbul Park’ı MC Yarışçılık kazandı Ekonomi Servisi İstanbul Park ihalesini İstanbul MC Yarışçılık 10 milyon lira bedelle kazandı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, İstanbul Park Yarış Kompleksi’nin ihalesine 5 firmanın teklif verdiğini söyledi. Kompleksin (İstanbul Formula 1 Pisti) işletme hakkına ilişkin ihale öncesi açıklama yapan Yalçıntaş, ihaleye Eylül Tarım Oto Kiralama, İstanbul MC Yarış Sporları, Özyazıcı İnşaat, CNR Uluslararası Fuarcılık ve Ayhanlar Hazır Beton İnşaat’ın katıldığını belirtti. Yalçıntaş, teklif veren 5 firmanın açık artırmaya çağrıldığını, kira bedeline 3 milyon liradan başladıklarını bildirdi. Yalçıntaş, “Alan şirket 10 yıllığına sahibi olacak. Daha sonra vakıflara geçecek. Alan şirket vakıflarla anlaşırsa işletmeye devam edecek” dedi. Rus kadınları siparişlerin yetişmemesinden şikayetçi Ekonomi Servisi 50 Rus işkadını ile Türkiye Rusya İş Kadınları Zirvesi’ne katılan Rusya Federasyonu İş Kadınları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Eldarkhanova Irina, Türk dünyasına sitem etti. Türk iş insanlarının siparişleri zamanında verememesinden yakınan Irina, “Siparişlerimizi Çin’den almak zorunda kalıyoruz. Türk işadamları hassasiyet göstermeli” dedi. Rusya’nın 10 bölgesinden 50 işkadını ile birlikte TUSKON’un düzenlediği Türkiye Rusya İş Kadınları Zirvesi’ne katılan Irina yaptığı konuşmada siparişlerin zamanında alınamadığı için Türkiye yerine Çin ile çalışmak zorunda kaldıklarını anlatarak “Türkiye bize lojistik olarak uygun olmasına rağmen hızlı bir şekilde mal temin edemiyoruz” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle