19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EKİM 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA BAROSU İstanbul Barosu’nda hafta sonu gerçekleşecek seçim öncesi sandığın önemine dikkat çekildi 7 aday yarışacak ? Ankara Barosu’nda başkanlık seçimi 14 Ekim Pazar günü olacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu, 62. Olağan Genel Kurulu’nu bu hafta sonu gerçekleştirecek. Ankara Barosu’nun seçimleri, açıklanan takvime göre ilk olarak 67 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Ancak 11 bin üyeye sahip baronun genel kurulunda “yeterli çoğunluk sağlanamadığı için” seçimler ikinci toplantıya ertelenmişti. İkinci toplantının tarihi 1314 Ekim tarihi olarak açıklanmıştı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda yapılacak genel kurulda, başkanlık seçimi 14 Ekim Pazar günü olacak. 1’i bağımsız 7 adayın yarıştığı seçimlere, mevcut Başkan Metin Feyzioğlu, Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nun adayı olarak girecek. Avukat Recai Rahim Görgülü de aynı grubun çatısı altında Feyzioğlu’na rakip olarak yarışacak. Demokrasi vurgusu İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu’nun 1314 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek genel kurulunda 4 aday 3 grup yarışacak. 30 bine yakın üyesiyle dünyanın sayılı büyük meslek kuruluşlarından biri olan İstanbul Barosu’nun genel kurulu Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan seçimlerde iki aday yarışacak: İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve eski başkanlardan Muammer Aydın. Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG), Katılımcı Avukatlar Grubu (KAG) ve Özgürlükçü Hukuk Platformu (ÖHP) ise seçimler için birleşti. Üç grubun ortak adayı avukat Filiz Kerestecioğlu. Hukukun Üstünlüğü Platformu’nun başkan adayı da avukat Rıza Saka. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve Muammer Aydın, aynı grupta ikinci kez rakip olarak seçimlere katılıyor. Baronun Ergenekon ve Balyoz davalarındaki tutumu nedeniyle son dönemde gündemden düşmeyen Kocasakal, Aydın’a rakip olduğunda baronun yönetim kurulu üyesiydi. Kocasakal, 1990 yılında İstanbul Üniversitesi HuHukukun Üstünlüğü Platformu’nun adayı Rıza Saka, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. “Baroda değişim zamanı” sloganıyla Barış söylemiyle ön plana çıkıyor Baro seçimlerine tek kadın aday olarak katılan avukat Kerestecioğlu, barış söylemiyle öne çıkıyor. “Öfkenin erkek egemen dili muteber dil olarak kullanılıyor. Öfke değil barış dilini savunan bir baro için hep birlikte mücadele edeceğiz” diyor. İnsan hakları savunucusu, feminist avukat Kerestecioğlu, kadın cinayeti davalarına baro yönetiminin de müdahil olmasından yana. Kerestecioğlu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Mesleğine 1987’de başladı. İstanbul Barosu’nda Kadın Hakları Uygulama Merkezi kurucu üyesi. İnsan Hakları Derneği’nde de avukatlık yaptı. Avukat Filiz Kerestecioğlu [email protected] Anlamamakta Direnmek Ortalık toz duman! Ne olmuş? Diyarbakır’a yeni atanan Emniyet Müdürü Recep Güven, “ezber bozan” iki çift laf etmiş. Geçmişte verdiği bir konferansta “Ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz” dediğini, kendisini dinleyenlerin bu sözler karşısında şaşkınlığa düştüğünü anlattıktan sonra, “Benim yitik evladım dağa çıkmış; keşke ulaşabilseydim, onun terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Ağlarım, her teröriste de içim ezilir” diye eklemiş. Vay sen misin bunları diyen? Üç gündür hop oturup hop kalkılıyor, Recep Güven’e söylenmedik söz bırakılmıyor. Başbakan, “Evlatlarımızı katleden ve bu yolda mücadele ederken ölen terörist için ağlamadık, ağlamayız” diyor. Emniyet Müdürü’nün bu sözleri birilerini memnun etmek için ettiğini düşündüğünden, “Birilerini memnun etmek için bazı sözleri edemeyiz” diyerek sürdürüyor konuşmasını. Sonra da, “Siyaseti bırakın siyasetçiler yapsın” diyerek noktalıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli eline geçirse parçalayacak Recep Güven’i. Öfkesi çok büyük. “Bu şuursuz polis müdürü, kendisini ne zannetmektedir? Elinde PKK patentli insanlığı ölçüm cihazı mı vardır? Kimin insan olup olmadığını hangi vasıf ve yetkiyle dile getirmektedir?” diye soruyor. Emniyet Müdürü’nün “derhal” görevden alınmasını istiyor. Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı Yılmaz Gözcü, “Müdürün yaptığı konuşma şehit ve gazi ailelerini içten vurmuş, yaramızı kanatmıştır. Emniyet Müdürü’nün sözlerine karşılık olarak sadece şunu söylemek istiyorum; biz insan değilsek, neyiz? Müdür bu konuşması ile Türkiye’yi kaosa mı çekmek istiyor? Birileri tarafından kandırılarak dağa çıkarılan teröristler açlık için mi, işsizlik için mi çıkıyor?” Ardından da görevden alınması için Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduklarını söylüyor. ??? Yıllardır nefret söylemlerine öyle alışmışız ki aykırı bir ses duyduğumuzda, “ne demek isteniyor” diye durup düşünmeden celalleniyoruz. Evet, ne demek istiyor Recep Güven? Ölen teröriste “terörist” olduğu için mi ağlarım diyor? Hayır. Sözlerinde teröristlere bir övgü mü var? Hayır. O, dağa çıkan genci “yitik” bir insan, hayattan kopmuş/koparılmış bir insan olarak değerlendiriyor. O gence, dağa çıkmadan önce ulaşamamış olmanın acısını, pişmanlığını duyumsuyor. O gencin terörize olmasına engel olamadığı için ağladığını söylüyor. Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in sesi, “barışın sesi”. Barıştan yana ses yükseltebilmek için “düşman” bellenen teröristin “düşmanlaşma süreci” üzerine de kafa yormak gerekiyor. Kimse dünyaya “terörist” olarak gelmiyor. Terörist “olunuyor”. Bu olunma sürecini iyi irdelemek gerekiyor. Bu süreç iyi irdelenmeden doğru çözümlere varmak, dolayısıyla bu süreci kırmak, bu sürece engel olmak olası değil. Recep Güven de bunu dile getiriyor. Yılların polisi, o bölgede uzun süre görev yapmış, bölge insanını tanıyor. Bölgenin sorunlarını biliyor. Politikacıların nutuklarıyla, öfkelenmelerle, celallenmelerle terör sorununun da, bu sorunun kaynağı olan Kürt sorununun da çözülemeyeceğini görmüş, farklı bir dil kullanıyor. Buna “empati/duygudaşlık dili” de diyebiliriz. ??? Bağırmak, çağırmak işin en kolay yolu; üstelik bizim gibi geri kalmış toplumlarda iyi de prim yapıyor. Ne var ki bağırıp çağırmak bilinçsiz kalabalıkları gaza getirmekten öte bir işe yaramıyor. Terörün de, savaşın da, erken ölümlerin de öznesi “insan”. ‘İnsan’dan yola çıkılmayınca öznesinin insan olduğu hiçbir sorun çözülemiyor. Durumumuz ortada! Eğer durumumuzdan hoşnut isek elbirliğiyle linç edelim Recep Güven’i ve onun gibileri. Hoşnut değilsek eğer, o zaman bir kez daha gözden geçirelim durduğumuz yeri! Seçimlerde, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan yarışacak iki aday İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve eski başkanlardan Muammer Aydın. kuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1995 yılında Galatasaray Üniversitesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku asistanı oldu. 2000 yılında Karapara Aklama Suçu konulu teziyle doktor, 2005 yılında Avrupa Birliği Ceza Hukukunun Esasları çalışmasıyla da doçent oldu. 20042006 döneminde İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı olarak görev yaptı. Baronun 20082010 döneminde başkanlığını yapan Aydın, seçimlerin Önce İlke’nin iki adayı arasında olacağını belirtiyor. Önce İlke’deki ayrılığa ilişkin de “Seçime, yani demokrasiye inanıyoruz. Bizden ayrılan ve Önce İlke olduğunu iddia eden yönetimdeki grup ise adaylarını demokrasi dışı yöntemlerle tespit ediyor” dedi. darbe iddiasıyla yargılanan sanıkların avukatlığına soyunduğunu, darbe girişimlerini meşrulaştırmaya çalıştığını iddia ediyor. Saka yönetime karşı seçimlere hazırlanan Saka, İstanbul Barosu yönetiminin, üyelerinin sorunlarına ilgisiz kaldığını ve KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK İstanbul’un ‘Muhalefet’ Belediyeleri Neredeler? Önce bir “belediye eylemi”anımsatayım: “Ataşehir’in CHP’li belediye başkanı, mahalle muhtarları ve sakinleri büyükşehir belediyesinin imar planlarını onaylamamasını protesto ettiler. Saraçhane’deki eylemde belediye başkan yardımcısı yarı çıplak soyunurken, CHP Genel Başkan Yardımcısı ile milletvekilleri de destek verdi.” (Cumhuriyet, 15 Eylül 2012) Okuyunca düşündüm; Ataşehir “İstanbul”un belediyesi; dünya mirası kentin uygarlık tarihine “hakaret” niteliğindeki “taklit” bir camiye göz yummak bir yana, aynı camiye “Mimar Sinan” adının verilmesine bile sessiz kalabilmek “İstanbullu olmak” mıdır? Kente indirilen darbelere karşı çıkmadan “kendi planı”nın peşine “soyunarak” düşmek, “sosyal demokrat”lığa yakışıyor mu? Aslında benzer sorular, İstanbul’un diğer “muhalefet” belediyeleri için de geçerli. Hangisi şu soygun projelerine karşı “rant yerine İstanbul”u savunuyor? İktidarın pazarlama proağırlıyor. Bakırköy’ün geçmişi ile İstanbul’un geçmişi arasında yazgı birliği var. Avcılar, Büyükçekmece, Silivri kentin Marmara’yla bütünleştiği bölgeler. Çatalca’nın “erguvan” rengi İETT otobüsleriyle tüm anakenti süslüyor. Bütün bu ilçeler, konumları ve geçmişleriyle özbeöz “İstanbullu…” Peki, yerel yöneticileri neden kente sahip çıkmıyor; neden büyükşehirin göz yumduğu talan projelerine karşı “biz de İstanbul’dan sorumluyuz; yapamazsınız” demiyorlar, diyemiyorlar? Tüm bu “muhalif” belediyeler, örneğin “3. köprü cinayet”ine ya da “GalataPort, HaydarpaşaPort” talanlarına; hatta tüm İstanbul’dan görülmesi istenen “Çamlıca Camisi”ne; Taksim’in tahrip edilmesine; ne peyzaj, ne de siluet bırakarak olur olmaz her yere sıralanan “AVMotelofis kuleleri”ne; Sevda Tepesi’nde Arap şeyhlerine saray izinleri verilmesine ve daha nicelerine karşı omuz omza durarak “İstan ‘Tarihsel direniş’ ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Seçim sonuçları haritası; ne işe yarıyor acaba? jelerine kenti teslim eden büyükşehire hangisi “dur; biz de varız” diyebiliyor? bul’u savunma”nın örneğini sergileseler, hem kenti kurtarır hem de “yerel yönetimler ve demokrasi tarihi”ne geçerler. Ataşehirlilerin “planımızı isteriz” eylemi umarım işlerine yarar, ama asıl “tarihsel direniş”, tüm sosyal demokrat belediye yöneticilerinin el ele vererek “İstanbul’u rant planlarına teslim etmeyeceğiz; çünkü biz bu kentin ve halkının demokratik temsilcileriyiz” demeleri olsa gerek... Örneğin “ortak basın toplantıları” yaparak, bunları hep birlikte sorgulamak, kamuoyuna “kentimizi sattırmayacağız” demek çok mu zor? Diyelim ki belediye yönetimleri beceremiyor; CHP Genel Merkezi veya il başkanlığı neden örgütlemiyor? İstanbul elden gidiyor; üstelik ilçeleriyle birlikte... Kentin umut bağlanarak seçilmiş “muhalif” yerel yöneticileri bilmem ki daha ne kadar seyredecekler? uskun İstanbullular’ Kimse önemsemiyor, ama ‘İstanbul’ denilince akla gelen bölgelerin önemli bir çoğunluğunda da yerel yönetimler “sosyal demokrat”larda... Anadolu yakasında Ataşehir’le birlikte Kadıköy, Adalar, Kartal ve Maltepe’de CHP var. “Kalkedon” (Kadıköy) İstanbul’un dedesi; “Prens Adaları” asırlardır “gözbebeği”... Avrupa yakasında sosyal demokratların yönettiği Şişli, İstanbul’un kültür ve ticaret merkezi; Sarıyer, kentin ünlü ormanları ile sularını barındırırken Boğaziçi’nin de balıkçılık başkenti; eşsiz çarşısı ve tarihsel dokusuyla Beşiktaş Boğaziçi’ni kucaklamakla kalmıyor, sarayları ve üniversiteleri de ‘S HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sarıya çalan açık 1 kahverengi. 2/ Kastamonu yöresine öz 2 gü, pirinç ve yo 3 ğurtla yapılan bir 4 tür yayla çorbası... Fas’ın plaka imi. 3/ 5 Çelikçomak oyunu 6 na ve bu oyunda 7 kullanılan değneğe verilen ad... Oynak 8 kemiklerin arasın 9 daki açıları daral1 2 3 4 5 6 7 8 9 tan kasların genel adı. 4/ Kuyumculukta, altın ve 1 T A R T A R E S gümüş eritilen kalıbın içi 2 E L A P O S T A ne konmuş çerçeveye ve 3 L E M B E K İ U rilen ad... Nazilerin politi 4 T P A R AM İ N kasında Germen ırkından 5 E N A Y İ E D A kimselere yakıştırılan ad. 6 L A A T İ N A 5/ Gözün ağtabakası. 6/ 7 H A T İ L A B Ukrayna’nın başkenti... F İ S Ü Bir nota. 7/ Şarkı, türkü... 8 T I Ğ K L İ K Osmanlı ordusunda kulla 9 A R A F nılmış bir top türü. 8/ Kirpik boyası... Tavır, davranış. 9/ Sahip... Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Beyaz, siyah ve az kahverengi karışımından oluşmuş at donu. 2/ “ büke belimizi / Söyletmeye dilimizi / Hasta iken halimizi / Soranlara selam olsun” (Yunus Emre)... Yeşilırmak’ın antik dönemlerdeki adı. 3/ Süreç. 4/ Konut... Kimi Müslümanların boyunlarında taşıdıkları, içinde dua bulunan deri kılıf. 5/ Dünyamızın damı... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira. 6/ Giysilerin buruşuklarını gidermekte kullanılan el aracı... Başlangıçta yer alan. 7/ Küçük kanal. 8/ Emirler, beyler... Yeniçeri kışlası. 9/ Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti... Paylama. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle