19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2012 PAZAR 4 HABERLER TürkiyeKörfez İşbirliği Konseyi 4. Dışişleri Bakanları Toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi Anısını Bile Satar Sevgili, Anneannem Eskişehir’e taşınıyordu. O gün Haydarpaşa’dan onu uğurlarken takvimler 1946’yı gösteriyordu, artık Haydarpaşa ayrılık ve hasretti benim için. Yaz gelmişti, Haydarpaşa’dan bindim trene, Eskişehir’de anneanneme gitmek üzere. Bu kez takvimler 47 yazını gösteriyordu. Artık Haydarpaşa vuslattı benim için. İstanbullu bir paşazade olan dedem, Anadolu’ya gitmek üzere, Haydarpaşa’dan trene bindiğinde takvimler hangi yılı gösteriyordu bilmiyorum, ama o tarihte Haydarpaşa gurbetti onun için. Yıllar yılı İstanbul’a göçenlerin ilk adım attıkları yer, Haydarpaşa Garı olmuştur. Bir zamanlar Anadolu’dan göçenlerin çoğu için Haydarpaşa “hicret”ti. Haydarpaşa gar binası yaşamımda önemli bir yer tuttu. Kâh hasret oldu, kâh vuslat. Sonra yıllar yılı İdealtepe’deki eve giderken, banliyönün ilk durağı oldu; dedem İstanbul’a tayin olup, DDY 1. İşletme’nin tarihi garın üstündeki bölümünde çalışmaya başladığında, yaz tatillerinde ders çalışma mekânım haline geldi. AnadoluBağdat demiryolunun başlangıcında inşa edilmiş olan ve 1908 yılında hizmete açılan bina yalnız benim ve İstanbulluların değil, uzun yıllar bütün Türkiye’nin yaşamında büyük yeri olan simge yapı, kentin belleğinin bir parçası haline gelmişti. ??? Sadece anılara takılıp onunla yaşamaya çalışanlar yürüyen mevtalardır. Onlar saçmadırlar, yeni anılar edinemez, anı yoksulu olurlar. Ama anılarını tümden yitirenler de belleklerinden yoksun kalırlar. Yıllar yılı bu kentin birçok insanı için “Haydarpaşa hasret”, “Haydarpaşa gurbet”, “Haydarpaşa vuslat”, “Haydarpaşa hicret” konumlarıyla kentin belleğinin değerli bir parçası olan Haydarpaşa’nın yüz yılı aşan gar binası işlevi şubatta yok olacak. Ve İstanbulluların tarihinde, büyük bir bellek boşluğu oluşacak. Artık Anadolu’ya trenler kalkamayacak Haydarpaşa’dan, artık banliyö hattı denize kadar dayanmayacak. Mimar Vedat Tek’in bir sanat başyapıtı butik iskelesi de işlevsizleşecek. Haydarpaşa Garı binasıyla, iskelesiyle, kent rantı canavarlarına kurban gidiyor, çoğunluğu sonradan gelme ve sonradan görme İstanbullu olmayan, İstanbulluların bön bakışları arasında... Yıllardır yazılıyor çiziliyor, İstanbul simgeleriyle belleğinin en nadide köşeleriyle rantçılara peşkeş çekiliyor. Her şeyini satıyor İstanbul, taşını, toprağını, havasını suyunu, denizini, adasını, Boğazı’nı, kent meydanını, özlemini, mutluluğunu, anısını... Anısını satan, belleğini satar. Belleğini satan, geçmişini satar. Geçmişini satan, bugününü satar. Bugününü satan, geleceğini ve de her şeyini satar. Sat anasını!.. Şam’a ‘şiddete son’ çağrısı BAHADIR SELİM DİLEK İSTANBUL TürkiyeKörfez İşbirliği Konseyi Yüksek Düzeyli Stratejik Diyaloğu mekanizmasının İstanbul’da yapılan 4. Dışişleri Bakanları Toplantısı’ndan Suriye’ye “şiddete acilen son ver” çağrısı, İsrail’e kınama çıktı. Taraflar Suriye’deki şiddetin bir an önce durması yla ilgili Arap Birliği’nin önerilerine tam destek vermek konusunda uzlaştıklarını yinelerken, Körfez ülkeleri Türkiye’nin İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmaması için devreye girmesini istedi. Toplantıya, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman Dışişleri bakanları katıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda, ana gündem maddesi Suriye oldu. Sonuç bildirisinde Suriye yönetimine ülkede akan kanın acilen durdurulması ve Suriye halkının meşru ta ? Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantının sonuç bildirisinde Suriye yönetimine ülkede akan kanın acilen durdurulması ve Suriye halkının meşru taleplerinin karşılanması yönünde siyasi geçiş süreci oluşturulması kararı alınması çağrısı yapıldı. leplerinin karşılanması yönünde siyasi geçiş süreci oluşturulması kararı alınması çağrısı yapıldı. Suriye’deki krizin sona erdirilmesi için Arap Birliği’nin çabalarına destek kararının da yer aldığı bildiride, Şam yönetiminin Arap Birliği’nin yürütmekte olduğu çabalara ilişkin işbirliği yapması istendi. Arap Birliği’nin barış girişiminin Şam yönetiminin tutumu yüzünden başarısızlığa uğraması nedeniyle duyulan hayal kırıklığı dile getirildi. Sonuç bildirisinde Irak konusu da yer alırken, bu ülkenin egemenliğine, siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne vurgu yapıldı. Bildiride Türkiye’nin Irak’ın birliği, istikrarı ve refahına yönelik duyduğu hassasiyete de işaret edildi. Bildiride İsrail hem Mavi Marmara saldırısı sonrasında Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan beklentilerini yerine getirmemesi hem de Yahudi yerleşimciler için uyguladığı politikalar nedeniyle kınandı. Edinilen bilgilere göre toplantının basına kapalı bölümünde, Arap Baharı ile birlikte sistemi değişen ülkeler bağlamında AB’deki ekonomik kriz konusu gündeme geldi. Özellikle, AB’deki ekonomik kriz nedeniyle Mısır’ın dışsatım potansiyelinin düşmesi ve yeni yönetimin ekonomik bir krizle karşı karşıya kalmaması için bu ülkeye destek olunması yönünde görüş birliği oluştu. Ayrıca, “Irak, Suriye, Lübnan ve Mısır’da durum kritik” değerlendirmesinin yapıldığı toplantıda, Davutoğlu, Suriye’deki duruma ilişkin ayrıntılı sunuş yaptı ve Türkiye’deki Suriyelilerin durumunu gündeme taşıdı. Davutoğlu, “Sınırımız açık olacak, Türkiye Suriye halkının yanında olmayı sürdürecek” mesajı verdi. Toplantıda Davutoğlu, İran, Lübnan ve Rusya ziyaretleri konusunda bilgi verirken, İran’ın nükleer dosyasına ilişkin Türkiye’nin tutumunu yineledi. Sonuç bildirisi Toplantının ardından toplam 38 maddelik bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirgede, özetle şu hususlar yer aldı. Bakanlar, Suriye’de yaşanan şiddet olayları ve ölümlerden büyük kaygı duymaktadır. Suriye yönetimi Arap Birliği tarafından sunulan planı kabul etmelidir. İran, P5+1 ile nükleer müzekarelere bir an önce yeniden başlamalıdır. Bakanlar, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde Kıbrıs’ta süren müzakere sürecinin, iki halkın eşitliğine dayanan, BM parametreleri çerçevesinde ve iki liderli barış sürecini desteklemektedir. Bakanlar, Kıbrıs Türkleri üzerindeki izolasyonların da bir an önce kaldırılması için adım atılmasını desteklemektedir. Bakanlar, Afganistan’a ülkenin yeniden yapılanma sürecinde destek vermektedir. Bakanlar, Filistin’de taraflar arası uzlaşıya tam destek vermeyi sürdürecektir. Bu kapsamda, başkenti Doğu Kudüs olacak bağımsız bir Filistin devletinin bir an önce kurulması arzulanmaktadır. Ayrıca Filistin’in UNESCO’ya kabulü büyük memnuniyet ile karşılanmış olmasının yanı sıra Filistin’in BM üyeliği de desteklenmektedir. 1 İLE 8.5 YIL HAPİSLERİ İSTENİYOR ‘Fener’in fendi savcıları yendi ? Akman ve Karaman’ı tutuklatan 3 savcı hakkında bu kez de hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Savcılar hakkında daha önce de “evrakta tahrifat”tan soruşturma açılmıştı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı, Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken görevden alınan üç “cumhuriyet savcısı” hakkında iddianame hazırladı. Deniz Feneri zanlıları hakkında henüz iddianame düzenlenmemişken, savcılardan Nadi Türkaslan için 8.5 yıl, diğer iki savcı için ise 1’er yıla kadar hapis istendi. Almanya bağlantılı Deniz Feneri e.V. yolsuzluğu soruşturmasını yürüten ve “asıl failler” olarak gösterilen Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ı tutuklatan savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün başına gelmedik kalmadı. Soruşturma kapsamında Temmuz 2011’de tutuklamalar yaşanınca, Zahid Akman’ın şikâyeti üzerine HSYK üç savcı hakkında “evrakta tahrifat” iddiasıyla inceleme başlattı. Soruşturma dosyasına el koyan müfettişlerin incelemesi soruşturmaya dönünce, Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş, 26 Ağustos 2011’de üç savcıyı görevden aldı. Savcılar hakkında disiplin soruşturması başlatan HSYK İkinci Dairesi, ayrıca 27 Eylül’de yaptığı toplantıda üç savcı hakkında kovuşturma izni verilmesine karar verdi. Daire, kararı iddianamenin yazılması için Sincan Başsavcılığı’na gönderdi. Bu karardan yaklaşık bir ay sonra, 21 Ekim’de mahkeme, Akman ve Karaman’ın da aralarında bulunduğu 6 şüpheliyi tahliye etti. Geceye, Kılıçdaroğlu ile eşi Selvi Kılıçdaroğlu, DSP Genel Başkanı Türker, bazı CHP’li milletvekilleri ve davetliler katıldı. (AA) CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, parti içindeki ayrışmayı gündeme getirdi Bari Biraz Gülelim Değerli bir eski gazeteci iletti, aşağıdaki sözleri hafif değişmiş “Ben Kalender Meşrebim” kantosunu, müziğiyle söyleyince çok güzel oluyor. Paylaşmadan edemedim: “Ben kalender meşrebim, hukuk mukuk aramam Sömürgeci bir parti isterim olsun...Vekilleri çok yobaz, danışmanı hokkabaz, Biraz da az hırlı olsun... Olsun. ??? İcraatı yıksın, müritleri çarpsın, Olacaksa bir cipi, villası olsun Atatürk’e düşman; küfürde fettan Tükürsen pişkin olsun... Olsun ??? Vatandaşı soysun, hilafeti koysun Ordumuza bir fitne mutlaka soksun Gölgesinden korkan, telekulağı olan Biraz da hain olsun... Olsun ??? Memleketi satsın, laikliği yıksın Olur ise böylesi, katmerli olsun Cahilliği fetbaz parti adı bembeyaz Gözaltı torba olsun... Olsun.” ‘Görevimiz sorunları çözmek’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sosyal Demokrasi Derneği “Dayanışma Gecesi” düzenledi. Gecede bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, CHP’nin Türkiye’nin her sorununa çözümünün olduğunu belirterek, “İktidar olmanın yolu kişisel egoları yenmekten geçer. Koltuğu, hırsı bir tarafa bırakıp daha farklı bir pencereden dünyaya bakmamız, kişisel çekişmeleri bir tarafa bırakmamız lazım” diye konuştu. “Bölünüyoruz, neden bölünüyoruz? Ayrışıyoruz, neden ayrışıyoruz?” diye soran Kemal Kılıçdaroğlu, “İnsan bizim odağımız diyoruz. İnsana saygı duyacağız. Görevimiz, insanın kimliği, inancı ne olursa olsun onun sorunlarını çözmek. Peki niye bölünüyoruz o zaman böyle bir hedefimiz varsa? Farklı bir anlayışı sosyal demokratların önüne koymak durumundayız. Benim görevim bu” görüşünü dile getirdi. DSP Genel Başkanı MasumTürker de yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu’na fezleke yazıldığı gün “Bu bize de gözdağıdır, yanınızdayız” dediğini hatırlatarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na yapılanların da Türkiye’ye gözdağı verme operasyonu olduğunu iddia etti. Dayanışma ve birliktelikle çok daha iyi işlerin yapılabileceğini ifade eden Türker, “Sosyal demokratlara bu ülkede tek başına hiçbir zaman iktidar yetkisi verilmedi. O yetkiyi engelleyenlerin oyununu bozmak istiyorsak, aramızda liderlik kavramının gelişmesine izin vermeliyiz” diye konuştu. Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkanı Erol Tuncer de derneğin faaliyetleri hakkında bilgi vererek, dernek olarak her türlü eşitsizliğin karşısında olduklarını söyledi. Gecede, CHP Muğla Milletvekili Tolga Çandar da türküler seslendirdi. örev yerleri değiştirildi Ankara Başsavcısı, 18 Ocak’ta ise savcılar Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yaren’i Basın Suçları Soruşturma Bürosu’ndan da alarak Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu’na görevlendirdi. Deniz Feneri iddianamesi henüz tamamlandan, dün dikkat çeken bir gelişme ortaya çıktı. Sincan Başsavcılığı, üç savcı hakkında iddianame düzenledi. İddianamede, Türkaslan’ın TCY’nin 204. maddesi kapsamında “resmi belgede sahtecilik” suçunu işlediği savunuldu. Türkaslan’ın Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin şüphelilerin malvarlıklarına el koyma kararının “şirketlerin malvarlığına el konulması talebinin reddine ilişkin” kısmını kapatması gösterildi. Ayrıca Türkaslan’ın zanlıların avukatlarının buna ilişkin yaptığı itirazı reddederek de “görevi kötüye kullandığı” iddia edildi. Türkaslan için iki suçtan toplam 8.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Tamöz ve Yaren için ise sadece görevi kötüye kullanma iddiasıyla üç aydan bir yıla kadar hapis cezası istendi. Gerekçe olarak ise iki savcının mahkeme kararının üzerinin kapatılmasıyla ilgili itirazı reddetmeleri gösterildi. İddianame, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Mahkeme iddianameyi kabul ederse, dosya Yargıtay’ın ilgili dairesine gönderilecek. İlhan Cihaner örneğinde olduğu gibi üç savcı Yargıtay tarafından yargılanacak. G Kurultay 26 Şubat’ta Öte yandan CHP yönetimi, tüzük kurultayının 26 Şubat Pazar günü yapılacağını açıkladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “Tüzük kurultayını bir demokrasi şölenine çevireceğiz” dedi. CHP yönetiminin tüzük kurultayı konusundaki kararını Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap yazılı bir açıklamayla duyurdu. Matkap’ın açıklaması şöyle: “Parti tüzüğümüzde yapılması düşünülen değişiklikler konusunda, önceleri 2012 yılı Temmuz ayı içerisinde toplanması tasarlanan olağanüstü kurultayımızın, 26 Şubat 2012 Pazar günü saat 10.00’da Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda toplanması Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kararlaştırılmıştır.” KCK operasyonu: 10 gözaltı ? MARDİN (Cumhuriyet) Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik sürdürdüğü soruşturma kapsamında polis Kızıltepe’de BDP ilçe teşkilatı ile BDP’li Kızıltepe Belediyesi’ne eşzamanlı operasyon düzenledi. Aramalar sürerken, polis, Kızıltepe Belediye Başkan Yardımcısı Leyla Salman ve BDP İlçe Başkan Yardımcısı Kenan Akdoğan’ın da aralarında bulunduğu 10 kişiyi gözaltına aldı. MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ MARDİNLİ KÖYLÜLER TEPKİLİ ‘Biz de hükümeti tanımıyoruz’ ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) DTK 6. Olağan Genel Kurulu, BDP Diyarbakır il binasındaki Vedat Aydın Konferans Salonu’nda dün başladı. Açılış konuşmasını yapan DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, “Artık 20 milyon Kürt’ün mevcut Türk devletinin politikalarıyla yönetilemeyeceğinin anlaşılması gerektiğini belirtmek istiyoruz” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, da “Hükümet zaten bizi tanımıyordu. Biz de hükümetin meşruiyetini kabul etmiyoruz” dedi. ‘Anıtkabir’i de botanik bahçesi yapacaklar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, 19 Mayıs törenleriyle ilgili düzenlemenin ardından AKP’nin “etap etap” atabileceğini düşündüğü adımları sıraladı. Bahçeli, “Bundan sonra Anıtkabir’in botanik parkına çevrilmesi, İstiklal Marşı’nın susturulması, bölücülüğün tetikçisi olanlar tarafından önerilen okullardan ‘andımızın’ kaldırılması da etaplar halinde uygulamaya geçilebilecektir” dedi. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, “Başbakan’ın rahatsızlığının, timsah gözyaşları döken içten pazarlıkçı hükümet üyesine herkesin kimliğini tanıma çıkışı yapma konusunda uygun zemin teşkil ettiğini” vurguladı. Başbakan Erdoğan’ın “ustalık dönemi”nin içeride ihanetin cüsse ve cüret kazanmasına, dışarıda ise milleti hedef tahtası yapan ithamlara mihmandarlık yapmak olduğunu kaydeden Bahçeli, “İleri demokrasi palavralarının, vesayetten kurtulma aldatmalarının, özgürlükleri arttırma safsatalarının AKP’nin kirli yüzünü ve bozuk sicilini artık gizleyemediğini, masumiyet ve mağduriyet zırhının meşum emellerini örtemediğini” söyledi. Terör tazminatına nadas kesintisi İLHAN TAŞCI Zarakolu’nun 11. ölüm yılı ? İstanbul Haber Servisi İnsan hakları savunucusu ve yayıncı Ayşenur Zarakolu, ölümünün 11. yılında düşünce ve insan hakları mücadelesindeki rolüyle bir kez daha hatırlandı. İHD tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Zarakolu, son nefesine kadar tüm yaşamıyla, insan hakları, düşünce özgürlüğü ve zulme karşı ‘direniş anıtı’ dır” denildi. 60 imza hesabı zavallılık Bahçeli, Fransa’da kabul edilen inkâr yasasıyla ilgili hükümetin tavrını da sert bir dille eleştirdi. Devlet Bahçeli, “Hükümetin, senato içinden konuyu yargıya götürecek milletvekili sayısıyla ilgili çetele hesabı yapması, içine düştüğü zavallılığı ve çaresizliği ibretlik şekilde göstermiştir” dedi. ANKARA Mardinli 700 köylü, köylerinin terör nedeniyle boşaltılmasından dolayı uğradıkları zararın eksik ödendiği gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Köylülere tazminatın yüzde 50 kesintili ödenmesine gerekçe olarak tarlalarını nadasa bırakmaları gösterildi. Köylüler kendilerine yapılanın eşitliğe aykırı olduğunu belirttiler. Mardinli köylülerin, avukatları Medeni Ayhan aracılığıyla İçişleri Bakanlığı’na yaptığı başvuru dilekçesindeki bilgilere göre tazminat kesintisi ve hukuk mücadelesi süreci şöyle işledi: Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Yasası 2004 yılında yürürlüğe girdikten sonra illerdeki zarar tespit komisyonları, gelen başvuruları değerlendirip hak edenlere tazminat ödenmesine karar verdi. Mardin’in 200 köyünden de il zarar tespit komisyonuna başvurular yapıldı. Komisyon, köylülerin, köylerinden ayrı kaldıkları yıllar içinde bölgede kuraklık olduğunu, araziden bir yıl nadasa bırakıp bir yıl ekim yapılarak ürün alınabildiğini, bazı ürünlerin yıl aşırı randıman verdiğini belirtti. Komisyon bu nedenlerle, yasanın yürürlüğe girdiği 2004 yılından 2009 yılı sonuna kadar yaptığı tüm incelemelerde Mardinli köylülere ödenmesi gereken miktardan yüzde 50 kesinti yaptı. Köylülerden önemli bir bölümü, zarar tespit komisyonunun belirlediği miktarları kabul ederek, kendilerine sunulan ‘sulhname’yi imzaladı ve paralarını yüzde 50 kesintiyle aldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle