Katalog

18 EYLÜL 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 düşünülebilen tek karşılığı ‘dinsizliktir’...” Almanya Başbakanı, Papa ziyareti öncesinde Hıristiyanları artan laikliğe karşı birleşmeye çağırdı Merkel’in laiklik korkusu Berlin eyalet seçimi ve Bugünkü öncesindemesajı verirkenPapa ziyareti Merkel, Hıristiyanlara birlik seçimlerde bilgisayar ağlarının demokratikleştirilmesi, yayın ve “kopyalama”, yurttaşlık, göçmen hakları gibi konularda yerleşik sol partilerden daha demokratik olduğunu ileri süren Korsanların çıkış yapması bekleniyor. Kamuoyu yoklamaları, bu yeni siyasal oluşumun yüzde 5 barajını rahatça aşacağını gösteriyor. OSMAN ÇUTSAY korsanlar basacak... Berlin’i FRANKFURT Federal Almanya’da Berlin eyalet meclisi için halk, bugün sandık başına giderken Almanya Başbakanı Angela Merkel, Papa 16. Benedict’in ziyareti öncesinde Hıristiyanları laikliğe karşı birleşmeye çağırdı. Merkel, dün yaptığı açıklamada, “Gittikçe artan laiklik karşısında Hıristiyanların birliğini sürekli olarak vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. Hıristiyan Demokratik Birliği (CDU) lideri Merkel, Papa’nın seçildiği 2005’ten beri ülkesine yapacağı ilk resmi ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirirken Avrupa ile Hıristiyan inancının ayrılmaz olduğu mesajını verdi. Merkel’in bu ay başında vefat eden babası, Protestan bir rahipti. Son kamuoyu araştırmaları, Berlin Parti, dijital devrimin gerekli önlemler alınmazsa insanın özgürlüğünü tehdit edebileceği görüşünde. (AFP) sveç’teki “Piratpartiet”e dayanarak 10 Eylül 2006’da Berlin’de kurulan Korsan Partisi, kendisini bilgi toplumunun çağdaş partisi olarak tanımlıyor. Uluslararası bir “korsan hareketinin” parçası olduğunu saklamayan yeni siyasal oluşumun öncüleri, yayın hakları ve korsan kayıtlar gibi konularda, sanıldığı gibi hiç de “yasadışı kopyalama haklarından” yana olmadıklarını belirtiyor. Bilgisayar programcıları ve “internet çılgınlarının” öncülüğünde 5 yıl önce partileşen “Korsanlar”, müzik, film gibi eğlence sektöründeki yayın haklarında da reformdan yana. Parti, dijital devrimin gerekli önlemler alınmazsa insanın özgürlüğünü tehdit edebileceği görüşünü savunuyor ve bireyin yeni teknolojiyle her anının izlenmesi gibi pratiklerin sonuçlarına dikkat çekiyor. Önceki bazı yerel seçimlerde ve 2009 genel seçimlerinde barajı aşamasa da yüzde 23 aralığında bir sonuç almayı başaran Korsan Partisi, yurttaş haklarını güçlendirip yayarak enformasyon toplumunun yarattığı sıkıntıların üstesinden gelinebileceği düşüncesinde. madığı, Merkel’i çok daha zor günlerin de beklediği vurgulandı. Seçime kısa bir süre kala Der Spiegel dergisinin sorularını yanıtlayan Korsan Partisi’nin Berlin ilk sıra adayı Andreas Baum, bilgisayar sistemlerinde yayın hakları, patentler, yurttaş ve göçmen haklarının yanı sıra kamu yönetiminin toplumsal denetim için saydamlaştırılması ve eğitimde de herkesin önünü açabilecek yeni reformlar için çaba göstereceklerini bildirdi. Berlin’deki kamu yönetiminin su için özel şirketlerle yaptığı sözleşmelerin topluma açık olmadığı için halkın aleyhine maddeler içerdiğini hatırlatan 33 yaşındaki bilgisayar uzmanı Baum, bilgisayar teknolojilerinin daha da yayılması için mücadele ettiklerini belirtirken, “Eğitim, merkezi bir konumuzdur. Bu alanda, tüm çocukların kazançlı çıkabileceği daha esnek sunumlar istiyoruz” dedi. Bazı eksikleri ve acemilikleri olduğunu kabul eden Baum şu görüşleri de dile getirdi: “Bizi diğer partilerden ayıran şey öncelikle şu: Yeniyiz ve kullanılmış değiliz. Ayrıca Korsan Partisi olarak bilgisayar ağları, yurttaş hakları veya göç konusunda SPD ve Yeşiller’den önemli ölçüde farklıyız. Eğer görüşlerimizi uygulayabilirsek, elbette yeni iş olanakları da yaratılmış olacak. Ancak Berlin eyalet meclisine girdikten sonra hemen bu konular üzerinde çalışacağız.” Diğer yerleşik partilerle karşılaştırılamayacak kadar küçük olanaklarla kök salmaya çalıştıklarını belirten Andreas Baum, Berlin seçimleri için ayırdıkları bütçenin sadece 35 bin Avro olduğunu, bunun da 25 binini afişlere verdiklerini belirtti. Baum, Korsan Parti saflarında kadın sayısının az olmasını, kadınların klasik siyasetteki dalaşmalardan hiç hoşlanmadıkları için öne çıkmadıkları görüşüyle açıkladı. İ ‘Laiklik’ Arapçaya Çevrildiğinde Büyükada Arap turizminin gözdesi olalı beri, vapurlarda bazen Arap yolcularla inanılmaz sohbetler yapıyorum. Zaman zaman çok aydınlatıcı bulduğum bu ada seferlerinden birinde yanıma kalabalık, geniş bir Ürdünlü aile oturdu. Ailenin kadınlarının yarısı “açık”, yarısı “kapalı” giyinmişti. Gruptaki erkeklerden biri, karısı ile kız kardeşinin yakın zamana dek aslında “açık” olduklarını, son yıllarda kendi iradeleri ve inisiyatifleriyle kapandıklarını söyledi. “Neden?” diye sorduğumda kadınlar tercihlerini, “İslamın gereği dini düşünce/inanç” ya da “mahalle baskısıyla” değil; “kimlik arayışı” ile açıkladı. Son yıllarda “İslami kimliklerini” vurgulamak gereksinimi hissetmişlerdi. “Müslüman kadın” onlara göre “İslami kimliğini” ancak “başörtüsü” ile öne çıkarabilirdi. Buna karşın aynı aile içindeki diğer kadınlar bu görüşü paylaşmadıklarından, başlarını açık bırakmakta bir sorun yaşamıyordu. Benzerlerine Türkiye’de de rastlayabileceğimiz, en azından kendi içinde farklı tercihlere tolerans gösteren bir Arap ailesiydi yamacımda oturan. Sonunda laf buralara bildiğiniz klasik bir “İstanbulTürkiye hayranlığı” sohbetinden sonra gelmişti. Ailenin reisi konumunda bulunan ve iyi İngilizce konuşan “erkek üyesi” bana; “Bu güzel ülkenin kıymetini bilin!” demişti: “Bu çok renkli güzelliği aynen böyle muhafaza edin!” Ardından da bir miktar “demokrasi” ve “laiklik”ten de dem vurmuştuk. Adam, hiç unutmuyorum bana şöyle bir şey söylemişti: “Türkiye’nin şansı ‘laik bir ülke’ olması. Bizim bu şansımız yok. Çünkü bir Arap ülkesinin ‘laik’ olması düşünülemez. İslam, Araplar için sadece bir ‘din’ değil; aynı zamanda ‘Arap olmaktan ayrı tutulamayan’ bir ‘kimliktir’; ‘Arap olmanın, Araplığın kimliği’dir. Siz Arap olmadığınız için, böyle bir sorun yaşamıyor, ‘laik’ sisteme sahip çıkabiliyorsunuz. Bizde, Arapçada ‘laik’ sözcüğünün karşılığı bile yoktur. Bu sözün çişlerimize karışmayın!’ ‘ eyalet meclisi için bugün yapılacak yerel seçimlerde Korsan Partisi’nin, ilk kez bir bölge parlamentosuna temsilcilerini sokabileceğini gösterdi. 18 Eylül’deki eyalet seçiminden sonra, Alman ve Avrupa siyasetinin yeni bir aktörle yüz yüze geleceğini kaydeden partinin Berlin adayı Andreas Baum, doğrudan katılım ve bilgi toplumunun gereksinimleri doğrultusunda mücadele ettiklerini kaydetti. Korsan Partisi, internet çağında endişe verici boyutlar alan bireyin izlenmesi ve denetlenmesine karşı önerileriyle özellikle “okumuş” kesime sesleniyor. Berlin’deki seçimlerde halen Merkel’in koalisyondaki küçük ortağı liberal Hür Demokrat Parti’nin ( FDP) barajın altında kalacağına kesin gözüyle bakılırken son kamuouyu yoklamaları “Korsanlar”ın yüzde 7’yi geçebileceğini göstermişti. erkel’i çok daha zor günler bekliyor’ Berlin seçimlerinde halen Berlin Eyalet Başbakanı olan Klaus Wowereit ve partisi SPD’nin yüzde 29.5, Yeşiller’in ise yüzde 20 civarında oy alacağı, Sol Parti’nin ise yüzde 11’de kalacağı belirtildi. Berlin’de eyalet düzeyinde SPD öncülüğünde sol bir hükümetin herhangi bir alternatifi bulun ‘M SARKOZY’E L BYA TEPK S Erdoğan: Rol kapmaya çalıştılar İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendisinden bir gün önce sürpriz şekilde Libya’ya giden Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’i isim vermeden eleştirdi. Erdoğan, “Durumdan vazife çıkaranlar veya rol kapanlar çıktı ortaya. Bu rol kapma mantığı niye, neden?” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Batıya Doğru Akan Nehir” medeniyet belgeselinin tanıtım gecesine katıldı. Gecede konuşan Erdoğan, Misrata’dan “Ankara” gemisiyle 450 yaralıyı 12 F16 uçağının korumasıyla çıkardıklarını hatırlatarak “Dün öğrendim ki Fransa ve İngiltere 35 yaralıyı tedavi için memleketlerine götürüyormuş. Her taraf güllük gülistanlık şimdi. Bunu da allaya pullaya anlatıyorlar. Gücü, silahı ve acımasızca rekabeti merkezine alan bir medeniyet anlayışı kabul edilemez” dedi. Yardım eli... AA foto muhabirlerinin Somali’deki insanlık dramını yansıtan 100’ü aşkın fotoğrafından oluşan sergi Ankara Kızılay Metro stasyonu’nda izlenime sunuldu. Bu arada, Türkiye’den Somali’ye gönderilen yardımlar arasında yer alan ambulanslar Mogadişu’da hizmet vermeye başladı. (Fotoğraf: AA MEHMET ALI OZCAN) Erdoğan’ın Mısır’da “Törkiş laiklik” bahsini açmasının ardından kopan fırtınayı okuyunca, işte bu minik “ada vapuru sohbetini” hatırladım. Müslüman Biraderler, biliyorsunuz olaya çok kızdı ve birdenbire “Hop dedik!” yaptı. Diplomatik sayılmayacak bir dille sonra TC Başbakanı’nı uyardılar: “Başka ülkelerin deneyimleri Mısır’da taklit edilemez. Türkiye laik devletinin şartları, Mısır’dan farklıdır. Erdoğan tek başına bölgeyi şekillendiremez! Arap devletlerinin dışardan alınan projelere ihtiyacı yoktur” dediler. Erdoğan’a ayar çektiler. Türk tarafı, bu “soğuk duşu” şimdi yol kazası sayılabilecek ufak bir tercüme hatasına indirgemeye çalışıyor. Yandaş basın “Aksi şeytan!” demeye getiriyor; “Arapçada laiklik teriminin karşılığı olarak hasbelkader ‘dinsizlik’ anlamına gelen bir sözcükilmaniyye!seçilince Başbakan’ın sözleri yanlış anlaşıldı!” Mesele belli ki oysa bir “tercüme” sorunu değil sistem sorunu. “Laiklik” kavramının RTE tarafından içi ne denli boşaltılırsa, boşaltılsıntelaffuzuna tahammül yok Arap ülkelerinde. Sözcüğün Arapçada yerini bulan bir karşılığı yok! Diyeceksiniz “Türkçede var mı?” Yok. Ama vaktiyle biz Batılılaşma ve çağdaşlaşmanın parçası olarak! bu kavramı Avrupa’da icat edildiği yerden “laiklik” olarak bire bir damardan almış ve –iyi kötü!siyasi söylemimize katmışız. Bunu, Avrupa ile yüzyıllar boyu iç içe, yan yana yaşadığımız için yapabilmişiz. “Şeriat”tan başka sistem tanımayan Arap hayatta böyle bir hamleye kalkışmamış. Adamın ne kimliğinde, ne fikri haritasında ne siyasi modelinin geçmişinde böyle bir kavramın izi var. Karşılığına gelen sözcüklerin anlamları da “dinsizlikten” başka bir şey çağrıştırmıyor. Erdoğan, benim vapur sohbetim kadar Arap kültüründen haberdar olsaydı; Kahire’de ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilen “laiklikten” söz açmadan önce; yutkunup, düşünürdü. Silivri’de “Duruşmaları zleme Eylemi” 19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Gününde TÜM MESLEKTAŞLARIMIZI VE YURTTAŞLARIMIZI, ÜLKEM ZE, DEĞERLER M ZE, MESLEĞ M ZE VE HAKLARIMIZA SAH P ÇIKMAK ve ‘BEN DE ORADAYDIM’ D YEB LMEK Ç N DAYANIŞMA YÜRÜYÜŞÜNE DAVET ED YORUZ. 19 Eylül 1979 günü TMMOB’nin çağrısıyla mühendis, mimar ve şehir plancıları, ekonomik ve demokratik talepleri için, ülke çapında bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmişlerdi. Günün anlam ve önemi doğrultusunda; TMMOB Yönetim Kurulu’nun 9 Ekim 2010 ve 108 No’lu kararıyla her yılın 19 Eylül gününün “TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü” olarak kutlanması kararı alınmıştı. İlk 19 Eylül Dayanışma Günümüzü, AKP hükümetinin doğal değerlerimiz yanı sıra tarih boyunca bu topraklarda yaratılan tüm değerlerimizi yok edecek programları yaşama geçirmeye başladığı, eleştiri ve yargıya başvurma hakkını kullanarak mesleki mücadelesini yapmaktan geri durmayan “SON KALELER OLAN MESLEK ODALARIMIZI” düşürmek amacıyla mesleğimize ve meslektaşlarımızın haklarına yönelik yasal düzenlemelerin yapıldığı bir ortamda kutlamaktayız. Varlığını bu Cumhuriyete borçlu olan kurumumuz, böylesi bir ortamda gerçekleştirilecek kutlamalara ve bu çerçevede gerçekleştirilecek dayanışma yürüyüşüne, Eylem Sürüyor! 19 Eylül’de Silivri’deyiz! • Saat: 08.00’de c’in bahçesinde olalım. • Başvuru : 0535.636 59 11 0535.270 56 84 Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) ÜLKEM ZE, DEĞERLER M ZE, MESLEĞ M ZE VE HAKLARIMIZA SAH P ÇIKMAK, ÇOCUKLARIMIZA, BEN DE ORADAYDIM, D YEB LMEK Ç N TÜM MESLEKTAŞLARIMIZ VE YURTTAŞLARIMIZ Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 DAVETL D R. C MY B 19 Eylül 2011 Pazartesi günü 19.30’da Galatasaray Lisesi önünde toplanılarak Taksim Meydan’ına meşalelerle yürünecek, Taksim Meydanı’nda basın açıklaması yapılacaktır. www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 TMMOB M MARLAR ODASI STANBUL BÜYÜKKENT ŞUBES C MY B