17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA 13 Başbakan Erdoğan’ın açtığı davayı kaybeden Müjdat Gezen karara tepkili ‘Hani herkes eşitti?’ AYKUT KÜÇÜKKAYA GÖRÜŞ İ. GÜRŞEN KAFKAS Yeni Eğitim Yılı Karmaşalarla Başlıyor Bilimsellikten uzak, ortaçağın karanlık zihniyetiyle yapılanan eğitimimizde yeni yıl karmaşalarla başlıyor. Tevhidi Tedrisat’a (eğitimde birlik) paydos denilen bir süreç yaşanıyor. Demokrasinin laiklik ilkesinin zedelendiği, dini öğreti mistisizminin yoğun yaşandığı, tarikat ve cemaatlerin cirit attığı milli eğitimimiz bilinmezlere doğru koşuyor. 2011 yılında, milli eğitim, YÖK ve ÖSYM’de; kitapçıklarda şifreleme, KPSS’de soruların çalınması, OKS’de sonuç karmaşaları, öğretmen atamaları, yönetici atamalarında kadrolaşma gibi toplumun güvenini sarsan sorunlar yaşandı. Halkın, ekmek ve sudan sonra en zorunlu gıdası olan eğitim, nitelikten uzak, karmaşalarla dolu… Ezberci, sığ ve dayanaktan yoksun eğitim yerine, öğrenci merkezli, teknolojinin yoğunca kullanıldığı güncellikte bir eğitimin özlemi ulusal beklentimizdir. Çağımız gençleri, sözlü anlatı ve ezberci eğitim sistemi yerine; “internetten eğitimle öğrenme” programlarının ve güncel sorunlarının çözümüne uygun bir öğretiyi istiyorlar. Paralı eğitimin cennetine dönüşen ülkemizde, varlıklı aile çocuklarının yararlanabileceği, yoksulun bakakaldığı eğitimde önemli sorunlar yaşanıyor. Devlet okullarının kendi kaderleriyle baş başa bırakıldığı, bu okullarda aşılması güç sorunların yaşandığı bu ortamda yeni öğretim yılı çakıl ve dikenler dolusu engellerle başlıyor. Ulusumuzun varlık nedeni olan Cumhuriyetimizin, demokrasi, laiklik ve Atatürk devrimi kazanımlarımızın bugün kara tahtadan bir bir silindiğini görmenin yüreğimize ektiği acıyı yaşıyoruz. Cumhuriyetin kuruluşu öncesi ve sonrası verilen emeklerin, değerlerin yok sayılması sonucunun yetişecek yeni neslin tarihimizi, geçmişimizi bilmemek olacağı gerçeği unutuluyor. Çevremizi saran Arap ülkelerindeki çağdışı yaşam ile ülkemizdeki çağdaş duruşun farklılığının farkına varılmalı. Bizlere bu uygarca yaşamı kanlarıyla, canlarıyla, emekleriyle armağan eden Atatürk ve çalışma arkadaşları yerine mollaların peşinden sürüklenmek şaşkınlığı yüreğimizi burkuyor. “Düşlerim eğitimle gerçekleşecek” diyen Kemal Atatürk’ün özlemi olan eğitimli, çağdaş, uygar, akıl ve bilim donanımlı bir toplum yerine, teolojinin (dini eğitim) ağır bastığı, giderek yaygınlaştığı bir topluma yönelmek düşündürücüdür. Çağdaş Türkiye’yi yaratmak için okul ve bilimsel atılımların koruyuculuğunun önde tutulması eğitimimizin yol çizgisi olmalıdır. Paraya uyarlanan (endeksli) eğitimimiz, kaliteli bir eğitim arayışına ulaşmak için ağır bedel ödemeyi gerektiriyor. Devlet kendi okullarını sahiplenmiyor. Giderleri, gereksinimleri, sorunları okul yönetimine bırakılıyor. Velilerden destek almak sorun, alamamak ise çözüm bekleyen dağ kadar sorunlar yaratıyor. Devlet okullarında fiziki koşulların yetersizliği, kaliteli eğitimden yoksunluk, nitelik yetersizliği, ara eleman, donanım, işlik, kitaplık, laboratuvar, atölye, spor salonu gibi desteklerin yetersizliği, eğitimde kalite düşüklüğünün nedenlerindendir. Toplumumuzun zekâsı bilgiye, kültüre, teknolojiye ve iletişime açtır, onu doyurmalıyız. Eğitim sistemimiz ayırımcı değil, birleştirici, uzlaştırıcı ve bütünleyici olmalıdır. Öğretiler siyasi ve ideolojik akışa göre değil, toplumsal verilere, bölgesel, yöresel gereksinimlere, çağın teknolojik gelişkinliğine uygun olmalıdır. İnsana en önemli hizmet, insanı eğitmekle olacaktır. “Bilgi toplumu” olmak, nitelikli, eğitimli bir toplum olmak demektir. Eğitimimiz, bilgi+deneyim+sevgi unsurlarının verileceği; Köy Enstitüleri gibi yaparak/yaşayarak/üreterek eğitimle donanımlı veride olmalıdır. Her yaşta bireyin kitap okuduğu bir toplum aydınlığı ile sevinmeliyiz. Çocuklarımızın, Türkçemizi kirlilikten uzak, akıcı, öz ve duru yapısıyla konuşacağı bir eğitim sistemi isteğimizdir. Akıl, bilgi ve düşünce berraklığının öncülüğü eğitimimizin yol çizgisi olmalıdır. Eğitim sisteminde yenileşme, imamların danışmanlığı ile değil, çağdaş, katılımcı, paylaşımcı ve üretken gelişkinlikte olmalıdır. Duatepe’de zafer coşkusu Sakarya Zaferi’nin 90. yıldönümü kapsamında Duatepe’de tören düzenlendi. Törene, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve kuvvet komutanları, bazı milletvekilleri ile çok sayıda asker, muharip gazi ve yurttaşlar katıldı. Yapılan konuşmaların ardından Sakarya Meydan Muharebesi canlandırıldı. Savaşın canlandırılmasında bu yıl Yunan komutanlar da Sakarya Savaşı’nı kendi pencerelerinden anlattı. Canlandırma, Mehmetçiğin Duatepe’ye Türk bayrağını dikmesiyle sona erdi. Çankaya, gençliği kucaklıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’daki CHP’li Çankaya Belediyesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılacağı törenle, bugün 300 kişi barınma kapasiteli gençlik merkezini hizmete açıyor. Willy Brandt Sokak’ta bulunan merkezde çok amaçlı salonlar, kütüphane ve ders çalışma odası, sauna ve revir bulunuyor. Merkezden yararlanmak için başvurular 25 Eylül’den sonra başlıyor. Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, bir yılda toplam 3 gençlik merkezini hizmete açmayı planladıklarını belirterek “Ağırlıklı olarak öğrenci kardeşlerimizi konuk edeceğiz. Merkezlerimizde kahvaltı dahil konaklama ücreti aylık 250 TL olacak” dedi. “AKP’ye oy verenleri aptal olmakla itham ettiği” iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açtığı davada 10 bin lira tazminat ödemeye mahkum edilen ünlü sanatçı Müjdat Gezen, bu karara sert tepki gösterdi. Gezen, aynı davayı 15 AKP’li milletvekilinin ve bir yurttaşın açtığını ve bu iki davayı kendisinin kazandığını belirterek, “Nasıl oluyor da aynı davayı vatandaş açınca ben kazanıyorum, Başbakan açınca Başbakan kazanıyor. Bu bir hukuk skandalıdır” dedi. Gezen kararı ilk önce temyize, temyizde de benzer karar çıkarsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağını söyledi. Sanatçı Gezen dün mahkemenin verdiği kararın ardından gazetemize açıklamalarda bulundu. “Tuz kokarsa ne yapacağız” diye soran Gezen, benzer bir davanın aynı gerekçeyle Ceyhan’da bir yurttaş tarafından açıldığını bu davayı kendisinin kazandığını söyledi. “15 AKP’li milletvekilinin açtığı davayı da ben kazandım” diyen Gezen açıklamasını şöyle sürdürdü: “Aynı davayı Başbakan açtı ve o kazandı. Hani kanun önünde herkes eşitti. Ama bazıları daha iyi eşittir. Nasıl oluyor da aynı davayı bir vatandaş açınca BAŞBAKAN ERDOĞAN 10 B N L RA KAZANDI B aşbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir televizyon kanalında sarf ettiği sözler ile kendisine ait internet sitesinde yazdığı yazıda, “AKP’ye oy verenleri aptal olmakla itham ettiği” iddiasıyla Müjdat Gezen aleyhinde açtığı davada, 10 bin lira manevi tazminat kazandı. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasına, Erdoğan’ın avukatı Burhanettin Sevencan ile Gezen’in avukatı Turgut Kazan katıldı. Avukat Kazan müvekkili Gezen’in, anketleri eleştirdiğini ve anketleri eleştirirken hiç kimseye hakaret etmediğini savundu. Kazan davanın reddini istedi. Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında müvekkili Gezen’in “kişilik haklarını zedeleyecek” şekilde konuştuğunu savunan Kazan, bu nedenle açtıkları karşı davanın kabulünü istedi. Yargıç Adem Albayrak, davayı kısmen kabul ederek, Gezen’in, Başbakan Erdoğan’a yasal faiziyle birlikte 10 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi. Yargıç Albayrak, Gezen’in açtığı karşı davanın ise reddini kararlaştırdı. Gezen’den, yasal faiziyle birlikte 50 bin lira manevi tazminat talep edilmişti. latacağım. Burada sorulacak soru şudur: Tuz kokarsa ne yapacağız!.. Bana herkes diyor ki aman Başbakan’la uğraşma... Benim hiç kimseyle uğraştığım yok. Benim ne gemiciklerim var, ne de bir yerde toplu param. Ama beni 50 yıldır omuzlayan halka karşı bir sorumluluğum var.” ben kazanıyorum. Başbakan açınca, Başbakan kazanıyor. Bu bir hukuk skandalıdır. Benim ülkemi rezil etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu kararı avukatım aracılığıyla temyize götüreceğim. Temyizde de böyle olursa konuyu AİHM’ye taşıyacağım. Ve Avrupa’ya gidip Türkiye’deki hukuk sistemini an K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] Odalara Kelepçe Hükümetin yeni oluşturduğu “Orman ve Su İşleri” ile “Çevre ve Şehircilik” bakanlıklarının, TBMM’de ve kamuoyunda tartışmaya açık “kanun”lar ile değil de kimi bakanların bile okumaya fırsat bulmadıkları Bakanlar Kurulu’nca onanmış kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile kurulmuş olmalarını eleştirmeyen kalmadı. Bu yöntemin sadece parlamenter demokrasiyle değil, Türkiye’nin hukuk birikimi ve hukuk devleti ilkeleriyle çeliştiğini de vurgulayanlar diyorlar ki; “Bakanlık kapatıp, bakanlık açarak devlet yapılanmasını değiştiren böylesi geniş kapsamlı düzenlemelerin, ulusun genelini ilgilendiren yaşamsal kurallar getirdiğinden, TBMM’den ve çağdaşlığın gereği olan kamuoyu ilğunu gösteren KHK kuralları şöyle: zerklik’ düşmanlığı ‘Ö Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilerini düzenleyen KHK ile özellikle imar yolsuzluklarına direnen odalar, bakanlığa bağlanarak “özerk”likleri yok ediliyor. Aynı odaların merkezi ve yerel yönetimlerdeki sakıncalı imar uygulamalarını engelleme çabaları engelleniyor. Bu amaçla kurulan “Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü”ne meslek mensuplarını oda üyeliğine kabul etme, hatta sicillerini tutma gibi konularda bile tam yetki veriliyor. 4 Temmuz 2011 tarih ve 644 sayılı KHK’nin 1’inci “amaç” maddesinde “Yerleşme ve yapılaşmaya yönelik mimarlık, mühendislik, müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlemeleri yapmak” denirken, 2’nci maddede “amaç” daha da açılıyor… TMMOB kanunundaki, odaların çalışma koşullarını kendi demokratik karar organlarında belirlemeleri haklarına el konarak, “mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak” hükmü de getiriliyor. Aynı genel müdürlüArtık Bakanlık “izini” ile yapılacak ğün meslek kuruluşlarını “denetim altına” almasını gisinden kaçırılarak yürürlüğe öngören diğer hükümler ise sokulmasına, ancak faşizan re şöyle: jimlerde rastlanabilir.” Teknik hizmet alanlarında Biz de imar, çevre, kültür ve çalışan gerçek veya tüzel kişilerin kentleşmedeki bu “yakışıksız” görev, yetki ve sorumluluklarına düzenlemeleri irdelerken, birçok ve kayıtlarının tutulmasına ilişkin olumsuzluğunun yanı sıra mes esasları belirlemek, mesleki yelek odalarının da bakanlık ve terlikleri ile kuruluş yeterliklerini sayeti altına alındığını vurgula değerlendirerek bunlara tescil ve mıştık. yeterlik belgeleri vermek veya Okurlarımız, önceki yazıları verilmesini ve kayıtlarının tutulmızda özetleyerek değindiğimiz masını sağlamak; bu konunun daha ayrıntılı ele Planlama, projelendirme, alınmasını, yerel ve merkezi yapım ve kamulaştırmalarda yönetimlerin toplum yararına görev alacak bilirkişilere ilişkin olmayan sakıncalı uygulamala usul ve esasları belirlemek; rı üzerinde “yargısal denetim”in Mimarlık ve mühendislik de sağlanmasında etkin çalış meslek kuruluşlarına ilişkin mevmalar yapan mimarlık, şehirci zuatı hazırlamak ve bunları delik ve mühendislik kurumlarını netlemek. “edilgen” kılan KHK hükümleri Bizde Osmanlı döneminden hakkında bilgilenmek istedikle beri süren ve diğer tüm ülkerini belirttiler. lerde de çağlardır geçerli olan Meslek odalarının, anayasa “özerk meslek kurumu” ilkesini dan ve evrensel mesleki ilkele tarihten silmeye niyetlenen bu rinden aldıkları yükümlülükle hükümler, sadece çağdışı değil, sürdürdükleri kent ve çevre aynı zamanda akıl ve mantık dıyağmasına karşı ödünsüz du şıdır. Hükümetin, “toplum zaruşlarından öteden beri rahat rarına” uygulamaları engellesız olan siyasi yönetimin, çö mek yerine, bunları eleştiren zümü, adeta “odaları kendine odaları durdurmak istemesi ise bağlama” yönteminde buldu vahimdir. Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] 1/ Nevşehir 1 ilinde bir yeraltı kenti. 2/ 2 Muğla’nın bir 3 ilçesi... Şilte 4 yüzü ya da 5 gömlek yapmaya yarar pa 6 muklu bir ku 7 maş. 3/ Türki 8 ye’den Yunanistan’a göç 9 eden Rumların oluş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 turduğu müzik türü. 1 S E R G İ H A N 4/ Ekmek parçası, 2 Ü S Ö D EM İ Ş lokma. 5/ İstenç yi 3 T R A K E İ T A timi... Telefon sözü. 4 L A ÇO İ L E K 6/ Bir tür taze ve V İ D A L A tuzsuz beyaz pey 5 E R 6Ğ MA R A Z İ nir... Belli malzeO D K A meler kullanarak bir 7 E T İ T yiyeceğin hazırlanı 8 N A Z E N İ N Ü R E şını anlatan açıkla 9 T A L İ ma. 7/ Uzak... Argoda hamama verilen ad. 8/ Kadın sekreter... Eski dilde su. 9/ Kütahya’nın Simav ilçesinde bir kaplıca... Hatay ilinde bir ırmak. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ordu ilinde bir yayla. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... Yel, şimşek ve gök gürültüsüyle ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı. 3/ Eski savaş gemilerinin baş taraflarında bulunan topsuz lombar. 4/ Semih Kaplanoğlu’nun, 2010 Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü kazanan filmi... Fırında pişirilen bir tür tuzlu turta. 5/ Lenf düğümlerinin iltihaplanması... Baryum elementinin simgesi. 6/ Gaetano Donizetti’nin bir operası... Tanrıtanımaz. 7/ Sofralık bir siyah üzüm cinsi. 8/ İyi, hoş, güzel... Litvanya’nın para birimi. 9/ Söz söylemekten duyulan korku. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle