18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 KESK, hükümetin Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda yapacağı değişiklikleri kabul etmeyeceğini açıkladı: Hükümet dalga geçiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KESK, hükümetin, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda yapmak istediği değişiklikleri kabul etmeyeceklerini belirtirken düzenlemeye karşı eylem ve etkinlik programı belirleyeceklerini açıkladı. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, yasanın özünün korunduğunu, hatta daha geri düzenlemeler getirilmeye çalışıldığını belirterek bu tutumun “emekçilerle alay etmek” anlamına geldiğini söyledi. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, dün konfederasyon yöneticileri ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Özgen, hükümetin 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nın esasına dokunmadan, kısmi değişikliklerle kamu emekçilerini oyalamaya devam etmek istediğini söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ha Sendikalar yasasının özünün korunarak yalnız revize edilmesine itiraz eden Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, hafta sonu iki gün sürecek eylemlere hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu ile de görüşen KESK yöneticileri, tasarı Meclis’e geldiğinde karşı çıkılmasını istedi. zırladığı taslakta, KESK’in önerilerine yer vermediğini dile getiren Özgen, konfederasyonun eleştirilerini şöyle sıraladı: “Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller korunmaktadır. Grev hakkımız ısrarla yok sayılmaktadır. Grev hakkımızla ilgili yasal düzenleme yapmak yerine Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun kararlarına kesinlik kazandırılarak greve zımnen yasak getirilmektedir. Toplusözleşmenin kapsamı mali ve sosyal haklarla sınırlandırılmaktadır. Mevcut durumun da gerisine götüren bir anlayışla ‘isimsiz’ ihbarlar bile yeterli bulunarak siyasi iktidarın sendikalara müdahalesine olanak sağlanmaya çalışılmaktadır. Bununla sendikaların kontrol altına alınması, baskılanması ve yandaş hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Siyasi iktidar, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun bileşiminin çoğunluğunun kendisi tarafından atanmasını öngörmekte, böylece kendisine bağlı bir kurul/noter oluşturmak istemektedir.” Özgen hükümete şöyle seslendi: “10 yıldır kamu emekçilerini kendinizin çalıp yine ken dinizin oynadığı toplu görüşme oyunu sonucunda yoksulluğa ve sefalete mahkum ettiniz. Artık bu aldatmacadan vazgeçin.” Hükümetin tutumundan vazgeçmemesi halinde, sonuç almaya yönelik kararlı bir mücadele yürüteceklerini dile getiren Özgen, 1718 Eylül’de eylem programı belirleyeceklerini söyledi. Öte yandan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dün KESK Genel Başkanı Lami Özgen başkanlığındaki konfederasyon yöneticileri ile görüştü. Görüşmede, emek dünyasının sorunları, sendikal örgütlenme ve kamudaki sendikal çalışmanın soruları konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. Kılıçdaroğlu’na hükümetin yasada yapmak istediği değişiklikler hakkında da bilgi veren KESK heyeti, CHP’den tasarı Meclis’e geldiğinde karşı çıkmasını istedi. Spekülatif Büyüme Ulusal gelirin büyüme hızı 2011’in ikinci çeyreğinde yüzde 8.8 olarak belirlendi. Küresel ekonominin merkezlerinde durgunluk ve yeni bir kriz dalgası yaşanırken, Türkiye ekonomisinde “beklenen” yavaşlamanın çok da sert olmaması büyük bir coşkuyla karşılandı. Oysa bahar aylarının makroekonomik göstergelerine biraz dikkatlice baktığımızda aslında büyümenin ardında yatan saman alevinin hiç de sürpriz olmadığı anlaşılıyor. Büyümenin niteliklerini ve ardında yatan süreçleri satır başlıklarıyla anımsayalım: Türkiye ekonomisi uluslararası finansal sermaye girişleri sürdüğü sürece büyüyen, sermaye girişleri yavaşladığında ise krize sürüklenen kırılgan bir yapı içindedir. Türk finans piyasalarına 2011’in birinci çeyreğinde 26.4, ikinci çeyreğinde ise 29.8 milyar dolarlık net yabancı sermaye girişi yaşanmıştır. Sermaye girişleri çoğunlukla kısa vadeli ve kayıt dışı niteliktedir. Türkiye ekonomisine net hata ve noksan kalemi altında gelen döviz miktarı yılın ilk çeyreğinde 3.5 milyar dolar iken, ikinci üç aylık dönemde 5.7 milyar dolara yükselmiştir. Net hata ve noksan verileri altında sergilenen bu tür döviz akımları, genellikle yerli sıcak para hareketleri olarak yorumlanmaktadır. Kaynağı belirsiz ve dolayısıyla güvenilirlikten uzak olan bu tür kayıt dışı akımların beslediği büyüme süreci sürdürülemez ve kırılgan niteliktedir. Ulusal gelirin bileşenleri harcama kalemleri açısından değerlendirildiğinde, döviz girişlerinin özendirilmesiyle birlikte özel yatırım talebindeki artışın belirleyici olduğu anlaşılmaktadır. İhracat ise söz konusu dönemde yüzde 0.2’lik bir tempoyla yerinde saymıştır. İhracat artışları yılın ilk çeyrek döneminde yüzde 8.3 idi. Dolayısıyla ulusal gelir artışı hemen hemen bütünüyle iç pazar kaynaklıdır. Buraya kadar vurguladıklarımızı bir şekil aracılığıyla gösterelim. Aşağıdaki şekilde TC Merkez Bankası verilerinden derlediğimiz uluslararası finansal sermaye girişleri toplamı ve ulusal gelirin büyüme hızı birlikte çizilmekte. Şekilde ulusal gelirin büyüme hızı sağ eksende, finansal sermaye girişleri ise sol eksende yer alıyor. Finansal sermaye girişleri verisi, ödemeler dengesi kalemlerinden sermaye hareketleri ve net hata ve noksan serilerinden oluşuyor. TEKNOLOJ YARIŞI BAŞLADI Ekonomi Servisi Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ve TÜSİAD işbirliği ile düzenlenen Teknoloji Ödülleri 2011 yılı başvuruları dün başladı. Başvurular ön başvuru ve son başvuru olmak üzere iki aşamalı olarak alınacak. Başvurular 4 Kasım’a kadar sürecek. Değerlendirmeler sonucu dört ayrı firma ölçeğinde sekiz ödül ve bir de ‘Büyük Ödül’ verilmesi öngörülüyor. Mehmet Ziylan, FLO’nun Taksim’deki yeni mağazasında 10 binin üzerinde ürün çeşidin tüketiciyle buluşacağını söyledi. Cevdet Yalçınkaya Osman Tural Mehmet Kurt Hakan Ateş Gökhan Ertürk Avrupa’nın en büyük ayakkabı mağazası Ekonomi Servisi FLO, Avrupa’nın en büyük ayakkabı mağazası olma özelliğini taşıyan mağazasını İstiklal Caddesi’ndeki Anadolu Pasajı’nda açtı. Tarihi Anadolu Pasajı’nın dokusunun korunarak restore edildiği mağaza, Avrupa’nın en büyük ayakkabı mağazası olmasının yanı sıra FLO’nun 100. mağazası olma özelliğini de taşıyor. 2 milyon doların üzerinde yatırımla restore edilen, 5 bin metrekare büyüklüğündeki mağazada ayakkabı ve aksesuvar kategorisinde toplam 10 binin üzerinde ürün çeşidi tüketicilerin beğenisine sunulacak. Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan, bundan sonra ağırlığı perakendeye vereceklerini belirterek üretim alanında yaşanacak sorunların önüne geçmek için de başta Konya, Ankara, Antakya olmak üzere küçük atölyelere destek vereceklerini, onlar için bina kuracaklarını söyledi. Ziylan, Türkiye’de 2020’ye kadar, Flo ve Polaris markalarıyla birlikte 1000 mağazaya ulaşmayı planladıklarını anlattı. C RO ENDEKS GER LED ANKARA (AA) Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, sanayi Ciro Endeksi temmuzda, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25.1 arttı, bir önceki aya göre de yüzde 2.8 azaldı. Sanayi Sipariş Endeksi de temmuzda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30 arttı, bir önceki aya göre de yüzde 5.6 azaldı. En yüksek artış oranı yüzde 49.7 ile ana metal sanayiinde görüldü. Bunu yüzde 49.3 ile fabrikasyon metal ürünleri imalatı takip etti. PTT kart pazarına ‘Deniz’le yelken açtı Tefal’den Türkiye’ye yoğurt makinesi Ekonomi Sevrisi Türkiye’nin dünyanın önde gelen yoğurt tüketen ülkelerinden olmasından yola çıkan Tefal ArGe çalışmaları sonucunda geliştirdiği, normal yoğurdun yanı sıra süzme yoğurt da yapabilen Tefal Yoğurtçum’u pazara sunuyor. Tefal’in üreticisi olan Groupe Seb Uluslararası Ürün Direktörü Xavier Boidevezi “Doğru lezzeti yakalamak için Türkiye’de üretilen sütleri Fransa’ya götürerek testler yaptık ve çalışmalarımız sonucunda ortaya Tefal Yoğurtçum çıktı” dedi. Koç’tan gerçek gibi sürüş deneyimi Ekonomi Servisi Koç Bilgi Grubu şirketlerinden KaTron, gerçeğinden ayırt edilmeyen sürüş deneyimi için özel olarak tasarladığı DriveTron’u piyasaya sundu. DriveTron’un, yazılımı ve elektromekanik donanımı yüzde yüz yerli üretim olarak KaTron tarafından geliştirildi. Sürüş simülasyonu DriveTron, Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda kamuoyuna tanıtıldı. Toplantının açılışında konuşan Nalbantoğlu, KaTron’un pazardaki fırsatları doğru analiz ederek yüzde yüz yerli malı yeni ürünler geliştirmeye devam edeceğini belirterek “Önümüzdeki yıllarda lojistik, sağlık ve havaalanı yer hizmetleri başta olmak üzere özel sektörde bizi daha sık göreceksiniz” dedi. Kaynak: TC Merkez Bankası, veri dağıtım sistemi. Şekildeki verilerin sunduğu mesaj son derece açıktır: Türkiye ekonomisinde yabancı finansal sermaye girişleri sürdüğü sürece büyümenin temposu korunabilmektedir. Yabancı sermaye girişlerinin yavaşladığı 2008 sonu ile 2009’un ilk yarısı Türkiye’de ulusal gelirin üretiminin durma noktasına geldiği dönemi göstermektedir. 2010’dan başlayarak hızlanan sermaye akımları, büyümenin de finansmanını sağlamıştır. Türkiye ekonomisinin geleceği yerli ve uluslararası finansal sermayenin kaprislerine bağlı konumdadır. Bu yönüyle, yaşanan büyüme sürecini spekülatifbüyüme şeklinde adlandırmamız doğru olacaktır. Mehmet Nalbantoğlu İZMİR Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) GEBİP toplantısındayım. GEBİP yani Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı, Akademi’nin fen, mühendislik, sağlık ve sosyal bilim alanlarında yetkin bir araştırmacı kuşağı kazandırmak amacıyla 2001 yılında uygulamaya koyduğu ve 10 yıldır kesintisiz sürdürdüğü bir proje. TÜBAGEBİP Ödülleri ile bu yıl 23 genç bilimci destekleniyor. Bir tür “Genç Akademi” oluşturma hedefiyle yola çıkan TÜBAGEBİP çerçevesinde, tüm bilim alanlarından 37 yaşın altındaki, bağımsız araştırmacı olarak kendi araştırma grubunu kuran ve öğrencilerini yetiştirme çabasında olan, bilimsel araştırmalarıyla öne çıkmış ve üstün liyakat esasına göre seçilmiş genç bilim insanları, üç yıl süreyle destekleniyor. Ege Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıya hem TÜBA üyeleri hem de genç bilim insanları katıldığı için doğal olarak TÜBA’nın son durumunu da konuşma fırsatını bulduk. Hükümetin ne TÜBİTAK’a, ne TÜBA’ya ne de ilgili çevrelere danışmadan üstelik kanun hükmünde kararname ile bilim kurullarının yapısını değiştirmesi ve kontrolün bakanlığa geçmesi gerek uluslararası gerekse Türkiye’deki akademi ve bilim çevrelerinde hayli tepki çekti. Ve tüm gözler TÜBA’nın nasıl bir tavır izleyeceğine çevrildi. Acaba TÜBA’nın kendi bildirgesinde vurguladığı gibi yapılan girişimlerden olumlu sonuç alınamaması halinde üyeler istifa edip yeni TÜBA, Genç Bilim nsanları ve Eğitim bir yapıda örgütlenebilecekler mi? Şu ana kadar yapılan tek girişim Cumhurbaşkanı’ndan randevu talebi. Üstelik bugüne kadar randevu tarihi bile alınabilmiş değil. İzmir’deki sohbetlerden edindiğim izlenim ise TÜBA’nın toplu bir istifaya kalkışmayacağı ya da daha açıkçası kalkışamayacağı oldu… Konuştuğum genç bilim insanlarının da sorularıma hayli tedirgin yanıt verdiklerini gözledim. İsimlerinin yayımlanmasını istemedikleri ve TÜBA tartışmasında taraf olmaktan kaçındıkları açıkça belliydi. İçlerinden birinin “Sorunlar yaşanmış olabilir hatta TÜBA yanlış davranışlarda da bulunmuş olabilir ama bunun çözümü asla tepeden atama değildir. Olmamalıdır. ‘Siz yapamıyorsanız ben yaparım zihniyeti’ ile Türk bilimi ileriye gidemez” sözleri ise sanırım çoğunun ortak görüşü. Türkiye’nin geldiği noktada bu ürkekliği anlamak mümkün. Korku toplumu haline gelmiş durumdayız... Ama çare asla bu değil... Susmak, göz yummak ile “yetmez ama evet” arasındaki ince çizgide ilerleyerek yol alamayacağımızı artık görmemiz gerekiyor. Neden bağımsız bir akademi kurulmasın ki?.. Devlet desteği olmasa da bu akademi eskisinden daha etkin olabilir. Bağışlarla kendi bütçesini oluşturabilir, toplantılar düzenleyip toplumu ilgilendiren bilimsel konularda görüş bildirebilir. TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Ayhan Ulubelen’in GEBİP toplantısının açılış konuşmasındaki “Toplumsal ilişkileri yeniden inşa ederek bilimi de yeniden inşa etmiş oluruz” sözleri bilim ve toplum ilişkilerinde bugün geldiğimiz noktayı tam anlamıyla özetlemiyor mu? Bugünün Türkiyesi’nin ‘dönüşen’ toplumuna bir bakalım... Dünya ölçeğinde eğitimdeki düzeyimiz malum. OECD’nin Uluslararası Öğrenci Başarısı’nı ölçen ve bütün dünyada önemli yankılar yaratan PİSA raporunu anımsatalım. Bu araştırma, öğrencilerin okuma (okuduğunu, metin, grafik vb. anlama ve anlatma), matematik ve fen konularındaki başarılarını ölçüyor. Ancak sıradan bir öğrenci başarısını ölçümü değil bu. Aynı zamanda eğitim sistemini, aileyi ve çevreyi de yansıtıyor. 65 ülkede 25 milyon 15 yaş öğrencisinin temsilen 470.000 öğrencinin katıldığı PISA 2010 araştırmasında, Türkiye OECD ülkeleri arasında, başarı sıralamasında sondan üçüncü. Türkiye’nin arkasındaki ülkeler ise Meksika ve Şili. Kültürel düzey, en temel coğrafi ve tarihi bilgiler, okuduğunu anlama ve yorumlama konusundaki halimiz de malum. Doğru düzgün adres tarifi bile veremiyor çoğu insan. Buna karşın aileler çocuklarının iyi eğitim alabilmesi için avuç dolusu paralar sarf ediyorlar. Özel ders ve dershanecilik başlı başına devasa bir sektöre dönüşmüş durumda. Cehaletin kültürel üretiminde bir sıralama yapılsa yerimiz neresi olur sizce? TÜBA’nın başına gelenler büyük resmin sadece küçük bir parçası... Nüfusunun yaş ortalaması 28 olan bir ülkeyiz. Bunu nitelikli bir gençliğe ve bilgi toplumuna dönüştürebilirsek Türkiye’nin en önemli gücü olabilir. Aksi takdirde bizi bekleyen bugün olduğundan çok daha yozlaşmış, bilimin akılcılığından giderek uzaklaşmış bir toplum olacak. Bugün yapıldığı gibi bilimin ve eğitimin önüne setler çekmek, birilerinin hâkimiyeti altına sokmakla Türkiye’yi uluslararası konjonktürde nerede konumlandıracağımızı da belirlemiş oluyoruz. Metrobüs de satılabilir Ekonomi Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, metrobüslerin işletmesini devralmak isteyen yerli ve yabancı yatırımcılardan teklifler olduğunu ve ulaşımda yeni yatırımlara kaynak yaratmak için bunu değerlendirebileceklerini söyledi. Metrobüslerin işletme hakkını elde etmek için de yerli ve yabancı yatırımcılardan bazı teklifler aldıklarını belirten Topbaş, “İşletmesini devralmak için bazı teklifler geliyor. Yerli ve yabancı talipler var. Ulaşım için ciddi yatırımlar yapıyoruz. Otobüs AŞ’nin yeni yatırımlarına kaynak yaratmak için değerlendirebiliriz” diye konuştu. Turkcell olağanüstü toplanıyor Ekonomi Servisi Turkcell Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı, 12 Ekim Çarşamba günü Turkcell Plaza’da gerçekleştirilecek. Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ’nin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yaptığı özel durum açıklamasına göre, Şirketin kanuni denetçilerinin, Şirket hissedarı Sonera Holding BV vekili tarafından yapılan müracaatı değerlendirerek, şirketin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nın yapılmasına karar verdiği belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle