22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞUSTOS 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER 9 Afganistan’da Taliban, ABD özel kuvvetler mensubu askerleri taşıyan helikopteri roketle vurdu 31 ABD askeri öldürüldü Chinook’lar daha çok asker, mühimmat, yakıt nakli için kullanılıyor. büyük kaybını verdi. Operasyondan dönen askerleri taşıyan Chinook, Taliban’ın roket saldırısında düştü, 7’si Afgan askeri, 31’i Amerikan askeri 38 kişi öldü. ABD savaşın başladığı 2001’den beri tek bir olayda en Dış Haberler Servisi Afganistan’ın doğu kesimlerindeki Vardak bölgesinde düşen NATO helikopterinde 31’i Amerikan, 7’si Afgan askeri olmak üzere 38 kişi öldü. Afgan yetkililer helikopteri Taliban’ın düşürdüğünü açıkladı. ABD savaşın başladığı 2001’den beri tek bir olayda ilk kez bu kadar çok kayıp vermiş oldu. Helikopterin askerleri Taliban’a yönelik bir operasyonun ardından üsse geri götürdüğü sırada düştüğü belirtiliyor. Helikopterin düştüğü Vardak vilayetinin yetkililerinden Şahidullah Şahid, Amerikan helikopterini Taliban militanlarının düşürdüğünü, helikopterin kalkışı sırasında roketle vurulduğunu kaydetti. Afgan ordusundan General Abdülrazik de “helikopterin düşmanın roket saldırısında düştüğünü” açıkladı. Saldırıyı Taliban da üstlendi. Bir görgü tanıdığı da olayı şöyle anlattı: “Gece tepemizde helikopterlerin uçtuğunu duyduk. Helikopterlerden birisi önce bir Taliban komutanının evinin çatısına indi, tekrar havalandıktan kısa bir süre sonra da yere çakıldı.” NATO’dan bir kaynak, 44 asker ve 3 kişilik mürettebat taşıma kapasiteli Chinook modeli helikopterdeki Amerikan askerlerinin, özel kuvvetler mensubu olduğunu belirtti. Amerikan ABC televizyonuna göre ölenlerin 25’i ABD do nanması‘na bağlı SEAL komandoları mensubuydu. Afganistan Savunma Bakanlığı da, ölen Afgan askerlerinin de özel kuvvetlere bağlı olduğunu bildirdi. Afganistan’a 2001 sonunda başlayan savaşın ardından işgal güçlerinin bu en ağır kaybıyla ilgili NATO, can kaybı sayısını resmen açıklamazken Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai helikopterde 31’i ABD, 7’si de Afgan askeri olmak üzere toplam 38 kişinin öldüğünü duyurdu. Karzai Obama’ya bir başsağlığı mesajı da gönderdi. Afganistan’da 2005’te Taliban’ın roketle vurduğu Chinook helikopterinde 16 asker ölmüştü. ‘Sivilleşme’ ve Devri Sabık “Vatan”ın başsayfasında dün, “El Pais”den bir alıntı vardı… İspanyol gazetesi “El Pais”: “Türkler ordunun sivil kontrole alınmasında ülkemizi örnek alıyor” demiş. Bunun kanıtı olarak ta, 82’de ilk kez “sivil başbakan” Gonzalez öncülüğünde yönetilen İspanya’daki bir askeri tören resmini; son YAŞ fotoğrafıyla yan yana koyarak, “aralarındaki benzerliğe dikkat çekmiş”! Türkiye uzmanı(!) Juan Carlos Sanz’ın imzasını taşıyan “İspanya’nın diktatör Franco rejiminden sonra yaşadığı demokrasiye geçiş sürecinin Türkiye’de ‘çok iyi incelendiği’ yorumu yapılmış”(!) Tek kareyle yorum yapıldığında; işte ortaya böyle vahim yanılgılar çıkıyor. (EPA) ‘Fotoğraf’ ve film farkı SUR YE’YE SERT MESAJLAR Erdoğan: Sabrın sonuna geldik Haber Merkezi ABD ve Avrupa’nın, gösterilerle başlayan ve çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiği olaylar üzerine Suriye’ye “yaptırım” kararı almasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan da Şam yönetimine “müdahale” mesajı verdi. Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun salı günü Suriye’ye gideceğini, bundan sonraki sürecin Suriye yönetiminin vereceği yanıta göre şekilleneceğini açıkladı. Erdoğan, Birlik Vakfı’nın genel merkezinde düzenlenen geleneksel iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, Suriye yönetimine sert mesajlar verdi. Erdoğan, bugüne kadar “Acaba halledebilir miyiz? Acaba söylenenler yerini bulur mu?” diye çok sabrettiklerini belirterek “Ama artık sabrın son anlarına geldik ve bunun için de bu süreç içinde salı günü Dışişleri Bakanı’nı Suriye’ye gönderiyorum. Kendileriyle orada gerekli olan görüşmeleri yapacaklar. Bu görüşmelerde mesajlarımız artık kendilerine kararlı bir şekilde iletilecektir. Bundan sonraki süreç verilecek cevaba ve uygulamaya göre şekillenecektir” dedi. Suriye’deki sorunları “iç mesele olarak” gördüklerini anlatan Erdoğan “Oradaki sesleri duymak zorundayız, duyuyoruz ve tabii ki gereğini de yapmak durumundayız” diye konuştu. Eşşebab başkenti terk etti Dış Haberler Servisi Açlığın pençesindeki Somali’de, El Kaide bağlantılı Eşşebab militanları, başkent Mogadişu’yu terk etti. Mogadişu’da düzenlediği basın toplantısında, bozguna uğrayan düşmanın başkentten çekildiğini söyleyen Somali Devlet Başkanı Şerif Şeyh Ahmed, ülkenin tamamını kurtarmak için düşmanla savaşmayı sürdüreceklerini belirtti. Hükümet Sözcüsü Abdirahman Ömer Osman Eşşebab güçlerinin çekilmesini, “Somali halkı için altın bir zafer” olarak niteledi. Eşşebab Sözcüsü Ali Muhammed Rage bir yerel radyoda yaptığı açıklamada, “Bir karşı saldırıya hazırlanmak amacıyla çekilmekte olduklarını”, Somali’nin güneyindeki diğer bölgelerden çekilmeyeceklerini kaydetti. Somali’de 20 yıldır etkin bir merkezi hükümet yok. Eski Başbakan Timoşenko’nun tutuklanması sırasında mahkeme binası dışında toplanan destekçileri, gece de kararı protesto için bina dışında kamp kurdu. (EPA/AFP) Ukrayna’dan AB’ye: Çok sert tepki göstermeyin DEN Z BERKTAY ABD’den vatandaşlarına çağrı Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye’de bulunan Amerikalılara da bu ülkeyi “derhal terk etmeleri” çağrısında bulundu. Suriye yönetimi ise giderek artan uluslararası baskılar karşısında bir yandan 2011 sonunda “özgür ve şeffaf” seçim sözü verirken bir yandan da Deyr el Zur ve Humus kentlerine tank ve zırhlı araç yığdı. KİEV 2004 yılındaki Turuncu Devrimi’n liderlerinden olan eski Ukrayna Başbakanı Yulya Timoşenko’nun, 2009 yılında Rusya doğalgaz anlaşmasının imzalanmasında yetkilerini aştığı suçlamasıyla yargılanmakta olduğu mahkeme tarafından önceki gün tutuklanarak cezaevine gönderilmesine, Rusya ve AB tepki gösterdi. Ukrayna Başbakanı Nikolay Azarovun Timoşenko’nun Rusya yönetimiyle imzaladığı doğalgaz anlaşmalarını iptal edebileceklerini açıklaması üzerine Rusya Dışişleri Bakanlığı, söz konusu anlaşmaların devlet başkanlarının talimatıyla ve her iki ülkenin mevcut hukuk düzenine uyularak imzalandığını söyledi ve yargılanmanın hukuka uygun olması gerektiğini ifade etti. AB yetkilileri, olaydan duydukları kaygıyı dile getirirken Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada, Avrupa Birliği, bu olaya “çok sert” tepki göstermemeye davet edildi ve Ukrayna ile AB ilişkilerinin, “bir tek siyasetçinin kaderi ile sınırlandırılamayacak kadar geniş perspektife sahip olduğu” ifade edildi. T.C. KÖRFEZ İCRA DAİRESİ GAYRİMENKULUN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya no: 2011/320 TAL Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Tapuda kayıtlı Kocaeli ili Körfez ilçesi Yarımca Mahallesi Yarımca mevkiinde 960 ada, 17 parselde 255,00 m2 alanlı arsa üzerinde 1. Kat 2 nolu 10/36 arsa paylı bağımsız meskenin tam hissesi satılacaktır. 17.02.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; Körfez belediye sınırları içerisinde olup arsa imar parselidir. Belediye hizmetlerinin tümünden faydalanmaktadır. Etrafında yoğun konut türü yapılaşma mevcuttur. Alım satım kabiliyeti iyidir. Ulaşım imkanı iyidir. Yaklaşık 100 metre kuzeyinden TEM otoyolu, 50 metre güneyinden D100 karayolu geçmektedir. Parsel üzerinde zemin + 3 normal katlı bina vardır. Parselde mevcut bulunan bina için kat mülkiyeti tesis edilmiştir. Körfez Belediyesinin İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 17.02.2011 tarihli yazısına göre; 1/1000 ölçekli körfez Revizyon uygulama imar planlarında konut alanında kaldığı, TAKS; 0.40, kaks; 1.20, ön bahçe mesafesinin 5.00, yan bahçe mesafesinin 3.00 metre, ayrık yapı nizamında ve 3 kat müsaadeli olduğu belirtilmektedir. Parsel üzerinde yaklaşık 20 yıllık olan zemin kat üzeri 3 normal kattan ibaret toplam 4 katlı betonarme karkas yapı bulunmaktadır. Bina dıştan sıvalı, boyasız ve çatısı yapılmıştır. Binanın tüm katları konut olarak yapılmış ve binada toplam 4 adet bağımsız bölüm bulunmaktadır. Bina tabanda yaklaşık 100 m2 alan üzerine inşa edilmiş, normal katlarda çıkma yapılarak kat alanları yaklaşık 110 m2 olarak inşa edilmiştir. Daire 110 m2 olup, 2 oda, 1 salon, mutfak, banyo, wc, hol, antre ve balkon mekanlarından oluşmaktadır. Konut doğalgazlı soba ile ısıtılmaktadır. Taşınmaz ile ilgili tüm bilgiler dosyasında mevcuttur. Dairenin arsa payı ile birlikte Muhammen bedeli 60.000,00TL dir. Satış günü ve saati: Birinci satış günü: 09.09.2011 Günü saat 14.0014.10 da Körfez İcra Müdürlüğünde İkinci satış günü: 19.09.2011 günü aynı yer ve saatte. Satış Şartları: 1. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile yukarıda yazılı tarihte ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2. Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, Aynından doğan birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4. Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içerisinde ödenmez ise İcra İflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir 5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6. Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaktır, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/320 Tal. sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 21.07.2011 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 50733) Korkut Boratav’ın elli iki yıllık karısı; Oluş, Elvan ve Sinan Boratav’ın annesi; sabel Ezgi, Defne, Ege ve Derin’in büyükannesi; Oktay Eğilmez ve Oya Ayşe Selvi’nin ablası; Yaprak Eğilmez, Aslı Ersöz, Özgür Eğilmez’in halası; Senem Selvi, Şirin Akbaş ve Seher Vindstad Selvi’nin teyzesi; Yusuf Selvi’nin baldızı; Alev Eğilmez’in görümcesi; Ferhat, Ali ve Zeynep Boratav’ın yengesi 82’de Gonzalez’in sivilleşmeyle simgeleşen o meşhur töreni yönettiği dönemde ben İspanya’daydım. Dondurulan “iki fotoğraf karesini” değil; orada ve burada çekilen filmi baştan sona heyhat! izledim. “İspanya’nın demokrasiye geçiş serüvenini” anlattığım “Bir Kanlı Gül” kitabımda o törenden bakın nasıl söz etmişim: “İktidarı devraldığı 20 Aralık 1982’yi izleyen ilk günlerde İspanya’nın genç başbakanı ilk resmi ziyaretini bir bayram vesilesiyle kara kuvvetlerine yaptı. O zamana dek sosyalist lideri, ‘V’ yakalı kazaklarla… görmeye alışık İspanyol halkı, karşısında koyu renk takım elbiseler içinde son derecede resmi yeni bir Felipe Gonzalez buldu. Gonzalez’in yaptığı konuşma, sosyalistlerin ve İspanyol demokratlarının yıllardır beklediği konuşma değildi. İspanyol aydınları, Gonzalez’in ilk ağızda ordudan Frankocu dikta rejimine bağlı kişilerin temizlenmesini ve ordu saflarından atılmış olan ‘Demokratik Ordu Birliği’(UMD) grubunun affedilerek geri dönmesini bekliyordu. Gonzalez, aydınları düş kırıklığına uğratmayı yeğledi ve bunların hiçbirini söylemedi. Tam aksine, İspanya’nın yeni başbakanı orduya saygılı, ‘konformist’, temkinli bir konuşma yaptı. Ama sosyalistlerin iktidarı devralışından bir yıl sonra Savunma Bakanı Narcis Serra… hava, kara, deniz kuvvetleri arasında bölüştürülen yetkileri elinde toplamaya başlayacaktı. 1984’deki bir yasa ile bu ‘de facto’ durum yasal bir nitelik kazandı. Bundan böyle ordu harcamaları, tayinler, kariyerler üzerinde tek karar mercii Savunma Bakanı oluyordu…. Bunlar olurken çok gözlemcinin sorduğu soru İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin ordu içinde nasıl böyle köklü bir dönüşümü gerçekleştirebildiği idi. Bu dönüşüm, büyük ölçüde sosyalistlerin ikna gücüyle yani ordunun rolünün demokrasiyi bastırmak değil, ülkeyi dış düşmanlardan korumak olduğunu izah etmekteki başarısı sayesinde oldu. Sosyalistlerin ordu reformunun bir sırrı da ordu mensuplarını çok memnun eden savunma malzemesinin yenilenmesinde gösterdikleri gayretti. Sosyalistler, bir yandan orduda general sayısını düşürürken bir yandan ordu modernizasyonu için ciddi gayret içine girdi. Bu gayretle İspanyol ordusunun düzeyi NATO’da en iyi teçhizatlı orduların düzeyine ulaştı. Öte yandan generallerin ve yüksek düzeyli ordu mesuplarının sayısının azaltılması ani bir emekliye ayırma operasyonu şeklinde yapılmadı. Bu yüzden partinin sol kanadının ve komünistlerin şiddetli tenkitleri altında kalan sosyalistler, bunu da diplomatik bir şekilde, emeklilik yaşını bekleyerek yaptı. Burada da ‘geçmişten şiddetli kopuş’ yerine ‘doğal bir geçiş süreci’ politikasının olumlu meyveleri görüldü. Gelişmenin en ilginç sonucu.. ordunun... 4 yıl öncesine nazaran sosyalistlere karşı çok daha olumlu tutum içine girmeleriydi.”(s. 138141) Çiğdem BORATAV’ı kaybettik; toprağa verdik. ErdoğanGonzales ‘Demokrasi’ farkı Demek ki neymiş? İspanya’da bütün bunlar “askerleri aşağılayarak yapılmamış!”. “Ordu reformu”; “diyaloğu” yok sayarak gerçekleştirilmemiş. “Bir Kanlı Gül”de yer alan ve reformları yöneten Gonzalez’le yaptığım bir söyleşide dönemin başbakanı özellikle bunu: “Reformları öyle bir şekilde yaptık ki” diyerek vurguluyor; “Silahlı Kuvvetler de bunun makul bir süreç olduğunu ve milli savunma için olumlu olduğunu anladı” diyordu. Türkiye’deki ortam bu mudur? Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner daha yeni; “ordu mensubu evrensel hukuka aykırı biçimde tutuklu bulunmaktadır. Bu durum, çok kez yetkili makamlara anlatılmasına rağmen yasal çerçevede bir çözüm bulunamamıştır. Buna daha fazla katlanamam” diyerek istifa etmedi mi? Hal böyleyken karşılıklı anlayışa dayanan “makul bir süreç”ten söz etmek mümkün mü? İspanya’da bahis konusu demokrasiye geçip döneminde sadece “30 üniformalı” “81 darbe teşebbüsüne bilfiil kanıtlanan suçlarla katılmaktan! demir parmaklıklar ardındaydı. “Darbecilikten”, hapse gönderilen yalnızca, bir sivil isim vardı. İspanya’da söz edilen dönemde yayımlanmamış kitaplar imha edilmiyor; medyada “yandaş olmayan gazeteciler arasında” yaprak dökümü yaşanmıyor, basın özgürlükleri kısıtlanmıyordu. İspanya’daki süreç bir “demokratikleşmeydi”. Sürecin yöntemleri “demokratik”ti. Bizde ise bir “devri sabık” yaratılıyor. İspanyol meslektaş yalnız “filmin akışını” kaçırmakla kalmamış; iki fotoğraftaki iki başbakan, Gonzalez ve Erdoğan arasındaki kıyası fena ıskalamış. A LES VEFAT Hacıbektaş eşrafından Merhum Derviş ile Meliha Salmanlı’nın oğlu, Hamza Salmanlı’nın kardeşi, Ümit Salmanlı’nın kayınbiraderi, Volkan ve Dilek Salmanlı’nın amcası Canımız, Yavuz SALMANLI Hakka yürüdü 7 Ağustos 2011 (Pazar) günü öğle namazını müteakip Kocatepe Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. Seni anmadığımız bir tek gün bile olmayacak. Diş Doktoru AİLESİ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle