27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER 3 Süleyman’ın atları ölüyor stanbul Haber Servisi Televizyon dizileri arasında yüksek bütçesiyle dikkat çeken “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin yeni sezon çekimleri sırasında bakımsızlıktan ve susuzluktan 4 atın telef olduğu ileri sürüldü. stanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Hülya Yalçın, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Osmanlı mparatorluğu’nda Kanuni Sultan Süleyman dönemini anlatan dizinin yeni sezon çekimleri Edirne’nin Karaağaç ilçesi köylerinde devam ediyor. Dizide kullanılan atların ağır ve ilkel koşullarda çalıştırılması nedeniyle 4’ünün telef olduğu öne sürüldü. Atların ölümü, set çalışanları ve oyuncuların da tepkisine neden olurken, olayı duyan hayvan hakları savunucuları tepki gösterdi. Karalama amaçlı T MS Prodüksiyon Film ve Organizasyon’un avukatı H. Oğuz Müftüoğlu, atların söylenildiği gibi sette telef olmadığını belirterek, “Atları kiraladığımız şirket nakil sırasında kaza yaşadı. Kaza sonucu atlar telef oldu. Bunlar karalama amaçlı haberler” dedi. “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin yeni sezon çekimleri için bir haftadır Edirne’de bulunan dizi oyuncularının çekimleri bir başka tatsız olayla daha gölgelendi. Habbiler köyündeki çekimlerde “Pargalı brahim Paşa” rolündeki Okan Yalabık, savaş sahnelerinin çekildiği sırada attan düşerek yaralandı. Kürek kemiği çevresinde yumuşak doku zedelenmesi olduğu öğrenilen oyuncu aynı gün taburcu oldu. ‘Pargalı’ yaralandı Dizide Kanuni Sultan Süleyman’ı Halit Ergenç oynuyor. Kimlik Dayatmasının ki Farklı Türü “Kimlik dayatması” denilince akla hemen birinci tür kimlik dayatması gelir: Bir kimliğin toptan reddedilmesi. Oysa ikinci bir tür kimlik dayatması daha vardır ki, fazla dikkati çekmediği için bir kimliğin toptan reddedilmesi kadar tehlikeli olan sonuçlarına pek dikkat edilmez… Bu ikinci tür kimlik dayatması, bir kimlik adına sözcülüğe ya da temsilciliğe soyunanların, kendilerini o kimlikle tanımlayanlara uyguladığı dayatmadır. “Madem ki kendini bu kimlikle tanımlıyorsun, o halde şöyle olmak, şöyle düşünmek, şöyle davranmak zorundasın” biçiminde olan bu dayatma da en az birinci tür dayatma kadar tehlikelidir: Çünkü insanların özgür iradelerini yok sayar, yaşam biçimi, kültür ve inanç olarak belli kuralları dayatır… Çünkü “sen bizdensin, sen bizden değilsin” fetvalarının verilmesine ve insanların üzerinde büyük baskıların uygulanmasına ve kimi zaman da bazı kişi ve grupların “hain” ilan edilmesine kadar gider. Sonuç olarak bir kimliğin toptan reddedilmesi ne kadar tehlikeli, bölücü, baskıcı, dışlayıcı ve kin, nefret tohumları ekici ise bir kimlik adına o kimliği benimsemiş olanlara yapılan dayatmalar da o denli tehlikeli, baskıcı, dışlayıcı ve düşmanlaştırıcıdır. Türkiye kimlik dayatmalarından çok çekti… Uzun yıllar kullanılan “Kürt yoktur, bunlar dağ Türkleridir” söyleminin ülkeyi getirdiği nokta ortada… Alevi kimliğinin yok sayılmasının açtığı yaralar günümüzde hâlâ devam ediyor… Bunlar bir kimliği toptan yok saymanın aşırı ve çok olumsuz örnekleri. Bir de belli bir kimliğin, kendilerini o kimlikle tanımlayanlara dayatılmasının getirdiği olumsuzluklar var: En aykırı örnekle başlayalım: 1980 darbecileri kendilerini “Atatürkçü” olarak tanımlamışlar ve bu kimliği kendi tekellerine almışlardı. O dönemde yapılan bütün haksızlıklar, hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri, işkenceler, bu nedenle doğrudan Atatürkçülüğe, Kemalizme atfedildi ve Atatürkçülük ya da Kemalizm büyük yaralar aldı. Kendi yaşamımdan bir örnek vermek gerekirse, o dönemde hayatımda ilk kez hakkımda “Atatürk’e hakaretten” soruşturma açıldı… Bir kez de dönemin İstanbul sıkıyönetim komutanı bir 10 Kasım günü yaptığım konuşmadan dolayı “içeri atılmamı” emretti ve hakkımda yine soruşturma açıldı. Bu nedenlerle o dönemde, bu yaklaşımı protesto etmek için, kendimi “Atatürkçü” değil, Atatürk bilimci anlamına gelen “Atatürkolog” olarak tanımladığımı belirtmiştim. Bir önceki dönemde ise Nadir Nadi, yapılan haksızlıklar ve hukuksuzlar karşısında “Ben Atatürkçü değilim” diye yazı yazmış, bu isimle bir kitap bile bastırmıştı. Bir ideolojinin, bir ırkın, bir milletin, bir dinin, bir mezhebin sözcülüğüne, temsilciliğine soyunanlar, hele iktidardaysalar, baskıcılığın, diktatörlüğün, ayrımcılığın, bölücülüğün, nefret söyleminin pençesine düşebiliyor… “En ideal, en saf kimlik” arayışı içine girilirse, topluma kin, garez ve nefret tohumları atıyor… Kaçınılmaz olarak, insanları “biz ve ötekiler” olarak yaftalıyor, “hainler”, “düşmanlar” yaratıyor… Baskıcılık yapıyor… Ayrımcılığı körüklüyorlar. Bırakın tarihteki kanlı örnekleri, günümüzde bu tür iktidarlar (komşularımıza bakmanız yeter), ellerindeki polisi de kendi görüşlerini uygulatmak için kullanıyorlar. Son zamanlarda ülkemizde de bu ikinci tür kimlik dayatmasının örnekleri öne çıkmaya başladı. Birtakım yazarlar, düşünürler, Müslümanlık adına fetvalar veriyor… “Müslümanlar laik olamaz”… Veya “Laikler Müslüman olamaz” diyorlar! Bırakın ülkemizdeki ve dünyadaki milyonlarca laik Müslümanı veya Müslüman laiki yok saymayı… Bu yaklaşım, kimlik aidiyeti konusundaki en birinci öğeyi, “bireyin iradesini” yok saydığı için çağ gerisidir. “İslam aidiyeti” konusundaki bu tür yanlış girişimler, bunu yapanların “Kürt aidiyeti” konusunda yapılan yanlışlardan hiç ders almadıklarını gösteriyor! Kentin yüzde 55’ine maden arama izni verildi. Koruma altındaki alanlar tehdit altında Bursa’nın ölüm emri LEVENT GENCELL BURSA Yüzölçümü 10 bin 900 kilometrekare olan Bursa’nın 6 bin kilometrekaresine maden arama izni verilmiş. Arama izni verilen alanların arasında, verimli tarım alanları, su kaynakları, baraj gölleri ve mutlak koruma alanları da bulunuyor. CHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili ve Jeofizik Mühendisleri Odası’nın eski Bursa Temsilcisi Sabahattin Sesli, Bursa’da yapılan maden arama çalışmalarıyla ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Bursa İl Genel Meclisi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce yürütülen “1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı” çalışma grubunda konuşan Sesli, Bursa’da yapılan maden aramalarının kentin geleceğini tehdit ettiğini söyledi. Sesli “Verimli tarım alanları, su kaynakları havzaları, baraj gölleri ve mutlak koruma alanlarındaki maden arama izinleri, AA / Metin Tokgöz Bursa’nın geleceğini tehdit ediyor. Bu koşullarda gelecek planlaması yapılamaz” dedi. Sesli’nin açıklamalarına göre, Bursa’da maden arama izni verilen alan miktarı, il toprağının yüzde 55’inden fazla. AKP’nin çıkardığı ayrıcalıklı yasalar nedeniyle başıbozuk madenciliğe prim verildiğini öne süren ve Bakanlığın verdiği izinleri takip etmekte zorlandıklarını belirten Sesli’nin Bursa’ya ilişkin açıkladığı çarpıcı veriler ise şöyle: 260 bin hektar maden ocağı izni verilmiş. 192 taşocağı içinde sadece 4 tanesi için ÇED yapılmış. (Bu ocakların tümünün ÇED kapsamında olması gerekiyor.) 260 taşocağı izin için bekliyor. Bursa’nın 1 senelik kırma taş ihtiyacı 33 milyon ton ama 45 milyon tonluk ruhsat verilmiş. Madenciliğe prim veriliyor Ağır yaralanan Ezgi Köseoğlu, Beyin Cerrahi Servisi Yoğun Bakım Ünitesi’nde yapılan müdahalelere karşın kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Olaydan sonra kaçan Mehmet Köseoğlu’nun ise arandığı ve olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi. (AA) Belediye personeli evden çalışacak YALOVA (AA) Yalova Belediyesi tarafından hayata geçirilecek yeni sistemle bazı personel, 1 Ocak 2012’den itibaren evinde kurulan bilgisayar üzerinden görevini yürütecek. 2 yıldır yeni sistemle ilgili çalıştıklarını belirten Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal, belediyedeki kamu çalışanlarında 08.0017.00 mesaisini ortadan kaldıracak sistemi hayata geçireceklerini söyledi. Boşanmak üzere olduğu kocasının kurşunlarıyla öldü Yetimler ünlülerle buluşuyor Haber Merkezi Tuzla Belediyesi’nin 16 yıldır geleneksel hale getirdiği ‘Yetimler Haftası’nda, siyaset, sanat, spor ve basın dünyasından pek çok isim, iftar yemeğinde yetim çocuklarla buluşacak. 25 Ağustos’ta gerçekleştirilecek etkinlik kapsamında, Filistin Yararına Uluslararası Yardım Derneği vasıtasıyla Filistin ve Lübnanlı 1200 yetim çocuğa da yiyecek, giyecek, bisiklet ve kırtasiye yardımı gönderilecek. Çocukları için gelmişti ADANA (Cumhuriyet) Eşinden ayrı yaşayan ve boşanma davası açan Ezgi Köseoğlu, çocuklarını görmek için gittiği kayınpederinin evinde, kocası Mehmet Köseoğlu tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. Ağır yaralanan genç kadın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Köseoğlu çifti arasında geçimsizlik başlayınca Ezgi Köseoğlu, yaklaşık 1 yıl önce, eşi ile 5 ve 8 yaşlarında biri kız iki çocuğunu terk ederek Adıyaman’da yaşayan babasının yanına yerleşti. Bu süre içerisinde eşi Mehmet Köseoğlu’na boşanma davası açan Ezgi Köseoğlu, çocuklarını görmek için geldiği Adana’da, önceki akşam kayınpederi Osman Köseoğlu’nun evine gitti. Genç kadın, burada ayrılmak istediği kocası Mehmet Köseoğlu ile tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu, Mehmet Köseoğlu yanında taşıdığı tabancasını çekerek eşine ateş etti. Başına ve omzuna 3 kurşun isabet eden Ezgi Köseoğlu, hastaneye kaldırıldı, ancak kurtarılamadı. Okuması yok, ehliyeti var HAKKÂRİ (AA) Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, okuma yazma seviyesi düşük olan kişinin, ehliyet sınavını kazandığı belirlendi. Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Büro Amirliğine ehliyet almak için müracaat eden E.M’ye ehliyeti verilmedi. Sınavında kimseden yardım almadığını söyleyen E.M. tesadüfen geçtiğini bildirdi. Maltepe’de orman yangını Maltepe Başıbüyük Fındıklı’da piknik alanları ve kafeteryaların da bulunduğu ormanlık alanda dün saat 17.00’de yangın çıktı. Çevre sakinlerinin haber vermesi üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Yangının kısa sürede ormanlık alan içinde büyürken karadan müdahalenin yetersiz kalması üzerine yangına havadan da uçak ve helikopterlerle müdahale edildi. Piknik yapan vatandaşlar yangın nedeniyle zor anlar yaşarken çocuklarını kucaklarına alan vatandaşlar koşarak dumanlardan ve alevlerden uzaklaştılar. tfaiye ekiplerinin yaklaşık bir saat süren çalışmasının ardından yangın kısmen kontrol altına alındı ve soğutma çalışmaları yapıldı. Yüksek Denetleme Kurulu’na göre 103 milyon lira fazla harcandı OSTİM VE İVEDİK’TE YAŞANAN PATLAMALAR şçi başına 1 yıl ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ostim ve İvedik’te 3 Şubat 2011’de meydana gelen, 20 kişinin ölümü ve çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan 2 patlamayla ilgili hazırlanan iddianame, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, 20 işçinin ölümünde asli kusurlu bulunan gaz firması yetkilileri için sadece 26 yıl hapis istendi. Sanıklar bu cezayı alırlarsa, ölen her işçi için 1 yıl 3 ay gibi bir hapis yatacak. Dört cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede, patlamaların meydana geldiği işyerlerine gaz satışı yapan firmanın ortağı ve yasal yöneticisi Kasım Ersoy ile firma çalışanları Bahadır Esendik, Burhan Koç, Ali Bayındır, Hüseyin Erdem, Yusuf Kılıç ve Tuncay Karabenli’nin “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” ve “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve el değiştirilmesi” suçunu işledikleri iddiasıyla 26’şar yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaları talep edildi. Patlamaların meydana geldiği işyerlerinin yasal sorumluları Aydın Özkan ve Numan Güleç’in ise “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden oldukları” iddiasıyla cezalandırılmaları istendi. Mahkeme, ilk duruşmayı 12 Eylül Pazartesi günü yapacak. Hızlı trenin maliyeti arttı, süresi uzadı MURAT KIŞLALI ANKARA Hızlı Tren Projesi’nin yapımında, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’na (YDK) göre en az 103.1 milyon TL’lik fazladan harcama yapıldığı ortaya çıktı. YDK,“TCDD Raporu”nda şu ifadelere yer verildi: Altyapı 1. Kesim: 94 milyon liraya yapılan ilk ihale iptal edildi. İkinci ihale 74.9 milyon TL ile en düşük teklifi sunan Net YapıGülçubuk ortaklığına verildi. Ancak işin sadece yüzde 67’si yapılınca, iş tasfiye edildi. Kalan işler 67.7 milyon TL’ye Fermak AŞ’ye verildi. Uygulama esnasında da 13.1 milyon TL keşif artışı meydana geldi. Bu na göre iş 155 milyon TL’ye çıkarken, yapım süresi de 1 yıl uzadı. Altyapı 2. Kesim: İş, en düşük teklifi veren Mustafa ÖzcanÖztaş ortaklığına 83.3 milyon TL’ye verildi. Proje devam ederken yüzde 39.2 oranında keşif artışı yapıldı. Keşif artışı yüzde 20’yi geçtiği için iş tasfiye edildi. Kalan işlerin ihalesini 35.3 milyon TL’ye Onur İnşaat aldı. Hatta toplam 156.6 milyon TL harcama yapılmış oldu. Üstyapı ve elektromekanik işleri: Sadece iki firmanın teklifleri uygun bulundu. TCDD, işin Yapı Merkezi’nin verdiği 539.6 milyon TL’ye bu firmaya ihale edilmesine karar verdi. İş yapılırken 6.7 milyon TL’lik bir keşif artışı daha oldu. 40 lise birincisi ngiltere yolcusu C MY B C MY B İstanbul Haber Servisi İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, “Sınırlar eğitimle birleşiyor” projesiyle İstanbul’da maddi yönden dezavantajlı 39 ilçedeki 40 lise birincisini İngiltere’ye ücretsiz yabancı dil eğitimine gönderecek. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve Horizon Yurt Dışı Eğitim Danışmalığı’nın Sosyal Sorumluluk çalışmaları kapsamında birlikte yürüttükleri “Sınırlar Eğitimle Birleşiyor” projesinin açılış töreni dün Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde gerçekleşti. Proje kapsamında lise birincisi, 417 Eylül 2011 tarihleri arasında İngiltere’de ücretsiz olarak yabancı dil eğitiminden yararlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle