27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 AĞUSTOS 2011 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI lman insanın doğaya, yeşile olan sevgisi sonsuz. Türk insanı da doğayı, yeşili sever, köyünü terk etmediği sürece! Büyük kente geldi mi, hele İstanbul’a yerleşti mi, yeşil sevgisi kısa sürede beton sevgisine dönüşüverir. 1950’li yıllardan bu yana yaşamakta olduğumuz bu sevginin sonu gelmeyecek gibi! Menderes’in başlattığı “yeşilin yerine asfalt ve beton misyonu”nu İstanbullu olmayan, fakat kendilerine “İstanbul âşığı” diyen halefleri hep sürdürdü. “Mavi gözlü” Dalan’ın bir zamanlar, restore edeceğine üzerinden silindirle geçtiği ve “yeşil alan” yaptığı Haliç kıyılarına ne zaman giderseniz gidin, temiz hava almaya gelmiş Allah’ın tek kuluna rastlayamazsnız. Dalan’dan sonrakiler de yeşil yerine betonasfalt politikasını sürdürdüler. Ve her belediye seçiminden de zaferle çıktılar! Son 15 yıldır dikilen “ucube” gökdelenlerin, açılan yolların, altgeçitlerin, tünellerin, kavşakların sonu geleceğe benzemiyor. Üçüncü Boğaziçi köprüsüyle çevreyolları ve “çevreyol manzaralı” tutuklanınca ünya kamuoyunun, başının tepesindeki örgülü saçlarıyla tanıdığı, turuncu devrimin kadın kahramanı ve eski Ukrayna Başbakanı Yulya Timoşenko’nun önceki hafta tutuklanması, geniş yankı uyandırdı. Timoşenko, bu yılın başından beri, iki ayrı suçlamayla yargılanıyordu ve mahkeme başkent Kiev’in dışına çıkmasını yasaklamıştı. Fakat gözlemciler, Ukrayna’nın mevcut yönetiminin Timoşenko’nun hapse girmesi halinde onun ulusal kahraman haline gelmesinden çekindikleri için onu cezaevine göndermeye cesaret edemeyeceklerini, sadece tecilli hapis cezası vererek siyasi hayatını bitirme yoluna gideceğini söylüyordu. Timoşenko’nun henüz hüküm giymeden tutuklanmış olması, herkese, “ne oluyoruz” sorusunu sordurttu. Bazıları, Timoşenko’nun bu tutuklama nedeniyle ulusal bir kahraman haline geleceğini ve Ukrayna’da yeni bir turuncu devrimin patlak verebileceğini söylüyor. Bazıları yeni bir turuncu devrimden bu kadar emin olmasa da Ukrayna’nın hızla, kuzey komşusu Belarus’a benzemeye başladığı iddiasında. Timoşenko, başbakan olduğu dönemde Rusya ile doğalgaz anlaşması imzalarken yetkilerini aşarak devleti maddi zarara uğratmakla suçlanıyor. Mahkemede, Timoşenko’nun bu anlaşmayı “tehdit altında” kalarak imzalamış olabileceği ifade edildi ki, gerek mahkemenin, gerekse Ukrayna yönetiminin bu anlaşma vesilesiyle Timoşenko üzerinden Rusya’ya suçlamalar yöneltmeleri, Moskova’yı rahatsız etti. Zaten, “Batı yanlısı” olarak bilinen Timoşenko’nun tutuklanmasına da ilk ve en ciddi tepkiyi Rusya göstermiş, Rusya yönetimi, son zamanlarda giderek Rusya’ya tavır koymaya başlayan Yanukoviç yönetiminin, “ağır vebal altına girebileceğini” söylemişti. Diğer taraftan, Batı dünyası da bu olaya tepki gösterdi. ABD, Timoşenko’nun serbest bırakılmasını talep ederken AB üyesi bazı ülkeler de Ukrayna’daki siyasi özgürlüklerin tehlike altında olduğu açıklamasını yaptılar. Siyasi çevreler, bu olayın Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in açısından sonun başlangıcı olmasa bile, en azından, Ukrayna yönetiminin, gelişmelerin bu boyuta gelmesini tahmin etmediği hususunda birleşiyor. Peki, Timoşenko, neden daha hüküm giymeden tutuklandı? Bu davanın siyasi bir dava olduğunu söyleyenlere göre, Yanukoviç yönetimi, Timoşenko’nun hapis cezasına çarptırılması halinde K EV Batı’dan gelecek tepkileri anlayabilmek için, şimdiden onu tutuklatarak nabız yoklamayı denedi. Geçen yılki devlet başkanlığı seçimlerinden DENİZ galip gelen Yanukoviç, o BERKTAY dönemde, toplumun belli bir kesiminde, ülkeyi ekonomik krizden ve siyasi çalkantılardan kurtaracak kişi olarak görülüyordu. Fakat ilerleyen zamanlarda IMF’nin de baskısıyla kabul edilen sert reformlar, Yanukoviç’in kamuoyu desteğini çok büyük ölçüde eritti. Yanukoviç’in kalesi olarak bilinen yerlerde bile, geniş protesto gösterileri düzenlendi. Ukrayna yönetimi, bu şartlarda, emeklilik reformu gibi bazı reformları, herkesin yazlık evlerine çekildiği yaz aylarında kabul etti. Timoşenko gibi, Yanukoviç’e en sert muhalefeti gösteren bir liderin tutuklanmasının yaz zamanına denk gelmesi de bazı uzmanlara göre, toplumsal hareketlerin en zayıf olduğu dönemde bu işin bitirilmek istenmesinden kaynaklanıyor. Diğer taraftan, Timoşenko’ya yakın çevrelerin ikinci bir turuncu devrim olasılığından söz etmelerine rağmen bunun o kadar güçlü bir olasılık olmadığını hemen belirtmek gerekiyor. Evet, Timoşenko, 2001 yılında da hapis cezasına çarptırılmış, fakat hapisten, ulusal bir kahraman olarak çıkmıştı. 2004 yılındaki turuncu devrimde de baskılara boyun eğmemiş mücadele insanı imajından sonuna kadar yararlanacaktı. Fakat turuncu devrim sonrasındaki başbakanlık yıllarında Timoşenko, yarattığı hayal kırıklıklarıyla, toplumsal desteğini önemli ölçüde yitirdi. Hâlâ çok sayıda insan, Timoşenko’yu, ülkenin küresel krizden en ağır şekilde etkilenmesinin sorumlusu olarak görüyor. Ayrıca, geçen yıldan bu yana, ilginç bir biçimde, Yanukoviç’in reytingi erirken muhalefette bulunan Timoşenko’nun reytingi de paralel bir biçimde eridi. Bu durum, Timoşenko’nun ülkedeki toplumsal muhalefetin başına geçme şansının düşük olduğunu gösteriyor. Bütün bunlar bir yana, turuncu devrim, Batılı ülkelerin ve çevrelerin açık desteği ile yapılmış ve bizzat sokak gösterilerini örgütleyenler, kendilerinin bu devrime iki yıl boyunca hazırlanarak Kiev’in güneyinde gençlik örgütleri kamplarında militanları eğittiklerini söylemişti. Şimdiyse, Batılı ülkelerin Yanukoviç’e kesin bir tavır alıp almayacağı, belli değil. Batılı ülkeler Yanukoviç’e tavır almadıkça da Batılı liberal kesimlerin desteklediği türden bir renkli devrimin gerçekleşme olasılığı çok düşük. www.avrasyahaber.net Siyasi lider D A Dev kollarıyla yeşile saldıran ahtapot yakınlarındaki Horb 2011 eyalet bahçecilik siteleri bizi bekliyor! İstanbul çoktan bir gösterisinde gezinirken aklıma geldi de “ahtapot” kent! Dev kollarıyla yeşil onun için. Tarihi kentin hemen yanı başında, alanlara saldırıyor, kanlarını emiyor, Neckar akarsuyunun kıyısında on bir onları yutup bitiriyor. Şehir hektarlık yepyeni bir yeşil alan Planlamacıları Odası İstanbul gerçekleştirildi. Üç yıllık bir çaba ve 4 Şubesi’ne göre kentte kişi başına milyonluk harcamanın ardından 1 metrekarenin ortaya 1.5 kilometre uzunluğunda altında aktif yeşil STUTTGART mükemmel bir park çıktı. alan düşüyor. Aşağıdan, akarsu kıyısındaki Sağlıklı bir yaşam düzlükten baktığınızda evleri, için bu oran 10 duvarları ve kilise kuleleriyle tarihi metrekare Horb kentinin çok pitoresk bir olmalıymış. İBB’ye görünümü var. Şimdi burada, su göre ise İstanbul’da kişi başına AHMET ARPAD kenarında üç yıllık bir çaba sonucu düşen yeşil alan 6.4 metrekare. gerçekleştirilen yeşil alan Uçağınız İstanbul’un üzerinde geleceğin insanlarına bırakılan çok değerli inişe geçtiğinde bir aşağı bakın, Şehir bir miras! Amaç, nehri islah ederek, kıyısını Planlamacıları’na hak verirsiniz! yeşillendirerek Horb’da ve çevresinde Avrupa’nın büyük kentlerinde her insan 20 yaşayanları nehire çekmek, suyu kent ile 45 metrekare arasından değişen yeşil yaşamının içine almak, insanlara nesiller alandan tek başına yararlanıyor. Resmi boyu kullanacakları bir yeşil alan bırakarak verilere göre Tuna kenti Viyana’nın yüzde yaşam kalitesini arttırmak. Eylül sonuna elli biri yeşille kaplı! Bütün bunlardan niçin kadar giriş ödeyerek gezilen ve yaz boyunca mi söz ettim? Geçenlerde Stuttgart bine yakın etkinlikle zengileştirilen bu bahçecilik gösterisine 200 binin üzerinde ziyaretçi bekleniyor. Sayısız tür çiçekle dolu yataklar inanılmaz renkleriyle gözleri kamaştırıyor, oluşturulan çiçek dekorasyanları bir oyunu andırıyor. Alanın bir köşesine de yörenin değişik sebzeleri ve o doğada yetişen baharatlar dikilmiş. Çocuklar oyun bahçelerinden zaman buldular mı, renkler arasında koşuşturuyorlar. Almanya’nın her eyaletinde birer küçük kentte benzeri projeler sürekli gerçekleştiriliyor. Ülkede ayrıca, her yıl bir başka büyük kente de aynı projeyle yeşil alanlar kazandırılıyor. Stuttgart’ın merkezinde 10 kilometre uzunluğundaki yeşil alan ve park da bu projelerle gerçekleştirildi. Mimarlar, plancılar, doğaseverler, bahçevanlar ve yerel politikacılar bir araya geldi mi ve hepsi de iyi niyetli oldu mu, mükemmel ve kalıcı bir şey çıkıyor ortaya. Siz bana 15 milyonluk İstanbul’da tek bir büyük park göstebilir misiniz içinde çocukların koşuşturup, oyunlar oynadığı, annelerin bebek arabalarıyla gezindiği, sıralarda oturan yaşlıların, sohbet ettiği, sevgililerin el ele dolaştığı? Bu hiç gerçekleşmeyecek düşten başka bir şey değil! Viyana’da, Londra’da, Paris’te ya da 60 yıl öncesinin Taksim İnönü gezisinde sandım kendimi birden, kusura bakmayın... www.ahmetarpad.de Aman, çıplak fotoğraf çektirmeyin! M veren Lori, İngiltere Kraliçesi’ni temsilen anitoba eyaletinin yüksek mahkeme yargıçlarından Bayan Lori Douglas’ın mahkeme heyetinde bulunuyordu; bu gerçek kocası tarafından çekilmiş çırılçıplak fotoğrafları karşısında bir anda mesleki hayatı topun ağzına internette yayımlanıp afişe olduğundan beri, gelmişti. 64 yaşındaki kocası Jack bu kadarla Kanadalı hanımları bir telaş almış olmalı... Bir kalsa iyi, belki meseleyi ucuzundan kapatıp üstüne bir sünger çekeceklerdi. Hayır, aksine süreden beri Kanada basınında, özellikle köşe yazarı kadın gazeteciler kadın okurları uyarmaya yaptığından pişman olmak bir yana, karısının devam ediyor. Sık sık, dönüp dolaşıp lakırdıyı bu çıplak resimlerini akla hayale sığmayacak bir mevzuya getiriyor. “Sakın ha! Kocanız dahi amaç uğruna kullanmaya başladı. Boşanma olsa asla çıplak poz vermeyin, hatta davası için kapısını çalan Alex Chapman adlı siyahi Afrikalı erkek daha fenası, ilişki halindeyken MANITOBA fotoğrafınızı çektirmeyin” diye müvekkiline, kendi karısının günlük köşe yazısına başlayan görüntülerini gösterip onu baştan Margaret Wente, Kanada’nın en çok çıkarmaya çalıştı. Alex’e, hem boşanma işini ucuza yapmaya söz satan gazetesi The Globe and Mail’deki veriyor, hem de eşi Lori’yle cinsel fıkrasında nasihat ediyor: “Çıplak ve MAHMUT seksi fotoğrafınız bir gün, hiç ilişki kurmasını öneriyordu. Alex’in ŞENOL ummayacağınız bir biçimde daha sonra polise ve mahkeme internette yer alabilir, aşağılanırsınız zabıtlarına geçen sözlerine bakılırsa, “Karım ne zamandan beri bir siyahla beraber ve her şeyinizi yitirirsiniz, kocanız bile olsa olmak istediğini söylüyor, hatırımı kırma, kimseye güvenmeyin!” Kanada’nın sözüne pek güvenilen ve bir o kadar okuru olan Margaret’in onunla beraber ol!” diyen avukat, daha sonra işi akıl vermesi boşuna değildir. 2005 yılında, azıtıp bu önerilerinin peşine kendisini de güya Manitoba eyaletinde yüksek mahkeme ilave etmiş, karısıyla birlikte üçlü seks ilişkisinde ısrara kalkışmıştı. Alex bu duyduklarından sonra yargıçlarından, şimdi 53 yaşındaki Bayan Lori, serbest avukatlık yapan eşi Bay Jack King’e özel ruhsal bunalım geçirmiş olmalı ki hemen bir anında, şeytana uyup yatak odası pozları psikologların yolunu tutmuş, psikolog ücretlerini çektirmişti. Bu pozları, aradan geçen zaman ve manevi tazminatı içerecek şekilde avukatı içinde unutmuş bulunan Lori, kocasının dava etmişti. Mahkeme kısa sürede sonuçlanacaktı. Avukat 25 bin Kanada dolarını görüntüleri internette yayımladığını büyük bir şok geçirip öğrenecekti. Manitoba’nın başkenti Alex’e ödemek zorunda kaldı. İşte böylece Winnipeg Üniversitesi’nde hukuk dersleri de hadise ayyuka çıkmış oldu. Tüm Kanada kamuoyu olan biteni işitirken tabloid dedikodu gazetelerine de iş düştü. Ballandırarak anlattıkları haberden çok hikâyeye benzeyen yazıların yanında, internet sitesinden indirdikleri Lori’nin çıplak görüntülerini de orasına burasına siyah bant çekip yayımlayacaklardı. Elbette, kısa zamanda boyası dökülüp pası ortaya çıkan bu haberlerin ardından, bir web sayfasında yer alan yargıcın seks fotoğrafları da mahkeme kararıyla oradan kaldırılacak, fakat bu arada görüntüleri elde eden etmiş olacaktı. Öte yandan, haberlerin bu yönde aktığı sıra, Alex bir aralık ağız 1991’deki kopuşu Estonyalılar değiştirip “Boşanma davamı üstlenmez diye tarihlerinde devrim olarak görüyorlar. yargıç Lori’yle beraber olmaya yatkın Kitlesel muhalefet şarkıyla göründüm, o nedenle bir lokantada üçümüz başladığından devrimlerine de “Şarkılı buluştuk, yemek yerken avukat bizi baş başa devrim” diyorlar. “Şarkılı devrim” de bıraktı ve gitti, Lori’yle göz göze, diz dize bir gelenek bu ülkede. sohbet ettik” diye konuşunca, soru işaretleri yön İlk kitlesel şarkılı protesto 1869’da değiştirdi ve bu kez Kanada kamuoyu durumdan başlamış. Açık muhalefet yasak işkillendi. Acaba, bu işin içersinde bir başka olduğundan Ruslara karşı direnişi önceki aksata mı vardı, mesela masum görünen yargıç yüzyılda da şarkılarla başlatmışlar. Lori’nin de parmağı var mıydı, ateş olmayan Doğrusu çoğunluğu sosyalizme karşı yerden duman tütmezdi, her şey iki taraflı değil olduğundan Estonyalılara sempatiyle miydi? İşte bu sorular ve gelişmelere karşın, bakmıyordum ama tarihlerini öğrenince Kanada basınındaki kadın yazarlar, feminist düşüncelerim değişti. Görüştüğüm yorumcular, kadın haklarına satırlarında yer kişiler sosyalizm döneminde hayatın verenler Lori’nin bir oyuna kurban gittiğinden daha kolay olduğunu itiraf ediyorlar ama yana görünüyordu. Yargıç Lori’nin önyargılı bir polis devleti koşullarında yaşamanın biçimde kamuoyunda haksız infazla dayanılmaz hale gelmesinden dolayı yargılandığını söyleyen ve kadınlara, “Aman ha, rejimin yıkıldığını belirterek. Bugün sakın fotoğrafınızı çektirmeyin, hatta uyurken başka sorunlarla boğuşmak zorundalar. bile oranızı buranızı örtün” diye paranoyak Eski Tallin’de ana meydandan aşağıya akıllar veren yazarların, bir yandan da Lori’ye, doğru biraz yürüyünce İş ve İşçi Bulma “Eeee, kısmetine razı ol” dediğine tanık Kurumu’nun önünden geçiliyor. olunuyordu. Eskiden işsizlik nedir bilmeyen toplum Latinceye müracaatla kaderini sevmekAmor bugün işsiz gençlere iş yaratamamanın Fati’nin en acı örneğiyle karşılaşan yargıç Lori, sıkıntısını yaşıyor. Umutları yabancı görevinden istifa etmemekte direniyor, bütün sermayenin istihdam yaratacak bunlar için Conditio Humanainsanlık halidir, yatırımlar yapması. Tallin cıvıl cıvıl diyordu. Birisinin aldandığı kesindi ama o kimdi? ama bakalım sosyalizmde Tevfik Fikret’in dediği gibi, “Ezeli bir şifadır bulamadıkları mutluluğu kapitalizmde aldanmak!” diye kimin aldatıldığını okura bulabilecekler mi?.. bırakıp Kanada’dan bir haberi size “yetiştiriyorum...” Bilirsiniz, gazeteci dediğiniz [email protected] komşu mahalledeki yangına tellal olandır... [email protected] Şarkılı devrimler İ köşede de 1422’den beri faaliyette olan lk gidişim kış ortasındaydı Tallin’e. eczane. Eczane aynı zamanda müze. Bir kenti gezip, görüp biraz tanımak Keman, flüt, gitar ya da bir başka müzik için seçilebilecek en kötü zamanı seçmiştim. O soğuk havada sokaklarında aletiyle sokaklarda müzik yapan çocuklar sahnenin canlı dekorları gibiler. saatlerce dolaşmış, surlar içindeki Eski Restoranlarda servis yapanlar da eski Tallin’e (Old Town) bayılmıştım. Hem kıyafetler giyiyorlar ama hiçbiri abartılı Avrupa’nın kültür başkentini görmek değil. Hoşuma giden taraflardan biri de hem de Sovyetler Birliği’nden bu. Ne kıyafetlerde, abartı var ne de kopuşlarının yirminci yılında atmosferi davranışlarda yılışıklık. koklamak için hafta içinde Aslında bunda şaşacak bir gene gittim. Yaz güneşi TALLIN taraf yok. Estonlar altında Eski Tallin’i yine topraklarında yaklaşık 10 bin sokak sokak dolaştım. yıldır yaşıyorlar. Finlilerle Sokaklar bu kez doluydu. akraba bir halk. Tarihleri İtalyanlar, Almanlar, boyunca toprakları işgale İngilizler, Finlandiyalılar, uğramış. Almanlar, İsveçliler, Ruslar, OSMAN İKİZ Polonyalılar, Danimarkalılar, UNESCO’nun dünya kültür İsveçliler, Rusların mirası olarak korunacaklar yönetiminde yaşamak zorunda listesine aldığı Eski Tallin’i keşfe kalmışlar. Bugün Estonya’nın nüfusu çıkmıştı. 2.4 km uzunluğundaki surların 1.3 milyon. Bunun yüzde 25’i Rus. Yani çevirdiği, her köşesi tarih kokan Eski Estonlar üç aşağı beş yukarı en fazla 1 Tallin, yamaç üzerine kurulu. Kente milyon. Bu kadar insanın bunca işgale giriş için altı kapı var. Yamacın en rağmen kültürünü, dilini koruması kolay yüksek noktasında Rus Ortodoks olmasa gerek. 1991’de Sovyetler Katedrali’nden aşağıya doğru bakınca Birliği’nden kopan devletler arasında kırmızı kiremitli, oldukça dik çatılar kendini en çabuk toparlayanı Estonya. başlı başına göz alıcı bir tablo Dillerini, kültürlerini korurken direniş oluşturuyor. Katedralden aşağıya doğru ruhunu da hep diri tutmuşlar. Sovyetler kıvrıla kıvrıla inen sokaklar ana Birliği’nden kopmadan önce 1988’de meydana ulaşıyor. Meydanın bir kıyısı 300 bin kişi “Vatanım aşkımdır” diye belediye binası. Dört köşe meydanın hep bir ağızdan şarkı söylemiş. diğer kenarları baştan başa restoran. Bir C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle