18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 AĞUSTOS 2011 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Vergi Denetiminde Yeni Dönem... Gerçek ‘ nsan’ Olmak! Hep aynı şeyleri yazmak mı? “Aynı şeyler” hep aynı kalırsa, kalıyorsa, kalacaksa!.. Bıkkınlık verse de direnmeli mi, yoksa bu savaşımın sonu yok deyip bir yana çekilmeli mi? En beklenmedik kişiler bunu yaptılar. Yazmayı, söylemeyi, uyarmayı, aydınlatmayı bıraktılar. Köşelerine çekildiler. Belki olup bitenleri de seyretmekten vazgeçtiler. Bu dünyaya bir kez gelinir, iyisi mi yaşayabildiğimiz kadar sürdürelim mi diyorlar? Doğrusu ben de çoktan bıktım elli altmış yıldır gazete köşelerinde “insan” denen yaratığın gerçek bir “insan” olması için uğraş vermekten.. “İnsan” diyoruz, ama “insan” nerde? Türk insanını yaratmak bir çaba işiydi. Her yerde, her alanda bir insan var gibi, ama gerçek insan ara da bul! Önce duyarlı, düşünme gücüne sahip, iyiyi kötüyü ayırt edebilen, kendini, özel çıkarını değil, çevresini, tüm toplumun bireylerini bir büyük mutlulukta toplamak isteyen insanı... Akıl, herkeste var, ama o aklı kullanabilen az! Kuru akıl işe yaramıyor. İşin içinde duyarlılık olmalı. Ama kolay değil duygu denen o ele geçirmesi zor olanı yakalamak! Gerekli gereksiz gözyaşı dökmek de değil duyarlılık! Olaylara bakarken kendimizin dışına çıkabilmek... Kendine, dıştan bakıp yargılayabilmek.. Bu nitelikler en çok bir toplumu yönetmeye kalkanlarda olmalı! Bir sorumluluk yüklenmişsin, sözlerinle, eyleminle, tutumunla milyonlara iyi ya da kötü yolu gösteriyorsun. Bir sorumluluk, ama bunu içtenlikli bir duyarlılıkla kanıtlayamazsan boşa gitmiş olur her şey.. Önce yüreğin olacak, önce gördüklerinden, toplumdaki yaşamalardan ya da yaşayamamalardan ders almayı bileceksin. Hepsi senin duyarlılığına bağlı.. Ben kimseyi, merhamete çağırmıyorum! Kendini tepede tutup başkalarını aşağılayarak duyarlı olunmaz... Merhamete gereksinme duymak, insanlıktan çıkmış bir çeşit köle, bir çeşit kul olmakla birdir. Duyarlı olmak, gerçek bir insan olabilmektir. Benim dediğim bu... Duyarlı insan örneği mi? İşte görevlerinden ayrılan Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları!.. Silah arkadaşları aylardır hücrelerde, koğuşlarda yatarken görevlerini sürdürmenin doğru olmadığını gördüler ve bütün topluma bir duyarlılık örneği verdiler. Anlayanlara, duyarlı olanlara, size, bize, hepimize, hepinize!.. UĞUR DÜNDAR Maliye Uzmanı Mali reformların başarısı, ancak vergi hasılatının, “gelir, servet ve tüketim sacayağından oluşması” ve mali gücü kavraması halinde sağlanabilir. eçen hafta yayımlanan bir kararname ile vergi denetimiyle ilgili organizasyon yapısında radikal değişiklikler yapıldı. Birkaç gazete ilanı ve kişisel yorum dışında hak ettiği dikkati çekmeyen konunun biraz daha etraflıca tartışılması gerekirdi. Zira vergi incelemelerinde yetki ve organizasyon farklılaşmasını üç boyutlu düşünmek gerekiyor. 1 Kurulların kapatılması ve unvanların kaldırılması. 2 Mali yapıdaki reorganizasyonun tarihsel boyutu ve sonuçları. 3 Mükellef ile idare arasındaki ilişkiler bakımından denetim sürecindeki değişimin olası sonuçları. Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu, Gelirler Kontrolörleri ve Vergi Denetmenleri son kararname ile tek çatı altında birleşip, vergi müfettişi adı altında görev yapan personelden oluşan bir unvanda toplanmış oluyor. Yüzyıldan fazladır devam eden bir geleneği sürdürmekten başka, işlev bakımından “teftiş” hizmetinin kapsam dışı bırakıldığı düzenlemenin elbette önemli sonuçları olacaktır. Teftiş ile vergi denetiminin dışında kalan ve teşkilatın iç işleyişinde belirlenen kurallara uyumu denetleyen bir fonksiyon kastedildiği malum. Şimdilik, büyük bir teşkilatın teftişsiz idare edilebileceğinin düşünülmemiş olduğunu temenni ediyorum.Vergi müfettişlerinin işbölümü ve uzmanlaşma amacıyla kurulacak gruplar nezdinde denetim yapacağı anlaşılıyor. Bu amaçla şu başkanlıklar kurutanç verici bir yenilgi ile sonuçlanan Balkan Savaşları sonunda bir dizi siyasi olay sonucu Harbiye Nazırı olan Enver Paşa’nın göreve gelmesi, Alman Askeri Heyeti’nin de göreve başlamasıyla aynı tarihlere dek gelmişti. Enver Paşa derhal işe girişti. Önce dinamizmden yoksun oldukları gerekçesiyle 1300 subay emekliye sevk edildi. Savaşların kaybında büyük etkisi olan Redif Teşkilatı kaldırıldı. Ardından Ordu Emirnamesi No:1’i yayımladı; buna göre artık, komutanların harekâtları, cephenin yakınlarından yönetmesini istiyordu. Bu emire kendisi Sarıkamış’ta bizzat uydu. Ayrıca modern savaşın teknikleri olan karşı taarruz, makineli tüfek kullanımı ve topçu desteğinin bileşimi ile ateş üstünlüğünün yaratılmasının önemine dikkat çekiyordu. Bu iki emir, Türk Ordusu’nun savaş meydanlarında 4 yıl başarıyla direnebilmesinde birincil rolü oynayacaktı. G labilecek: Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı. Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı. Organize Vergi Kaçakçılığı ile Mücadele Grup Başkanlığı. Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurtdışı Kazançlar Grup Başkanlığı.Organizasyon şemasının vergi mükelleflerini ilgilendiren kısmı yukarıdaki gibi. KOBİ’lerle Büyük Ölçekli Mükellefler ayrımında, “ciro ve çalışan sayısı” ölçeği, Organize Vergi Kaçakçılığı ile Mücadele ve diğer grup başkanlığının “işlev” bakımından örgütlendiği öngörüldüğüne göre, çakışan incelemelerin sorun oluşturacağı şimdiden belli. Vergilendirmenin dışındaki mali işlevlerin, teftiş, bütçeleme, milli emlak, muhakemat, araştırma gibi alanlarda doğan yönetici ihtiyacını, kıdem sırası ve/veya başka nispeten objektif denilebilecek ölçülere göre karşılayan kurulların vergiye odaklanacak olması, bir süre sonra söz konusu birimlerde doğacak boşluğun giderilmesinde kişisel faktörlerin etkisini arttırabilir. dışındaki eğitim biçiminin, ustaçırak ekolünün, kıt olanın ortaya konulmasında yararlı olduğunu gözlemlemek güç değil. Sürece dikkat… 1980 sonrasında Türk mali sisteminin örgütsel yapısını gözden geçirmeden bugünle ilgili yorumlar hep eksik kalıyor. Denetim birimlerinin reorganizasyonu ile Türk vergi sistemini ilişkilendirmeden de aynı sorun ortaya çıkıyor. Maliye ve Gümrük Bakanlığı çatısı altından, Gümrük, Hazine ve Dış Ticaret daha sonra Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı gibi birçok kurum ve kuruluş çıktı. Sosyal Güvenlik Kurumu içerisine Maliye Bakanlığı’nın bağlıilgili kuruluşu sayılan Emekli Sandığı dahil edildi. Finansal alanda BDDK, TMSF, Kamu İhale Kurumu gibi kuruluşlar faaliyet göstermeye başladı. Mali Suçlar Araştırma Kurulu oluşturuldu. Tüm bu kurumların oluşmasında Maliye bürokrasisinin veya artık kapatılan kurulların çeşitli unsurlarından oluşan bir beşeri sermaye kullanıldı. Bugüne kadar vergi mükellefine yansıyan en önemli değişiklik Gelir İdaresi Başkanlıkları ile Defterdarlıkların ayrılmasıydı. Kurulların lağvedilmesi ve denetim teşkilatı ile birlikte, farklı bir teşkilatlanma modelinin vatandaşı etkileyen en önemli ikinci adımı atılmış olacak. Bu reformlar yerinde ve zamanında atılmış adımlar olsaydı dahi, başarılı olabilmeleri için, başta Türk vergi sisteminin finansman kalitesine ilişkin düzeltmeler gerekiyor. Mali reformların başarısı, ancak vergi hasılatının, “gelir, servet ve tüketim sacayağından oluşması” ve mali gücü kavraması halinde sağlanabilir. biri de, Stalin’in Büyük Temizlik sırasındaki orduda yaptığı tasfiyeler olduğu kabul edilmektedir. Tasfiye edilen subayların yaklaşık yüzde 30’u II. Dünya Savaşı’nın ilerleyen dönemlerinde orduya geri kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinde ordumuzun yaklaşık 300 generalinden 235’i ve 5 bin subayı gerekçe gösterilmeden emekli edilerek tasfiye edilmiştir. Kara Harp Okulu bir süre 2 dönem mezun verememiştir. Günümüzde halen Balyoz Davası çerçevesinde 43 general ve amiral, belirli sayıda subay tutukludur. Bugün itibarıyla 13 şehit verdiğimiz pusuyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu meclisteki konuşmasında, “Orduda moral bırakmadınız!” söylemine karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, televizyondaki açıklamasında, “Ordumuzun morali yerindedir!” karşılığını verdi. Bu yazımız yorumsuzdur. Titanic Kemancıları... Titanic kemancıları çalıyorlar... Hiçbir şey olmamış gibi... Çatırtılar geliyor omurgadan... Parçalanma sesleri, gürültülerle kayan zemin, sağa sola koşuşan çaresiz tayfalar, alt katlardakilerin çığlıkları, arada bir kesilen ışıklar... Ama Titanic kemancıları çalmakta... En son Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının, olanları “...evrensel hukuka, adalete ve vicdana” sığdıramayıp çekip gitmeleri dahi geminin durumunu ve ne halde olduğunu anlatmaya yetmiyor... Daha ne olsun?.. Ama üç saat sürdü, hadi dört saat sürdü önemi ve etkisi... Devletin omurgasından son çatırtılar gelirken sanki hiçbir şey olmamış gibi geminin kaptanı “Çalın...” dedi... Sanki hiçbir şey olmamış gibi... Medyadaki Titanic kemancıları çalıyorlar... Oysa TSK gibi; kendini Cumhuriyetin kuruluşunun ilk unsuru ve varlığının bekçisi sayan kurumun başındaki komutanların, çekip gitmekten başka çare bulamayışları, geminin ne halde olduğunu göstermiyor mu?.. Düşünün; önde halkın desteği ile seçimi kazanmış bir siyasi iktidar gözükse de aslında cemaatin emrinde bir ordu... Sinmiş, ürkmüş, bezmiş ve teslim olmuş... AKP iktidarı ve buz dağının gözükmeyen kısmı tarikat; Cumhuriyet tarihimizin en yok edici darbesini gerçekleştiriyor, siz bu satırları okurken... Sanki hiçbir şey olmamış gibi... Oysa batıyor gemi... Çatırtılar ve gürültüler var... Bir parçalanışın uğultusu boşluğa dalga dalga yayılıyor... Zenginler; kazanma hırsı ile rulet masalarının sağa sola savrulmasına aldırmadan oyunlarını sürdürüyorlar... Filikalara binip kaçmak isteyen de var, can simitlerine güvenenler de güvertede hâlâ fingirdeşenler de... Sarhoşlar henüz ayılmadı... Uyuyan çoğunluk ise farkında değil... Sadece farkında olanların çığlıkları geliyor... Ama bastırılıyor... Titanic kemancıları... Bir ekol son bulurken… Konuyu kişiselleştirmek istemezdim. Ama hasbelkader de olsa, Danışma ve Denetim Birimleri adı verilen Kurullardan birinde görev yaptığım için bu kurullarda oluşmuş geleneğe dayalı öğrenim sisteminden yararlanmış bir kişiyim. Ekonomi alanındaki bilgi seviyem az ya da çok ne ise kuruldaki çalışma süresinin bunda etkili olduğunu biliyorum. Mesele, sadece bilgi de değil. Türkiye’de bilgi sahibi insan kıtlığından çok, görgülü insan kıtlığı olduğunu bir kenara yazarsak, hiyerarşi U Yorumsuz... Prof. Dr. Cengiz KUDAY Bunun ardından NCO deni muş bir ordunun 4 sene boyunlen astsubay sisteminin orduda ca ayakta kalarak savaşmasını yaygınlaşmasını sağladı. Her sağlamıştı. orduya bağlı subay talimgâhları Stalin Mayıs 1937’de önderaçıldı. liğine karşı çıkanların tamamıBu talimgâhlarda yetiştirilen nı kapsayan geniş çaplı bir teidealist subaylar özellikle Ça mizlik harekâtına girişti. Ülke genelinde bu temizlik hanakkale’de ordunun etkinliğini önemli ölçüde artırdı. Liman rekâtı her kesimde etkisini gösPaşa Von Sanders ile sık sık terdi. Sovyet toplumunun en teftişlere çıkarak çalışmaları biz verimli ve bilinen kesimleri ağır zat yerinde izledi. Bütün bunlar kayıplara uğradı. Stalin iktidarını tehdit etmesin Balkan Savaşları’nda 250 bin asker, iki ordu ve 36 tümenini diye orduda da benzer bir tekaybetmiş ve Anadolu’da yeni mizlik harekâtına girişti. Büyük den yapılandırma sürecine giren Temizlik sırasında deneyimli asordu içerisinde gerçekleştirildi. keri önderler tasfiye edildi. Bu teTaktik bilgisizlik, düşük mo mizlik harekâtı, Kızıl Ordu’nun ral, siyasi anlaşmazlık gibi tek moral gücünü ve askeri düzeninik hataların üstesinden gelindi, ni büyük ölçüde sarstı. sayılırdı ama eksiklikler de varAlmanya’nın Haziran 1941’de dı. Buna rağmen yapılan re Sovyetlere karşı giriştiği saldıformlar Osmanlı askeri tarihin rılarının ilk evrelerinde Kızıl deki en başarılı askeri reform Ordu’nun başarısız olmasına lardan biriydi ve 3 ayda yok ol yol açan en önemli etkenlerinden C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle