Katalog

9 TEMMUZ 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Bayrampaşa’da bir kişi, boşandığı eşini ve öz oğlunu yakarak öldürdü 3 Ailesini yaktı İstanbul Haber Servisi Bayrampaşa’da bir yıl önce eşinden boşanan Tuğba Özbek (33) ve oğlu Buğra Öksüzoğlu üzerlerine benzin dökülerek yakıldı. Anne ve çocuğun katilinin Özbek’in ayrıldığı eşi Şükrü Öksüzoğlu olduğu ileri sürüldü. Şükrü Öksüzoğlu velayeti annesinde bulunan oğlu Buğra Öksüzoğlu’nu perşembe sabahı gezdirmek için evden aldıktan sonra akşam teslim etmeyerek dün sabah saatlerinde eski eşinin oturduğu Bayrampaşa Altıntepsi Mahallesi Mimar Sinan Caddesi Emek Sokak’taki eve geldi. Burada eski eşiyle birlikte bir süre tartıştıktan sonra yanında getirdiği benzini oğlu Buğra ile Özbek’in üzerine döken Şükrü Öksüzoğlu çakmağını ateşledi. Benzinin alev alması ile yangın odanın tamamına yayıldı. Yangının büyümesiyle odadan dışarı kaçan Şükrü Öksüzoğlu’nun da çeşitli yerlerinde yanık oluştu. Binadaki dumanı gören yurttaşların haber vermesi üzerine olay yerine gelen itfaye ekipleri yangını söndürdü. Evde yapılan aramada anne ve çocuğun tamamen yanmış cesedine ulaşıldı. Cesetler olay yerinde yapılan incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı. Yangında evde bulunan Tuğba Özbek’in annesi Hayriye Özbek, dayısı Demir Ali Batmaz ve yengesi Zeynep Batmaz ile birlikte Tuğba Özbek’in çalışanı Aysel Ferman gizlendikleri odada dumandan hafif şekilde etkilenerek hastaneye kaldırıldı. Polis olaya ilişkin geniş çaplı soruşturma başlattı. Yangında ev harabeye döndü. Hangi Mahkeme? Hangi Adalet? Gelin de Attilâ İlhan’ın temel kavramları sorguladığı, “Hangi…” başlıklı kitaplarını anımsamayın: Bugünlerde yaşasaydı hiç kuşkusuz “Hangi Mahkeme, Hangi Adalet” diye bir kitap daha yazardı. Türkiye’de adalet mekanizması ve yargılamalar, genel sorunlar bir yana, sanki her dava, her mahkeme ayrı bir hukuk düzenine tabi imiş gibi farklı biçimde algılanmaya başladı… Hiç kuşkusuz aynı anayasa ve aynı yasalara göre işleyen mahkemelerin böyle bir davranış içinde olması olanaklı değil… Ama en azından kamuoyunda her davanın, her mahkemenin sanki farklı bir sistemi varmış gibi bir algı oluştu… Zaten genel olarak adalet mekanizması hakkında soru işaretleri varken, üstüne bir de vatandaşların yargıya olan inancını ciddi biçimde zedeleyen bu “farklılık algısının” oluşmasında emniyet güçlerinin, savcıların, yargıçların takdir haklarını farklı kullanması kadar, belki de onlardan daha fazla, medyaya sızdırılan kasıtlı bilgilerin ve bu bilgilerin medya tarafından farklı ve seçici biçimde kullanılmasının da payı olabilir. Son zamanlarda gündeme gelen davaların ve mahkemelerin bazılarını anımsayalım: 1) Silivri’de görülen davalar ve bu davalara bakan mahkemeler… 2) Kandil ve Mahmur’dan gelenleri Habur’da yargılayan “seyyar mahkeme”… 3) Parasız eğitim pankartı açan, savcının beraat ve tahliye istemine karşın öğrencileri bir yıla yakın zamandır tutuklu olarak içerde tutan mahkeme… 4) KCK davası denilen davaya bakan mahkeme… 5) Başta Fenerbahçe olmak üzere bazı futbol kulüplerini, yöneticileri ve sporcuları kapsayan şike soruşturması ve buna bakan mahkeme… 6) Deniz Feneri davası ve bu davaya bakan mahkeme. Önce bütün mahkemelere ve davalara ilişkin, kamuoyunda adalet mekanizmasının işleyişi hakkında oluşan genel soruları özetleyelim: 1) İstisnai bir durum olan “tutuklu yargılanma”, neredeyse bir kural mı olmuş ve “önce tutukla, sonra yargıla” uygulaması bir genel ilke haline mi gelmiştir? 2) “Gizlilik” gerekçesiyle bazı iddialar, sanıklardan ve sanık avukatlarından bile gizlenmekte midir? Aleyhteki iddiaların kendilerine bildirilmediği sanıkların adil bir biçimde yargılanmaları olanaklı mıdır? 3) “Masumiyet karinesi” denilen ilke zaten medya tarafından hiç dikkate alınmamakta, neredeyse herkes her işine geleni daha baştan suçlu ilan etmektedir ama adalet mekanizması da mı bu ilkeden vazgeçmiştir? Adil bir biçimde yargılanıp mahkum olmadıkça masum kabul edilmesi gereken sanıkların, medya tarafından çarmıha gerilmesi ve kamuoyunca mahkum edilmesi, adaleti… Mahkemelerin tutuklu yargılama uygulaması, medyayı ve kamuoyunu olumsuz olarak etkilemiyor mu? 4) Savcılar ve yargıçlar, önlerine gelen emniyet raporlarındaki iddiaları yeterince incelemeden, her iddiayı doğru kabul edip buna göre mi karar oluşturmaktadır? 5) Adalet mekanizması siyasal iktidarın doğrudan etkisi altına mı girmiştir? Ve şimdi Attilâ İlhan’a yakışan son soru: Başta sayılan dava ve mahkemelerde, yukardaki soruların ışığında dile getirilen sorunlarla ilgili uygulamalar aynı mıdır? Yoksa her mahkeme, her davada farklı bir uygulama mı ortaya koymaktadır? Habur’dan gelen sanıklarla KCK davasındaki sanıklara… Silivri’deki davalardaki sanıklarla Deniz Feneri davasındaki sanıklara… Şike soruşturmasındaki şüphelilerle öteki davalardaki şüphelilere… Aynı biçimde mi davranılmaktadır? Urfa meydan savaşı! ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Aralarında kız alıp verme meselesinden dolayı husumet bulunan Gezer ve Aslan ailesinin fertleri arasında önceki gece yine tartışma çıktı. Sancaktar Mahallesi’nde meydana gelen kavgada Celal Aslan, hasmı olan Tarık Gezer’i bıçakla yaraladı. Yaralanan Gezer hastaneye kaldırılırken Aslan ise gözaltına alındı. Aslan, dün mahkemeye sevk edilince iki aile yine karşı karşıya geldi. Aslan ve Gezer ailesine üye 50 kişi arasında çıkan tartışma bir süre sonra kavgaya dönüştü. Bıçak, av tüfeği, sopa, demir ve testere gibi aletlerin kullanıldığı kavgada 16 kişi gözaltına alındı. KÖ P E K C N AY E T N D E Ö R N E K K A R A R METE KIZIK İZMİR İzmir’in Torbalı ilçesinde geçen yıl horozlarını yediği gerekçesiyle iki yavru köpeği öldüren A.Y, hapis cezasına çarptırıldı. Hayvanseverler, sahipsiz hayvanlara yönelik şiddetin de aynı kapsamda cezalandırılmasını istiyor. Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada hâkim Tülin Akbey, 1.5 ve 2.5 aylık iki köpeği öldürdüğü belir lenen sanığı TCK’nin 151/1 maddesi gereğince iki kez ayrı ayrı 3 ay 10 gün hapis cezasına çarptırdı. Daha sonra A.Y’nin cezasının 2 yıl denetimli olarak ertelenmesine karar verdi. Köpeklerin sahibi davacı Burcu Batur, “Ben bebeklerimi sokakta bulmuş ve evlat edinmiştim. Ancak sanık, horozunu yedikleri gerekçesiyle onları öldürdü. Bu kararla adalet yerini buldu. Acım kısmen hafifledi” dedi. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) İzmir Temsilcisi Esin Önder de “Karardan memmunuz. Ancak 5199 sayılı yasaya göre sahipsiz hayvanlara karşı işlenen cinayet, işkence, itlaf ve tecavüz Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendiriliyor. Torbalı’daki bu cinayette hayvanlar sahipsiz olsaydı, sadece para cezası verilecekti. Bu durum yasanın değiştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha ortaya koyuyor” diye konuştu. Çerkezköy’de utanç TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) Çerkezköy ilçesinde, sevgilisinin kızı 14 yaşındaki H.B.A’ya fiili livata yoluyla tecavüz ettiği iddia edilen emekli 61 yaşındaki V.Y. mahkemece tutuklandı. Eşinden boşanan 45 yaşındaki G.Ç. 4 yıl önce, ilköğretim 8. sınıf öğrencisi kızı H.B.A’yı da yanına alarak V.Y’nin evine yerleşti. V.Y, H.B.A’yı taciz edip fiili livata yoluyla ilişkiye girdi. Annesine anlatmasına rağmen sonuç alamayan H.B.A, önceki gün başından geçenleri polise anlattı. Yapılan sağlık kontrolünde H.B.A’nın cinsel saldırıya uğradığı ve psikolojisinin bozulduğu tespit edildi. Suçlamaları kabul etmeyen V.Y. tutuklandı. H.B.A. ise bir yetiştirme yurduna yerleştirildi. Suç makinesinin silahı bulundu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’in Ödemiş ve Aydın’ın Didim ilçelerinde mart ayında düzenlenen operasyonda, 11 kişiyle birlikte tutuklanan ve suç örgütü elebaşı olduğu ileri sürülen Taner Gündoğdu’nun (36) babasının evinde yapılan aramada, 4 kişinin öldürülmesi ve 2 kişinin yaralanmasında kullanıldığı tespit edilen 3 ruhsatsız tabanca ele geçirildi. Tren kazası: 3 ölü ELAZIĞ (Cumhuriyet) Bingöl’ün Solhan ilçesinden Elazığ’a yolcu taşıyan Orhan Çiftçi’nin kullandığı yolcu minibüsü, Kızılay Mahallesi’ndeki hemzemin geçitte lokomotif ile çarpıştı. Kazada 3’ü ağır, 10 kişi yaralandı. Yaralılardan minibüs şoförü Orhan Çiftçi (47) ile yolcularından Saniye Yılmaz ve Fahrettin Karlı yapılan tüm müdahalelere karşı kurtarılamadı. C MY B C MY B