18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne Y Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB B Ankara 28 31 32 29 33 33 35 26 24 27 26 27 30 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B PB PB B B B B B B Y 31 31 28 29 32 31 37 38 33 35 30 25 25 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih PB Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y 25 24 22 24 21 22 23 23 20 19 21 32 18 Belgrad PB 26 Sofya Y 22 Roma Y 27 Atina A 32 Zürih A 24 Moskova B 25 Aşkabat A 34 Taşkent A 39 Baku PB 33 Bişkek A 33 Tiflis B 30 Kahire A 36 Şam A 35 3 TEMMUZ 2011 PAZAR Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı çok bulutlu, Edirne, Kırklareli, Kars ve Ardahan çevreleri sağanak diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı iç ve batı bölgelerde 3 ile 5 derece artacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada üzerinden 61 yıl geçti. Küçük bir Amerika olmaktan vazgeçtik; Türkiye bir yüzyıla yakın süredir klasik anlamda demokrat bir ülke olmayı bile başaramadı. Hâlâ yatıp kalkıyor; söz ve düşünce özgürlüğünü, insan haklarını kısıtlamayan bir anayasa yapmaktan söz ediyoruz. Yargı erki üzerinde tartışma üzerine tartışma yapıyor; ama kimi konularda ABD’yi örnek alırken… oradaki yargıç ve savcıların davranışlarını anımsamıyoruz. Amerika’da yargı erkine örnek olacak çarpıcı bir olay yaşandı. Bir süre önce oteldeki odasında Afrika kökenli temizlikçi kadına saldırdığı, sekse zorladığı için IMF gibi saygın bir kuruluşun başkanı Dominique Strauss Kahn (DSK) tutuklandı... 14 Mayıs’ta DSK’yi tutuklayan mahkeme, müstafi IMF Başkanı’nı 1 Temmuz’da serbest bıraktı. Yargıç bu karara nasıl vardı? DSK’nin görevlendirdiği özel dedektifler ve savcılık, saldırıya uğradığını iddia eden kat hizmetçisinin yaşamını, ifadesini büyüteç altına aldı. İki koldan yürütülen araştırmalar kadının pek çok konuda bir dizi yalan söylediği, hatta ifadesinde çelişkilerle, uyuşturucu çetesiyle ilişkisi olduğunu saptadı. Araştırmaların dikkat çekici yanı; savcı, DSK’yi mahkum ettirecek deliller ararken, suçlamayı kanıtlamayan öğeleri hasıraltı etmedi. Yargıç da 18 Temmuz’da yapılması gereken duruşmayı öne alarak DSK’nin ev hapsine son verdi. Bu olay yakın geçmişte ve son olarak seçimler sırasında Türkiye’de yaşanan benzeri olayları ve sonuçlarını anımsatıyor. Önce CHP’de ve sonra MHP’de, seks kasetleri ile kimi siyasetçiler suçlandı. CHP’de genel başkan istifa etti. MHP’de başkan yardımcıları hem adaylıktan ayrıldı hem de genel başkan yardımcılığı görevlerini bıraktı. Hükümet yargının olaylara el koyduğunu söyleyerek kenara çekildi ve anayasanın emri doğrultusunda özel yaşamın gizliliği ihlal edildiği gerekçesiyle skandal kasetleri kimin veya bir kuruluşun üretip üretmediğini bulup çıkarmak görevini umursamadı bile. Ya savcılar? Soruşturma yaptılar veya yapıyorlar. Aylardır şöyle veya böyle bir sonuca ulaştıkları ne duyuldu ne de açıklandı. Kaset saldırısıyla sarsılan partiler ise, gerekli araştırmayı emrindeki istihbarat servislerine yaptırmadı diye hükümeti suçlamakla yetindiler. Gerçek nedir araştırmadılar. Kasetlerle ilgili “sürekli araştırma” yapacak bir komisyon kurmayı, bu komisyonun emrinde bu türlü olayları araştırma yetisinde olanları görevlendirmeyi düşünmediler bile. Kasetlerden çıkan sonuca rıza göstermek veya sonuçtan yararlanmak! Mantıkları bu; özetlersek ört ki ölem! Ne savcı, ne mağdur kişi ve o kişilerin bağlı olduğu partiler; Amerika’dakine benzer girişimlerde bulunmayı, kaset olaylarının arkasını bırakmamayı düşünmediler bile. Amerika’da yargıç; suçlayanın yalan söylediği önüne getirilince sanığı salıveriyor. Bizde ise savcılar ve yargıçlar; kimi resmi kuruluşlarca iddianamede yer alan kasetlerin sonradan sanık aleyhine yeniden düzenlendiğini kanıtlayan belgeleri dikkate almıyor, sümen altı ediveriyor. Delillerin gerçeği yansıtmadığını kanıtlayan sanığı tahliye edeceği yerde, hakkında deliller toplanamadı diye, üstelik görev zafiyetini itiraf eden bir karar alıyorlar. ABD başkanları ant içerek göreve başlıyor; “Küçük Amerika’da” ise: Tutuklu milletvekillerinin tahliye sorunu ant içmeye boykotla başladı. Gündeme getirilen Kılıçdaroğlu’nun ve hukukçu çevresinin söylediği gibi ant içme TBMM çalışmalarına fiilen katılmak için zorunlu değil. Söyledikleri gibi; ant içme “bir formalite” mi? Yoksa anayasa gereği mi? Formalite diyen CHP; böylece hem ant içme boykotunu sürdürmeyi, hem de Meclis çalışmalarına katılmayı kabul ettirmek istiyor. Rıza Türmen’e göre anayasada zaten ant içmek Meclis çalışmalarına katılmayı dayatan bir koşul değil... Oysa; anayasanın ant içmeyi öngören 81. maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, ‘göreve başlarken’ aşağıdaki şekilde ant içerler” diyor ve sonra ant içme metnini yazıyor. Acaba, AİHM’nin ant içmenin zorunlu olmadığını kayda alan bir kararı var mı; Türmen açıklasa da öğrensek! Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, TBMM Başkanlığı için adaylığını koyduktan sonra yaptığı ilk açıklamada tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemesi nedeniyle yaşanan kriz konusunda “Yeni bir sayfa açalım. Sorunları Meclis çatısı altında çözebiliriz” ifadesini kullandı. Çiçek henüz kendi adaylığı gündemde değilken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir görüşme yapmıştı. Kılıçdaroğlu bu görüşmeden önce ve sonra verdiği demeçlerde Çiçek’in “uzlaşmacı” kimliğini ön plana çıkararak aday olması halinde kendisini destekleyeceklerini ifade etmişti. Kılıçdaroğlu: Çiçek Katkı Sunarsa Memnun Oluruz şebilir mi? Dün bu soruyu kendisine yönelttiğimde Çiçek, “Sayın Kılıçdaroğlu pazar gününe kadar Yunanistan’da. Ben de Simav’da olacağım” yanıtını verdi. CHP lideri pazar akşamı Ankara’ya geldikten sonra bir temas olabilir mi? Bağlayıcı bir açıklama yapmaktan kaçınan Çiçek, yaptığı “yeni sayfa” çağrısına CHP liderinden gelecek yanıtı önemsediğini his HP desteği için çözüm lazım Şimdi kamuoyundaki genel beklenti Çiçek’in, ismi etrafında sağlanan bu mutabakatı, krizin çözümü yönünde kullanabileceği şeklinde. Yarın Meclis Başkanlığı seçiminin ilk tur oylaması yapılacak. AKP oylarıyla üçüncü turda seçilmesi kesin olan Çiçek, muhalefetin de desteğini alarak ilk turda seçilmeyi arzu edecektir. Bunun gerçekleşmesi için CHP’nin Meclis’e girip oy vermesi gerekiyor. Ama yemin etmedikleri sürece oy kullanmaları mümkün gözükmüyor. C settiriyor. Kılıçdaroğlu ile Sosyalist Enternasyonal toplantısının ardından geçtiği Batı Trakya’dan görüşme imkânı bulduğumuzda Çiçek’in TBMM Başkanlığı adaylığına olumlu baktıklarını yineledi. Yaşanan krizin çözümü konusunda Çiçek’ten beklentisi konusunda ise yanıtı, “Sayın Çiçek çözüm için katkı sağlarsa memnun oluruz” şeklinde oluyor. Yarın Ankara’da önce AKP grubu ardından Meclis Başkanlığı birinci tur oylaması yapılacak. Çiçek’in seçimi için AKP ile CHP ve BDP arasında yürütülecek gizli müzakerelerden “boykot” ve “yemin etmeme” eylemlerini bitirebilecek sürpriz sonuçlar çıkabilir... GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY diği ölçüde demokrasiyi, adaleti, eşitliği, bilimi üretti. Çoğu zaman da aklını özgür tutabilmek için bedenini feda etmek durumunda kaldı. İnsanlık tarihinin bütün sayfalarını, yeryüzündeki bütün mücadelelerin taraflarını bir cümleye indirmek gerekirse şöyle söylenebilir: Özgürlükten yana olanlar ve olmayanlar. Örneğin Osmanlı’nın binlerce sayfaya sığmayacak 19. yüzyıl son çeyreğinin gerçeği şudur: Baskıcı Sultan II. Abdülhamit’in uygulayıcıları ve “hürriyet şairi” Namık Kemal’le özetlenebilecek mücadele insanları... Bir aydın, ülkesinin geleceğini her şeyin önüne koymuşsa, ne pahasına olursa olsun gerçekleri yazmayı ilke edinmişse, yeri devletin çok önemli bir katı da olabilir, devletin en zalim zindanı da... Yönetimi eleştiren yazıları nedeniyle Namık Kemal’in gazetesi İbret sık sık kapatıldı. Kapatmak yetersiz kalınca 1873’te tutuklanıp Magosa Zindanı’na kapatıldı. Burada yattığı 38 ayda en önemli eserlerini üretti. Aynı Namık Kemal, 1876’da Şurayı Devlet üyesi oldu, Kanunu Esasi’yi (anayasayı) hazırlayan kurulda yer aldı. Aynı Namık Kemal, 1877’de tutuklandı. 5 ay sonra serbest bırakıldı. İstanbul’dan uzak tutmak için Midilli’ye gönderildi. Tutuklama nedeni şuydu: “Padişahı devirmeye teşebbüs etmek!” Ama suçun delili yoktu. Bir jurnal üzerine tutuklanmıştı. İddiaya göre Namık Kemal, bir dost meclisinde, “Hurma ile kuru üzüm karıştırılır, üç kere kaynatıp koyulaştırılınca, güzel olur” demişti. Namık Kemal’i tutuklayanlar bu sözü şöyle delillendirmişlerdi: “Şahıs burada, Abdülhamit’ten önceki iki padişah indirildi, üçüncüsü de indirilirse iyi olur, demek istemiştir.” 48 yıla onca mücadeleyi ve eseri sığdıran Namık Kemal, Silivri’nin az ötesinde yatıyor. O bugün vatan ve hürriyet şairi olarak yaşıyor ama ona kıyanlardan geriye kıymık yok. Türkiye bugün de görünümü farklı ama özü benzer bir süreçten geçiyor. Tartışma şu: Henüz suçlu olup olmadığı kesinleşmemiş insanlar hapiste tutulsun mu tutulmasın mı? Ortaçağda krallar tutuklamayı bir ceza olarak uyguluyorlardı. Ama daha dürüstçe. Kral, düşüncelerini beğenmediği bir kişi için şu emri veriyordu: “Onu hapse atın, yargılayıp yargılamayacağıma sonra karar vereceğim.” Belli bir süre hapiste kaldıktan sonra serbest bırakılıyordu ya da yargılama yapılıyordu. Bugün ise 21. yüzyıl Türkiyesi’nde, yargılıyormuş gibi yapıp hapsetme uygulaması var. Bazen kamuoyunca tanınan birkaç kişinin yaşadığı böyle bir haksızlık, aynı zalimliğin kurbanı olan binlerce kişinin durumunu gündeme getirebilir. O birkaç kişi etrafında dönen tartışma, sorunun büyüklüğünün ortaya konmasını sağlayabilir. Böylece kökten bir çözüm süreci başlayabilir. Bunu diliyorum... Meclis’teki yemin törenini, hücremde demir parmaklıklara yaslanarak izledim. 18.45 sıralarında sıra İzmir’e geldiğinde içimde bir heyecan dalgası kabardı. Adımla birlikte alkışları duymak özgürlük gibi bir şeydi. Bugünler de geçecek, arkasında iki kesim bırakacak: Özgürlükten yana olanlar ve tutsaklıktan yana olanlar. Özgürlüğü alkışlayanlara selam olsun... Batum: MHP’deki emanet oylar geri döndü Yaşanan krizin CHP ve liderine yönelik kamuoyundaki desteği olumsuz etkilediği iddiaları var. Bu görüşü, yemin etmeme kararının en güçlü savunucularından CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’a yönelttiğimde değerlendirmesi şu şekilde oluyor: “CHP tabanı da Meclis grubu da liderlerinin dürüst ve onurlu adımından çok mutlu. Bugün seçim olsa 12 Haziran’dan daha fazla oy alırız. MHP’ye giden emanet CHP oyları da o partinin kendi milletvekilinin tutukluluk haline kayıtsızlığı nedeniyle bize geri dönmüştür. Gerçek anlamda laik demokratik hukuk devletini kimin savunduğu görüldü. En az 23 puan daha fazla alırız.” Batum, “yemin etmeme” sürecinin parti içi çekişmeye yansımasını da şöyle değerlendiriyor: “Kılıçdaroğlu’nun demokratik Cumhuriyete sahip çıkan duruşu ile örgütümüz gurur duyuyor. ‘Kurultay yapılsın’ diyenler bile imzalarını geri alıyor. Genel Merkez’e destek mesajları yağıyor.” ne Cemil Çiçek’in uzlaşmacı kişiliği yetmez çözüm için. Sadece Başbakan Erdoğan isterse çözülür bu mesele” diyor. Yargının ve hükümetin adım atmaması durumunda önerilerinin ne olacağı sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “1. Hâkimlere AİHM kararlarını bilgi notu olarak aktarmak. Buna uymayan hâkimler hakkında soruşturma başlatmak. 2. CMK 102. maddedeki tutukluluk süreleri kısaltılabilir. 3. CMK 100. maddeye delil karatmanın ne olduğu, kaçma şüphesinin ne olduğu açıkça yazılır. 4. Anayasa değişikliği yapılarak milletvekillerinin dokunulmazlığının olmadığı ama tutuklanamayacakları hükmü getirilir.” içek’in kulağı Kılıçdaroğlu’nda Çiçek ile Kılıçdaroğlu’nun çarşamba günü yaptıkları görüşmede BDP’nin “boykot” CHP’nin ise “yemin etmeme” biçiminde uyguladıkları Meclis çalışmalarını protesto eyleminin nasıl sona erdirileceği uzun uzadıya görüşülememişti. Acaba yarın yapılacak birinci tur oylama öncesinde Çiçek ile CHP arasında bir temas gerçekle Ç Meclis Başkanlığı seçim sürecinin de krizi bitiremeyeceği kanaatinde olan Batum, “AİHM kararları ve geçmiş uygulamalar dikkate alınsa sekiz tutuklu vekil yargı tarafından çoktan bırakılmalıydı. Ama siyasi irade istemiyor. Ne Cumhurbaşkanı’nın girişimleri ek belirleyici Erdoğan T ‘Karanlıkta kalan dava’ um:ag Yayın Yönetmeni Orhan Tüleylioğlu, Sivas katliamıyla ilgili araştırmalarını “Yüreklerimiz Hâlâ Yangın Yeri” adlı eserinde topladı SELDA GÜNEYSU ANKARA Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Yayın Yönetmeni Orhan Tüleylioğlu, Sivas’ta, 1993’te, Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin kuşatılıp yakılmasıyla ilgili olarak yaptığı araştırmaları “Yüreklerimiz Hâlâ Yangın Yeri” adlı eserinde topladı. Tüleylioğlu’nun bu kitabı, bu güne değin Sivas olaylarıyla ilgili yazılmış en geniş kapsamlı kitap olması bakımından da önem taşıyor. Tüleylioğlu, neden böyle bir kitap yazmak istediğini şu sözlerle anlatıyor: “Madımak’tan yükselen dumanın bütün ülkeyi sardığı, soluksuz bıraktığı o günden bugüne 18 yıl geçti. Her şey polisin, askerin, devletin gözleri önünde olup bitti. Yaşamlarını yitiren 33 aydın hiç unutul madı. Otelde sıkışıp kalan insanlar ‘Bizi kurtarın’ diye feryat ederken oteli ateşe veren güruhun, keyif içinde alevlerin yükselmesini seyredişleri, olay sonrasında siyasilerin yaptığı açıklamalar hiç unutulmadı. Tüm bu yaşananlar dile gelmeliydi, anlatılmalıydı...” Tüleylioğlu, olayın ardından TBMM’de kurulan komisyonun, 15 gün gibi kısa bir sürede hazırladığı raporun bugüne değin hiçbir yerde detaylı olarak işlenmediğine vurgu yapıyor. Tüleylioğlu, “Bana göre katliam henüz aydınlatılmamış bir dava... TBMM komisyonu raporunda, olayı ‘kitle psikolojisinin yarattığı şiddete’ indirgemiş! Aylar öncesinden organize edilen olayı, ‘ani bir gelişme’ olarak göstermiş! Bu raporu enine boyuna incelenmeli. Ben kitapta, raporu en ince ayrıntılarıyla irdeledim” diyor. Madımak anmasında kaza Muğla Fethiye’de Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivali kapsamında, Madımak Oteli’nde katledilenlerin anısını yaşatmak amacıyla, şair ve yazarlardan oluşan 35 yamaç paraşütçüsü, 1980 metre yüksekliğindeki Babadağ’dan uçuş yaptı. Kontrolden çıkan bir yamaç paraşütü yere çakıldı. Yamaç paraşütündeki Okan Üniversitesi Aşçılık Bölümü öğretim görevlisi Sevgi Çekiç ile paraşüt pilotu Okan Arıkan yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralıların çeşitli yerlerinde kırık olduğu belirlendi. (Fotoğraf: ÖZCAN ÖZGÜR) GÜNAY: SÜREKL HATIRDA KALACAK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Sivas olaylarının hafızalardan silinmesini engelleyecek bir anısal düzenlemenin yapılmış olmasını, bu vahşette yaşamını yitirenlere karşı gecikmiş bir ödevin yerine getirilmesi saydığını söyledi. Günay, yayımladığı mesajında, “Bu düzenleme sayesinde 15 yıl boyunca içinde bu acı olayla hiç bağdaşmayacak işlerin sürdürüldüğü alan, bir ibret merkezine dönüşmüş olacak, çeşitli sebepler kullanılarak insanımızın çatışmalara sürüklenmesini sağlamaya çalışan bir acı olay sürekli hatırda kalacaktır.” Silivri otogarında operasyon İstanbul Haber Servisi Silivri otogarında bir otobüste 2 silah, 2 el bombası ve çok sayıda patlayıcı maddeyle yakalanan kişi, adliyeye sevk edildi. Bu kişinin, “yasadışı bir örgüt” adına 1998 yılında “silahla adam öldürmek” suçundan girdiği, cezaevinden sağlık nedenleriyle 2001’de tahliyesinden sonra silahlı eğitim almak üzere illegal yollardan yurtdışına çıkış yaptığı ve sonra Türkiye’ye giriş yaptığı iddia edildi. Nöbet tutarken intihar etti BALIKESİR (AA) Bigadiç İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı Yağcılar Köyü Jandarma Karakolu’nda görev yapan er Musa Ertürk (21), karakolun önündeki kulübede nöbet tuttuğu sırada silahıyla başına ateş ederek yaşamına son verdi. Beş aylık asker olduğu bildirilen Ertürk’ün, yaklaşık 1.5 yıl önce ağabeyinin de intihar ettiği ve psikolojik tedavi gördüğü belirtildi. Balyoz’da üç asker tutuklandı İstanbul Haber Servisi Balyoz Planı soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan 5 askerden 3’ü tutuklandı. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne valizleriyle gelen askerlerin, savcı Hüseyin Ayar tarafından ifadeleri alındı. Tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilen askerlerden Tümamiral Erdem Caner Bener, emekli Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu ve Albay Aziz Yıldız tutuklanırken Bir yarbay ile bir albay ise serbest bırakıldı. Casusluk davasında 2 tahliye İstanbul Haber Servisi Şantaj ve askeri casusluk iddialarına ilişkin emekli Albay İbrahim Sezer’in de aralarında bulunduğu 56 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıklar Üsteğmen Mehmet Emrah Küçükakça ve Astsubay Yiğit Ali Adlığ tahliye edildi. 13 tutuklu sanığın, haklarında kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların devam etmesi, delillerin yeterince toplanmamış olması gerekçeleriyle tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. Dava 5 Ekim’e erteledi. Atlasjet uçağında arıza İstanbul Haber Servisi Atlasjet Hava Yolları’na ait Airbus A 330 tipi uçak, İstanbulBodrum seferini yapmak için Atatürk Havalimanı’ndan kalkış için pist başına ilerlediği sırada yabancı bir cisim lastiklerine hasar verdi. Uçağın ön iniş takımında bulunan sol lastiğin çeşitli yerlerinden delindiği görüldü. Lastikleri değiştirilen uçak, iki saatlik gecikme ile Bodrum’a uçtu. ANKARA (AA) Sayısal Loto çekilişinde kazanan numaralar “5, 8, 9, 19, 31 ve 47” olarak belirlenirken 6 bilen çıkmadı. 1 milyon 394 bin 573 lira 25 kuruş haftaya devretti. 5 bilenler 2 bin 150 lira 95’er kuruş, 4 bilenler 31 lira 75’er kuruş, 3 bilenler 4 lira 55’er kuruş kazandı. C MY B C MY B Sayısal 1.3 milyon lira devretti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle