22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 19 uzak tutmayı pekâlâ biliyorsunuz” diyordu. Bugünkü iktidar, inatla orada bir Utanç Müzesi ya da İnsan Hakları Müzesi kurmaktan kaçındı. Bu yazıyı yazarken, cumartesi günü Sivas’ta yaşananları henüz bilmiyorum… Ama tahmin edebiliyorum... Bildiğim, ortaya o utanç müzesi kurulmadıkça yanmaya devam edeceğimiz… Toplumsal belleğimizde açılan yarayı, küllerle örtbas edemeyiz. Unutulmuşluğa terk edemeyiz. Yok sayamayız. Olmamış gibi yapamayız. Gözümün önünden hiç gitmiyor… Geçen hazirandı. Kurtarılmış bir haziran… Hulki Aktunç, Metin Altıok Şiir Ödülü’nü, sevgili Füsun Akatlı’nın elinden alıyordu. Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nin güzelim tiyatro salonundaydık. O, şairlerin hası ve ası, şiirini hem geçmişle hem gelecekle çoğaltandı. Öykülerinde, kurduğu “dil” ve “dünya” ile algılarımı değiştiren, dönüştürendi. O haziran akşamı: Kucaklaşmalara şiir, müzik, dayanışma ve gözyaşları katılıyordu. İzleyiciler arasında Leyla Erbil ve Yaşar Kemal; sahnede Ataol Behramoğlu’nun dizelerini müziğe şarkıya döken Zülfü Livaneli… İnsanın hası, sanatın, edebiyatın hasıyla kanatlanıyorduk. En çok, Hulki Aktunç’un yeniden Cumhuriyet’te yazmasıyla duyduğumuz sevinci paylaşıyorduk. “Arı Düşünce” başlıklı köşesinin ilk yazısında, sınıfsal bakış açısını hepimize bir kez daha anımsatmıştı! “Yansak da kül yutmayalım” diyerek… “Kalem ve Toprak” şiirinde şöyle diyordu: “Bir kalem dikin toprağıma / İki ucu da açılmış sipsivri / Bir elime bir gece yapraklarına Bir kalem dikin toprağıma / Tam da erken bahar vakti / Azar da kök salar belki / Elim gece yapraklarına Bir kalem dikin mezarıma / Yan yana gelmemiş / Sözcükler var daha”… Işık içinde yatsın. Sözcükleriyle aydınlanmayı sürdüreceğiz… Belki yanarak, ama kül yutmadan… Mardin Sinema Derneği, kentin ‘Mardinwood’a dönüşebilmesi için daha yapılacak çok iş olduğu kanısında Mardin’in orta yeri sinema AYŞEGÜL ÖZBEK lk olarak insan hakları belgesellerinin gösterildiği Mardin Açıkhava Sineması’nda manzaraya karşı film izleniyor. nsanları Yakmak Serbest Onları Anmak Yasak Yangın dinmiyor. İçimdeki ve dışımdaki yangın sürüyor hâlâ! Ortaçağda değildi. 18 yıl önceydi. 2 Temmuz’daydı. Sivas’taydı. Göz göre göre, planlı programlı, bilerek isteyerek 35 aydınımızı yaktılar, yok ettiler. Ben unutmadım. Hazırlıklarını önceden yapmışlardı. “Müslüman Kamuoyuna” diye başlayan bildiriler dağıtılmış, yerel gazetelerde yayımlanmıştı. Sonradan bu bildirilerin Sivas Emniyet Müdürlüğü’nde hazırlandığı, oradan yollandığı ortaya çıkacaktı. Hiç unutmadım. 8 saat sürmüştü emniyet güçlerinin ve askerin seyrettiği katliam… Başbakan Tansu Çiller’in “Otel dışındaki vatandaşlara bir şey olmadığı için sevinçliyiz” dediği katliam… “Gazanız mübarek olsun Müslüman kardeşlerim” diyerek Refah Partili Belediye Başkanı’nın fetva verdiği, valinin ciddi bir şey olmadığına inandığı katliam… Hiç ama hiç unutmadım. O gün orada yakılan sadece 35 aydınımız değildi. Hukuk devleti anlayışı, düşünce özgürlüğü, insan hakları, yaşama hakkı, değer yargıları, Cumhuriyetin temel ilkeleri de yanıyordu. Unutmadım. Sonraki o korkunç duruşmaları da unutmadım: Ankara’da… Göstermelik sanıkların “Bir Sivas yetmez” haykırışlarını… Sanıkların tehditleri karşısında hâkimlerin, savcıların ve biz gazetecilerin korkup kürsülerin, sıraların altına saklanışımızı…Ve davaların zamanaşımına uğramasını… Önceki gün açıklandı: Sivas Valisi, Madımak önünde toplu anmaya izin vermeyecek diye… Katliamı engelleyemeyenler, sevdiklerimizi anmayı engelliyor! Bu da unutulmamalı. Yazar Zeynep Altıok Akatlı, bu yasağın hesabını sorarken, “Sizin hiç babanız yandı mı? Hiç evladınız öldü mü? Siz kimi o otelden uzak tuttuğunuzun farkında mısınız? Oradan uzak tutamadıklarınızı adaletten Fotoğraf: UĞUR AYDIN MARDİN – Eski taş evleri ve köyleriyle doğal bir sinema platosu olan Mardin, nasıl “Mardinwood” olur? Seçim sürecinde ortaya atılan bu fikri, etkinliklerini, projelerini ve yeni açık hava sinemasını Mardin Sinema Derneği’nin (MSD) emektarları anlattı. Bugünün dernek başkanı, 2004–2006 döneminin Mardin Kültür Müdürü Mehmet Baran geçenlerde altıncısı son bulan Mardin Film Festivali’ni başlatan kişi. 2006’da festivali başlatıp 2008’de derneği kurma kararı alıyorlar. Ama geçen yıl bir anlaşmazlık sonucu yerelde çalışan MSD, organizasyonla yollarını ayırıyor. MSD iki yıldır festivalde yer almasa da yıl boyunca çalışmalarını sürdürüyor. Baran, festival başladığında Mardin’de sinema salonu olmadığını, bu nedenle de sloganlarının “sinemasız kentte sinema” olduğunu hatırlatıyor: “Kültür Müdürlüğü’ne ait düğün salonunu 2009’da sinema salonuna dönüştürdük. Vizyon filmlerini getirmek için işletmeyi kurduk.” Oysa Derneğin Genel Sekreteri Hakan Irmak ise festival kapsamında hâlâ devam eden “sineması olmayan şehir” ifadelerinin yanlış olduğunu söylüyor. “Bir açık “Kentin koruma imar planları henüz tamamlanmamış. Kentsel dönüşüm projesi sürüyor. Restore edilmesi gereken yüzlerce ev ve sokak var. Ne zaman bir işi bitirirseniz o zaman alkışlanırsınız.” bir de kapalı sinemamız var artık. Kızıltepe’de de sinemalar var.” Derneğin etkinlikleriyle daha çok Başkan Yardımcısı Sait Tunç ilgili. 40’a yakın üyenin çoğunluğu memur, doktor, öğretmen ve öğrenci. “Kış boyu haftanın iki günü dernekte gösterimler yapıyoruz. Kürt, İran sineması, sinemanın tarihi gibi konular üzerine çalışıyor ve tartışıyoruz. Birçok kısa film çıktı atölye çalışmalarından. Goethe Enstitüsü’yle birlikte ortak çalışmalar yürütüyoruz. Maksat yereldekilerin ve dışarıdan gelenlerin derneği sahiplenip ayakta tutmaları.” Derneğin destek olduğu Mezopotamya’ya bakan 450 kişilik bir açıkhava sineması da British Council’in “My City” projesi kapsamında Mardin’de hayat buldu. Ekim 2010’da açılan Mardin Açıkhava Sineması’ndaki ilk gösterimler İnsan Hakları filmleri başlığı altında mayıs–haziran aylarında yapılmış. Tunç, herkesin arkadaşlarıyla, ailesiyle birlikte manzarayı önlerine alarak film izlediklerini anlatıyor. Yakın zamanda da İngiliz, İrlanda yapımı filmlerin gösterimleri olacak. Tunç yerelin önemini her fırsatta vurguluyor. Bu nedenle kendilerini Mardin’de sinema için danışılacak tek kurum olarak görüyor. “Bu işler masa başında olmuyor. Yerelin gücü çok önemli. Buranın efsanelerini, insanını burada yaşayan biz biliriz.” Köydeki çocuklara film gösterimi yapmak için Sosyal Destek Programı’na proje sunan ekibin bir de hayali var: Mardin Sinema Akademisi kurmak. ‘Mardinwood’ süreci Mardin’in sinema platosu olmasına, “Mardinwood” meselesine gelince... Daha yolun çok başında olunduğu herkesin ortak fikri. Baran’a göre şehir henüz buna hazır değil: “Şehrin koruma imar planları bitmemiş, kentsel dönüşüm projesi devam ediyor. Bu böyle söylemlerle olacak bir şey değil. İcraat gerekli. Ne zaman bir işi bitirirseniz o zaman alkışlanırsınız. İş bitirmeden alkışlanmak yanlıştır.” Mardin’de restore edilmesi gereken yüzlerce ev ve sokak olduğunu anlatan Ba ran, önceliğin yerel değerlere saygı göstermek olduğunu söylüyor. Irmak da, “Mardin’de sinema kültürünün gelişmesine katkısı olan bir dernek olarak Mardinwood sürecine destek veririz. Biz bu şehre çok şey verdik, vermeye de devam ediyoruz” diyor. Irmak, Kültür Bakanlığı’nın film platosu için altı ili pilot seçtiğini, Mardin ve Antalya’nın birinci sırayı aldığını anlatıyor. Dört ay önce merkeze alınan Vali Hasan Duruer’in çabalarıyla ilerleyen tarihi dönüşüm projesinin öneminden söz ediyor. Mardin, 8 bin yıllık tarihi dokusu ve taş evleriyle görsel açıdan bir nimet olsa da bazı pürüzler var. Doğal sarı taş evlerin cepheleri çanak antenlerle beyaza bürünmüş sanki: “Mardin’de bir altyapı sistemi oluşturulsa Mardin doğal olarak bir platoya dönüşür.” Komisyonların önemine değinen Irmak yerel yönetimlerin, valiliklerin, Kültür Bakanlığı’nın dışında yönetmen, senarist, yapımcıların da sürece destek vermeleri gerektiğini söylüyor: “Fikir çıksın, nereyi nasıl kullanacağız, nasıl stratejiler uygulayacağız konuşulsun. Bu bir süreç. Bu süreci 10 yıla yayıyorum. Kültür Bakanlığı’nın böyle bir düşüncesi varsa bütün bunları göz önünde bulundurması gerekir.” ‘Kalem ve Toprak’ 12. BÜYÜKÇEKMECE ULUSLARARASI KÜLTÜR VE SANAT FEST VAL BAŞLADI 42 ülkenin renkli yürüyüşü Kültür Servisi Bu yıl 12’ncisi düzenlenen Büyükçekmece Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali, İstiklal Caddesi’nde düzenlenen yürüyüşle başladı. 42 ülkeden gelen 1000’in üzerinde konuğun yöresel giysileriyle katıldığı yürüyüşe yurttaşlar da ilgi gösterdi. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivali’nin Türkiye’nin tanıtımı için yapılan en önemli festival olduğuna dikkat çekerek “UNESCO bizi festival alanında dünya şampiyonu ilan etti” dedi. Ardından da Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konuldu. Festival kapsamında, Büyükçekmece Belediyesi Mimar Sinan Musiki Derneği’nin konseri, Büyükçekmece Dünya Kostümleri Müzesi’nin açılışının yanı sıra, yerli ve yabancı halkoyunları topluluklarının gösterileri, uluslararası heykel sempozyumu gibi bir dizi etkinlik yer alıyor. Küratörlüğünü heykeltıraş Kemal Tufan’ın yaptığı heykel sempozyumuna dünyaca ünlü heykeltıraşlar katılacak, eserleri Büyükçekmece’nin çeşitli yerlerinde sergilenecek. Yanı sıra, Zuhal Olcay, Fatih Erkoç, Candan Erçetin’in de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı konser verecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle