Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 10 TEMMUZ 2011 PAZAR 6 HABERLER Fazlı Erdoğan AKP vekilliği döneminde kamudan aldığı işlerle 11.2 milyon liralık sermayeye ulaştı Altı yılda servet MURAT KIŞLALI ki Kral Olmaz Öncelikle durumu anlatan bir vecize yazalım: “Her muhalif güçlü odak, iktidarın/muktedirin tadını tadacaktır..” Bu ülkede tek bir güç/iktidar odağı vardır ve olabilir. Bütün diğer önemli iktidar odakları, bir açıkları bulunduğu an ya da düzenlenmiş belgelerle derhal polisçe defteri dürülecektir.. Sanıyor musunuz ki bu salt bir şike operasyonudur. Şike olabilir, yazılanların bir kısmı doğru olabilir, kulüp yöneticileri milyonlarca TL dökerek transfer ettikleri büyük futbolcuların yetersiz kaldıkları noktada, takımın şampiyonluğunu garantilemek için birtakım girişimlerde bulunmuş olabilir. Çünkü futbol büyük bir gösteridir. Milyarların döndüğü bir işkoludur. Büyük kulüp aynı zamanda şöhret demektir ve vitrininde bu şöhretleri sürekli tutmak zorundadır. Milyonlarca seyirciyi heyecanlandırmak ve sahalara çekerek kulüp gelirlerini arttırmanın yoludur, şöhretli futbolcu transferleri. Galatasaray’ın yeni yönetimi de yeni stadı doldurmak için vitrinde bol şöhretli futbolcu koymak zorunda olduklarını açıklamıştır! Ama büyük futbolcu demek zengin ve doymuş futbolcu demektir. Bunlar, Türkiye gibi futbolun ikincil üçüncül ülkelerindeki oyunları ile İspanyaİngiltereAlmanyaFransaİtalya gibi birinci ülkelerindeki varlıkları farklıdır. Ayrıca birincil ülkelerdeki futbol sahnesinde oyuncular, yeni heyecanlar için değiştirilirler; bunlar paralıdır, doymuştur, bizim gibi ülkelere geldiklerinde hiçbiri eski varoluşlarını sahneye koyacak başarımı göster(e)mezler. İçlerinden çok azı (Aleks gibi) bunun hakkını verir. Anadolu takımlarının futbolcuları ve antrenörleri ise motivasyonu düşmüş şöhrete her zaman dayak atabilirler. Anadolu kulüplerinin en büyük motivasyonu (başarılı olma, çok iyi futbol oynama güdüsü) “geride kalanların hızla arayı kapatmak ve yükselmek” motivasyonudur. Ayrıca bu kulüpler para yüzü de görmekte havuz yönetimi / sistemi sayesinde. Bu motivasyon, iyi düzenlendiği zaman, şöhreti pataklar... Nitekim birkaç ligdir bunu net olarak görüyoruz. Bu durumda, şöhretli kulüplerin yönetimi ve muktedirleri rakiplerin motivasyonunu “içeriden” kırma girişimlerinde bulunabilir. Şüphesiz ki bu girişimler yasa ve futbol dışıdır. Ancak bugün ortaya dökülenlerin futbolda genellikle her zaman var olduğunu da bilmeyen yoktur. Şimdi gelelim bugüne... Bu bir tür muktedirlerin savaşıdır. Fenerbahçe bir toplumsal güçtür, bu açıdan bir iktidar odağıdır. Yöneticisi de büyük bir güç sahibidir. Hem parasal hem toplumsal... Muktedirlerin aralarındaki ilişkilerin perde arkasını bilmeyiz ama büyük bir iktidar odağı Fenerbahçe’nin, ülkenin bir No’lu güç odağınca kendi haline bırakılmak istenmediğine tanıklık ediyoruz. Fenerbahçe, futbolun ana motorlarından biri olarak artık farklı siyasi ve ideolojik güdülünmelere açılıyor. Fenerbahçe’ye siyasi müdahale kesindir! Bunu iki açıdan anlıyoruz. Birincisi öncelikle yandaş basının konuya siyasi yaklaşımından. Ergenekon olayının futboldaki izdüşümü olarak gösteriyorlar. İkincisi, ilk soruşturmadaki bütün “bilgi”lerin yani polis haberlerinin derhal ve bütünüyle servise konmasıdır! Polis yargıdır! Tıpkı Ergenekon ve Balyoz davaları gibi. Balyoz davası hele tamamen düzmece belgelere dayalıdır. Ama bu düzmece belgelerde koskoca ordunun belini kırmışlardır! Kaç yıl sonra hepsinin beraat edecek olmasının hiçbir önemi yoktur. Futbolda oyun Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ın üzerinde sahnelenmektedir. Tabii çok satan merkez medya dahil bütün medya da polis kaynaklarınca beslenmekte ve olay toplumsal bir kıyama dönüştürülmekte! Bu hukuksuz, yasalara aykırı linç kültürü, sadece ve sadece, iktidar isteyince yürürlüğü konmakta. İktidarın en büyük gücü polis, savcı ve yargıç rolündedir her zamanki gibi. Adalet sisteminin ilk aşamada tamamen polisin güdümünde olduğunu öğrenmedinizse hâlâ, ne diyeyim! İktidar yanlılığından gözleri morarmış ve aptallaşmış bazı Fenerbahçeli siyasi yazarlar, olayı anlamak istemiyor! Bakıyorum yargısız infaaaaz diye barbar bağırıyorlar! Ama önceki yargısız infazlara susuyorlar! Yargısız margısız ama görsünler ki iktidar onların da çelişkilerini gideriyor. Fenerbahçeyi de futbolu da iktidara / uyumlu hale getiriyor! Daha ne isterler! Bu operasyonların ikidarın hemen ilk günü yapılması da bunun önceden nasıl planlandığını göstermekte! Her iktidarla uyumsuz büyük odaklar, iktidarla uyumlu hale getirilecektir.. Her muhalefet odağı, Büyük Muktedir’in tadını tadacaktır! Ülkemiz büyük bir birlik içinde, tek görüş, tek iktidar, tek ideoloji altında mutlu mesut yaşamaya zorlanacaktır.. Daha ne istiyorsunuz! Banu Güven NTV’den ayrıldı Haber Merkezi Haber televizyonu NTV’nin 14 yıldır ekran yüzü olan, programlar yapan Banu Güven NTV’den ayrıldığını açıkladı. Güven, NTV’den ayrılışına ilişkin yaptığı açıklamada, “İçinde bulunduğumuz bu dönemde NTV’de işimi yapacağım koşullar da, alan da artık mevcut değil. Bu da beraberinde ayrılık kararını getirdi doğal olarak. Çarşamba günü beraber oturup, konuşup, konuyu nihai bir karara bağladık. Benim için önemli olan mesleğimi bugüne kadar nasıl icra ettiysem, bunun gerisine düşmemek, ifade ve basın özgürlüğü açısından daha azıyla yetinmemekti” dedi. ANKARA Geçen Meclis’te AKP’nin Zonguldak Milletvekili olan Fazlı Erdoğan’ın, milletvekili olduktan sonra 2004’te ortak olduğu şirketteki sermayesinin, kamudan aldığı ihalelerle 6 yılda 11.2 milyon liraya ulaştığı ortaya çıktı. Erdoğan’ın aile fertleriyle beraber şirketteki sermayesi ise 16 milyon liraya çıktı. Anayasa’nın 82. maddesi “milletvekillerinin doğrudan veya dolaylı olarak taahhüt işi alamayacağını” düzenlemesine karşın başta Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ankara Anakent Belediyesi olmak üzere kamudan çok sayıda iş alan Erdoğan’ın, son yaptığı sermaye artışında da mali aftan yararlandığı anlaşıldı. AKP’nin 22 ve 23. Dönem Zonguldak Milletvekili olan Erdoğan, Meclis özgeçmişine göre Enka’da çalıştı, Zonguldak’ta önce öğretmenlik yaptı, sonra Libya’da bulundu ve ardından yine Zonguldak’ta taş tüc Fazlı Erdoğan AKP’den milletvekili olduktan sonra 2004’te ortak olduğu şirketteki sermayesinin, anayasaya aykırı olmasına karşın kamudan aldığı ihalelerle 6 yılda 11,2 milyon liraya ulaştığı ortaya çıktı. Erdoğan’ın, son yaptığı sermaye artışında da mali aftan yararlandığı anlaşıldı. carlığı işiyle uğraştı. AKP’den 2002 seçimlerinde milletvekili olarak Meclis’e giren Erdoğan, 28 Haziran 2004 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’ne göre Çepaş Demir Çelik Madencilik İnşaat Nakliye Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye 690 bin TL’lik sermaye ile ortak oldu. Bu dönemde şirkete eşi Saniye Erdoğan da 690 TL sermaye ile ortak oldu. Bugün Erdoğan’ın damadı olan Ercan Kahraman’ın da şirkette 120 bin TL’lik sermayesi bulunuyordu. Şirketin ismine 11 Mayıs 2005’te yapılan yönetim kurulu toplantısında “galvaniz” ifadesi eklendi. Bu toplantıda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Fazlı Erdoğan getirildi. Çepaş Galvaniz’in internet sitesine göre bu tarihten sonra kamu ihalelerine giren şirketin ana faaliyet konusunu, karayollarında kullanılan otokorkuluklar oluşturdu. Çepaş, 2006’da “FinikeKumlucaKemer Yolunda Otokorkuluk İmalatı ve Montajı” işini yaptı. Daha sonra çok sayıda Karayolları Genel Müdürlüğü otoyol ve karayolu otokorkuluk işinin yanı sıra Ankara ve Kocaeli il özel idareleri işleri ile Ankara Anakent Belediyesi’nin “Galvanizli Trafik İşareti Levha Direği Alımı” ve “Trafik İşaretlemeleri Yapım İşi”ni aldı. işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler” hükmü bulunmasına karşın, Erdoğan milletvekili olduğu dönemde kamudan bu taahhüt işlerini aldı. 16 milyon liralık sermaye Çepaş’ın 4 Mayıs 2010 tarihinde yaptığı yönetim kurulu toplantısında sermayesi 10 milyon liradan 20 milyon liraya çıkarıldı. Bunun 11.2 milyon lirası Fazlı Erdoğan’a ait. Eşi Saniye Erdoğan’ın 2 milyon lira, damadı Ercan Kahraman ile kızı Derya Erdoğan Kahraman’ın 1’er milyon lira, oğlu Furkan Erdoğan’ın da 800 bin lira olmak üzere ailenin toplam sermayesi de 16 milyon liraya ulaştı. Yapılan sermaye artışının 1 milyon lirası kamuoyunda “Mali Af Yasası” olarak adlandırılan “5811 sayılı Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun”un 3. maddesine göre özel fonlar hesabında takip edilen tutardan karşılandı. Anayasaya aykırı Anayasa’nın 82. maddesinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, ...herhangi bir taahhüt Zekeriya Karaman 14 saat sorgulandı. Adliyede sızıntıya karşı görülmedik önlemler alındı Gaspçıyı sesinden tanıdı ADANA (Cumhuriyet) Adana’da Sarıçam ilçesi Şahintepe Mahallesi’nde oturan Fadime Yıldız’ın (62) evine açık balkon penceresinden giren maskeli kişi, kadını tehdit ederek kolundaki altın bilezik ile kulağında takılı olan küpeyi alarak kaçtı. Yıldız, kendisine saldırarak altınlarını alan kişinin sesi ve fiziki yapısından komşusunun oğlu olabileceğini belirtti. Uyuşturucu ve hırsızlıktan sabıkası bulunan Eser B. (28) gözaltına alındı. Eser B.’nin sorgulamasında suçu kabul etmeyerek, olayı ağabeyi Özer B.’nin gerçekleştirdiğini, kendisinin ise sadece sakladığını söylediği belirtildi. Fener’de sıkıyönetim KPSS’DE GÖREVL LER ‘ARAMADIK YER’ BIRAKMADI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak adlandırılan Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmada “asıl faillerin” adliyedeki sorgu işlemlerinde sona yaklaşıldı. Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, üç savcı tarafından yaklaşık 14 saat sorgulandı. İfadeler nedeniyle Ankara Adliyesi’ndeki “sıkıyönetim” de devam etti. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları 6 Temmuz Çarşamba günü 5 kişiyi gözaltına aldırmıştı. Sırasıyla Ankara Adliyesi’ne çıkartılan şüphelilerden Kanal 7 Finans Müdürü Erdoğan Kara’nın ifadesi 6, RTÜK Üyesi Zahid Akman’ın 8, Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan’ın ise 13 saat sürdü. Karahan’dan sonra, önceki gün adliyeye getirilen Zekeriya Karaman’ın ifadesine geç saat olması nedeniye ara verildi. Dün tekrar başlanan Karaman’ın sorgusu yaklaşık 14 saati buldu. Karaman ifadenin ardından tekrar emniyete götürülürken, bu kez sorgulanmak üzere Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik adliye getirildi. Çelik’in ifadesi de 9 saati aştı. Çelik’in sorgusunun ardından diğer şüphelilerin ek ifadesi alınmazsa, mahkemeye sevk işlemlerinin Zahid Akman yapılması bekleniyor. Şüphelilere yöneltilen soruların çerçevesini, “kuryelik yapma”, “Deniz Feneri e.V’nin topladığı paraları kendi şirketlerine veya başka işlere ak Z. Karaman tarma”, “bağış paralarıyla Atlas 1 gemisini satın alma” ve “gayri resmi muhasebe tutma” iddiasının oluşturduğu öğrenildi. (Fotoğraflar: AA) Balıkçılardan trol eylemi ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Çanakkale’de küçük balıkçılar, Saros Körfezi, Babakale açıkları, Gökçeada, Bozcaada ve boğazda balık yataklarına zarar veren trol avcılığını protesto etmek için 14 Temmuz’da eylem yapma kararı aldı. Çanakkale Su Ürünleri Merkez 1 Kooperatifi Başkanı Mehmet Özkurnaz, “Denizin dibi trol ağı kaynıyor. Gece katliam yapılıyor. Sahil Güvenlik tek başına bir şey yapamıyor” dedi. KPSS’de geçen yıl soruların sızdırılması olayı aydınlatılamadı Kopyacılar bulunamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Öğretmenlik ve kamudaki A grubu kadrolar için düzenlenen Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), geçen yıl yaşanan kopya skandalının gölgesinde dün gerçekleştirildi. 10 Temmuz 2010’da yapılan KPSS’nin Eğitim Bilimleri sınav sorularının sızdırılarak kopya çekilmesine ilişkin yürütülen soruşturmadan ise halen bir sonuç alınamadı. Olayın üzerinden bir yıl geçmesine karşın ne bir fail yakalandı ne de olay aydınlatılabildi. Yurt genelinde ve Lefkoşa’da düzenlenen KPSS’nin iki oturumu dün gerçekleştirildi. Sabah yapılan sınavın Genel Kültür Genel Yetenek bölümüne 474 bin 184 aday katıldı. Sınav nedeniyle yoğun güvenlik önlemleri alındı. KPSS’nin Eğitim Bilimleri testi ise öğleden sonraki oturumda gerçekleştirildi ve 278 bin 47 aday katıldı. Sınav sona ererken, akıllara geçen yılki kopya skandalı geldi. 11 Temmuz 2010 tarihinde yapılan KPSS sonuçları, Ağustos ayında açıklandığında 350 adayın Eğitim Bilimleri testinde tüm soruları doğru yanıtlaması şüphe uyandırdı. Sınava birlikte giren bazı evli çiftlerin de tam puan alması kuşkuları iyice arttırdı. Buna ilişkin tepkiler artarken, sınavla ilgili 24 Ağustos’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Şadan Sakınan soruşturma başlattı. Savcılık ÖSYM ve soruların basıldığı Meteksan’da incelemeler yaptı. Sınav sorularının sınavdan önce sızdırıldığı iddialarına yönelik Devlet Denetleme Kurulu, YÖK Denetleme Kurulu da devreye girerek soruşturma açtı. “sana bir hediyem var” diye mail atıldığını söyledi. Sacı, ayrıca kopya skandalı ile cemaatin ilişkisi olabileceğine işaret etti. Serbest bırakılan Sacı’nın ifadesinin ardından bu kez Berat Koşucu gözaltına alındı. Sorgulanan Koşucu da serbest bırakıldı. Bu arada 17 Eylül’de ÖSYM sınavın Eğitim Bilimleri bölümünü iptal ederken, 21 Eylül’de Ünal Yarımağan ÖSYM Başkanlığı’ndan istifa eti. Yerine ise Ali Demir getirildi ve diğer sınavlarda da skandallar zinciri başladı. 31 Ekim’de ise sınav yeniden yapıldı. Ancak ilk sınavda tam puan alan birçok aday bu sınava tekrar girmezken, katılanların ise aynı başarıyı göstermediği ortaya çıktı. Bunun üzerine savcılık geçen yıl sonunda 350 birincinin talimatla ifadesini aldırdı. Aradan geçen zamana karşın KPSS’deki kopya iddialarıyla yürütülen soruşturmadan hâlâ bir sonuç alınamadı. Soruların kimin tarafından sızdırıldığı ve para karşılığında satıldığı ortaya çıkarılmadı. 3 kişiye 961 biner lira ANKARA (AA) Sayısal Loto çekilişinde kazanan numaralar “2, 3, 14, 22, 24 ve 38” olarak belirlenirken 6 bilen 3 kişi, 961 bin 932 lira kazandı. 5 bilenler 2 bin 435’er lira, 4 bilenler 29 lira 40’ar kuruş, 3 bilenler 4 lira 20’şer kuruş ikramiye kazandı. Cemaat işaret edildi Bu arada EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, soruların sınavdan önce dağıtıldığına ilişkin bir belgeyi savcılıkla paylaştı. Savcılık Isparta’nın Yalvaç ilçesinde çobanlık yapan öğretmen Baki Sacı’yı 2 Eylül 2010’de gözaltına aldırdı. Sacı, verdiği ifadede soruların sınav öncesinde arkadaşı Berat Koşucu tarafından kendisine 3. ve 4. kata giriş yasak İfadelerde sona yaklaşılmasına karşın adliyedeki gizlilik hali de devam etti. İfadelerin alındığı 3. kat ile buranın göründüğü 4. kata basın mensuplarının girişine uygulanan yasak kalkmadı. Kata çıkan gazetecileri bazı polisler haklarında işlem yapmakla veya savcının yanına götürmekle tehdit etti. Türkiye şike soruşturması dosyadaki birçok bilgi, ifade, fotoğraf ve görüntüyü gazete manşetlerinde okurken, Deniz Feneri soruşturması tam tersi sıkı bir gizlilik içinde yürütüldü. Soruşturmada gizliliği ihlal etmeden kamuoyunu bilgilendirecek kadar dahi ifade dışarı sızmadı. Şüpheliler adliyeden çıkartılırken bazı polislerin fotoğraf çekmek isteyen gazetecilerin önüne geçerek engellemeye çalıştıkları görüldü. Çıkışlarda kameraların az olduğu kapılar tercih edildi. Soruşturmayı yürüten üç savcı, ifadelerin tamamlanması için olağanüstü bir çaba harcıyor. Sabah erken saatlerde adliyeye gelen savcılar, gece 2’lere kadar şüphelilerin ifadesini alıyor. Savcılar günü en fazla 56 saat uykuyla geçiriyor. Günün yorgunluğunu atmak için de öğle aralarında odalarında dinleniyorlar. ‘DARBE G R Ş M N ’ B LD RMEMEK SUÇ DEĞ L ANKARA Anayasa Mahkemesi’nin, işlenmekte olan bir suçu bildirmeyenlere hapis cezası verilmesini öngören Türk Ceza Yasası’nın 278. maddesini iptal etmesi, darbe planı iddialarından haberdar olduğu halde bir işlem yapmamakla eleştirilen dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı OrÖzkök BARKIN ŞIK Fırat general Aytaç Yalman ile bazı hükümet üyelerini olası hukuki yaptırımlardan kurtardı. Hüküm, Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Darbe planı iddiaları ile ilgili olarak dönemin komutanlarının ve hükümet üyelerinin neden harekete geçmediği ve hukuki olarak gereğini yapmadığı ile ilgili ciddi tartışmalar yaşanıyordu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ulaş tırma Bakanı Binali Yıldırım, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile eski AKP Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat gibi isimler de girişimlerden haberdar olduklarını ileri sürmüşlerdi. Fırat, konuyla ilgili olarak şunları söylemişti: “Ergenekon değil ama Sarıkız ile ilgili bana ihbar mektubu gelmişti. Biliyordum ama bunu detaylandırabilmek benim için imkânsızdı.” C MY B C MY B