22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 7 MAYIS 2011 CUMARTES 2 söylenen kılıcıyla. Herhalde bakkal ya da silahşor değildir. Ama, ara sıra tanınmaz olduğu, daha doğrusu kendisine bakan gözlerin gerisindeki beyinlere göre renkten renge girer göründüğü ve Halit Çelenk’leri bazen yalnız bırakır gibi olduğu da yadsınamaz. Böyle durumlarda insan şöyle düşünmeli herhalde: O heykel kendiliğinden yaratılmadı. Hangi çağda olursa olsun, onu yapan insan ve şuraya buraya diken de insan. Demek ki, bir arayışın ürünü o: Doğruyu, hakkı ve hakçalığı arayışın. Tanınmaz ve renkten renge girer göründüğü zamanlarda insan insanlığını, daha doğrusu kendisine heykeli öyle gösterten insanlığı sorgulamalıdır. Bu sorgulayış, ister istemez, kurulu düzeni, onu kuranları ve savunanları sorgulamaya varacaktır er geç. Galiba tarihe iz bırakmış, insanlığa bir şeyler vermiş olanların heykelini yapmak ya da insanlığın bir aşamasında yüce ilkelere erişilmiş oluşu bir heykelle biçimlendirmek galiba bunun için oluyor hep. O halde, heykeller; alanları, yapıları, kentleri süslemenin ötesinde, her şeyden önce insanları düşündürmek için var demektir... O halde, zaten manen heykelleşmiş olan Halit Çelenk’i bir de mermere dönüştürüp anlamlı bir yere dikmek gerekiyor. Fazla gecikmeden, hemen. O kadar acele ki, mermere oyulmasını beklerken hiç değilse, şimdilik balmumundan. Yeter ki, canlı görünsün ve her bakanı düşündürsün. Yoksa, kısa zamanda gidebilir bu cumhuriyet. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Cumhuriyet Gazetesi 87 Yaşında Türkiye’nin Ortadoğu’da parlamasının nedeni, Atatürk devrimlerine bağlı laik ilkelere dayalı Cumhuriyet rejimini sürdürmesidir. Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne dayanan demokrasiyi hak ettiğine inanıyoruz. Bunun mücadelesini de yapıyoruz. Yolumuza devam edeceğiz. Alev COŞKUN hapislerde yatmışlardır. Cumhuriyet Gazetesi’nin, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Cavit Orhan Tütengil gibi önemli yazarları, susturulmak için “infaz” edilmişlerdir. Ama Cumhuriyet Gazetesi susmamış, doğru bildiği yoldan ve temel felsefesinden dönmemiştir. Son yıllarda başımıza gelenler, ileride ibret olması için basınyayın yüksekokullarında ve iletişim fakültelerinde okutulacaktır. Gazetemiz bombalandı. Bombaları bizim attırdığımız söylendi. Gülünçlüğe bakın, bir gazete kendi binasına bomba atıyor. Cumhuriyet Vakfı Başkanı, Başyazarımız İlhan Selçuk, bütün hepimizin İlhan Ağabey’i 84 yaşında, sabaha karşı sanki bir terörist, bir kaçakçı gibi evine baskın yapılarak alınıp götürüldü, nezarete atıldı. Sabahlara kadar sorgulandı. Nazik bedeni bu sert harekete dayanamadı, kalbi tekledi, ameliyata alındı, beyin damarı epilepsi oldu. Sonunda İlhan Ağabey’i geçen yıl kaybettik. Ulusal ekonomik çıkarlarımızın korunması yönünde yazılarıyla ünlenen yazarımız Prof. Dr. Erol Manisalı aynı biçimde evinden alındı, Silivri Tutukevi’ne götürüldü. Kalbinde büyüme, yüksek tansiyon ve sağlık nedenleriyle Silivri’den kurtulabildi. Değerli yazarımız Mustafa Balbay’ın başına gelenleri artık herkes biliyor. Balbay 793 gündür Silivri’de yatmaktadır. Ancak Cumhuriyet Gazetesi 87 yıldır yaşamında bu gibi baskıları çok gördü. Bunlar bizi Atatürkçü yoldan döndürmez. Cumhuriyet Gazetesi laik Cumhuriyet ilkelerini, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerini, hukukun üstünlüğünü, sosyal adaleti ve demokrasiyi savunma yolundaki yayın politikasını sonsuza kadar sürdürecektir. Geçen yıl yitirdiğimiz büyük ustakarikatürst Turhan Selçuk ve bu vesile ile Başyazarımız İlhan Selçuk’u sevgi ve saygı ile yeniden anmak isteriz. Cumhuriyet Gazetesi’nin patronu yoktur, bu nedenle dünyada hemen hiçbir örneği olmayan kendine özgü büyük ve ciddi kuruluştur. O nedenle bağımsızdır, bize talimat veren yoktur. Cumhuriyet Gazetesi’nin talimat aldığı tek patronu vardır; o da Cumhuriyet okurlarıdır. Okuyucularımıza güveniyoruz. Cumhuriyetin aydınlık kadınlarına, aydınlık gençlerine, aydınlık insanlarına güveniyoruz. Türkiye’nin Ortadoğu’da parlamasının nedeni, Atatürk devrimlerine bağlı laik ilkelere dayalı Cumhuriyet rejimini sürdürmesidir. Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne dayanan demokrasiyi hak ettiğine inanıyoruz. Bunun mücadelesini de yapıyoruz. Yolumuza devam edeceğiz. Çelenksiz Tanrıça ADALET heykeline en yakışan çelenklerden biriydi o, hiç kuşkusuz. Bir kısmı zaten daha önce gitmişti çelenklerin: Bülent Nuri’ler, Tahsin Balta’lar, Faruk Erem’ler, Ahmet Tahtakılıç’lar, Sıddık Sami’ler. Cumhuriyet hukukçularının o kuşağı, koşullar ne olursa olsun ve kim iktidara geçerse geçsin, hakkın, hukukun yanındaydılar. Adlarının bazen bir çoğul ekiyle anılması biraz da bundandır: Çok boyutlu oluşlarından, onlar gibilerin çok olmasını isteyiştendir, farkına varmadan. Çok şükür, Halit Çelenk gitse de, yine Uğur Alacakaptan’lar, Nevzat Helvacı’lar, Yekta Güngör Özden’ler, Ahmet Necdet Sezer’ler, Erdoğan Teziç’ler ve adları saymakla bitmeyecek yeni kuşak hukukçular var. 1924’te Ankara Hukuk Fakültesi’nin kurulmasıyla temelleri atılan cumhuriyetçi hukuk öğretiminin kökü kurutulmadıkça devrimin ilkelerini yaşatmak için direnenler eksik olmuyor. Şu bilinmeli ki, cumhuriyet hukuku çöktükten sonra devletin çöküşü ve bu son vatanın da elden gitmesi işten değildir. Hukuku yıkmaya çalışanlar, bunun vebalinden asla kurtulamazlar. uhaf bir heykeldir adalet heykeli, bir elinde sık sık ayarı bozulan terazisi ve öbür elinde acıtmadan parmak kestiği Ya Keramet Ya nternet... Hoca Efendi Hazretleri çağdaş bilimlere kızıyordur... Niçin?.. Çünkü eskiden kendisi keramet gösterip uçardı... Müritleri de uçurabilirdi onu ama, en çok cemaatin dilinde dolanıp dururdu Hoca Efendi Hazretleri’nin gece uçtuğu... Duyanların itikadı bir iken bin olurdu... Ama elin gâvuru uçağı icat etti... Müritler de başladı uçmaya... Uçan uçana... (.......) Eskiden Hoca Efendi Hazretleri aynı anda birçok yerde görülürdü.. Cemaattekiler onun İstanbul’da oturduğu gece, Kudüs’te, Halep’te, Hicaz’da görüldüğünü anlatırlardı birbirlerine... Duyanların itikadı bir iken bin olurdu... Elin gâvuru televizyonu icat etti... Nazlı Ilıcak ile Nuray Mert bir gecede üç kanal üzerinden bin şehirde gözüküyorlar bile... (.......) Hoca Efendi Hazretleri gaipten haber alırdı... Misal “Yağmur yağacak” derdi... Yağmur yağmadı, zaten yağmadı... Yok yağdıysa cemaat Hoca Efendi Hazretleri’nin keramet göstererek gaipten haber aldığını anlatırdı dilden dile... Duyanların itikadı bir iken bin olurdu... Elin gâvuru meteoroloji uydusunu icat etti, yağmurun saatini de veriyor, damlaların büyüklüğünü de... İşte; çağdaş bilim Hoca Efendi Hazretleri’nin palavralarını bir bir ortaya çıkartıyor... Bu yüzden çağdaşlığa da, onun bilim dallarına da için için kızıyor Hoca Efendi Hazretleri... Bir de gözü açılan insanlar İnternet üzerinden örgütlenip, Hoca Efendi Hazretleri’nin tarikat örgütlenmesinin üzerine çıkınca... Büyük medya susturulduktan sonra, toplum kendi medyasını yaratınca... Ve cemaat istilasına karşı insanlar İnternet üzerinden örgütlenmeye başlayınca... Emir geldi: İnternet’i sansürleyin... * İşte; İnternet’in başına gelen bu... Siz de direnin... Elletmeyin... B T ugün Cumhuriyet Gazetesi’nin kuruluşunun 87. yıldönümünü kutluyoruz. Cumhuriyet Gazetesi’nin ilk sayısı 7 Mayıs 1924 günü yayımlandı. Gazetemizin adını Atatürk koydu. Gazetenin temel amacı, 6 ay önce 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet yönetiminin temel ilkelerini savunmaktı. Cumhuriyet Gazetesi’nin ilk sayısında kurucu ve başyazar Yunus Nadi tarafından yazılan başyazıda şöyle deniliyordu: “Cumhuriyet ne hükümet, ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet’in, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur.” Cumhuriyet Gazetesi laik Cumhuriyet ilkelerini 87 yıldır yılmadan savunuyor. Bu gazete, Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı aydınlanma yolunda, eleştirel aklın temel alınması, bilimin dinden bağımsızlaşması ve dinin siyasal amaçlar için kullanılmaması yolunda izlediği yayın politikasını ödün vermeden sürdürmektedir. Bu temel düşünce, bugün Cumhuriyet Gazetesi’nin isim hakkı sahibi ve en üst karar organı Cumhuriyet Vakfı’nın da resmi senedinde yer almaktadır. Cumhuriyet Vakfı’nın İstanbul 2. Asliye Hukuk Yargıçlığı’nın 6.1.1993 tarihinde onanan resmi kuruluş senedinin başlangıç bölümünde, Yunus Nadi’nin bu başyazısının temel ilkeleri aynen yer almıştır. Cumhuriyet Gazetesi Atatürk’ün aydınlanma devrimlerini ve Cumhuriyet’in kazanımlarını ilk günden itibaren savunmuştur. Bu yayın politikası nedeniyle kimi baskıcı sivil yönetimler sırasında ve özellikle askeri yönetimlerin sıkıyönetim dönemlerinde yayından alıkonulmuş, kapatılmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde gazetemiz ve yazarları çile çekmişler, C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle