19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MAYIS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Edebiyatımızın 50 Kuşağı yazarlarından, yayıncı Erdal Öz’ü beş yıl önce yitirmiştik Unutulmaz Bir Atlı için Erdal Öz, edebiyat sevgisini, dil tutkusunu toplumsal duyarlılığı ile birleştirmiş, yaşadığı çağa tanıklık ederken insanca ve onurlu bir duruş sergilemiş bir yazardı. Çok sevdiği bir şairin, Edip Cansever’in dizelerindeki gibi yaşamaya çalıştı, öyle öldü: “Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak / Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir.” AYŞE SARISAYIN Gencecik Bir Bilim Adamıydı Adı Berkol’du… Özgen Berkol Doğan. Isparta’da düzenlenen Yüksek Fizik Kongresi’ne giderken içinde bulunduğu uçak düştüğünde yirmi yedi yaşındaydı. Yaşamından söz edeyim biraz. 1980’de doğdu. 1991’de Robert Kolej’e girdi. Yedi yıl sonra mezun olurken Michael Hamilton Fizik Ödülü’nü aldı. Yine Isparta’da, yine bir uçak kazasında yaşamını yitiren Hamilton anısına tek öğrenciye verilen bir ödüldü bu. Öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde sürdürdü. Genetik mühendisliğine ilgi duyuyordu önceleri. “Sonuçlarını göremeyeceği gelişmeler yerine sonuçlarını yaşayabileceği bir araştırma alanını seçmek” amacıyla deneysel fiziğe yöneldi. Lisans eğitimini tamamlayınca master çalışmalarını yine Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürdü. Tezini İsviçre’de CERN’de yazdı. Bir süre aynı kurumda çalıştı. 2006’da Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora programına katıldı. İtalya, Romanya, Yunanistan’da ve ülkemizde gerçekleştirilen çeşitli uluslararası fizik kongrelerinde Boğaziçi Üniversitesi’ni temsil etti. Bir yıl sonra fizikçi arkadaşları ve hocalarıyla Isparta’da düzenlenen Yüksek Fizik Kongresi’ne giderken içinde bulunduğu uçak düştü. Evet, gencecik bir bilim adamıydı. Kendi alanında kim bilir neler başaracaktı… Kazadan sonra ne demişti Prof. Salih Sultanov: “Berkol’un getireceği araştırma sonuçları bizim için çok önemliydi.” Sadece bir bilim adamı değildi Berkol Doğan. Dans, resim, fotoğrafçılık, dağcılık gibi çeşitli alanlara da ilgi duyuyordu. Bu alanlarda yeteneğini geliştirmiş, “uzmanlık” sınırlarına ulaşmıştı. Kaçkar Dağları’nda donma tehlikesiyle burun buruna gelmiş, arkadaşları tarafından kurtarılmıştı. İzmit depreminde gönüllü olarak kurtarma çalışmalarına koşmuştu. Dansa özel tutkusu vardı. Lise sıralarında oluşturdukları toplulukla çeşitli gösterilere katılmıştı. Tutkusunu Cenevre’de de sürdürdü. Edebiyatı, sinemayı yaşamının bir parçası yapmıştı. Dünya edebiyatını, sinemasını sürekli izlerdi. Üç bilimkurgu romanı çevirmişti dilimize. Fizik, yaşamının temeliydi; ama o temeli kültürle, sanatla besliyordu. At gözlüğü takıp sadece kendi alanında yarışan biri değildi. Bir aydındı. Berkol Doğan’ı 30 Kasım 2007’de yitirmiştik. Bugün neden yazıyorum bunları?.. Yarın onun adına (ve anısına) bir şenlik var da ondan. Şenliği onun okulu, Robert Kolej düzenliyor. Liselerarası bir dans şenliği bu. Berkol Doğan’ı anmanın (ve yaşatmanın) belki de en güzel biçimi… Onu yüzlere iliştirilen maskelerle değil, coşkuyla anacağız. Okulu, ilgilileri kutluyorum. Üç yıllık tarihi olan bu etkinlik dilerim uzun yıllar sürer. O kadar çok şeyi unutuluşun külleri arasına gömüyoruz ki, bu tür “vefa” örnekleriyle karşılaşınca insan şaşırmadan edemiyor. Erdal Öz Şile’de anıldı Kültür Servisi Can Yayınları’nın kurucusu, 50 Kuşağı yazarlarından Erdal Öz ölümünün 5. yılında dün Şile’de anıldı. Öncelikle 75. Yıl İlköğretim Okulu’nda “Erdal Öz Çocuk Edebiyatı Yarışması”nın ödül töreni düzenlendi. Törende başta Erdal Öz’ün eşi Samiye Öz olmak üzere Şile Kaymakamı, Şile Belediye Başkanı ve İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün de aralarında bulunduğu isimler birer konuşma yaptı. Ardından kazananlara ödülleri ve plaketleri takdim edildi. Erdal Öz Çocuk Edebiyatı Yarışması’nda birinci kademede ödül alanlar Toprak Yalçın, Gizemnur Karahan ve Ebru Albayrak olurken ikinci kademede Ufuk Gülüm, Edanur Yaman ve Melisa Topçu ödüle değer görüldü. Ödül töreninden sonra Erdal Öz’ün evinde yazarın anısına ailesi, dostları ve yakınlarının bir araya geldiği bir yemek düzenlendi. Ardından Şile’deki Kızılcaköy Mezarlığı’na gidilerek Erdal Öz mezarı başında da anıldı. 6 Mayıs... Gülünün Solduğu Akşam aramızdan ayrılanların günü. Dünyayı değiştirme umuduyla yola çıkanları, değiştireceklerine inandıklarımızı kaybedişimize ait simgesel bir tarih. Masumiyet yıllarının sonuna geldiğimizin işareti belki, değişimin beklediğimizin tam tersi yönünde olacağına dair bir önsezi ya da. Erdal Öz de aynı tarihte veda etti bize. Yıllar önce yazdığı, “aldığı tepkilerle onu en çok üzen, ona en çok acı veren kitabı” “Gülünün Solduğu Akşam”, bir anlam daha yüklendi onu tanıyanlar için; bir dönem kapandı, akşamüstü hüzünlerine bir bulut eklendi. Erdal Öz, edebiyat sevgisini, dil tutkusunu toplumsal duyarlılığı ile birleştirmiş, yaşadığı çağa tanıklık ederken insanca ve onurlu bir duruş sergilemiş bir yazardı. Çok sevdiği bir şairin, Edip Cansever’in dizelerindeki gibi yaşamaya çalıştı, öyle öldü: “Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak / Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir.” Henüz yirmili yaşlarındayken, “insanın, insan kavramının bu kadar unutulduğu, ölümün bu kadar başat ve korkulu olduğu bir namussuz çağda yine de başkaldırmamız gerektiğini biraz olsun duyabilmemiz, yine de karanlık ve sonsuz büyük bir odada, el yordamıyla da olsa aralık bir kapı aramamız şaşırtıyor bizi” diyen Erdal Öz’ün arayışları yaşamı boyunca sürdü, başkaldırması gerektiğine inandığı her durumda bunu yapmaktan çekinmedi, kapıları aralamak için çabaladı. Yaşadıklarından yola çıkarak yazdı, güçleriyle, zaaflarıyla, doğruları ve yanlışlarıyla, hep insan oldu onun konusu; yaşarken de yazarken de insan kavramını unutmadı, yaşadığı ya da gözlemlediği gerçekliği, yazınsal gerçekliğe dönüştürmeyi başardı. Yapıtları, dil ustalığı ve yalınlığı ile dikkat çekti. Güzel sanatlar alanında eğitim almak isterken, koşulların elvermemesi nedeniyle hukuk okumak zorunda kalması, kendi deyişiyle “sözcüklerle çizmeye çalıştığı resimler”deki başarısının kaynağıydı belki de. Metinlerindeki yalınlığın okurda yarattığı şiirsel etki ise şiire çok yakın olmasıyla bağlantılıydı... Dile kolay, beş yıl olmuş aramızdan ayrılalı! Gerçi benim açımdan bu sürenin büyük bir kısmı yine onunla birlikte geçti. Yaşamöyküsünü hazırladığım iki yıl boyunca Erdal Abi çalışma masamın yanı başında, kimi zaman gülümseyerek, kimi zaman öfkelenerek beni izledi, anlattığı fıkralarla odamdaki kasvetli havayı dağıttı. “Edebiyat üstü bir şeydir şiir bence. Edebiyatta hiçbir yerlere koyamadığım o yüce tür, en vurgun olduğum türdür” sözleriyle tanımladığı şiirler okudu. Dıranas’ın “Bir bıçak saplı durur göğsümde / Hangi su taşına uzansam boş” dizeleriyle başlayıp Külebi’den “Yine kamyonlar kavun taşır / Fakat içimde şarkı bitti” diye devam etti. Necatigil’in “Eğilip alıyorum / Solgun bir gül oluyor dokununca” dizelerine, Gülten Akın’ın “Ah kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya” dizeleriyle cevap verdiğimde çocuklar gibi sevindi. Kimi geceler geç saatlerde, birkaç kadeh rakı da içmişse, türküler de söyledi. Ben “İncecikten bir kar yağar” dedim, o “Allı Turnam”da ısrar etti. Bazı olaylar karşısında tek bir duygu ele geçirir bizi: Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Erdal Öz aramızdan ayrıl dığından beri hep aynı duygu. Ondan geriye güzelim kitapları ve edebiyata büyük katkıları olan Can Yayınları ailesiyle birlikte, ardında bıraktıklarında yaşayan anılar kaldı. Tam da Edip Cansever’in dediği gibi: “Ben gidince hüzünler bırakırım / Bu senin yaşadığındır...” Erdal Öz’ü, o Unutulmaz Atlı’yı tanıdığım için onur duyuyorum. Kabare kraliçesi ş Sanat’ta Kültür Servisi Marlene Dietrich’in vârisi olarak görülen kabare kraliçesi Ute Lemper, iki yıl aradan sonra yeni projesiyle bu akşam İş Sanat’ta. “Last Tango in Berlin” gösterisiyle dinleyenleri Piazzolla tangoları ve kabare eşliğinde bir yolculuğa çıkaracak Ute Lemper’e piyanoda Vana Gierig ve bandoneonda Tito Castro eşlik edecek. Lemper konserde, “Falling in Love Again”, “Lilli Marleen” ve “Ne Me Quitta Pa” gibi sevilen şarkıları da seslendirecek. Hüseyin Zan yaşamını yitirdi YALOVA (AA) Yeşilçam filmlerinde “kötü adam” rolleriyle tanınan Hüseyin Zan, Yalova’nın Çınarcık ilçesinde hayatını kaybetti. Taşliman Camisi’nde dün düzenlenen cenaze törenine başta oyuncunun eşi Ayten Zan ve oğlu Hakan Zan olmak üzere Yeşilçam emekçileriyle ilçe halkı katıldı. Zan’ın naaşı, cenaze namazının ardından Çınarcık ilçe mezarlığına defnedildi. İzmir’de 1931’de doğan Zan, 1960’ta “İçimizden Biri” filmiyle başladığı oyunculuk kariyerinde pek çok sinema filmi ve televizyon dizisinde yan rollerde oynadı. Senarist Laurents öldü Kültür Servisi Alfred Hitchcock’un yönettiği “İp” filminin, “Batı Yakasının Hikâyesi” ve “Çingene” müzikallerinin yazarı Arthur Laurents, 93 yaşında öldü. McCarthy dönemini anlatan ve Barbara Streisand ile Robert Redford’un rol aldığı “Bulunduğumuz Yol” filminin de senaristi Laurents’in adı, aynı dönem komünist faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Hollywood’un kara listesinde yer alıyordu. VEFAT Türkiye devrimci hareketinin yiğit evladı Direnişin ve devrimin simgesi 3 Fidanın savunucusu, idam gecesinin tanığı büyük çınar Avukat HAL T ÇELENK Abimizi kaybettik. O’nu unutmayacağız. Işıklar içinde yat Halit Abi… HAL T ÇELENK’i kaybettik. Devrimcilerin başı sağ olsun... Gittiğin yerde dünyadaki Türkiye’yi sorarlarsa: Cumhurbaşkanı: Abdullah GÜL Başbakan: Recep Tayyip ERDOĞAN İktidarın Kültür Bakanı: Ertuğrul GÜNAY Dersen onlar anlar! HAL T ÇELENK’i kaybettik. Eşi Şekibe Çelenk, çocukları SerpilKaya Güvenç, FerdaÜmit Özyurda, torunları Sanem, Akın, Özer ve Deniz’in hislerini paylaşıyoruz. MAHMURE RAS H NUR ES N LER Onurlu ve yiğit insan H A L İ T Ç E L E N K 'i Saygıyla selamlıyoruz. Su Deniz Abidin Öge Yüreği yaşam sevinci ile dolu İlkeli, İlerici, Onurlu dostumuz OSMAN ÖZGÜVEN SEDAT ÖZGÜVEN Mahmut KARAKAYA nsan ve insanlık hakları savaşımının yılmaz, yorulmaz emekçisi, anıtı Türkiye nsan Hakları Kurumu kurucusu Kurumumuz “ nsan Hakları Onur Ödülü” sahibi Sevgili Ağabeyimiz, Üstadımız, Anıt hukukçu HAL T ÇELENK’i Sonsuzluğa uğurladık. Anısı ve değerleri önünde saygıyla eğiliyoruz. STANBUL BAROSU KATILIMCI AVUKATLAR GRUBU REŞAT NUR ERTAN’ı kaybettik Cenazesi 7 Mayıs 2011 tarihinde (bugün) Ankara Karşıyaka Mezarlık Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip defnedilecektir. Işıklar içinde yat. Seni unutmayacağız HAL T ÇELENK’i Sevgiyle ve özlemle Sonsuzluğa uğurladık T HAK / Türkiye nsan Hakları Kurumu Y urt Arkad aşları C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle