19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 19 19 18 17 20 24 20 15 14 17 19 16 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y B B B B Y Y Y Y 20 20 19 23 23 23 22 26 21 22 12 14 14 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih B Berlin PB Budapeşte Y Madrid Y Viyana Y 16 10 14 19 17 18 18 15 14 13 16 24 14 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B Y PB Y B PB Y Y PB Y Y PB PB 20 9 21 22 17 17 18 31 22 30 22 37 31 Ülkemiz geneli parçalı ve çok bulutlu, Doğu Akdeniz kıyı kesimi ile Güneydoğu Anadolu dışında kalan diğer yerler sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Marmara, İzmir, Denizli, Uşak, Kastamonu, Bayburt, Erzincan ve Muş çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. 5 MAYIS 2011 PERŞEMBE TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Mayıs GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Mahkeme Ankara Belediyesi’nin ‘Don Kişot’luk yapmasına’ izin vermedi GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Bu arada kimi anketler de güme gidiyor. AKP’nin CHP’ye nerelerde fark attığını gösteren bir anket yayımlandı. İki gün geçti geçmedi. Bu anketi yerle bir eden kamuoyu araştırma sonuçlarını CHP’nin ikinci adamı Gürsel Tekin açıkladı. Önceki ankete göre Batı’ya yöneldikçe AKP oyları düşüyor. CHP kıyı kentleri dışında AKP’nin gerisinde. Örneğin İç Anadolu’da AKP yüzde 53.6, CHP 20.4! Gürsel Tekin’in “Türkiye’de saygınlığı olan bir araştırma kuruluşuna” 37 ilde yaptırdığı ankete bakılırsa; ohooo, AKP gitti gider. CHP, AKP’ye fark atıyor. Yüzde 38 CHP, yüzde 37 AKP! Fakat partinin birinci adamı ile ikinci adamı arasında derin farklar var. Zira Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yorumu ilginç. Anketlere inanmadığını söylüyor. Böylece hem AKP yanlısı hem de Gürsel Tekin kaynaklı anketleri bir kalemde silip atıyor. 12 Haziran genel seçimlerinde alışık olduğumuz heyecanı görmeyenler her fırsatta adeta düş kırıklığı yansıtıyorlar. Bir iki noktada yanılıyorlar. Bu seçim lider sıfatını taşıyanların birbirine kullandıkları sözcüklerle; küfür, aşağılama, siyaset adamlığı nezaketi açısından çok zengin geçiyor. Eski günlere oranla bu seçim elbette heyecandan yoksun. 12 Haziran’da seçim yapılacağı ilan edildiğinden beri sonucu belirleyen anketler, TV’lerde açık oturumlar, medyada yorumlar ve usta anketçilerin analizleri gırla. AKP’nin onca yolsuzluğa, toplum değerlerini tepe taklak eden icraatına… fakirliğe, fukaralığa… basının susturulmasına… yargının, yürütmenin bir koluna dönüştürülmesine… kısacası ekonomik ve toplumsal bütün göstergelerin AKP’nin aleyhinde olmasına ve bu olumsuz tabloya karşın… …son günlere dek hiçbir anket, yazı, yorum, AKP’nin tek başına iktidara gelemeyeceğini açıklamadı. Adeta sonucu önceden bilinen bir seçime gidiyor Türkiye. Bu iklimde seçim heyecanı olabilir mi? Heyecanı yok bu seçimin diye hayıflanmanın da gereği yok. Liderlerin meydanlarda kapışmalarını, birbirlerine söylemedik söz bırakmadıklarını ve hatta Başbakan’ın zikzaklarını izleyerek pekâlâ eğleniyoruz. Bakın Libya politikasına. Medya RTE’nin Kaddafi’ye sana sığınacağın bir ülke buluruz; al pılını pırtını Libya’dan git, dediğini “Başbakan da Libya liderini sildi” diye manşetlerden duyurdu. Duyurdu da övdü mü? Medya RTE’nin düne kadar Kaddafi muhaliflerine de mesafeli durduğunu, bal gibi Kaddafi’ye ılımlı baktığını açıkça yazamıyor, söyleyemiyor. Durumu idare ediyor. RTE’nin Libya politikasında birden dönüş yapması nedenine gelince: RTE’nin çark edişine Kaddafi muhaliflerinin Türkiye aleyhindeki açıklamaları ve tutumu etkili oldu... İsyancıların oradaki büyükelçiliğimize saldırmaya yönelecek kadar Ankara aleyhine tavır koydukları ve koyacakları öğrenildi. Hükümet bir gece yarısı apar topar elçiliği kapattı ve Batı’ya da, Kaddafi muhaliflerine de göz kırptı! Sonuç: Bölgedeki Arap ülkelerine demokrasi ihraç edeceğine inanan Türkiye… ...Libya’da diktatör Kaddafi’ye ve Suriye’de tek adam Esad’a yerlerini korumaları için öneriler salık veren bir ülke konumunda. Ne hazin bir düşüş! Yargı ‘park’ ettirdi S NAN TARTANOĞLU ANKARA Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin başkentin en işlek caddelerinde uyguladığı ücretli otopark uygulaması, Ankara 1. İdare Mahkemesi tarafından durduruldu. Evlerinin önüne park ettikleri her araç için günlük 55 kuruş ödemek zorunda olan Çankayalıların şikâyeti üzerine Çankaya Belediyesi’nin açtığı davada mahkeme, bölge sakinlerinden otopark ücreti alınmasını hukuka aykırı buldu. Ücretli otopark sistemi İstanbul’daki İSPARK uygulaması örnek alınarak “yasadışı değnekçiliğe karşı Don Ki şot’luk yapıldığı” söylemiyle savunulmuştu. Melih Gökçek başkanlığındaki Anakent Belediyesi, 14 Haziran 2009 tarihinde aldığı karar ile başkentteki 164 cadde ve sokağın sağ taraflarında ücretli otopark sistemi uygulamaya başladı. Belediye Tunalı Hilmi Caddesi, Bahçelievler 7. ve 3. cadde gibi başkentin en işlek caddelerini ve sokaklarını 22 yıl süre ile bir belediye şirketi olan Ankara Altınpark Limited Şirketi’ne (ANFA) kiraladı. ANFA Genel Müdürlüğü ise konunun tartışma yaratmasının ardından yaptığı açıklamada, İstanbul’daki İSPARK sistemi ni model aldıklarını belirterek “Yasadışı yapılan değnekçiliğin önüne geçiyoruz. Biz Don Kişot’luk yapıyoruz” demişti. Çankaya Belediyesi, Anakent Belediyesi’nin kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Ankara 1. İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme, 16 Aralık 2010 tarihinde aldığı ara karar ile ücretli otopark uygulaması ile ilgili bölge sakinlerinin araçlarını evlerinin önüne park edemedikleri, araçları için otopark ücreti ödemek zorunda kaldıkları” yönündeki şikâyetlerini anımsatarak “bölge sakinlerine yönelik uygulamanın büyükşehir belediyesinden sorulmasını” istedi. Ancak belediye mahkemeye bilgi sunmadı. Öte yandan mahkeme, 18 Şubat 2011 tarihinde aldığı kararda ilgili mevzuatı aktararak “otopark alanı oluşturmanın ancak imar planı tadilatı ile mümkün olduğunu” ve “otoparkları kullanacak bölge sakinlerinden ayrıca ücret alınamayacağını” vurguladı. Mahkeme kararında, “Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir” denildi. Uzun konuşmanızın bu bölümü gazetelerde yayımlanmadığı için canlı yayında tuttuğum not kadarıyla anımsatmak istiyorum. Şöyle dediniz: “Pınarhisar’da hayal kurduk. Özgürlüğün hayalini kurarken aynı zamanda Türkiye hayali kurduk. Hiçbir ferdi ötekileştirmeden, müreffeh, kalkınmış bir ülke yaratmanın hayalini kurduk...” Kesinleşmiş cezanızı çektikten sonra, yeniden kolları sıvayıp ülke yönetimine talip olmanın yolunu, yöntemini tasarlamışsınız. O cezanın devamı, size siyasi yasaklar getirse bile, bunu ortadan kaldırma çabası içine girmek hakkınız. Nitekim dönemin ana muhalefet partisi de sizin siyasi yasaklı olmanızın demokrasiyi yaralayacağını düşündü. Önünüzü açan anayasa değişikliğine evet dedi. Size sağlanan bu olanağı, bugün henüz hüküm giymemiş kişilerden bile esirgiyorsunuz. Adeta hükmü siz veriyorsunuz. Seçim meydanlarında sürekli hakkımızda verdiğiniz kararı okuyorsunuz. Savcılıktan yargıçlığa mı geçtiniz? İleri demokrasi dediğiniz bu mu? Sayın Başbakan, İstanbul çılgınlığınızı açıkladığınız hafta hücrem hareketliydi. Cezaevinde soğuk su 4 bölüm halinde günde 6 saat akıyor. Sıcak su 2 bölüm halinde haftada 4 saat. Hücrenin küçük olmasından şöyle bir iyimserlik ürettim: Bir saatte her tarafı temizliyorsunuz! Hücre ve havalandırma çıkışı dahil. Artık yeni tamiryıkmasökmetakma ekibinin gelmeyeceğini düşünüp iyi bir temizlik yaptım. Ertesi gün öğleden sonra demir kapı şangırdadı; bir teknik eleman, bir işçi girdi. Gözetleme kamerasının yeri iyi değilmiş, ters yöne takacaklarmış. Ellerinde matkap; sök duvar, del duvar 2 saatte her taraf yine toz oldu. Sürgün edildiğimiz 28 Şubat’tan bu yana 36. tamiratı da böylece tamamladık. Sayın Başbakan, Önceki mektubumda, ziyaret kısıtlamalarına değinip, sizin cezaevi günlerinizi anımsatmıştım. Bu mektupta da 36. tamiratın ardından sizin koğuşunuz nasıl hazırlanmıştı, onu anımsatacağım. Kaynak, yine sizin çevrenizden Hüseyin Besli ve Ömer Özbay’ın “Bir Liderin Doğuşu” kitabı. Olağanüstü bir başarıyla sizinle aynı cezaevinde, aynı koğuşta kalması sağlanan Hasan Yeşildağ’ın anlatımı da çok insanca. O bölümden bir kesit: “Hasan Yeşildağ, Tayyip Bey’le kalacağı Pınarhisar Cezaevi’ne önceden gider gezer. Yapılacak işlerin listesini çıkartır. Yönetimden gerekli izinler alınır. Tahsis edilen koğuşu temizletir. Duvarlara kâğıt kaplatır. Zemine boydan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisat yenilenir. Sıcak su için şofben taktırır. Kapıları boyatır, ilave sürgü yaptırır. Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir... Derin donduruculu büyük boy buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma grupları, büyük ekran televizyonla kalacakları koğuşu sıkıcılıktan uzak yaşam ve çalışma alanına dönüştürürler... Hasan Yeşildağ, Reis’ten üç gün önce Pınarhisar Cezaevi’ne teslim olduğunda mahkumlar ve gardiyanlar tarafından krallar gibi karşılanır. TC Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevfikevi mahzun ve utangaç bir çocuk gibi tarihi misafirini beklemektedir...” Sayın Başbakan, Damdan düşenin halini damdan düşen anlar demişler, siz bunu başka türlü anlamışsınız. Damdan düşünce yaralı kalınacağını bildiğiniz için bizi gökdelenden atmanın yollarını arıyorsunuz. Siz koğuş ekibi seçmişsiniz... Biz yalnız... Size duvardan duvara halı... Bize beton karo... 36. tamirattan 2 gün sonra Silivri Ceza İnfaz ve Tutukevi Kurumları İzleme Heyeti geldi. Mustafa Özkurt başkanlığındaki 3 kişilik heyeti hücrede oturtabilecek durumda olmadığım için havalandırmaya aldım. İlk şunu söylediler: “Daha önce geldiğimizde üç kişilik tecritteyiz diyordunuz, şimdi teksiniz...” Dar zamanda olup bitenleri anlattım. Yalnızlıkla birleşen acı, sert kaya gibidir. Çarptınız mı, fena. Tutunup üstüne çıkarsanız, yaşam zemininizi sağlamlaştırır. Ama bunu başaramayanlar var. Buna ilişkin gözlemlerimi isim vererek heyete aktardım. O komşularıma bakınca hedefin şu olduğunu düşünüyorum: Taammüden beyin öldürmek! Kaygılarımla... ÖSYM ÖNÜNDE KUYRUK SÜRÜYOR Skandalı savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM, YGS’nin iptali istemiyle açılan davaya gönderdiği savunmada kişiye özel kitapçık uygulamasını ve şifre sistemini anlattı. Puanlarının yeniden hesaplanmasını isteyen adayların, itiraz sonuçlarının 6 Mayıs Cuma günü saat 17.00’den sonra internetten öğrenilebileceği belirtildi. Ancak LYS’nin son başvuru tarihinin 6 Mayıs olması nedeniyle, itiraz sonucu puanları yükselen ve barajı geçen adaylar LYS’ye başvuramayacak. ÖSYM, çeşitli eğitim birliklerinin sınavın iptal edilmesi talebiyle İdare Mahkemesi’ne ve Danıştay’a açtığı davalarda, savunmasını gönderdi. NTV’nin haberine göre, savunmada neden kişiye özgü kitapçık ve bu kitapçıklarda neden şifre kullanıldığı anlatıldı. YGS puanlarının yeniden hesaplanmasını isteyen adaylar, ÖSYM önünde kuyruk oluşturmaya devam ediyor. Bugüne kadar 2 bini aşkın adayın itiraz dilekçesi verdiği belirtilirken, geçmiş yıllarda yaklaşık 200 dolayında itiraz olduğuna dikkat çekildi. İtiraz başvuruları 27 Mayıs’a kadar sürecek. Ancak, LYS başvuruları 6 Mayıs’ta sona eriyor. İtiraz sonucunda puanı yükselerek barajı aşan öğrencilerin LYS’ye başvuramaması gibi bir durum ortaya çıkacak. ÖSYM’nin birkaç güne kadar adayların cevap kâğıtları ile soru kitapçıklarını internete yükleyeceği ve cevap kâğıtlarında bir sorun olan adayların itirazlarını değerlendirmeye alacağı kaydedildi. Şehit ere hüzünlü veda Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde terör örgütü PKK ile girdiği çatışmada atılan el bombası sonucu şehit düşen piyade er Rıdvan Adam (21) Konya’da Kürtçe ağıtlarla son yolculuğuna uğurlandı. Törene Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Garnizon Komutanı Tümgeneral Orhan Turfan ile birlikte çok sayıda yurttaş katıldı. Şehidin, Türk bayrağına sarılı tabutuna sarılan anne Zeynep Aktaş oğlunun fotoğraflarını öperek, “Oğlum ölmedi yaşıyor. O şehit, o ölmedi” diye ağladı. Cenaze törenine katılan kalabalık ve çevredeki binalarda oturan yurttaşlar balkonlarına Türk bayrağı astı. Kalabalık “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”, “Kahrolsun PKK”, “Vatan sana canım feda” şeklinde sloganlar attı. ÖSYM B NASI ŞGAL ED LD İstanbul Haber Servisi Sosyalist Öğrenci Derneği (SÖD) üyeleri, Üsküdar’daki ÖSYM Bürosu’nu işgal etti. Öğrenciler, binaya “Ali Demir istifa etsin, YGSLGS kaldırılsın” yazılı pankart asarken öğrenci grubu polisin sert müdahalesiyle binadan yaka paça dışarı çıkarıldı. Üsküdar’da Hâkimiyeti Milliye Caddesi üzerinde bulunan ÖSYM Bürosu’na saat 14.00’de gelen sosyalist öğrenciler, “Ali Demir istifa” sloganları atarak binanın üst katına çıktı. Öğrencilerin eylemi üzerine ÖSYM yetkilileri büronun giriş kapısını kapatarak polis ekiplerine haber verdi. Öğrenciler ile polis arasında arbede yaşandı. Polis, öğrencileri tek tek dışarı çıkarttı. Dışarı çıkarılan öğrenciler gözaltına alınmayarak serbest bırakıldı. ‘EKS K ZAM’ USULEN BOZULDU Yargıtay emeklinin umudunu arttırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, SSK ve BağKur emeklilerine 2002 ve 2006’da eksik zam yapıldığı iddiasıyla açılan ve Ankara 17. İş Mahkemesi’nde kabul gören davayı usulden bozdu. Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Hukuk Danışmanı Cafer Tufan Yazıcıoğlu, bir süredir emeklilerin umutla beklediği 20022006 yıllarına ait zam farklarına ilişkin davanın Yargıtay’ca bozulduğunu bildirdi. Yazıcıoğlu, derneğin, Ankara Şube yöneticilerinden Nadir Üşekçioğlu adına açılan ve Ankara 17. İş Mahkemesi’nde 2007/245 esas ve 2009/555 karar sayılı 20 Mayıs 2009 tarihli kararıyla kabul gören davanın, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nce yeniden yerel mahkemeye ulaştırıldığını belirtti. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2009/11380 esas 2011/1389 karar sayısıyla verdiği bozma kararının, usulden olduğuna dikkati çeken Yazıcıoğlu, mahkemece, 2002 kararnamesinin herhangi bir emekliye uygulanıp uygulanmadığının yerel mahkemece yeniden araştırılmasının istendiğini ifade etti. Karara karşı, yerel mahkemenin direnme hakkı bulunuyor. CHP’den ÖSYM yasasına itiraz geldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı’nın (ÖSYM) Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. İmam hatip lisesi mezunlarının polis okullarına girebilmesi yolunu açan düzenleme de iptali istenenen maddeler arasında yer alıyor. CHP’nin başvuru dilekçesinde ÖSYM teşkilat yasasının “Başkanlık, bu kanunla ve diğer mevzuatla verilen görev ve yetkilerini (kendi sorumluluğu) altında, bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır” düzenlemesinin YÖK’ün anayasanın 130 ve 131. maddelerindeki görev ve yetkilerini ÖSYM’ye devretmeye yol açtığı gerekçesiyle iptali istendi. ÖSYM başkanının ilgili bakan, başbakan ve cumhurbaşkanınca imzalanan “müşterek kararname” ile atanmasına ilişkin düzenleme ile “ÖSYM Yönetim Kurulu’nun doğrudan merkeze bağlı olarak kurulacak temsilciliklerin yeri ve sayısı hakkında görev ve yetkisini (karar alma) ile sınırlayan ve alınan kararın uygulanmasını Bakanlar Kurulu’na bırakan” maddeler de iptali istenen düzenlemeler arasında yer aldı. Devlet şiddet gören kadını korumuyor İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları İzleme Örgütü raporuna göre Türkiye’de şiddet gören kadın devlet tarafından korunamıyor. “Kocandır, Döver de Sever de: Türkiye’de Aile İçi Şiddet ve Korumaya Erişim” başlıklı rapor, çeşitli illerde incelenen dava dosyaları, avukatlar, kadın örgütleri, sosyal hizmet çalışanları ve diğer uzmanlarla yapılan görüşmeler sonucu hazırlandı. Rapora göre, yaşları 1465 arasında değişen kadın ve kız çocuklarına uygulanan şiddet biçimleri, “tecavüz, bıçaklama, hamileyken karın bölgesine tekme, kemikleri kırılıncaya ya da kafatası çatlayıncaya kadar çekiç, sopa, dal ve hortumla dayak, köpek ve başka hayvanlarla bir odaya kapatma, aç bırakma, şok verme, zehirli iğne, çatıdan atma ve ağır psikolojik şiddet” olarak açıklandı. Raporda birçok kadının, polis memurlarının kendileriyle dalga geçtiğini onları eve, şiddet uygulayan kişiye geri gönderdiğini, savcı ve hâkimlerin koruma kararı çıkarmak için yavaş davrandığını belirtiliyor. Raporda, 4320 sayılı “Ailenin Korunması Hakkında Kanun”un eksiklikleri de belgelenirken söz konusu yasanın boşanmış ve evli olmayan kadınları tamamen dışarıda bıraktığına dikkat çekiliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle