19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER Altı yıl önce kadınları tekmeleyip saçlarından yerlerde sürükleyen 54 polisten 6’sı hapis cezasına mahkum edildi 7 Polislere şiddet cezası H LAL KÖSE CEZAYI ERTELEMED Sanıkların mağdurlardan özür dilemediklerine dikkat çeken yargıç, pişmanlık göstermedikleri gerekçesiyle de hapis cezalarını ertelemedi. 48 sanık ise suçu işlediklerine dair yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat etti. ken, mağdurlar ise saldırı emri veren amirlerin de yargı önüne çıkarılmasını istedi. Beyazıt Meydanı’nda 6 Mart 2005’te gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarında, şiddetten sorumlu polislerden yalnızca 6’sı ‘kötü muamele’ ve ‘kasten yaralama’ suçundan hapis cezasına mahkum edildi. Sanıklara verilen cezayı ertelemeyen yargıç Yavuz Öztürk, olayda zor kullanma yetki sınırının aşıldığını belirtti. Basın açıklaması yapan gruba, göz yaşartıcı gaz ve copla müdahale eden polisler, dağılan kadın eylemcileri tekmeleyip saçlarından yerlerde sürükledi. AB Komisyonu’ndaki tartışmalar üzerine, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporda da polislerin aşırı güç kullandıkları, şiddet uygulayan polislerden yalnızca 7 memurun kimliğinin tespit edildiği belirtildi. Soruşturma sonucu Çevik Kuvvet’te görevli 54 polis hakkında “zor kullanma yetki sınırını aşmak suretiyle yaralama” suçundan dava açıldı. Sanıklar emirleri yerine getirdiklerini belirtir ‘Zamanaşımı dolmadı’ İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 Mart 2006’de başlayan dava dün sonuçlandı. Karar duruşmasına müştekiler Nurdan Kambur, Alev Çevik ile müdahil avukatları Gül Altay ve Gülay Erpul katıldı. Polislerin avukatı Ali Çelik ise yaralamalara neden olan polislerin kimliklerinin tespit edilemediğini belirterek davanın zamanaşımı dolduğu için düşürülmesini talep etti. Mahkeme yargıcı, zamanaşımı kavramının sanıklar için bir lütuf olmadığını, aksine suçluluğun devamı niteliğinde bir kuram olduğunu belirtti. Yargıç eski TCK’nin 106. maddesine göre davada zamanaşımı süresinin dolmadığına hükmetti. ‘Polis sınırını aştı’ Olayda polisin zor kullandığını, çalılıklara saklanan kişilere bile müdahale edildiğini belirten yargıç, “Beyazıt’ta dağılan, ge nellikle kadınlardan oluşan gruba tekme, kalkan ve copla müdahale edilmiştir. Bazı sanıkların zor kullanma sınırını aşarak fazla şiddete başvurdukları anlaşılmıştır” dedi. Mağdurların gözaltında şiddete maruz kaldığına ilişkin ise yeterli delil elde edilemediğini kaydetti. Mahkeme, sanık polisler Murat Cürebal, Ali Osman Parlar, Süleyman Bilgin, Yunus Küncü ve Erdem Başak’ın “kötü muamele” suçunu işlediğine hükmetti. Cürebal ve Parlar, 10 ay, Bilgin, Küncü ile Başak da 5 ay hapis cezasına mahkum edildi. Sanık polis Cihan Uçar’a ise “kasten yaralama” suçundan 1 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Sanıkların geçmiş hal ve tavırlarını, disiplinsiz davranışlarını göz önünde bulunduran mahkeme yargıcı, sanıkların ileride bir daha suç işlemekten çekineceklerine dair kanaat oluşmadığını belirtti. Bu nedenle sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen maddeyi uygulanmadı. Bu Kadar Ağır Ceza Olmalı mı? Çoğumuz, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu Başkanı Sayın Tevfik Bilgin’e mart ayında Mersin Üniversitesi’nde bir panele katıldığı sırada bazı öğrencilerin protesto amacı ile yumurta attıklarını hatırlamıyordur bile. O gençler, polis tarafından yaka paça yakalanmış, cumhuriyet savcısı bu eylemlerinden ötürü kendileri hakkında dava açmışsa da, yargı kendilerini aklamışmış. Bu “mış”lı bitirişin nedeni, benim de o olayı unutanlar arasında olduğumu gösteriyor. Dün bir gazetede okuduğum haber, Mersin Üniversitesi Rektörlüğü’nün, mahkemenin aklama kararına rağmen olaya karıştıkları ileri sürülen 9 genç hakkında disiplin kovuşturması sonunda, ceza yağdırdığını yazıyordu. Yumurta atılan kişinin, yani BDDK Başkanı Bilgin’in “Olur böyle şeyler” diye hoşgörülü davranarak şikâyetçi olmadığı o olay nedeni ile üniversite rektörlüğü tarafından; kabahatli çocuklardan 2’sine “okul”dan atılma cezası, 4’üne 1 yarıyıl uzaklaştırma, 2’sine kınama, 1’ine de uyarma cezaları verilmiş! Haberi, “Acaba bu olay bir üniversitede değil de; olsa olsa bir lisede mi gerçekleştirilmişti” şaşkınlığı içinde okudum. Kendileri de, ceza yağdırdıkları gençlerin oturduğu sıralarda oturmuş olan sayın öğretim üyelerini, ölçüyü ziyadesi ile fazla tuttuklarını anımsatmak istedim. Adı üstünde üniversite bu. Aynı konudaki bir dersi, dünya görüşleri farklı olan iki öğretim üyesinin farklı anlatabildikleri kürsülerin bulunacağı tek kurum. O kuruma bir şeyler öğrenmek amacı ile gelen gençlerin de, kendi dünya görüşlerini içlerinde saklayarak hocalarına kulak vermeleri de elbette istenilir. O nedenle yine elbette, düzeyli bir protesto yerine bir konferansçıya yumurta atmayı değil; diliyorlarsa salonu terk ederek tepkilerini sergileyebilirlerdi. Bunu yapmayarak yumurta kullanmayı seçmiş olmalarını ayıplamak, kendilerine de hoşgörülü yetişmenin ne denli bir erdem olduğunu öğretmeye çalışmak yerine, süresiz ihraç yaptırımını kullanmanın çok acı olduğunu; o cezayı yağdırmış olan hocalarına anlatabilmek kolay olmamalıdır. Üniversite yönetimi, kendilerini bağlayan YÖK’ün koyduğu katı disiplin kurallarına sığınmanın sıradanlığı yerine, kesin dışlama verdiği öğrencilerini çağırıp; bu yaptıklarının töre ve geleneklerimize uymadığını, bir gün kendilerinin de böyle bir kampusa, yetişkin konferansçı olarak gelebileceklerini unutmamalarını öğütleyemez miydi? Keşke, AKP İstanbul Milletvekili Sayın Prof. Burhan Kuzu’nun bu tür konferanslara şemsiye ile gelecek kadar hoşgörülü davranmış olduğunu da unutmayarak endazeyi kaçırmamış olsalardı. 1 Mayıs 2008’de muhabirlerimizi yaralayan polislerin amirleri hâkim karşısına çıktı Fotoğraf: ALİ AÇAR 3 yıl sonra yargı önündeler İstanbul Haber Servisi 1 Mayıs 2008’de gazetemize sığınan eylemcileri takip ederken muhabirlerimiz Esra Açıkgöz ve Ali Deniz Uslu’yu da yaralayan polislerin amirleri üç yıl sonra yargıç karşısına çıktı. “Zor kullanma sınırının aşılması suretiyle yaralama” suçundan yargılanan polisler, zor kullanma yetkilerini aşmadıklarını savundu. Üç yıl süren soruşturma sonucu haklarında dava açılan Çevik Kuvvet’ten sorumlu Emniyet Amiri Şahin Güneş, hazır kuvvetlerden sorumlu Amir Selami Poyraz, Cevahir Alışveriş Merkezi önünde görevli olan sorumlu Amirler Zülfükâr Ünlütürk, İdris Kaya, Fatih İmal ve Mehmet Nur Öztürk’ün yargılanmasına dün başlandı. Şişli 10. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya 4 tutuksuz sanık ve cop darbeleriyle sağ kolu kırılan muhabirimiz Uslu katıldı. Sanıklardan şikâyetçi olan Uslu, basın mensubu olarak olayları takip ederken polislerin saldırısına uğradığını anlattı. Gazetenin bulunduğu sokağa gaz bombası atıldığını, su sıkıldığını belirten Uslu, “Polisler önlerine gelen herkese vuruyorlardı. Yunus elbiseli iki polis üzerime doğru gelirken bağırarak gazeteci olduğumu, Cumhuriyet’te çalıştığımı söyledim. Copla vurmaya başladıklarında, gazete binasına doğru kaçmaya başladım. Kaçarken sürekli vuruyorlardı. Bahçeye girdiğimde, güvenlik, benim gazetenin elemanı olduğumu söyledi. Bana vuran polislerin biri gazeteye girmedi, diğeri ise peşimden bahçeye girdi. Binanın içine girdiğim sırada da bana vuruyordu. Kolumu bu polis kırdı” dedi. Sanık Ünlütürk, savunmasında, “Kameralardan müşteki Ali Deniz Uslu’yu ve Esra Açıkgöz’ü kimin dövdüğünü tespit edemedik. Suç bireysel suçtur, kabul etmiyorum” dedi. Şahin Güneş “Benim emrimdeki polislerden olaya karışan yoktur” diye konuştu. Sanık Kaya, müştekilerin dövüldüğü olayı görmediğini ifade etti. Sanık Fatih İmal da “Yaralama olayını gerçekleştiren memur Yunus kıyafetli idi. Ben karakolda görevliyim. Yaralayanları tanımıyorum. Teşhis de edemedim” dedi. Uslu’nun avukatı Tora Pekin, olay günü görevli Yunus polislerin amirinin kim olduğunu sordu. Sanık Ünlütürk, tüm birimlerden kendisinin sorumlu olduğunu ifade ederek, “Görevli 30 Yunus’un fotoğrafları ile görüntüleri karşılaştırdık. Kimlik tespiti yapamadık” dedi. Mahkeme Uslu’nun davaya katılma talebini kabul etti. Bir sonraki duruşma 22 Eylül 2011’de yapılacak. Grup Yorum’a destek ‘Türküleri söylemeye devam’ İstanbul Haber Servisi İstanbul 2. bölge bağımsız milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder, sanatçı Pınar Sağ, yazar Bilgesu Erenus ve şair Ruhan Mavruk’un da aralarında bulunduğu kalabalık bir grup, terör örgütü DHKPC’ye yönelik gerçekleştirilen operasyon kapsamında Grup Yorum üyelerinin gözaltına alınmasını İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde protesto etti. Sanatçı ve aydınlar, korku imparatorluğunun artık sanatçıların kapısına dayandığını söyledi. Göstericiler Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü önünde “Yola gelmeyeceğiz. Islah olmayacağız. Umudun türkülerini söylemeye devam edeceğiz” pankartı açtı. Operasyon kapsamında gözaltına alınan ve serbest bırakılan Grup Yorum üyesi Ali Aracı burada yaptığı konuşmada, “Gözaltına alınmamız sürecinde kötü muameleye maruz kaldık. Neden gözaltına alındığımızı ve neden bırakıldığımızı dahi bilmiyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar Grup Yorum susmayacak, türkülerini söylemeye devam edecek” dedi. Aracı, dinleyicilerini evlerinde, işyeri ve arabalarında Grup Yorum dinlemeye çağırdığını ve gözaltılara bu şekilde cevap vereceklerini söyledi. Bir günlüğüne asker Genelkurmay Başkanlığı’nca her yıl “Engelliler Haftası” dolayısıyla yapılan “temsili askerlik’’ uygulaması kapsamında, engelliler dün askerlik yapmanın heyecanını yaşadı. Ankara l Jandarma Komutanlığı’nda 47 engelliye askeri üniforma giydirilerek bir süre eğitim verildi. Yağmur nedeniyle komutanlığın yemekhanesinde düzenlenen tören, saygı duruşu ve stiklal Marşı’yla başladı. Engelliler daha sonra ellerini silahların üzerine koyarak “askerlik yemini’’ etti. (AA) Tufan Planı’na suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyeleri 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan ‘Hayata Dönüş’ operasyonu için hazırlanan ‘Tufan Harekât Planı’nda adı geçen üst düzey askerler hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bakırköy Adliyesi’nin önünde toplanan grup adına basın açıklaması yapan avukat Güçlü Sevimli, planda, operasyonun nasıl, ne şekilde, kimler ve hangi birliklerce yapıldığını açıkça ortaya koyulduğuna dikkat çekti. Sevimli, dilekçede, 29 görevli hakkında yasal işlem yapılmasının talep ettiklerini belirtti. 2 bine yakın öğrenci engelliler gibi yaşamaya çalıştı Sanıklar suçlamaları reddetti Engellileri anladılar İstanbul Haber Servisi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi tarafından geliştirilen ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) desteği ile yürütülen “Paralimpik (engellilik olimpiyatı) Okul Günleri” projesi kapsamında İstanbul’da 20 pilot okulda, 2 bine yakın öğrenciye ulaşıldı. Proje kapsamında, engelsiz öğrencilere “engellilik, paralimpik, engellilerin günlük hayatları ve spor hayatları” gibi konularda farkındalılık yaratma ve aileleri bilgilendirmek amacıyla teorik ve uygulamalı bilgiler verildi. Projenin tüm Türkiye’ye yayılmasının hedeflendiği belirtildi. Projenin gerçekleştirildiği okullardan biri olan Caddebostan Irmak Okulları’nda dün bir basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya, İstanbul Vali Yardımcısı Harun Kaya, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı A. Yavuz Kocaömer, ilçe milli eğitim müdürleri ile proje koordinatörleri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Toplantı sırasında protokolün tekerlekli sandalyelere oturdukları dikkat çekti. Kocaömer, “Dünya artık kaynaştırma eğitime geçiyor. Bu bizim ülkemizde uzun zaman alacak. Çünkü annebabalar yeteri kadar bu konuda eğitimli ve bilinçli değil. Engelsiz çocuklarının engellilerle bir arada eğitim görmesinden korkuyorlar, adeta çocuklarına salgın hastalık bulaşacaklarını zannediyorlar” dedi. POG’den psikolojik danışman Ahmet Çetin ise projenin gerçekleştirildiği okullarda yaptıkları değerlendirmelerde, proje sonrasında öğrencilerin engellilere bakışının değiştiğini belirterek “Proje ile engelsiz öğrenciler tekerlekli sandalyade basketbol, masa tenisi gibi sporlar yaptılar, zilli topla oynadı, görme engelliler gibi hissedebilmek için gözlerini gözbandı ile kapatıp uygulamalar yaptı. Gördük ki öğrenciler bu aktivitelerden sonra engellileri daha iyi anladı” dedi. lk kadın akrobasi pilotu öldü Haber Merkezi İzmir Narlıdere Dinlenme ve Bakımevi’nde yaşamını sürdüren Edibe Kutucuoğlu, rahatsızlanınca Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede tedaviye alınan Kutucuoğlu yaşamını yitirdi. Kutucuoğlu’nun ölümü, havacılık camiasında büyük üzüntü yarattı. Kutucuoğlu’nun cenazesi törenle Narlıdere Yukarı Mezarlık’ta törenle toprağa verildi. Cumhuriyet kurulmadan önce 1920 yılında Erzincan’da dünyaya gelen Kutucuoğlu, yurtdışındaki birçok akrobasi gösterisinde Türkiye’yi temsil etti. Emniyet Müdürlüğü önünde ‘Çav Bella’ Türkiye’de nevruz, 1 Mayıs ve Grup Yorum konserlerinin devrimciler adına önemli bir süreç olduğuna dikkat çeken Önder, “Siz her ne kadar bunları içeri atsanız da bu gelenek içlerinden yüzlerce Grup Yorum çıkaracaktır. Tüm baskılar ve yıldırmaları devrimciler boşa çıkaracaktır” diye konuştu. Şair Ruhan Mavruk ise korku imparatorluğunun artık tüm kapıları çalmaya başladığını ifade ederek “Korku imparatorluğu artık sanatçıları susturmaya çalışıyor. Halkın direnme damarlarını koparmak istiyorlar, ancak başaramayacaklar” dedi. Sanatçı Sağ da tüm konserlerinde bir Grup Yorum şarkısı seslendireceğini söyledi. Sanatçılar ve diğer göstericiler hep bir ağızdan “Çav Bella” şarkısını seslendirdikten sonra dağıldı. Gezici’nin ölümü TBMM’de ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Amasya 15. Piyade Tugayı, 12. Piyade Alayı takım karargâhında 12 aylık asker olan Harun Gezici’nin 9 Mayıs günü “şüpheli” ölümünü soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Sevigen, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Gezici gibi hasta erler nöbete mi gönderiliyor” dedi. HEMŞ RELER SORUNLARINA ÇÖZÜM STED ‘Hasta müşteri, çalışan köle’ SES stanbul Şubesi üyeleri, 1218 Mayıs Hemşirelik Haftası kapsamında Galatasaray Meydanı’ndan Taksim tramvay durağına kadar ıslıklar, alkışlar ve sloganlar eşliğinde yürüyüş düzenledi. “Can güvenliğimiz tehlikede”, “Hemşireyiz bilgi işlem elemanı değiliz” yazılı dövizleri taşıyan SES’liler, “Eleman değil hemşireyiz”, “Köle değil sağlıkçıyız” sloganlarını attı. Yürüyüşün son bulmasının ardından eylemciler adına basın açıklaması yapan SES Bakırköy Şubesi üyesi Seher Pınar, hemşirelerin temel sorunlarının görmezlikten gelindiğini, sağlıkta dönüşümle değersizleştirildiklerini söyledi. Pınar, ebe ve hemşireliğin “ağır tehlikeli işler” kapsamına alınmasını, gece bir saatlik çalışmanın iki saat sayılmasını, sağlıkta dönüşüm programının durdurulmasını, haftalık çalışma saatinin 35 saatle sınırlandırılmasını, taşeron çalışan tüm hemşirelerin kadroya alınmasını istedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Aynı hastaneye gidince yakalandı KOCAELİ (AA) Kocaeli’de bıçakla yaraladığı kişinin kaldırıldığı hastaneye elindeki kesiği tedavi ettirmek için giden zanlı gözaltına alındı. Kartepe ilçesinde Yusuf Akhisar ile bir süre önce babası Zeki Akhisar’ı darbeden Eyüp D. arasında çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Eyüp D, bıçakla Yusuf Akhisar’ı sırtından yaraladı. Eyüp D. elinde oluşan kesiği tedavi ettirmek için bıçakla yaraladığı Akhisar’ın da kaldırıldığı hastanenin acil servisine gitti. Zanlı, yaralanan Akhisar’ın ifadesi üzerine gözaltına alındı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle