19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER 5 ‘Sizden koparılmış bir parça olarak bir an önce yerime kavuşmayı arzu ediyorum’ Balbay’dan İzmirlilere mektup var İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir 2. bölge 2. sıra adayı, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, seçim çalışmalarına mektupla katılıyor. Balbay’ın İzmirlilere gönderdiği mektubu kamuoyuyla paylaşan CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, “Balbay, fiziken yanımızda olmasa da demir parmaklıklar arkasında olsa da, onun özgür sesi biz olacağız” dedi. Balbay’ın mektubu “Denizi evrensellik, sokakları kardeşlik, caddeleri uygarlık, toprağı bereket, taşı tarih, dağları çiçek kokan İzmirimizin yurtsever insanları” diye başlıyor. Balbay’ın mektubu şöyle: “Cumhuriyeti kuranlar, ilk on yılda yurdu baştan başa demiryollarıyla ördüler. Son 9 yıldır iktidar olanlar ise yurdumuzu demir parmaklıklara boğdular. Adını da ileri demokrasi koydular. Kendilerinden olmayan herkesi suçlu ilan edip o demir parmaklıkların arkasına koydular. Son günlerde ileri demokrasiden payını İzmirimizin belediyeleri de aldı. Bugünleri aşacağız. Bedenlerimizi demir parmaklıkların arkasına koyabilirler ama, yurt sevgisini kim tutuklayabilir?” “Sahiliyle, ovasıyla, şehriyle, kasabasıyla her yerinde karış karış gazeteciliğimin, mücadelemin olduğu İzmirimizin çağdaş insanları” diye seslenen Balbay, mektubunu şöyle sürdürüyor: “Yüz yüze değiliz ama hep gönül gönüleyiz. Hücremin duvarına bütün ilçeleri, köyleri, kasabaları da içeren güzel bir İzmir haritası astım. Güne o haritaya ‘günaydın’ diyerek başlıyorum. İzmir üzerine yazılmış 30 kadar kitap getirttim. Kendimi İzmir’e hizmete hazırlıyorum... İzmirli kardeşlerim, hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz. Ben sizin bir parçanız olmak için sabırsızlanıyorum. Daha doğru anlatımla, sizden koparılmış bir parça olarak bir an önce yerime kavuşmayı arzu ediyorum. Güzel bir haziran sabahı buluşmak dileğiyle...” Bayır, Balbay’ın seçim bölgesinde yer alan 15 ilçeye ayrı ayrı mektup hazırladığını, bunların mini mitingler halinde o ilçedeki seçmenlere duyurulacağını söyledi. Çevre Değil Kirlenen Hukuk... Ege’de gençlerle konuşurken şöyle bir soruyla karşılaştım: “Türkiye’de çevre mi kirleniyor yoksa laik demokratik hukuk devleti mi?” Gerçekten önemli bir soruydu... Yıllardır çevre kirliliğine, akarsularımıza, denizlerimize ilişkin yazılar yazdım; dağlarımızın, ovalarımızın “çokuluslu altın avcıları”na teslim edilmelerine karşı çıktım. Çevreciler bu konuları hep gündeme getirdiler... Türkiye’yi bir felaketin beklediğini anlattılar. Önce bölge idare mahkemelerine, Danıştay’a, ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdular... Bergama Ovacık’ta, Eşme Kışladağı’nda, Havran’da, Artvin’de davaları kazandılar... Türkiye AİHM’de mahkum oldu yargı kararlarını uygulamadığı için. Uygulamayan kimdi? Siyasal erk! Çevreciler hep yalnız kaldı... Üstelik “vatana ihanet”, “ajan” suçlamasıyla yargılandılar. Sonuç: Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde yargılanıp aklandılar. Gelmiş geçmiş tüm hükümetler, yargı kararlarının ardından dolaşıp bildiklerini okumadı mı? Ecevit’ten Demirel’e, Çiller’den Mesut Yılmaz’a, Bahçeli’den Recep Tayyip Erdoğan’a dek tüm başbakanlar, başbakan yardımcıları, bakanlar, bu çevre katliamını görmezden geldi. Bergama üzerinden Kozak Yaylası’na giderken yol boyunca çevreci dostlarla karşılaşıyorum... Kütahya’daki siyanür havuzunun çökmesi ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeden söz ediyoruz. CHP çevre kirliliğinin, bir başka deyişle hukuk devletinin kirlenmesinin üzerine niçin gitmiyor? Bir kır kahvesindeyim yine ve çevrecilerle sohbet ediyorum... Çevre eyleminin öncüleri anlatıyor: “Biz 20 yıldır onlarca dava kazandık. Verilen yargı kararlarının hiçbiri uygulanmadı. Bakanlar Kurulu kararıyla, yeni maden yasalarıyla, son olarak Doğa Yasası’yla verilen kararlar yok sayıldı. Avrupa’da bu yargı kararlarının Türkiye’de uygulanmadığını anlatamadık. Çünkü Avrupa’da ‘yargı kararlarının uygulanmaması’ diye bir şey yok. İşin ilginç olan yanı ise şuydu: Türkiye’de ve AİHM’deki davalarımızda, yurttaşların karşısında hükümetin yanında müdahil çokuluslu şirketler ve onların avukatları yer aldı. Bu yüz kızartıcı bir durumdu. Bizlere ülkemizde ajan denildi ve DGM’de yargılandık. Dönemin askersivil bürokratları çokuluslu altın avcılarının yanındaydı ve onlara sınırsız destek veriyorlardı. Artık bizler 2011 yılında çevre gönüllüsü değil yaşam, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları savunucusuyuz. Elimizde uygulanmayan o denli çok yargı kararı var ki, bunları Guinness Rekorlar Kitabı’na vermeyi düşünüyoruz. HES’lerin, nükleer santralların, barajların bu şirketler için yapıldığını bildiğimiz için Büyük Anadolu Yürüyüşü’nü başlattık.” 12 Haziran seçimlerinde çevre hareketinin etkisi büyük olacak... CHP’de bir değişim var... CHP’liler bu konuların üzerine gitmeli. Çevre hareketini dikkate almalı. Demokrasi ve özgürlükler soyut birer kavram değildir. Kütahya’nın Dulkadir köyüne gidenler, mezarlığın 14 yıl önce yaşamını yitirenlerle dolu olduğunu göreceklerdir. Tüm insanlar kansere yenik düştü... Şimdi ise siyanür havuzu çöktü... Bakıyorum kimsenin umurunda değil yine... Bir umursamazlık, boşvermişlik... 14 yıl önce Kütahya’daki ağır metal ve siyanür barajının suyu, içme suyuna karışmamış mıydı? Unutup gittik bu acı olayları... Bir gencin yönelttiği soru ve yaşadıklarımız... İkinci bir Çernobil kapımızda... Hükümet susuyor... Çılgın proje yapanlar umursamıyor... Burası Türkiye, olur böyle vakalar! Parasız eğitim isteyen gençler 11 aydır zindanda, hukuku kirletenler demokrasi kahramanı! Ne diyeyim? ABD’de Gülen’e Barış Ödülü WASHINGTON (AA) ABD’deki düşünce kuruluşlarından DoğuBatı Enstitüsü (EWI), emekli vaiz Fethullah Gülen’e “2011 Yılı Barış Ödülü” verdi. EWI Yönetim Kurulu üyeleri arasında bir dönem Başkan Barack Obama’nın ulusal güvenlik danışmanlığını yapan General James L. Jones, eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice gibi alanında etkin isimler bulunuyor. New York’ta düzenlenen ödül töreninde, Gülen’in ödülünü, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil aldı. Gülen, törene gönderdiği mesajda, Usame bin Ladin’in öldürülmesine atıfta bulunarak, “Bazıları vahşete başvurdular ve dinleri adına masum insanları öldürdüler. Din adına teröre başvurmaktan daha uzak bir şey olamaz İslamda” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle