26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 13 MAYIS 2011 CUMA 4 HABERLER Başbakan Erdoğan, Balıkesir’de CHP lideri Kılıçdaroğlu için sert ifadeler kullanmayı sürdürdü Sen Bu şin Sonunu Hiç Düşünmedin mi? Dananın kuyruğu 12 Haziran’da kopacak, dedi CHP’li dostum. Sizin parti için bir açıdan doğru olabilir ama Türkiye için öyle değil, dedim. Sonra ekledim: Ben sonuç ne olursa olsun 12 Haziran’dan değil, sonrasından çok korkuyorum. 12 Haziran seçimlerinin sonuçları kimilerinin ileri sürdüğü kadar önemli değil. 12 Haziran’da AKP ne oy alırsa alsın, Tayyip Bey otoriter rejim yürüyüşünü, zaten önceden tamamlamıştı. Başkanlık sisteminin yaşama geçirilip geçirilmemesi çok önemli değil. “Başkancı” sistem ile bugünkü “Başbakancı” sistem arasında büyük fark yok. Önemli olan iktidarın bütün köşe başlarını ele geçirmesidir ki, o operasyon da son olarak yargı kalesinin de fethiyle 12 Eylül 2010 referandumunda tamamlandı. Seçim kampanyası sırasında asıl üzerinde durulması gereken nokta, iktidar ve BDP’nin açıklamalarıyla seçim ertesinde Kürt sorununun ulaşacağı tehlikeli boyuttur. Ne yazık ki kampanya sırasında taraflardan hiçbiri olayın bu yönünü göremiyor ve değil seçim sonrasını, yarını bile düşünmeden verip veriştiriyorlar. Onları dinlerken aklıma hep şu halk türküsü takılıyor: Sen bu işin sonunu hiç düşünmedin mi? Özellikle Güneydoğu’nun oylarını kapmak için, BDP ile AKP, geri dönülmez noktaya varmanın endişesini hiç hissetmeden, durmadan havayı geriyorlar. Her iki taraf da sertlikten medet umuyor ve ipe sapa gelmez sözler sarf ediyor. Başbakan, “Benim için Kürt sorunu bitmiştir, Kürt vatandaşlarımın sorunu vardır” yollu son derecede yanlış, tehlikeli bir açıklama yapmakta beis görmüyor. Oysa Kürt sorunu var ve Başbakan’ın söylediğinin tam tersine, o yalnız Kürtlerin değil, Türkiye’nin sorunudur. “Bu iki söylem arasında ne fark var?” diyecek olursanız, “dünya kadar” derim. Gerçekten de Kürt sorunu yalnızca Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunu olsaydı, daha kolaydı. Ama ne yazık ki öyle değil. Artık Türkiye şu gerçeği kavramıştır: Kürtlerin mutabakatı alınmadan bu sorun çözülemez. Tek başına bu gerçeğin kavranmış olması bile büyük bir ilerlemedir ama yetersizdir. Çünkü Kürt sorunu yalnız Kürt kökenli vatandaşlarımızın değil, tüm Türkiye’nin sorunudur. Bu gerçeği bir kez gördünüz mü, sorunun ancak Kürt Türk kimseyi dışlamayan ortak bir mutabakatla çözülebileceğini de kolaylıkla anlayabilirsiniz. Ama tarafların bunu pek anladıkları söylenemez. Birileri bir yandan “Kürt sorunu Kürt vatandaşlarımın sorunudur” derken, öte yandan başkaları da “Eğer devlet kabul etmez ise demokratik özerkliği kendimiz yaşama geçiririz” diyerek, çıkmaz sokağın taşlarını döşemektedirler. Her zaman PKK ile arasına mesafe koymuş , sorunun büyük acılarını bizzat yaşamış olan Altan Tan, seçimlerden sonra, devletle müzakere edeceklerini, taleplerinin yerine getirilmemesi halinde ise kendilerinin, sanıldığı gibi evlerine çekilip oturmayacaklarını söylüyor. Söylüyor da evine çekilip oturmayarak, ne yapacağını söylemiyor, böyle tehdit ile başlayan bir müzakerenin nasıl demokratik müzakere olacağını açıklamıyor. Demokratik özerkliği, kendi güçleriyle yaşama geçirmeye hazır olduklarını açıklayanlar da Türkiye’nin çoğunluğunun buna rıza göstermemesi halinde, bu büyük değişikliği nasıl hayata geçireceklerini, böyle bir girişimin ne sonuçlar doğuracağını hiç mi hiç düşünmüyor ya da düşünmüşlerse de bunu açıklıkla söylemiyor. Kısacası, Türkiye seçim ertesinde büyük, çok büyük, çok vahim olaylara gebedir. Gelir dağılımındaki bozukluk ile işsizlik görmezden gelinerek, bu seçimde iktidarın en büyük kozu olarak gösterilen, aslında sıcak para ve cari açık çürük ipliğine bağlı olan “ekonomik istikrar” ise bu durumda kâğıttan şato gibi bir fiske ile yıkılır. O yüzdendir ki, seçim sırasında konuşanlar şu halk türküsünü hiç unutmamalılar: Sen bu işin sonunu hiç düşünmedin mi? ‘Yürüyen yalan’ suçlaması Muhalefetin YGS üzerinden kampanya yürüttüğünü öne süren Erdoğan “Eğer yürüyen yalan görmek istiyorsanız, Kılıçdaroğlu’na bakın” dedi. COŞKUN YAMAN ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART BAHÇEL ‘GÜLEN TÜRK YE’YE DÖNSÜN’ DED BALIKESİR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir mitinginde sert söylemini sürdürerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için “Bir insan utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan, yüzü kızarmadan, arka arkaya bu kadar yalanı nasıl söyleyebilir? Allahaşkına bu nasıl bir yalan söyleme yeteneği? Eğer yürüyen yalan görmek istiyorsanız, Kılıçdaroğlu’na bakın” dedi. Kuvayı Milliye Meydanı’nda düzenlenen mitingte seçmenlerine seslenen Erdoğan, bir süredir muhalefetin YGS üzerinden kampanya yürüttüğünü öne sürerek “AKP’yle bir hesabınız varsa, gelin bunu AKP’yle görün. Ama gençleri pis işlerinize karıştırmayın. Dün (önceki gün) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, YGS’deki iddialara ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Şimdi ben Sayın Kılıçdaroğlu’na, Sayın Bahçeli’ye, onların yandaş, candaş medyalarına soruyorum; yüzünüz kızardı mı, utandınız mı? Hiç beklemeyin. İnanın bunların yüzü kızarmaz, bunlar yanlış yaptık, özür dileriz deme erdemini göstermez. Çünkü tek amaçları, çamur at izi kalsın” yorumunu yaptı. AKP okyanus ötesi hesaba kurban gitmesin EDİRNE (AA) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçimlerde sorumluluğun sadece seçmende değil, iktidarda da olduğunun altını çizerek “Seçimlerde topluiğne ucu kadar leke ve gölge olmamalıdır, hile karıştırılmamalıdır. Bu seçimlerde küresel güçler dahil, iç ve dış odaklarca çok büyük oyunlar oynanıyor. Oyunların başlangıç tarihi, eğer üçüncü dönem olursa AKP aracılığıyla 13 Haziran olacaktır” dedi. ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in Türkiye’nin konularına vakıf olabilmesi için dönmesi gerektiğini açıkladı. Bahçeli, Edirne’nin Keşan ve Uzunköprü ilçelerinde partililere seslendi. Keşan’daki konuşmasında AKP iktidarında çok fazla yolsuzluk yapıldığını öne süren Bahçeli şöyle devam etti: “Her taraf pislik kokuyor. İhaleler karmakarışık, özelleştirme anlaşılması mümkün değil. Hele TOKİ denen bir olay var; devlet arazileri kime, nasıl peşkeş çekiliyor belli değil” dedi. AKP iktidarının değişmesinin zamanının geldiğini savunan Devlet Bahçeli, “Üçüncü defa iktidar olur, aynı kafayla devam eder; anayasa değişikliği adı altında Türkiye’ye yazılı gönderilen metinleri topluma kabul ettirmek gibi bir dayatmayla karşı karşıya kalırsa Türkiye’de huzur kalkmaz. AKP aklını başına alsın, okyanus ötesi bir hesaba kurban gitmesin, dikkat etsin” diye konuştu. musakart mi kullandığını da belirten Erdoğan şöyle konuştu: “Benim zaten oraya girmeye niyetim yok ki, öyle bir şey düşünmedim ki. Ben memur olmayı değil, siyaseti düşündüm. Onun için de 18 yaşından itibaren siyasete geldim, siyasetin içinde yaşadım. Çalıştık, çalıştık, çalıştık; işte senin gibi hesap uzmanlarını şimdi biz yönetiyoruz. Bu işin devlet yönetiminde bir raconu var. Lider olmak başka bir şeydir. Millet lider arıyor, lider. Bunu göreceksin önce” yahoo.com ‘Senin gibileri yönetiyoruz’ Kılıçdaroğlu’nun rahatlıkla yalan söyleyebildiğini savunan Erdoğan, “Neymiş, ÖSYM’ye bir elektronik posta gelmiş, bir bakan yeğeninin iyi bir bölüme yerleştirilmesini istemiş. Yahu birine çamur atmak, iftira atmak Allahaşkına bu kadar ucuz mu, bu kadar basit mi?” dedi. Kılıçdaroğlu’nun kendisi için “hesap uzmanlığı sınavına giremez” söyle ‘SSK’ye akrabanı aldın mı?’ 13 yıl önceki bir belgeyi açıklayan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü sırasında akrabalarını işe aldığını öne sürdü. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: “Öyle suiistimallar yapmış ki şimdi belge açıklamayacağım. Okuyorum, ‘ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği, söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Tarih: 14.07.1998, İmza: Kemal Kılıçdaroğlu.’ Şimdi ben soruyorum: Nasıl oluyor da ÖSYM sınav yapamıyor? SSK’ye bu şekilde kimleri atadınız? Atananlar kimler? Sizinle akrabalıkları var mı?” Başbakan Erdoğan, Balıkesir’in büyükşehir olacağını da söyledi. Bakan’dan Gülen’e övgü si Fethullah GüERZURUM (Cumhuriyet) Hemşeri ötesi” denmesine tepki göslen’den bahsedilirken “okyanus ülkeye yaptığı hizteren Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Bu çluyuz” dedi. metlerden dolayı kendisine şükran bor Akdağ, Doğu Erzurum’da seçim çalışmalarını sürdüren suplarıyla sohn men Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nde bası sözleri nedeniyle en’le ilgili bet toplantısı düzenledi. Gül eleştiren Akdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi sert dille . Konuşulan kişi ya“Okyanus ötesi lafını kullanmayayım ış Fethullah Güşantısının her döneminde tertemiz kalm etlerden dolahizm len Hocaefendi’dir. Bu ülkeye yaptığı bunu yaptı, şiduz. Bahçeli yı kendisine şükran borçluy kullanmamak için detle kınıyorum. Daha ağır bir kelime konuştu. de kendimi tutuyorum” diye Başbakan rektörle türbanı görüştü EDİRNE (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Edirne’deki programı sırasında üniversite öğrencisi kızların “Üniversiteye başörtüsüyle giremiyoruz” demesi üzerine Trakya Üniversitei Rektörü Prof. Dr. Enver Duran’ı çağırarak türban yasağını konuştu. Erdoğan, önceki gün Selimiye Meydanı’ndaki mitingin ardından Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğü hizmet binasının açılışına katıldı. Erdoğan, miting sırasında türbanlı öğrencilerin ‘Üniversiteye başörtüsüyle giremiyoruz’ sözleri üzerine Rektör Duran’ı Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğü’ne davet etti. Yaklaşık bir saat süren görüşmede türban yasağı konusu ele alındı. Belediyeye PKK bayrağı BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adayları Özdal Üçer, Nazmi Gür ve Aysel Tuğluk dün Van’da seçim bürosu açtı. Yüzü maskeli 2 kişi sözde PKK bayrağını seçim bürosunun açıldığı bölgede bulunan Van Belediyesi hizmet binasına astı. Bayrak daha sonra indirildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle