23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 29 N SAN 2011 CUMA 8 HABERLER RES ML HAD S TARTIŞMASI ‘Kapitalizmde Çatlaklar Yaratmak’ kitabının yazarına göre, başka bir dünya yaratılabilir Holloway: Devrim cesaretle yürümektir İZMİR Kapitalizm karşıtlığıyla tanınan dünyaca ünlü İrlandalı Sosyolog John Holloway, iktidarı hedeflemeyen, çığlıklar atarak, sorarak, koşmadan yürüyen Zapatistler hareketini, başka bir dünyanın yaratılmasında önemli bir “deneme” diye nitelendiriyor. Bilinenlerin aksine “Devrim iktidarı ele geçirmek değil, sorarak, sordurarak yürümektir” diyor. Holloway’in 1991’de Meksika’ya göç etmesi, onun Zapatistler hareketiyle (EZLN) yakın ilişkiye girme sürecini de başlattı. Kısa bir süre sonra EZLN hareketinin kuramcısı olarak tanındı. Holloway, özellikle birçok kişi için çok yeni şeyler söylüyor, devlet, para, egemenlik ilişkileri, devrim üzerine. “Devrim cesaretle yürümektir” yaklaşımları dünyada yankılar yaratıyor. Anarşizmin öncülerinden Mikhail Bakunin’in “devlet” odaklı eleştirilerini de aşan yorumlarıyla, modern anarşizmin en önemli isimlerinden biri. Yazdıklarına gelen tepkileri “yüzde 90’u beni aptalca buluyor, yüzde 10’luk kesim de desteklediğini belirtiyor” diye açıklayacak kadar da alçakgönüllü. Holloway’le söyleşimiz başlıyor: Neoliberal politikaların alternatifsizliğini belirten “Tarihin sonu bitti” söylemlerinin tersine, sürece dair görüşleriniz neler? HOLLOWAY Klasik Marksizmin uygulamalarının feci sonla bitmesinin ardından yeni bir tarih yazılmaya başlandı. Seatle, Prag, Cenova, Salzburg, Heiligendamm, Porto Agale sürecindeki radikal antikapitalist çıkışlar, umut veriyor. Burada filizlenen radikal eleştiri; insanlığı ve doğayı belki de bir daha düzeltilemez oranda katleden kapitalizme karşı yeni bir denemenin de ortaya çıkmasına yol açıyor. Kapitalizmde çatlak yaratmanın yolları ve yöntemleri daha bir önem kazanıyor, yaygınlaşıyor. Kapitalizmi yaratan ilişkiler zincirine yönelik bilinç yükseliyor. ‘ Filizlenen radikal eleştiri Yedi yıl önce Viyana’da bir seminerde onu dinledikten sonra, geçen hafta ilk kez geldiği Türkiye’de zmir Kitap Fuarı’nda, Otonom Yayıncılık’tan çıkan “Kapitalizmde Çatlaklar Yaratmak” kitabını anlattı John Holloway. Kendisiyle fuarda söyleşme olanağı bulduk. ‘Ya Basta diyoruz’ * Her gün yaratmanın biçimi ne? Kapitalizm, yüz yıl veya iki yüz yıl önce yarattığımız için değil, tam tersine biz onu bugün de yarattığımız için var. Biz onu bugün yaratmazsak yarın var olmayacak. Örneğin eşya üretimi yapan emek, kapitalizmi gün içinde yaratır. Ve şimdi zaman, onu yaratmayı bırakma anıdır. Çünkü sübjektiflik toplumun merkezine oturduğu an, bu süreç kırılmış olacak. Klasik anlamıyla devrim tanımı kapitalizmin yıkılma süreci anlamını taşıyor. Bu da şimdiki zamanın kapitalizmidir. Biz onu yok edene kadar sürecek anlamı taşıyor. Oysa devrim, an’ı değiştirmektir (meta üretimini kırmak). Devrim; güncele müdahale, farklı bir anı yaşamak zamanıdır (uğraşın toplumsal yanı). Devrim gelecekte, ‘gelecek olan’ değildir. Devrim ihtiyaçtır, nasıl olacağı ise soru işaretidir. EZLN hareketini buna örnek gösteriyorsunuz yani? Dünyanın her köşesinde yoksulluk ve şiddeti yaşıyoruz. Haksız emir şiddetleri onaylıyoruz, yaşantımızı saate göre düzenliyoruz. Açlık çekenlere gözlerimizi yumuyoruz. Bunun kaynağı egemenler ve egemenlik ilişkisi. Bu duruma ‘Yeter artık’ (Ya Basta) diyoruz. Bizler katma değer üretiyoruz, parasal ilişkilere dikkat ediyoruz. Bize yabancı olan bir pitalizmi ortadan kaldıracak gerçekliktir. Kapitalizm insanlığı ve doğayı belki de geri dönülmez biçimde katlediyor. Bu düzenin acilen değiştirilmesi gerekiyor. Bunun için çığlıklarımızı çoğaltmalı, kapitalizmde çatlakları çoğaltmalıyız. Başka bir dünyanın Devrim zorunluluktur Geleneksel sol anlayışlardan farklı olarak kapitalizmi “devlet” sorunu olarak değil de, onu yaratan “ilişkiler zinciri” diye yorumluyorsunuz... Klasik Marksist yorumlarda, emeğin çifte karakterlerinden biri olan toplumsal yönü öne çıkartılmıyor. Onun yerine artı değerin meta üretim yönü öne çıkartılıyor ve bunun sonucunda kapitalist devlet karşılığı olarak sosyalist devlet amaçlanıyor. Devlet nesne yerine özne olarak ortaya çıkartılıyor. Oysa devlet gökten inen bir olgu değil, insanların ürettiği, var ettiği bir nesnedir. Bu nedenle toplumsal emek (mal üretmeyen emek) ka mümkün olduğunu, kendi özgür irademizin belirleyici olduğu, ihtiyaçlarımıza göre, doğa ve canlılarla dost içinde yaşadığımız, Marks’ın emeğin toplumsal yönünü özne yapan (Klasik Marksizmin eşya üreten ve kapitalizmi yaratan emek yönünü de ğil) yaşayabileceğiz alanları çoğaltmalıyız. Devrim, ihtiyaç ve zorunluluktur. Bu devrim iktidarı almak değil, bilakis sorarak, deneyerek, yanılgılardan dersler çıkartarak, cesaretle yürümektir. Aslında her gün kapitalizmi yeniden yaratıyoruz. ‘Var olana müdahale ediyoruz’ Alışageldik klişelerden farklı olarak iktidarı hedeflemiyorsunuz? Her egemenlik sürecinde; kabullendirme, dayatma, iç dinamik sistemleri gereğince ‘kendini yaratma’ yatar. Şöyle örnekle açıklamaya çalışayım. Egemen, dün egemen olduğundan dolayı yarın da egemenliğinin süreceğini düşünür (plan, yatırım, uygulama) Köle ise başka bir sabahın rüyasını görür, özgür olmayı hayal eder, belki de genellikle işi ahirete, cennete havale eder (sabır). Peki bu durumda yapılması gereken emek (toplumsal emek) bu kölelik ilişkilerini kırmak değil midir? Bunun için başka bir devlet, parti, örgüt, sendika, kurtarıcı, kurum, zaman mı gereklidir? Bu soruyu ben ‘hayır’ diye yanıtlıyorum. Hayır’ın bu kölelik yaratan ilişkiye karşı çıkmasının önemine dikkat çekmek istiyorum, onu deniyorum. Objekt ve subjekt ayrışmasına karşı çıkıyorum. Fiil ve nesnenin egemenlik ilişkilerini gidermede çok önemli olduğunu düşünüyorum. Toplumsal yapı insanlar tarafından üretiliyor. Para ve devlet; araba, buzdolabı gibi insanların ürettiğidir. Devlet de aynıdır. Onu da sürekli yenileştirdiğimizden, onun emir şiddetini ve kurallarını onayladığımızdan dolayı vardır. Var olana, yaşanmakta olana müdahale ediyoruz, kapitalizmi sonlandırıyoruz, bunu deniyoruz. *Yeter artık sistemi yeniden yaratmaya son veriyoruz. Zapatistlerin ‘Yeter artık’ şiarında sabır, dilek, yarın, beklemek yok. Zapatizmin merkezinde başka bir dünyanın inşası, yaratılması var. Bu nedenle biz gidiyoruz, biz koşmuyoruz, Çünkü olabildiğince çok uzaklara gidiyoruz. Zapatizmin çekirdeğinde başka bir dünyanın sabırla inşası yatıyor. Başka bir toplumsal ilişkilerin yaratılması buradan ve şimdiden başlıyor. Zapatizm, kapitalizme karşı savaşıyor. Bu, onurun cesaretidir. EZLN’nin olduğu yerlerde örnekler vermek istiyorum. Bölgelerimizde girdiğinizde birçok levha görürsünüz. Üzerlerinde ‘Buraya kapitalizm giremez’, ‘Burada farklı bir dünya vardır’, ‘Kapitalizm defol’, ‘Kapitalizm bizden uzak duruyor’, ‘Kapitalizm sana bu burada yer yok’, ‘Kapitalistler ve politikacılar buraya hoş gelmediniz’ yazar. Bunu açayım. Bu bölgelerde insanlar kapitalist yaşam biçimini esas almazlar. Kararlar halk meclisince alınır. Yaşamak; para kazanmak için değil, bireyin kendisine, ailesine, sevgilisine, çocuğuna, eğlenceye; müziğe, sanata, doğaya, hayvanlara, eğitimine önem verecek şekilde yaşamaktır. Burada hukuk herkes içindir ve katılımcıdır. Üretim ilişkilerinde kapitalizmin iç dinamiğini yaratan ilişkiler yaşanmaz. C MY B C MY B ‘ METE KIZIK Kapitalizm insanlığı ve doğayı belki de geri dönülmez biçimde katlediyor. Bu düzenin acilen değiştirilmesi gerekiyor. Bunun için çığlıklarımızı çoğaltmalı, kapitalizmde çatlakları çoğaltmalıyız. Devrim, ihtiyaç ve zorunluluktur. Bu devrim iktidarı almak değil, bilakis sorarak, deneyerek, yanılgılardan dersler çıkartarak, cesaretle yürümektir. DAHA FAZLA ÇIĞLIK Başka bir dünya mümkün olsa gerek? Burada vurgulamak istediğim, kapitalizm tepeden inme, insan üstü bir proje değil, insanlar tarafından üretilen yaşama biçimi olmasıdır. Marks’ın da belirttiği emeğin toplumsal yönünü temel alıyoruz. Artı değer, eşya üretimi için değil, toplumsal olarak kullanılmalıdır. Bu durumda kapitalizme zaten gerek kalmıyor. İnsanlaşmanın önündeki en büyük engel olan meta fetişizmi ve kapitalizmi ortadan kaldırıyor. Bizim denediğimiz, geliştirmeye çalıştığımız budur. İnsanlığı belki de geri dönülmez biçimde katleden kapitalizmi sonlandırma deneyimimizdir bu. Merkezimize insanı koyuyoruz. İnsanlara klasik sol yorumlarda olduğu gibi ‘sabır’, ‘devlet yıkılacak, yeni devletle cennet gelecek’ demiyoruz. İçinde yaşadığımız duruma müdahale etmeyi deniyoruz, sorarak, sordurarak yürüyoruz, çığlık atıyoruz, belki de devrim yapıyoruz, bilmiyorum. Ancak toplumsal olarak antikapitalist bir dinamik yaşıyoruz. Anti kapitalizmden de kapitalizm için çalışmamayı anlıyoruz. Çığlık atmak tabii ki şimdiye kadar algılanandan farklı bir durum. Çığlık; dünyada yaşananlardan korkmak ve aynı zamanda başka bir dünyayı istemektir. Çığlık; var olanla hayal edilen arasındaki gerilimdir. Kimlik olmayan tutarlı farkındalıktır. Çığlık burada özne değil nesnel bir durumdur. Bize yabancı olanlara, karşı olma durumudur. Devrim durumudur... Bu durumda “devrim” devlet aygıtının ele geçirilmesi, yeniden yaratılması değil, tam tersine kapitalist ilişkilerin sona erdirilmesi oluyor. Sorularımızı değiştirerek devrim sorununu çözemeyiz. Ancak belki devrim sorunu üzerine ‘devrimci düşünce’ yapabiliriz, yeni bir gramatik, yeni bir politik dil, başka bir devrimci düşünce tarzı, belki yeni bir ümit yaratabiliriz. Çünkü 30 yıl önce başka bir tarih yazılmaya başlandı... Büyük ‘devrimci anı’ bekleyemeyiz. Az önce belirttiğim gibi levhalarda simgeleşen çatlakları ne kadar çok çoğaltabiliyoruz... Soru burada duruyor, kapitalizmi sonlandırmanın anahtarı bu işte... Bu kadar kolay mı? Dünyadaki milyonlarca insanı kapitalizm için çalışmaktan, onu üretmekten vazgeçirmeye ikna etmiş durumda değil. Bunun için kapitalizmde çatlaklar yaratmak çok önemli. Binlerce, yüz binlerce, milyonlarca çatlak yaratmalıyız. Bir punk grubunun parasal ilişkileri reddetmesi, Linux, açık yazılım, Wikipedia suların meta haline dönüştürülmemesi mücadelesi, sulara toprağa sahip çıkma, hayvan hakları ve özgürlüğü için mücadele, sevgili, ailesi için zaman isteme gibi milyonlarca çatlaklar yaratmalıyız. Tekke mi okul mu? YUSUF BAŞTUĞ ADANA 1420 Nisan arasında kutlanan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde Adana’da bir ilköğretim okulunun tüm koridorları hadisli resimlerle donatıldı. Hafta geride kalırken, koridorlardaki “Her çocuk Müslüman doğar”, “Temizlik imandandır” ve “Müminler vücut gibidir” şeklinde hadislerin yazılı olduğu resimler kaldırılmadı. Ahmet Sapmaz İlköğretim Okulu’nun öğretmenleri, “Burası okul mu, tekke mi?” diye yaşananlara tepki gösterdi. EğitimSen Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca, “Öğrencilere dini propaganda yapılıyor. Laik eğitim çizgisi korunmalı” açıklamasında bulundu. Okul Müdürü Hüseyin Doğan tepkilere, “Kimse tepki göstermiyor, yalnızca bir iki kişi bu durumdan rahatsız oluyor” karşılığını verdi. İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgafur Büyükfırat ise, müfredat gereği söz konusu etkinliğin yapıldığını, hafta geride kaldığı için resimlerin kaldırılacağını açıkladı. EğitimSen Adana Şube Başkanı Karaca, öğretmen ve öğrencilerin, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun okullara gönderdiği genelge doğrultusunda Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katıldığını anımsattı. Öğrenci, öğrenci velisi ve öğretmenlerin şikâyetleri üzerine hadisli resimlerin duvarlara asıldığı okula gittiklerini belirten Karaca, “Atatürk köşesinin altına, duvarlara, herkesin görebileceği her yere bunları asmışlardı. Tepki gösterdik. Kaldırılmasını istedik” dedi. Gördüklerinden etkilendiğini vurgulayan Karaca, “Kutlama değil dini propaganda olmuş. Biz yetkililere bu propagandaya son verilmesi gerektiğini, laik eğitim çizgisinin korunması gerektiğini anlattık ama dinleyen olmadı” diye konuştu. Aynı okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi almayan 1, 2 ve 3.sınıf öğrencileriyle, Alevi öğrencilerin de bulunduğunu anlatan Karaca, sorumlular hakkında gerekenin yapılmasını istedi. Müdür savundu Cumhuriyet’in ulaştığı okul müdürü Doğan, duruma kimsenin tepki göstermediğini, yalnızca bir iki kişinin rahatsızlık duyduğunu savundu. Kutlu Doğum Haftası’nın resmi olarak okullarda kutlandığını söyleyen Doğan, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeniyle öğrencilerin bu kapsamda çalışmalarını sergilediklerini bildirdi. Adana İl Milli Eğitim Müdürü Büyükfırat ise Kutlu Doğum Haftası’nın geride kaldığını tartışma yaratan resimlerin kaldırılacağını belirtti. Hayalle varlığın gerilimi TOPLANTI 6.5 SAAT SÜRDÜ MGK’de Şam’a reform desteği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yapılan açıklamada Suriye’de yapılacak reformlara destek verileceği belirtildi. Seçimler öncesinde gerçekleştirilen son MGK toplantısı 6 buçuk saat sürdü. Genelkurmay Başkanlığı’nın “Balyoz davası sanıklarının neden tutuklu olduğunu anlamıyoruz” yönündeki açıklamasının ardından hükümet üyeleri ile askerlerin ilk kez bir araya geldiği toplantıdan sonra yapılan açıklamada bu konuya ilişkin bir değerlendirme yer almadı. Toplantıda terör örgütü PKK’nin seçime gidilirken Güneydoğu Anadolu bölgesindeki faaliyetleri masaya yatırıldı. Açıklamada seçim güvenliği konusuyla ilgili olarak “Terör örgütü ve yandaşlarının halkımızın demokratik tercihlerini serbestçe ortaya koyabilmelerini engellemeyi amaçlayan teşebbüslerin güvenlik güçlerimizce alınacak tedbirler ile ülkesine ve demokrasiye içtenlikle bağlı olan halkımızın sağduyulu yaklaşımı sayesinde ulaşmayacağına olan inanç teyit edilmiştir” denildi. Türkiye’nin ayrıcalıklı bağlara sahip bulunduğu Suriye’de toplumsal olayların tırmanmasından duyulan derin kaygı ve üzüntü ifade edilen açıklamada “Suriye yönetiminin atacağı reform adımlarına desteğimiz teyit edilmiş, güvenlik güçlerinin de halka yaklaşımında azami duyarlılık göstermesi gerektiğinin altı çizilmiştir” denildi. Açıklamada Suriye’de reformların tamamının en kısa zamanda hayata geçirilmesinin önemi vurgulandı. Açıklamada, Libya’da gerçek bir ateşkesin sağlanmasına, insani yardım faaliyetlerinin kesintisiz olarak sürdürülmesine ve halkın talepleri doğrultusunda siyasi dönüşüm sürecinin başlatılmasına önem verildiği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle