15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 29 N SAN 2011 CUMA 4 HABERLER Başbakan Erdoğan ‘çılgın projelerle’ uğraşırken kamuda çalışan 250 bin işçi toplusözleşme bekliyor ‘Mesela Deduk...’ Temel’in teknesi bütün mürettebatı ile birlikte denize açılmış, beklenen sürede de dönmemiş. Aradan birkaç gün daha geçmiş, ufukta tekne görünmüş, zar zor kıyıya yaklaşmış, tayfaların bir kısmı yok, bir kısmının cesetleri güvertede, birkaçı da ağır yaralı, kendilerinde değil. Bir Dursun kalmış sağlam, tekneyi yanaştıran da o. Merakla sormuşlar: Hayrola bu ne hal böyle, ne oldu? Sormayın, demiş, defineyi paylaşırken kavga çıktı, işte sonucu görüyorsunuz. Peki, demişler, define nerede, ona ne oldu? Yok canım, demiş, ortada define falan yok, biz ‘mesela’ demiştik. Başbakan, Karadeniz ile Marmara’yı bir kanalla birleştirecek olan “Çılgın Projesi”ni açıkladığından beri olan da o. Ortada olmayan ve olabilip, olamayacağı da belli olmayan bir hayal için havanda su dövüyor herkes. Daha hiçbir şey belli değil, hayalperestin hayali milletin çenesini yoruyor. Bir tek şey belli, o da bu daha önce düşünülüp, Ecevit tarafından gündeme getirilmiş bir “proje!”dir söz konusu olan. Bu yüzden Cumhuriyet’in dünkü manşeti de “Çılgın aşırma” idi “Aşırma”nın dışında ne güzergâh belli, ne, ne zaman başlayacağı, ne kaça çıkacağı... Ama ciddi ciddi herkes konuşuyor, tartışıyor. Bunların hiçbiri de somut verilere dayanmıyor, bir sürü boş laf söyleniyor... Hani delinin biri bir kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış, tıpkı onun gibi, ama ortada deli yok aptal var, akıllı ise taşı çıkarmaya uğraşanlar değil, kuyuya atan. Turgut Özal da yapardı bunu. Ortaya bir laf atardı, millet onu tartışadursun, gündem de değişmiş olurdu. Başbakan’ın “çılgın proje”si 12 Haziran’a kadar milleti oyalar mı? Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki! O güne kadar ne olacağı belli mi olur? Türkler İstanbul’un fethi sırasında da, çılgınlık yapmışlar, gemileri karadan yürütmüşlerdi. Gerçi bundaki gerçek ve tevatür payı tartışmalı ama olsun! Daha sonraki projelerin çılgınca mı, yoksa aptalca mı olduğu çok tartışma götürür. Ama bir şey kesin; Tayyip Erdoğan iktidarı, bu kadar yıllık sultasının ekonomik getirisini, büyük ölçüde İstanbul yağmasına bağlamış bulunuyor. Daha on mu, yirmi mi, elli mi kaç milyar dolara çıkacağı bile bilinmeyen projeye de bu çerçevede bakarsanız, devasa rant paylaşımı dümenleri olacağını kestirebilirsiniz. İstanbul’un, üzerine bu kadar abanılmasına dayanıp dayanamayacağını, çevreyi abat edeceği söylenen projenin onu yok edip etmeyeceğini şimdiden kestirmek zor. Böyle bir projeye hiçbir iktidar tek başına karar veremez. Bu türden bir girişimde tüm İstanbulluların (o da ne demekse artık) hatta büyüklüğü ve doğuracağı sonuçlar göz önünde bulundurulursa, tüm ülkenin katılımı zorunludur. Konu tüm toplum ve uzmanlar tarafından enine boyuna tartışıldıktan sonra projenin ana çizgileri oluşmaya başlar. Bu arada, konunun özünü gözden kaçırmamak ve yanılmamak gerekir. Kanal projesi, İstanbul Boğazı’nı, yoğun tanker trafiğinden kurtaracak diye bu işe girmenin bir garantisi yoktur. Unutmamak gerekir ki, Montreux Boğazlar Sözleşmesi gereğince, barış zamanında tüm ülkelerin ticaret gemileri Boğazlar’dan serbest geçiş hakkına sahiptirler. Kimse onları geçişi ücretsiz olan bu yolu kullanmaktan vazgeçirip, para ile kanaldan geçmeye zorlayamaz. Hatta bilindiği gibi, kılavuz kullanma zorunluluğu bile yoktur. Bu geçiş serbestisinin doğurduğu risk çok iyi bilinmekle birlikte, Ankara bu konuda çok fazla girişimde bulunmuyorsa eğer, bunun nedeni, Karadeniz’i açık deniz statüsüne kavuşturmak isteyen ABD’nin, bu denize kıyısı olan ülkeler lehine getirilmiş, ayrıcalıklardan kurtulmak için Montreux’yü ortadan kaldırmaya yönelik amaçlarıdır. Kısacası, Montreux, şu anda uyuyor görünse bile, tadili gündeme gelmesi olası netameli bir konudur. Kanal projesini tartışırken, bu hususu da unutmamak gerekir. İşçinin gözü hükümette Kamuda toplusözleşme sürecinin ilerleyebilmesi için gereken çerçeve protokolün imzaları atılamadı. Hükümet adına görüşmeleri yürütecek olan Bakan Yazıcı‘nın sendikalara randevu vermesinin ardından pazarlık süreci başlayacak. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 20 milyar lira maliyeti olacak “kanal projeleri” ile uğraşırken kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan yaklaşık 250 bin işçi, ücretlerine yapılacak zam için hükümetle toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolünün imzalanmasını bekliyor. Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, hükümetle görüşmelerde geç kalındığını, çerçeve protokolün seçim öncesinde imza lanması için bir an önce harekete geçilmesini istedi. Kamu kurum ve kuruluşlarında toplusözleşme süreci devam ederken çerçeve protokolün bir an önce imzalanması için Türkİş Yönetim Kurulu konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a götürdü. Başbakan Erdoğan da hükümet adına toplusözleşme görüşmelerini yürüten Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile görüşülmesini istedi. Yazıcı’nın bugünlerde Türkİş yönetimine randevu vermesi bekleniyor. Ancak sendika başkanlarının çoğunun Ankara dışında olması nedeniyle görüşmelerin 1 Mayıs sonrasına da kalabileceği belirtiliyor. Yazıcı randevu verirse toplusözleşme sürecinde ilk resmi görüşmeler de başlamış olacak. Bu arada Türkİş’e bağlı bazı sendikalar hükümetle görüşmelerin geciktiği eleştirisini yapıyor. Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu üyesi de olan Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, hükümetle görüşmelerde geç kalındığını, seçim öncesinde protokolün imzalanması gerektiğini söyledi. Öztaşkın şöyle devam etti: “Bir an önce, derhal, hemen, görüşmelere başlanması gerekiyor. Koordinasyon kurulunun ücrete ilişkin, idari haklara ilişkin, ilk giriş ücretine ilişkin, yine işyerlerinin yıllardır çözülemeyen sorunlarına yönelik belirlemiş olduğu temel ilkelere bir bütünsel olarak Türkİş Yönetim Kurulu ve ilgili bütün sendikalar sahip çıkmalı.” ÖCALANDEVLET D YALOĞU DD ASI ‘15 Haziran’a kadar görüşmeler sürecek’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşen DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Öcalan’ın devlet yetkilileriyle bir görüşme daha yaptığını; 15 Haziran’a kadar devletle görüşmelerin devam edeceğini söylediğini aktardı. Öcalan’la avukatı ve DTK Eşbaşkanı Tuğluk görüşmesi önceki gün gerçekleşti. Tuğluk ve Öcalan’ın avukatları Şaziye Önder, İbrahim Bilmez ve Özgür Erol, İmralı Adası dönüşünde, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Tuğluk, İmralı’da bir yandan Öcalan’la görüşmeler devam ederken bir yandan da halka karşı bu saldırıların yapılmasının görüşme sürecini ve demokratik süreci sekteye uğrattığını savundu. Öcalan’ın 15 Haziran’a kadar görüşmelerin devam edeceğini söylediğini dile getiren Tuğluk, “Ama şunu da söyleyebilirim, çok fazla umut verici değil” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle