23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 N SAN 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu Balıkesir’de YGS’deki şifre skandalını sahiplenenlere yüklendi 5 Hüsnü Mübarek’in komutanlarıyla kol kola girdi. Libya’yı önce Fransa bombaladı olaylar çıkınca... Az daha unutuyordum.. ABD ve İngiltere, Irak’ı “demokrasi ve özgürlük” adına işgal etti, 1.5 milyon yaşlı, genç; çoluk çocuk, kadın erkek gözetilmeksizin öldürüldü. Baskıcı rejimlerden öyle kolay kolay kurtulunur mu? Sanılıyor ki demokrasi Tanrı Baba tarafından gökten zembille ya da altın tepsiyle yoksul halkların sofralarına getiriliyor. Yakın tarihi bilmezseniz, bildiğiniz halde yalan söylerseniz, inanırsınız bunlara. Yalan ve dolanla kâğıttan kaplanlar, aslanlar... Alın size demokrasi ve özgürlük! BOP budur işte anlayana! ‘Ar damarı çatlamış’ Üniversite sınavında şifre olduğunu itiraf eden bürokratların siyasilerden destek aldıkları için istifa etmediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, ‘’Ar damarı çatlamış bir adam istifa eder mi? Birileri arkasından destekliyor. Onu destekleyenlerin de ar damarı çatlamıştır’’ dedi. H CRAN ÖZDAMAR BALIKESİR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşanan şifre skandalı üzerine istifa etmeyen yetkililerin ve onları koruyanların ar damarının çatladığını söyledi. Balıkesir’de partisinin mitingine katılan Kılıçdaroğlu, gençlerin YGS’de şifre iddialarını anımsatması üzerine, “Gençler bizim şifre hakkımız yok mu di CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Balıkesir Kuvayi Milliye Meydanı’nda düzenlenen mitingde konuştu. (Fotoğraf: AA) yor. 1 milyon 700 bin gencin umutlarıyla oynamak hiç kimsenin elinde olmamalı. Önce ‘sınavda şifre yok’ dediler, ardından ‘var ama sehven olmuş’ dediler. Sonra ‘bir kere oldu’ dediler. Bunu söyleyenler o koltukta oturmalı mı? Niye istifa etmez? Ar damarı çatlamış bir adam istifa eder mi? Birileri arkasından destekliyor. Onu desteleyenlerin de ar damarı çatlamıştır. Hakları yenen gençler yürüyüş yapıyorlar. Ellerinde sopa yok. Birisi çıkmış, ‘ben de sizin karşınıza 510 bin genç çıkartırım’ diyor. Kardeşi kardeşe düşman ediyor” dedi. Mitinge katılanların alkışları ve “Başbakan Kemal” sloganları eşliğinde konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Balıkesir’in tarımın başkenti olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Balıkesir, tarımın, zeytinciliğin, turizmin başkentidir. Ancak bu kent 9 yılda herkesin borçlandığı bir kent oldu. İcra dairesi sayısı üçtü, dörde çıktı. En büyük icraatları icra dairesinin sayısını arttırmak oldu” diye konuştu. “Aile sigortasıyla annelerimiz 600 lirayı alarak, istediği şekilde harcayacak” diye seslenen Kılıçdaroğlu, AKP hükümetine “Senin miyadı geçmiş makarna vermeni beklemeyecek. Kimseye muhtaç olmayacak. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Esnafın veresiye defteri kalkacak. Paranın dolaşımını değiştiriyoruz. Tepeden aşağıya doğru aktaracağız. Halkımız harcayacak, herkes kazanacak” sözleriyle yüklendi. Nükleer Masallar... Eksilmiş ve delip geçen dipsiz avuntular, seslerin var olan gücü, yaşanır bir dünya özlemi, kirlenen denizlerimiz, göllerimiz, ırmaklarımız. Sabaha karşı uyandım ve bir daha uyuyamadım... Elimde bir kitap... Kafamda bir dizi soru işareti. Gerçekten Türkiye nereye gidiyor!.. Bir anlamsızlık, sığlık, boşvermişlik, vurdumduymazlık. Temiz bir çevre istemi, nükleer santrallara tepki! Çevre bilincinin gelişmediği toplumlar, balık ölümleri, zehirli atıklar, siyanür... Bir avuç insan yurdun dört bir yanından Ankara’ya doğru yürürken ne diyorlardı: “Anadolu’yu vermeyeceğiz!” Aynı çığlığı Bergama’nın Kozak yaylasında da duymuştum, Istrancalar’da da, Kaçkarlar’da da... İnsanlar 159 kilometrelik bir zincir oluşturmuşlardı... Zincirin halkasında çocuklar, gençler, kadınlar, erkekler vardı. Aliağa’da ilk çevre hareketi başlayalı neredeyse 25 yıl mı olmuştu? Hakkı Ülkü ve Osman Özgüden’in öncülüğünde binlerce insan... O eylemi dün gibi anımsıyorum. Manyas Kuş Cenneti, Ulubat Gölü, Bafa... Yeşilırmak, Kızılırmak, Meriç ve Gediz... Derelerden akan sular ırmakları oluştururdu... Gediz Nehri’nde balıklar ölüyor ama kimsenin umurunda değil... Ulubat Gölü kirleniyor, Küçük Menderes artık Bafa’ya zehir akıtıyor. Binlerce yıllık tarihin ve kültürün boy verdiği Anadolu yağmalanıyor AKP iktidarı döneminde. Akkuyu’ya nükleer santral kuruluyor. Ormanlar, Hazine alanları 60’lı yıllardan beri yağmalanıyor... Şimdilerde ise bu alanlar çokuluslu şirketlere ve “altın avcıları”na teslim ediliyor. Japonya’daki nükleer yıkım bize ders olmadı, tıpkı Çernobil’de olduğu gibi... Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir ayağı Libya’dan sonra Suriye’ye kaydı, demokrasi ve özgürlük masalı Mısır’ın Tahrir Alanı’nda M LLETVEK L ADAYI ERYILMAZ’IN DA ARALARINDA OLDUĞU 28 K Ş YARALANDI CHP’lilere av tüfeğiyle ateş açıldı MEHMET AL SOLAK/AKIN BODUR HATAY Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Tekebaşı beldesinde CHP 3. sıra milletvekili adayı avukat Refik Eryılmaz’ın toplantı yaptığı kahvehaneye eski müvekkili Erdal Aslan (25) tarafından av tüfeği ile açılan ateş sonucu 1’i ağır 28 kişi yaralandı. Yaralılar arasında milletvekili adayı Eryılmaz ve İl Genel Meclisi üyesi Sezgin Gümüş de bulunuyor. Refik Eryılmaz’ın Tekebaşı beldesinde seçim çalışması kapsamında toplantı yaptığı kahvehaneye, hırsızlık ve uyuşturucudan sabıkalı olduğu iddia edilen Erdal Aslan tarafından av tüfeğiyle ateş açıldı. Aslan saldırının ardından kaçtı. Açılan ateş sonucu aralarında Eryılmaz’ın da bulunduğu 28 kişi yaralandı. Yaralılardan CHP’li Edip Okur’un vücuduna isabet eden saçmanın çıkışının olmaması nedeniyle hastanede gözetim altında tutulduğu, diğer yaralıların ise ayakta tedavi edildikten sonra taburcu edildiği öğrenildi. ‘Siyasi nedeni yok’ CHP Hatay İl Başkanı Servet Mullaoğlu olayla ilgili bir açıklama yaparak saldırının si yasal bir amaç taşımadığını ve adli olay olduğunu belirtti. Eryılmaz ise “Saldırının siyasi veya kişisel olmasıyla ilgili şu an bir şey söyleyemeyeceğim. Öldürme kastıyla, hedef gözetmeksizin bütün kitleyi hedef alan bir saldırıydı” diye konuştu. Hatay Valiliği’nce yapılan açıklamada “CHP milletvekili adayının bahsi geçen davada maktulün avukatı olarak görev aldığı öğrenilmiştir. Bir başka ifade ile olayın siyasi bir yönünün olmadığı, kişisel husumetten kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Şahsın takip ve yakalanması çalışmaları devam etmektedir” denildi. Bir dönem “Çernobil masalları” dinlemiştik siyasetçilerden... Şimdilerde “Akkuyu masalları” dinliyoruz... Japonya’daki yıkımdan sonra “Bir varmış bir yokmuş” diye başlayan “Fukuşima masalları” dinlemeye hiç niyetim yok benim. Tüm gelişmiş ülkeler biliyor ki, sanayi atıkları ve nükleer santrallar tehlikelidir... Nükleer lobi Türkiye gibi ülkelere göz dikerken, Yunanistan, Almanya gibi ülkelere neden giremiyor? Bir süre önce Greenpeace, Japonya’da açığa çıkan plutonyum yüzünden (Serdar Kızık 15 Mart 2011) bölgenin binlerce yıl “ölü bir alan” olarak kalacağını açıkladı. Çekirdek erimesi gerçekleşirse yaşanacak yıkımın boyutlarının Çernobil’den daha büyük boyutta olacağı vurgulandı. Patlama oldu mu? Oldu! Sızıntı oldu mu? Oldu! Daha ne olsun söyler misiniz? Japon sistemi depremin ardından hemen kapanacaktı hani? Kapanmadı! AKP iktidarı canla başla nükleer santralları savunuyor, Karadeniz’den Marmara’ya “çılgın proje” geliştiriyor. Oh yeme de yanında yat! Türkiye bir deprem kuşağında yaşamıyor mu? İstanbul’da konutların yüzde 65’i kaçak değil mi? Yedi büyüklüğünde bir deprem İstanbul’u ne hale getirir? Bunları düşünen yok. Çevreciler yaşanır bir dünya istiyor! Bergama, Eşme, Seferihisar, Havran, Küçükdere “Elele Hareketi”, “İçme suyumuz zehirleniyor” diye çığlık çığlığa yürüyor... Dağlarımız, ovalarımız satılıyor, ırmaklarımız, denizlerimiz kirleniyor... Türkiye çağ atlıyor çağ! C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle