16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y B B B B Y 15 19 18 18 21 21 20 13 14 18 20 20 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y B Y Y Y Y Y Y B PB PB PB 18 18 19 20 24 23 20 24 20 23 13 15 16 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana PB 15 15 17 18 17 15 16 17 16 22 22 22 20 Belgrad Y 18 Sofya Y 16 Roma Y 18 Atina Y 18 Zürih PB 18 Moskova Y 16 Aşkabat Y 20 Taşkent Y 22 Baku PB 17 Bişkek Y 25 Tiflis Y 17 Kahire PB 33 Şam Y 30 Ülke geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun batısı, Batı Karadeniz, Orta Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun batısı ile Yozgat, Nevşehir, Gümüşhane, Bayburt ve Diyarbakır çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar; Balıkesir, Bilecik, Manisa, Denizli, Uşak ve Kütahya çevrelerinde kuvvetli olacak. 28 N SAN 2011 PERŞEMBE TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Nisan GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK karşı bu sloganı yıllarca kullandı. Tabii işine geldiğince... Bu yargı söz ve vücut dilinde AKP gibi olan atanmışlara geçerli değil. Son tipik örnek Anayasa Mahkemesi Başkanı Bay Haşim Kılıç! Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu törene davet etmeyişinden kaynaklanan eleştirileri hatasını kabul ederek düzeltecek içerikte bir özürle kapatacak sanısıyla bir gün bekledik. Nafile! Bay Kılıç haddini aşmakta ısrarlı. Özür yerine devlet protokolünde 4. sırada yeri olan ana muhalefeti törene çağırmayı zorunlu kılan yasadan söz ediyor. Ha, önceki ana muhalefet liderini yasalarda yeri olmadığı halde çağırıyormuş törenlere… O başka! Bay Kılıç duygularına tutsak! Muhalefetten gelen eleştirileri olgun bir hukuk adamı gibi sindiremediği anlaşılıyor ve ne yazık ki Anayasa Mahkemesi gibi yüceliğine toz kondurulamayan bir devlet kurumunu ağızlara sakız yapan adımlar atabiliyor. Bay Kılıç’ın iktidar dışında hemen her çevrede tepkiyle karşılanan davranışının nedenine gelince: Baştan aşağı kişisellik kokuyor. Bay Kılıç’ı yargıçlık cübbesinden soyutlayan olay şu: Kılıçdaroğlu; Çankaya’daki AKP’linin bir ay önce Denizcilik Müsteşarlığı’na atadığı Anayasa Mahkemesi eski raportörü Alparslan Altan’ı “hülle yoluyla Yüksek Mahkeme’ye üye seçtiğini” eleştirirken Bay Kılıç’tan da söz etti. Kılıç’ın yanıtına Kılıçdaroğlu karşılık verdi: “Hukuk fakültesinde okumayan bir insan bana hukuk dersi veremez!” Bay Kılıç, ne hukuk fakültesi mezunu ne de anayasa konusunda uzman! Sayıştay’dan Anayasa Mahkemesi’ne transfer. Bilinen bir gerçeği ortaya koyan sözden alınıp uygunsuz bir konuma geçmek neden? Ama Bay Kılıç; atanmışların seçilmişler üzeri konumda olduğunu kanıtlamakta ısrarlı. O bir atanmış yüksek bürokrat! Ya ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu? Temmuz 2007 genel seçimlerinde 7.317.808 oy alan CHP’nin genel başkanı! Atanmışların seçilmişler üzerinde hemen hiçbir konuda tasarruf hakkı olmadığına göre… Bay Kılıç’ın kendini eleştiren CHP liderini yasa bahane ederek törene çağırmaması makul ve makbul karşılanıp sindirilebilir mi? İktidar yandaşlığının yanı sıra duygularını yüksek mahkemeye taşıyan bir davranış haddini aşmak diye nitelenmez mi? AKP iktidarı elbette Bay Kılıç’a arka çıkacak. Bakın neden: RTE’in ana muhalefete saldırılarının başında CHP’nin pek çok kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gelmiyor mu? Kimi yasaları iptal eden kararlara kızgınlığını ifade etmek için Anayasa Mahkemesi’ni CHP’nin mahkemesi diye tanımlayan da RTE değil mi? Bay Kılıç ise tören konuşmasında: “AKP’nin Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak Meclis’ten geçirdiği anayasaya aykırı yasaların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasını” eleştirdi ve… CHP’ye bundan böyle sık sık “bize” gelmeyin demeye gelen bir de direktif verdi. Bay Kılıç, CHP gibi köklü bir partiden anayasadan kaynaklanan hakkını kullanmamasını istemeyi kendinde hak görebiliyor. AKP kodamanları da atanmış bürokrat Bay Kılıç’ın, ulustan 8 milyona yakın oy almış partiye böylesi bir tavır sergilemesini… savundukları bir ilkeyi hiçe saymasını sessiz alkışlarla karşılıyor… tepki gösterip Bay Kılıç’ı eleştirmiyor. Yok bunların birbirinden farkı! ÖSYM’yle ilgili sorumsuzluk ifadesi söylemlerinden geri adım atıp soluğu dış bir ülkede alan Çankaya’daki AKP’li, “değişimi önden görüp demokrasiyi geliştirdik” diye demeçler veriyor. Evet! Geliştirdiklerini söylediği demokrasi; yandaş bürokratlar, örneğin bir Anayasa Mahkemesi Başkanı yarattı! YGS’de sınav tartışması Eski YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme: Ayrı sınav tarihte yok KIVANÇ EL GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA ÖSYM, 8 ildeki cezaevlerinde sınava giren yaklaşık 150 adayı ayrı sınava alacak. ÖSYM’nin tarihinde bir ilk olacak uygulamayla 150 kişi 1.7 milyon kişiden ayrı tutularak farklı sorularla sınava girecek. Eski YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, “ÖSYM tarihinde böyle bir olay hiç yaşanmadı. Merkezi sınavın özelliği katılanlar arası eşitliktir” dedi. ÖSYM’nin aralarında Kocaeli, Mardin gibi 8 ilde cezaevlerinde yapılan YGS’nin fen bilimleri testini iptal etmesi tartışma yarattı. Yaklaşık 150 kişiyi bu hafta sonu yeniden sınava almaya hazırlanan ÖSYM, bu 150 kişiye ayrı sorularla sınav yapılacak. Böylece 150 kişi YGS’ye giren 1.7 milyon kişiden ayrı bir sı ALES DE 278 ADAY Ç N TEKRARLANACAK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM, YGS’deki iptal ve yenilenme kararının ardından ALES’in de tekrarlanmasına karar verdi. ÖSYM’den yapılan yazılı açıklamada zmir’de basım hatası barındıran soru kitapçıklarının yerine dağıtılacak kitapçığın yeterli olmaması nedeniyle sınava girememiş olan 278 adayın sınavlarının yenileneceği belirtildi. Açıklamada sınavın 15 Mayıs 2011 tarihinde düzenleneceği bilgisine yer verildi. Öte yandan YGS’de cezaevlerinde adaylara gönderilen soru kitapçıklarından sadece Fen Bilimleri Testi hatalı olan kitapçık sayısının yedek kitapçık sayısından fazla olması nedeniyle gerçekleştirilemeyen 130 adayın Fen Bilimleri Testi’ni içeren sınavların tekrarının da 30 Nisan tarihinde yapılacağı duyuruldu. Bu adaylardan tahliye olanların Ankara’da, başka cezaevlerine nakledilenlerin ise nakledildikleri cezaevlerinde sınava alınacakları, diğerlerinin ise aynı sınav merkezlerinde sınava girebilecekleri bildirildi. nava girecek ancak değerlendirme tüm adaylar içerisinde yapılacak. Her soru için ayrı ayrı uygulanan standart sapmalarınsa sorular farklı olduğu için bu adaylara nasıl uygulanacağı da merak konusu oldu. Eğitimciler bir grup öğrencinin genel içerisinden ayrılmasının eşitlik ilke sine aykırı olduğunu vurguladı. ÖSYM’nin cezaevlerindeki sınavı iptal ederken “Daha büyük mağduriyetlerin önüne geçebilmek için tüm öğrencilerin sınavını iptal etmek yerine bir grup öğrencinin sınavı iptal edildi” şeklinde bir görüş oluştuğu ve bu nedenle 150 kişinin sı Türkülerle protesto skenderun’lu gençler YGS’de yaşanan şifre skandalını konserle protesto etti. Öğrencilerden oluşan Grup Direniş’in Anıt Alanı’nda verdiği konserde, seyirciler de alkışlarla ve ıslıklarla gruba destek verdiler. Gençler ayrıca protesto amacıyla imza da topladılar. Toplanan imzalar ÖSYM’ye iletilecek. navının iptal edildiği de bildirildi. Öte yandan ÖSYM’nin YGS’nin iptaline ilişkin açılan davada kendisinden istenen savunmayı da henüz hazırlamadığı bildirildi. Prof. Eşme, ÖSYM tarihinde böyle bir olayın yaşanmadığını vurgulayarak “Sınavın bir bölümünün ayrı bir tarihte, ayrı sorularla tekrarlanması hukuki sonuçlar doğurabilir. Merkezi sınavların en önemli özelliği, katılanlar arasında eşitlik ilkesine uyulmasıdır. Yenilenecek sınavda alınacak 50 fen puanı ile önceden bir bütünlük içinde uygulanan sınavdan alınacak 50 fen puanı eşdeğer olmayacaktır” dedi. Haziranda yapılacak LYS’ye yakın tarihte sınavın yargı tarafından iptal edilmesi halinde büyük bir sorunla karşılaşılacağını da vurgulayan Eşme, “Daha büyük mağduriyete yol açılabilir. Yapılacak iş, zaman kaybetmeden YGS’yi iptal etmektir” diye konuştu. Eğitimİş Genel Başkanvekili Levent Akça, ayrı sınavın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu vurgulayarak “Sınavın farklı şekilde yapılması doğru değildir. Puan hesaplama sisteminde her sorunun puanı farklı olacaktır. 150 öğrencinin hesaplanması avantaj ya da dejavantaj sağlayabilir. Savcılık açıklamasında okuma işlemleri bitti, puanlar hesaplandı denilmekte. Dün (önceki gün) bu deniliyor ve yine aynı gün sınav iptal ediliyor. Savcılığın bu durumdan haberi yok muydu? Ya da ÖSYM neden bu adayların da sınavlarını değerlendirdi? Şifrenin ardından skandalların ardı arkası bitmeyecek. Ali Demir istifa etmeli, sınav mutlaka yenilenmelidir” dedi. görüşme günü. O gün her şey olumlu geçerse, yarım tahliye demek. Üç hafta kapalı görüş, bir hafta açık. Uzak yerlerde yakını olanlar, maddi durumu uygun olmayanlar sadece açık görüşü yeğliyorlar. Sevdiğine dokunabiliyorsun, sarılabiliyorsun, görüş yerinin ayrıca dinlendiğini düşünsen bile kulağına fısıldayabiliyorsun. Açık görüş 2010 Nisan’ına kadar 2 saatti. Bir yıl önce 1 saat 15 dakikaya indirildi. Bu ayın başında da ileri demokrasi biraz daha ilerletildi ve 1 saate indirildi. Gerekçe yasatüzük. İstense önceki gibi geniş yorumlanabilir ya da değiştirilebilir. Bu aylık açık görüş için Sivas, Erzurum, Kilis’ten gelenler var. Haftalık bir başka “sevinç günü” de telefon günü. Haftada 10 dakika. Haftada bir kez, bir telefondan kan bağınızın olduğu bir kişi ile görüşebiliyorsunuz. Nisan ortasında hapishane yönetimi tüm mahpuslara bir yazı tebliğ etti. Buna göre, “telefonda örgüt yöneticiliği yapmaya devam etmek, suç doğurabilecek konuşma yapmak” yasak. Gerekçe, ilgili tüzüğün 88. maddesi. Kan bağınızın olduğu biriyle “suç doğurabilecek” konuşma! O kadar esnek ki! Bu hassasiyet, kimi mahpusların milletvekili adaylığından sonra doğmuş! Kan bağı olan akrabalarınızın dışında görüşmek ise savcılık özel iznine bağlı ve çok zor. Sayın Başbakan, Sizin ve sizin kopyalarınızdan oluşan çevrenizin yukarıda aktardıklarıma, “Öyle bir suçtan yatıyorsunuz ki, size bunlar fazla bile” karşılığını vereceğinizi tahmin ediyorum. İleri demokrasiye bu yakışır. Biz halen yargılanıyoruz... Siz 1998’de “halkı din ve ırk farklılığı gözeterek açıkça kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldınız. 4 ay hapis yattınız. Yeri geldikçe bunu dile getiriyorsunuz. Hapiste sizin görüşleriniz nasıldı? Sizin hapis günlerinizi de içeren bir kitap çıktı. Yazanlar Hüseyin Besli ve Ömer Özbay. Sizin deyiminizle “eşrefi mahluk”. Kitabın adı, “R. Tayyip Erdoğan, Bir Liderin Doğuşu.” Kitabın 203246. sayfaları hapis günlerinizle ilgili. Birlikte kaldığınız Hasan Yeşildağ’ın anlatımını size anımsatmak isterim: “Öğleden önce kalkıp güne hazırlanıyordu. Ardından ziyaretçi akını başlıyordu. Görüşmeler akşam saatlerine dek sürüyordu. Cezaevi dışında bir ekip kurmuştuk. Ziyaretçileri o arkadaşlar karşılıyordu. Savcı iznini onlar hallediyordu. Gelenleri gruplar halinde görüşme salonuna alıyorduk. 4 ay boyunda 30 bin ziyaretçi olmuştu. İlginç ziyaretçiler oluyordu. Bir gümrükçü, elinde karanfille her hafta ziyarete geldi. Savcı beyden rica ettim, o kişiye artık izin vermemesi için. Çünkü vakit yetmezliğinden gelip görüşemeyenler oluyordu. Ziyaretçilerin getirdiği yiyeceklerle başımız dertteydi... Bir gün Erhan Şenol isimli restoran sahibi balık pişirip getireceğim, dedi. Reise balık ziyafeti çekmek istiyor. Bütün hapishaneye olursa kabul ettim. Bir minibüs getirdiler, dışarıda pişirip servis yapacaklar. Nasıl rüzgâr var anlatamam. Ocakları alın içeri dedim. İki ahçı, iki garson, tencere tabak aldık içeri. Ahçılar pişirdikçe servis yapıyor, biz afiyetle yiyoruz.” Sayın Başbakan, Yukarıdaki satırları kaleme alırken ağzım sulanmadı dersem yalan olur. Bizim ayda birlik açık görüş ziyaretçilerimiz değil yiyecek, çamaşırlarımızı bile getiremiyorlar. Onlar kapalı görüşte. Nisana kadar biz kirli çamaşırlarımızı verebiliyorduk, o da yasaklandı. Yöneticilere nedenini sorduğumuzda Ankara’nın yönetmeliğinitüzüğünü gösteriyorlar. Ama size bunların hiçbiri işlememiş. Bu büyük uçurum karşılığında sormak isterim: Demokrasi, çağdaş hukuk, hepsi bir yana; siz Hz. Ömer’den adaleti böyle mi öğrendiniz? Sayın Başbakan. Hakkımızda her şeyi söylüyorsunuz. Bizim ise her şeyimiz kısıtlı. Siz serbest... Biz bağlı... Düşünüyorum; o engin sağduyusuna inandığım halkımız bu durumu nasıl tanımlar diye... Kaygılarımla... ‘Skandallar bitmiyor’ ‘Eşitlik ilkesi zedelenir’ AL CAN ULUDAĞ ANKARA YGS’deki şifre iddiaları üzerine sınavın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açan avukat Ahmet Gürol Sağban, ÖSYM’nin 8 ildeki kısmi iptal kararıyla ilgili mahkemeye başvurdu. Sağban, anayasanın “eşitlik ilkesinin zedeleneceğini” belirterek, ÖSYM’nin savunması beklenmeden karar verilmesini istedi. Konyalı bir öğrenci adına davayı açan Sağban, Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne verdiği dilekçede, ÖSYM’nin cezaevlerinde yapılan sınavla ilgili yenileme kararı almasını “yeni bir skandal” olarak nitelendirdi. Sağban, bu kararın anayasının “kanun önünde eşitlik” ile “eğitim ve fırsat eşitliği” il kelerini ihlal ettiğini dile getirdi. Sağban, “İlk kez belli bir grup adaylar için farklı sorular ile değerlendirme yapılacaktır. Merkezi nitelik taşıyan bu tip sınavlar için nedeni ne olursa olsun farklı sorular ile bir grup veya bir kesim adayların farklı uygulamalara tabi tutulması ise başlı başına adaylar arasında eşitliği bozacağı tartışmasız ortadadır” dedi. Sağban, mahkemenin dava devam ederken meydana gelen bu işlemi acilen ÖSYM’den sormasını isteyerek böyle bir durumun anayasanın “eşitlik ilkesini zedeleyeceğini” kaydetti. Olayın “bu denli açık olduğunu” aktaran Sağban, ÖSYM’nin savunması beklenmeden yürütmesinin durdurulmasını ve iptaline karar verilmesini talep etti. Oruç’un babası polis eli sıkmadı: MAHMUT ORAL Özel Harekât Daire Başkanı Yurtseven, görevinden alındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasında “bozkurt” polemiğinin yaşandığı bir dönemde, Sivas’ta özel harekât polislerinin “Kim bunlar, bozkurtlar” diye slogan atarak yürümesinin ardından Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanı Cemil Yurtseven görevinden alındı. Özel Harekât Daire Başkanlığı’nı uzun süredir vekâleten yürüten Cemil Yurtseven’in yerine Iğdır Emniyet Müdürü Cemil Tonbul getirildi. Erzurum Emniyet Müdürlüğü’ne bir süre önce atanan Turgut Yıldız’dan boşalan Pasaport Daire Başkanlığı’na ise Bilgi İşlem Daire Başkanı Metin Tanış atandı. Van Emniyet Müdürlüğü görevinden sağlık sorunları nedeniyle ayrıldığı bildirilen Ayhan Falakalı ise Bilgi İşlem Daire Başkanı oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü Haberleşme Daire Başkanlığı’na Coşkun Çakır atandı. Oğlum bir taş attı, niye öldürdünüz? DİYARBAKIR Bismil’de ölen Halil İbrahim Oruç için dün kitlesel yürüyüş düzenlendi. Oruç’un babası tokalaşmak için el uzatan polisin elini geri çevirdi. Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde polis kurşunuyla öldürüldüğü öne sürülen lise öğrencisi Halil İbrahim Oruç’un okul arkadaşları ve ailesinin de bulunduğu kalabalık, kaymakamlığa yürüdü. Halil İbrahim Oruç’un fotoğrafının yer aldığı “Halil İbrahim’in yoldaşları hesabını soracak”, “Güneşin yoldaşı ölümsüzdür” pan kartı açan topluluk, Öcalan posterleri ile PKK flamaları da taşıdı. Grup sık sık “Katil Erdoğan”, “Kaymakam istifa”, “Katiller bulunsun”, “İbrahim’e uzanan eller kırılsın” sloganları attı. Kortej Ankara Caddesi’ne geldiğinde polis tarafından engellendi. Bu sırada Ömer Oruç ve Belediye Başkanı Eminoğlu, polis amirleriyle görüştü. Polislerle Ömer Oruç arasında çarpıcı bir olay da yaşandı. Baba Oruç elini uzatan emniyet amirinin elini geri çevirip “Oğlumun failleri bulununcaya kadar hiçbir polisin elini tutmam. Oğlum bir taş attı, niye öldürdünüz” diye sordu. Bu soruya polisler sessiz kaldı. ‘Çılgın’ projenin fikir hırsızlığı olduğunu vurguladı, maddi yönüne dikkat çekti Erdoğan Toprak: Uygulanamaz İstanbul Haber Servisi CHP MYK üyesi ve İstanbul 3.Bölge Milletvekili Adayı Erdoğan Toprak, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “Çılgın proje” nin DSP’ye ait olduğunu söyledi. Projenin 1994’te DSP’nin İBB Başkan Adayı Necdet Özkan’ın seçim vaatleri arasında olduğunu belirten Toprak,“Projenin maliyeti belediye bütçesini ve Türkiye bütçesini aşıyordu. Sadece uluslararası büyük devletlerin bir araya gelerek konsorsiyum yaparak belki de yap işlet devret yapılabilmesi ile mümkün olurdu. Ama rantabilitesi açısından 500 katrilyonluk bir bütçesi olduğu için vazgeçtik. Seçim kampanyası sürecinde de geri çektik”dedi. Başbakan’ın projeyi kendisine aitmiş gibi açıklamasını eleştiren Toprak, “Başbakan ‘Bu proje daha önce sayın Bülent Ecevit’in fikri ve projesi. Biz hayata geçirmek istiyoruz’ deseydi, daha mutlu olurduk. Bu bir intihaldir. Yani fikir hırsızlığıdır. Bizim projemizi kopyalamışlar”diye konuştu. Projenin uygulanabilirliğinin mümkün olmadığını vurgulayan Toprak özetle şöyle konuştu:“Türkiye’nin buraya yatırabilecek maddi gücü yok. İşsizlik ve yoksulluk gibi birincil sorunlarımız var.” Rus medyası: Yeni kanal Montrö’yü ihlal eder mi? MOSKOVA (ANKA) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “çılgın proje” Rus medyasına da yansıdı. “Kanal İstanbul” olarak adlandırılan projenin, Türkiye’nin Montrö Antlaşması’nı ihlal etmesine yol açıp açmayacağına ilişkin soru işaretleri yarattığı belirtildi. Ria Novosti ajansı haberinde “Erdoğan’ın açıklaması, Türk toplumunda tartışmalara yol açtı ve kanalın yapımının, Türkiye’nin, Boğazlar’dan geçişi düzenleyen 1936 tarihli ululararası sözlemeyi ihlal etmesine yol açıp açmayacağı konusunda soru işaretleri yarattı” ifadelerine yer verildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle