16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 28 N SAN 2011 PERŞEMBE 6 HABERLER Yerel gazeteler Cumhuriyet’in manşetiyle çıktı Haber Merkezi Cumhuriyet’in kamuoyunun gündemine taşıdığı AKP’li Malatya Belediyesi yöneticileri hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili haberlerimiz Malatya’da yerel basın tarafından manşetlere taşındı. Danıştay Birinci Dairesi’nin kararıyla AKP’li Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, 12 Haziran seçimlerinde AKP’den Malatya milletvekili adayı olan eski Belediye Başkanı H. Cemal Akın ve 21 eski yeni AKP’li meclis üyesiyle ilgili imar usulsüzlüğü suçlamasıyla soruşturma başlatılmış; çişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği raporunda belediyenin eski yeni yöneticilerinin icraatlarıyla ilgili olarak önemli tespitler yapılmıştı. Eski Belediye Başkanı Akın’ın dönemiyle ilgili “imar planı tadilatı karşılığı belediyeye arsa bağışı yapıldı” tespitini yapan mülkiye müfettişi; halen görevde olan Çakır dönemiyle ilgili de “yasaya aykırı olarak noter taahhütnamesiyle iskân izni verildi” tespitini yapmıştı. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturulacak eylem belgelerde, “Şifa Mahallesi 580 ada 494 parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda, 4 Şubat 2009 tarihli ve 32 sayılı belediye meclis kararıyla imar planı tadilatı yapıldığı; bu tadilatla taşınmazın, özelleştirme ve imar mevzuatına aykırı olarak sanayi alanından ticaret alanına dönüştürüldüğü ve taşınmaz üzerine fabrika yapımı için verilen ruhsatla alışveriş merkezi yapılmasına göz yumulduğu” ifadesiyle yer aldı. “Meçhul Asker Kaçağı” Mehmet Aksoy, Berlin’de Almanya’da el üstünde tutuluyordu, heykelleri Berlin’de, müzelerde ve başka Avrupa kentlerinde topluma katkıda bulunuyordu! Dün sordum ona: Hiçbir kötü şey yaşadın mı Almanya’da? “Meçhul Asker Kaçağı” heykelinin öyküsünü anlattı: O zamanlar Almanya’nın başkenti olan Bonn’da en önemli alana konmak üzere bir barış heykeli yarışması açılıyor. Dünya Barış Yılı ilanı... Aksoy, yarışmada birinci geliyor. Heykel bitiyor. Yıl 1989. Hıristiyan Demokrat’lar heykeli belirlenen yere koymak istemiyorlar, çünkü Heykel, Hitler’in ordusundan kaçan askerlerden esinleniyor... Bunu Alman ordusuna ve askerine hakaret olarak kabul ediyorlarlar.. Oysa Hitler’in ordusundan kaçmaktan daha şerefli ne olabilir?! Bonn’da projenin sahibi Kilise’nin yetkilileri “Heykel bize iltica edebilir, zaten bizim heykelimiz” diye sahip çıkıyorlar... Heykel kilise önünde törenle yerleştiriliyor.. Heykel 1015 ton ağırlığında! Mumlar yakılıyor heykelin çevresinde... Halk heykele sahip çıkıyor! Heykel Bonn’a yerleşemiyor ama Almanya’nın eyaletlerinden talepler geliyor, Meçhul Asker Kaçağı bir TIR üzerinde bir yıl boyunca Almanya’yı dolaşıyor.. Derken Berlin Potsdam belediye yetkilileri heykelin kendi bölgelerine dikilmesini talep ediyor. Aksoy kabul ediyor, Potsdam hem İkinci Dünya Savaşı’nın sonlandığı hem de Barış’ın imzalarının atıldığı yer! “Meçhul Asker Kaçağı” nihai yerini buluyor! Mehmet Aksoy bir yıl sonra Potsdam’a heykelini görmeye gidiyor. Arayıp zor buluyor... Her tarafı bez afişlerle donatılmış, üzerine sloganlar yazılmış.. Görünmüyor.. Heykel’in çevresinde gençlerle konuşuyor, hava soğuk ateşler yakılmış.. Körfez Savaşı günleri, gençler savaş bitinceye kadar burada kalacağız, heykeli bekleyeceğiz diyorlar.. Heykel bir protesto simgesi! Ama heykelinin kapanmasına gönlü razı değil. Onları ikna ediyor, afişleri indirip heykeli temizliyorlar.. Neden sonra gençler Aksoy’a kim olduğunu sormayı akıl ediyor! Mehmet Aksoy bir yıl önce Potsdam belediyesinden bir mektup alıyor. Kış orada soğuk geçer, Heykelde çatlaklar oluşma kuşkusu doğar. Önerileri, en soğuk 3 ay boyunca heykeli bir ahşap korumaya almak.. Acaba Aksoy bunu kabul eder mi? Ancak bazı Potsdamlılar da “bunların niyetleri kötü olabilir” diyerek heykelin örtünmesine karşı çıkarlar.. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Türkiye’deki tutukluluk sürelerinin uzunluğunun AİHS’ne aykırı olduğunu söyledi Jagland: Çok kaygılıyız BAHADIR SEL M D LEK İZMİR Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, gazetecilere yönelik tutuklamalar bağlamında Türkiye’deki ifade özgürlüğüne ilişkin “çok kaygılı” olduklarını belirtti ve tutukluluk sürelerinin uzunluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu söyledi. Jagland, AİHM reformu toplantısı için geldiği İzmir’de Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: Türkiye’deki ifade özgürlüğünden başlarsak, Türkiye’de birçok gazeteci şu anda tutuklu. Bunu biliyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile konuştum bunu telefonda, bütün bu davalar başladığında. Ayrıca kendisiyle Strasbourg’a geldiğinde de konuştum. Beni hapishanedeki gazetecileri ziyaret etmek ve daha sonra bana rapor vermek için özel temsilci göndermeye davet etti. Bu konuda diyaloğumuz var ve yakın çalışıyoruz Ancak, özel temsilci göndermeniz çok fazla bir şey ifade etmiyor. Neyi görmesini bekliyorsunuz ki? Bu konuda benim değerlendirmem şu ki, çok kaygılıyız. Fakat, kesin prosedürler izlemek zorundayız. Ne yapabileceğimize ilişkin olarak konu hakkında bütün taraflardan ve olayın içeriğine ilişkin bilgi almak zorundayız. Benim halihazırda görmüş olduğum; bu sarihtir ki, davaların mahkemeye gelmeden önceki tutukluluk süreleri uzun. Bildiğiniz gibi, AİHM’nin bu konuda halihazırda vermiş olduğu bir karar var zaten. Bu da AİHS’ye açıkça aykırı. Umuyorum Türkiye buna ivedilikle el atar. protokolü uygulamaya koyduk. Prosedürde oldukça önemli olan bazı basitleştirmeleri halihazırda yaptık. Fakat tatmin edici değil, bu nedenle daha ileri önlemler almak için tartışıyoruz. Şunu söylemek istiyorum ki, alabileceğimiz en önemli önlem, üye ülkelerin kendilerinin yargı sistemlerini geliştirmeleri ve kendi mevzuatlarını değiştirmeleri olacaktır. Çok sayıda dava geliyor mahkemeye. Şunu demek istiyorum, insan haklarını korumak evde başlar. Mahkemeye gelen davaların çoğunluğu yerel mahkemelerden ötürü geliyor. Jagland, “Tutukluluk süreleri konusunda Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz, bizim ordumuz yok ki zorlayalım” dedi. Jagland Suriye’deki gelişmeler konusunda ise “Yaşananlar hiçbir şekilde kabul edilebilir değil” diye konuştu. ‘TV’DEN ZLEMEKTEN DAHA KÖTÜ OLAMAZ’ Libya’ya operasyon insan hakları ihlal ediliyor gerekçesi ile başladı ama şimdi NATO operasyonu ile masum insanlar ölüyor. Bu bir çelişki değil mi? Silah kullanımında her zaman zorluklar vardır. Çelişkiyi görüyorum fakat, BM Güvenlik Konseyi harekete geçmeseydi, dünyanın tanıklığının önünde neler olurdu? Bosna ile karşılaştırabilirsiniz. Orada uzun süre bekledik. Günün sonunda, uluslararası toplum müdahale edemedi. TV’de herkes binlerce insanın öldüğünü gördü. Zorlukları anlıyorum. Libya’da kimse geleceğin ne olacağını bilmiyor. Ama oturup TV’de izlemekten daha kötü olacağını düşünmüyorum. Bu bir çelişki, ama TV’de izlemekten iyi. Bahreyn de aynı... Sivil dünya tarafından ikisi de kınandı. Bu bir demokrasi yoksunluğu. tması gereken adımlar var’ İfade özgürlüğü konusuna geri dönersek. Tabloya karşıdan baktığınızda Türkiye’yi gerçekten demokratik bir ülke olarak görüyor musunuz? Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğunu söyleyebilirim. Ancak Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusunda olduğu gibi yine de atması gereken bazı adımlar var biraz önce söyledim. Erdoğan’ın AKPM’de yaptığı konuşma hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben de kendimce bir politikacıyım. Bütün bunların ne olduğunu biliyorum. Türkiye’de seçimler yaklaşıyor. AKP anayasayı değiştirdi ve yargı üzerinde çok daha fazla belirleyici oldu. Anayasal değişikliğin yapılması gereksinimi vardı. Bu konuyu Türkiye’nin tarihsel geçmişi ile birlikte değerlendirebiliriz. Ordunun kontrol altına alınması için yapılanları takdir ediyorum. Ayrıntıları bilmiyorum ama şimdi ordunun geçmişe göre siyasette çok daha az etkisi var. Türkiye’nin, AİHM’ye başvuru için belli bir ödeme yapılması önerisi var... Evet doğru... Bir temel ilke var korumamız gereken, o da mahkemeye bireysel başvuru hakkının korunması. Eğer harç bu ilkeye zarar verirse, bunun karşısında olurum. Bununla ilgili bir başka soru da, sistemin sorunları çözmekten çok bürokrasi yaratmasına ilişkin. Buna bakmamız gerekiyor. Bir filtreleme mekanizması kurulmasına büyük önem veriyorum. Çünkü bu, mahkemenin önemli konulara odaklanmasına yardım etmek için kesinlikle gerekli. Yani çok önemli insan hakları konularına... Bir başka öneri de iç hukuk prosedürünün tamamlanmasından önce AİHM’ye başvuru yapılamaması. Bu özellikle Ergenekon gibi davalarda, tutukluların mağduriyetini arttırmaz mı? Bu problem... Bu yüzden, tutukluluk sürelerinin kısaltılması için çağrıda bulunuyoruz. Bunun bir an önce yapılması gerekiyor Siz çağrıda bulunuyorsunuz ama Türkiye’de duyan yok gibi... Başka ne yapabiliriz. Ordumuz yok ki, bir şeyin yapılması için zorlayalım. Mahkeme karar vermiş durumda bu konuda. Bu kararın uygulanması lazım. ‘A Fotoğraf: HİCRAN ÖZDAMAR Dava sayısının düşürülmesi için önlemler alınması konusunda anlaşıldı A HM’ye başvuru zorlaşacak BAHADIR SEL M D LEK/ H CRAN ÖZDAMAR ürkiye A HM kararlarına uymalı’ Türkiye bu konuda size söz verdi mi? Aslında bizim söze ihtiyacımız yok. Bu, mahkemenin kararları doğrultusunda üye ülkelerin uygulamaya zorunlu oldukları yükümlülüktür. Ayrıca mahkemenin basın özgürlüğü konusunda karar vermiş olduğu oldukça fazla sayıda diğer davalar da var. Türkiye bu konuda mevzuatını değiştirmek zorunda. Bu da mahkemenin kararı doğrultusunda Türkiye’nin yerine getirmesi gereken yükümlülük. Türkiye, AİHM reformuna destek veriyor. Ancak, AKP’nin, özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları bağlamında gizli bir gündemle bu reforma destek verdiği yönünde kaygılar var. Ergenekon tutukluları, iç hukuk süreci tamamlanmadan başvuru yapamayacak. Gazeteci Mustafa Balbay iki yılı aşkın bir süredir hapiste. Çok uzun bir tutukluluk süresi... Evet öyle... Bu konuda mahkemenin kararı var. Bu bağımsız bir mahkeme ve mahkeme bir yargılamaya varırsa, bütün ülkelerin AİHS bağlamında bunu izlemesi ve uygulanması gerekir. Peki siz reform hakkında ne düşünüyorsunuz. Bu süreç AİHM’nin bütün sorunlarını çözer mi? Hayır... Biz geçen sene 14. ‘T ‘Ordumuz yok ki...’ İZMİR Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Geleceğine İlişkin Üst Düzeyli Konferans’ta, bireysel başvuru hakkına zarar vermeden mahkemedeki dava sayısının düşürülmesine yönelik önlemler alınması konusunda mutabakata varıldı. Toplantının son gününde sonuç bildirgesi olan İzmir Deklarasyonu yayımlandı. Deklarasyonda, AİHM’nin etkin ve sürdürülebilir çalışması için öncelikle ele alınması gereken konunun, gelen dava sayısını azaltmak olduğu belirtildi. Dava yükünün hafifletilmesi için üye ülkelerin ve mahkemenin alabileceği çeşitli önlemlerin değerlendirildiği deklarasyonda, bazı üye ülkelerin, ülkelerdeki yüksek mahkemelerin sözleşmenin yorumlanmasına yönelik görüş talep etmelerini sağlayacak bir mekanizma geliştirilmesini istedikleri anımsatılarak yapılan başvurular ve sonuçlandırılan davalar arasındaki dengenin sağlanmasına değinildi. Bakanlar komitesi, kabul edilebilirlik kriterlerinin daha etkin şekilde işlemesi, yeni kriterlerin gerekip gerekmediği konusunda çalışma yapmaya davet edildi. arç uygulaması değerlendirilsin’ Deklarasyonda ayrıca bakanlar komitesine, mahkemenin tarafsızlığının ve kalitesinin korunması için yargıç adaylarının tüm kriterlere uygun şekilde aday gösterilmesine yönelik çalışmaların sürdürülmesi çağrısında bulunuldu. Bireysel başvuru hakkının sözleşme mekanizmasının temel taşı olduğu vurgulanan deklarasyonda, gerçekten iyi temelleri bulunan başvurular engellenmeden, kabul edilemezliği açık olan başvuruların sayısının azaltılmasına yönelik önlemlerin hızla alınması, bakanlar komitesinin baş ‘H vurularda harç uygulaması, temsil zorunluluğunun da aralarında bulunduğu önlemleri değerlendirmesi gerektiği belirtildi. Üye ülkelere, örnek davalar göz önünde bulundurularak ulusal düzeyde etkin ve adil şekilde işleyen mekanizmalar kurmaları, mükerrer başvuruların önüne geçilebilmesi için üye ülkelerin gerekli tedbirleri iç hukuklarında almaları çağrısının yapıldığı deklarasyonda, üye ülkeler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiği iddia edilen maddesine yönelik karar alabilecek bir iç hukuk yolunun bulunmasını temin etmeye, mahkeme kararlarının uygulanmasının denetiminde yeni yöntemler belirlemeye, yargıçlar, savcılar, hukuk hizmeti veren tüm birimlerin kolluk güçlerinin mahkeme içtihadı konusunda bilgileneceği programlar oluşturmaya, mahkeme yönetimi tarafından hazırlanan kabul edilebilirlik kriterleri kitapçığının üye ülke dillerine çevrilmesine davet edildi. Mehmet Aksoy, bazen ağlayacak duruma geliyorum ve kafamı öteye çeviriyorum diyor. Hele işçilerin “Allahüekber” diyerek İnsanlık Anıtı’nın, aslında ise Mehmet’in çocuklarının kafasını koparmaya girişmelerine dayanamıyor.. Başbakan’ın kafasının içinde putlar olduğunu düşünüyor: Bu nedenle kutsallıklarla düşünüyor. İşçilerin de İnsanlık Anıtı’ını put yıkar gibi dini ayinlerle kesmeye başlamaları, siyasetin halk içinde nasıl kötü tohumlar ektiğinin tehlikeli örneği! Bir cihat açma olayıdır, İnsanlık Anıtı’nın başına gelenler! Acaba Enel Hak mı desem diyor, Aksoy... İnsanlar Tanrı’nın suretleriyse, bizim heykellerimiz de Tanrı’nın sureti olarak kabul edilebilir.. Sanatçılar tanrısal sureti dışavuruyorlar.. Hallacı Mansur’u düşünüyor şu sıralarda.. Kars’ta heykelin çevresinde bir yaşam alanı oluşmuştu, diyor. Gelinler gelecek fotoğraflar çektirecekti! Türkiye’ye neden kalkıp geldi? Sanatını Türkiye üzerinden yapmak isteği... İnsanın yurdunda yaratmak istemesinden daha doğal ne olabilir? Berlin’de ilk Görsel Sanatlar Derneği’nin kurucusu.. Heykelciliği, özel.. (Kunstanbau!) Almanya’da el üstünde tutulan bir uluslararası sanatçımızın başın, Türkiye’de ise bir dizi olay geliyor... Türkiye gericiliğin bütün hatlarıyla hüküm sürdüğü, iktidarda olduğu bir yer.. Ama “beni kolay kolay yıkamazlar” diyor.. Sanat, yaratıcılık beyinde, düşüncede.. “Hangi vinç onu asabilir”? SAVUNMA YAPMADI Kazan dosyası Erzurum’a iade İstanbul Haber Servisi Avukat Turgut Kazan, eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in davasıyla ilgili açıklama yaparak “terörle mücadele edenleri hedef gösterdiği” iddiasıyla yargılandığı dava nedeniyle dün İstanbul’da yargıç karşısına çıktı. Davanın görüldüğü Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Kazan’ın ifadesinin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce alınmasına karar vermişti. Talimat nedeniyle dün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelen Kazan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Kazan, duruşmada, suçlamalarla ilgili savunma yapmadı. İfadesini, yargılandığı mahkemede vermek istediğini söyleyen Kazan, duruşmadan bağışık tutulmayı istemediğini söyledi. Kazan, iddianame okunmadan talimat evrakının Erzurum’daki mahkemeye gönderilmesini talep etti. Mahkeme heyeti talebi kabul ederek talimat evrakının Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade edilmesine karar verdi. Çocuklardan dünya rekoru Haber Merkezi “Dünya Çocuk Rekorları” kapsamında, Taksim Meydanı’nda toplanan 2 bin 82 öğrenci, bir dakika saygı duruşunda bulunarak, “Çocukla Barış İçin Bir Dakika Saygı Duruşu Rekoru” kırdı. Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi önünde toplanan öğrenciler, hakem heyetince tek tek sayılarak Cumhuriyet Anıtı çevresine alındı. Öğrenciler ellerinde, “Savaş milletleri yok eder”, “Barış için bir dakika barışa bir adımdır”, “Çocuklar ölmesin” yazılı dövizler taşıdılar. Kaya köyünde bayram Muğla’nın Fethiye ilçesindeki “Dostluk ve Barış Köyü” olarak ünlenen Kaya Köyü lköğretim Okulu’nun öğrencileri 23 Nisan’da öyle bir bayram yaptılar ki... lgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle harap olan, birçok öğrencisi diğer okullara nakil olan okul kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Okul, Ölüdeniz Rotary Kulübü’nün katkıları ve Fethiye’deki duyarlı çevrelerin katılımıyla onarıldı. Baştan ayağa yenilenen okul, eğitim saatleri dışında Halk Eğitim Merkezi işlevi görecek biçimde donatıldı. Okul yenilenmekle kalmadı, eğitim kalitesini de arttırdı. Öğrencilerden biri, Seviye Belirleme Sınavında Muğla 3.’sü oldu, diğerleri de önceki yıllara göre yükselme gösterdi. Kaya köyünün çocukları, 21 Nisan’da, okullarının yanı sıra okul bahçesinde bir oyun parkına da sahip oldu. Öğretmenlerinin deyişiyle o gün “oyun aralarında biraz da ders yaptılar...” Çocuk hastaların 23 Nisan coşkusu Haber Merkezi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Nöroloji Kliniği’nde tedavi gören takipli çocuk hastalarla birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlaması düzenlendi. Etkinlikte çeşitli hediyeler de verilen takipli çocuk hastalar 23 Nisan’ın anlamını anlattıkları resimler yaptı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle