16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 N SAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 ‘Kaddafinin Türkiye’de parasının olmaması bizi şaşırtır’ diyen ABD’li yetkili İran konusunda da uyardı ‘Mellat’ın şubelerini kapatın’ UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA ABD yönetimi, Türkiye’den Libya lideri Muammer Kaddafi’nin Türkiye’deki mal varlığının araştırılarak dondurulması ve İran bankası Bank Mellat’ın şubelerinin kapatılması talebinde bulundu. ABD, Suriye lideri Beşşar Esad ve Suriye yönetimine yönelik yaptırım kararları alma yönündeki hazırlığını da Ankara ile paylaştı. ABD yönetimi İran ile Libya yönetimine uygulanan yaptırımları görüşmek üzere Hazine Bakanlığı Müsteşarı David Cohen’i Türkiye’ye gönderdi. Son 9 ay içinde bu seviyede yapılan üçüncü ziyaret kapsamında Ankara ve İstanbul’da Dışişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı ve özel sektör temsilcileriyle yaptığı görüşmelerde Cohen’in, Libya, İran ve Suriye konularını ele aldığını belirten ABD kaynakları, Cumhuriyet’e şu değerlendirmelerde bulundu:  Türkiye’de parası çıkmazsa şaşarız: BM Güvenlik Konseyi kararları Kaddafi ailesi ve Kaddafi yönetimindeki Merkez Bankası ve Yatırım Ajansı gibi kuruluşların Libya dışındaki mal varlıklarının dondurulmasını öngörüyor. Elimizde spesifik kanıt yok. Ama Kaddafi yönetiminin Türkiye’de parasının olmaması bizi şaşırtır. Türk ekonomisi büyüyor, Libya yönetimi için en cazip yerlerden biri.  Ankara’ya talebimizi ilettik: Bağlayıcı olan karar doğrultusunda, ülkelerin Kaddafi rejimine ait mal varlıklarının dondurulması için finans kuruluşlarını seferber etmesi Obama’nın güvenlik ekibi değişiyor ELÇ N POYRAZLAR Leon Panetta. WASHINGTON ABD Başkanı Barack Obama’nın bu hafta içinde ulusal güvenlik ekibinde önemli değişiklikler yapması bekleniyor. Washington Post gazetesinin haberine göre ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in emekli olması ve yerine Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın Başkanı Leon Panetta’nın atanması söz konusu. Leon Panetta’nın yerine gelecek isimlerin başında ise ABD’nin Afganistan’daki kuvvetlerinin komutanı General David Petraeus geliyor. Petraeus’dan boşalacak görev için General John R. Allen’in getirilmesi beklenirken ABD’nin Afganistan büyükelçiliğine ise Irak büyükelçiliği yapmış deneyimli diplomat Ryan Crocker’ın atanması öngörülüyor. biliyoruz. Ülkelerin tek tek bireysel yaptırım kararları yerine çok taraflı yaptırımlar her zaman daha etkili oluyor. Ne yapacağımıza karar verdiğimizde Türkiye ve Avrupa’daki diğer müttefiklerimizle mutlaka konuşacağız.  ran’a yeni yaptırım kapıda: Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da önemli gelişmeler oluyor diye ABD’nin ve uluslararası toplumun İran’dan beklentilerinin azaldığı sanılmasın. İran yönetimi de böyle bir yanlış anlamaya kapılarak rahatlamamalı. Tam tersine bir yandan bölgedeki bu heyecan verici gelişmelere tanıklık ederken diğer yandan İran’ın nükleer programıyla ilgili atması gereken adımları da yakından takip ediyoruz. Türkiye gibi müttefiklerimizle İran’a yönelik yaptırımların hayata geçirilmesi ko gerekli. Türkiye’ye bu talep iletildi. Türk hükümeti BM kararına uyduğu güvencesi verdi  Türkiye bankalarını uyarmalı: Türk hükümetinin BM kararının hedeflerini paylaştığından en ufak şüphemiz yok. Ama bu kararın uygulanabilmesi için de hükümetin Türk finans kuruluşlarını beklenen adımlar konusunda açıkça bilgilendirmesini önerdik. Bankalara sorulmadığı müddetçe Kaddafi’nin Türkiye’de mal varlığı olup olmadığını anlayamayız.  Sıra Esad yönetiminde: ABD, halkına korkunç şiddet uygulayan Suriye yönetimine karşı da ‘hedefi belirli yaptırımlar’ üzerinde durduğunu açıkladı. Henüz karar almadık. Ama Türkiye’nin de ABD ile aynı görüşte olduğunu ve olanları kabul edilemez bulduğunu nusunda görüşmelerimiz sürüyor. Bir yandan da İran üzerinde baskıyı arttıracak yeni adımlar belirlemeye çalışıyoruz.  Bank Mellat’tan kaygılıyız: Ankara’nın İran’ın nükleer programının durdurulması konusunda uluslararası toplumun kaygılarını paylaştığını biliyoruz. Ama bu hedefe ulaşılması için ABD ile Türkiye arasında yaklaşım farkı var. Türkiye ile İran arasında var olan en dikkat çekici ilişki Bank Mellat’ın Türkiye’deki şubeleridir. Küresel finans sistemi İranlıların dünyadaki büyük bankalara erişimini engellemiş durumda. Silahlanma projeleri için kalan tek yolları aralarında Türkiye’dekilerin de bulunduğu, İran bankalarının yurtdışındaki şubelerini kullanmak. Bu şubelerin faaliyetinin devam etmesinden kaygılıyız.  Siz de Güney Kore gibi kapatın: Güney Kore’de de Bank Mellat şubeleri vardı. Onlar önce kapattı, sonra da çok sıkı koşullar altında yeniden faaliyetlerine izin verdi. AB ülkelerinden hiçbiri ve ABD, Bank Mellat’ın faaliyetine izin vermiyor. Türkiye’nin bu bankanın faaliyetlerini sona erdirmesi çok duyarlı bir hareket olacaktır.  ran ile riskli ticaret: Bizi kaygılandıran bir başka unsur da Türkiye’nin ihracatını arttırmak isterken İran ile ticareti arttırma eğilimidir. Çünkü bu, büyük bir riski de beraberinde getiriyor. İran gibi bir ülkeyle ticaretinizi arttırırsanız, onların da bu ilişkiyi istismar etme riskini doğurursunuz. Nitekim İran da bunu böyle kullanıyor. Türkiye’nin çok ihtiyatlı hareket etmesini bekliyoruz. Şamgen Yengen Oldu! Mürekkebi kurumayan “Şamgen”, henüz çok yeni, martta kurulmamış mıydı? Akılfikirisim babalığını Başbakan Erdoğan’ın yaptığı şu “çılgın proce”den bahsediyorum… Çılgın procemiz çok olduğundan “Hangisi?” diyebilirsiniz.. Ortadoğu’nun hani o en ele avuca gelmez, en güvenilmez, en ne yapacağı kestirilmez, problemli ülkeleriyle aramızda “yaptım oldu!” çabukluğuyla şakkadanak vizeler kalkıyor; Şam’la ortak bakanlar kurulu toplantıları, ortak yatırım planları yapılıyor, Merkez Bankası hatta işleri “ortak Şamgen bankacılığı” arayışına dek vardırıyordu ya… o proce… Gece gündüz “çılgın proce bankası” gibi çalışan başbakanımız böylelikle AB’ye “Biz Müslüman ülkelerle kendimize yeteriz” mesajı verdiğini düşünüyor; Batı’yı kontrpiyede bırakan bir “kısas” yarattığını zannediyordu. Schengen’in kendisini çatırdarken... Başbakanın olur olmaz bu dayılanmaları ve Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun”, “stratejik derinlik” safsatalarıyla gazlanan “Şamgen”in ne yazık ki ölü doğduğu iki ay içinde anlaşıldı. Bu dâhiyane fikir çünkü sağı solu belli olmayan bölge aktörlerini bırakın; uluslararası düzenin referans anlaşmalarının dahi sorgulandığı ve irtifa yitirdiği bir döneme denk gelmişti. Ankara, Şamgen atılımına kalkıştığı sırada tam; “Schengen”in kendisi çatırdamaktaydı. Eski Kıta’nın en istikrarlı ve gelişmiş ülkeleri, yıllar yılı AB çatısı altında gerçekleştirdikleri ve geliştirdikleri adım adım planlı, programlı büyük uluslar üstü işbirliği birikimlerine karşın; “Schengen’den acaba vaz mı geçsek?” moduna girmişlerken; Ankara’nın “Şamgen” misillemesine girmesi inanılmaz bir aymazlıktı ama olsun. “AB’de bile sorun olabilen konsept; bizim bu diyarlara uyar mı?” sorusunun yanından dahi geçmeyen “Şamgen”; hemen dakika bir gol bir; kan gölüne dönüşen Suriye isyanıyla ters köşeye oturdu. “Nerdeyse Şamgen”le eşzamanlı patlak veren Suriye isyanında sayıları yüzlerle ifade edilen gösterici yaralandı ve öldürüldü. Akıbetlerinden haber alınamayan yüzlerce aktivist tutuklandı ve Suriye zindanlarında kaybedildi!” ROBERT FISK KARAMSAR SUR YE’DE MUHAL FLER Banyas’taki gösteride “halk rejimin değişmesini istiyor” sloganı atıldı. (REUTERS) Suriye’de iç savaş korkusu Dış Haberler Servisi İngiliz medyasının önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Independent gazetesi yazarı Robert Fisk, Suriye’nin iç savaşa doğru gittiğini ileri sürdü. Independent’da dün yer alan yazısında, “Eğer öldürülen Suriyeli askerler intikam kurbanı olmuşlarsa, muhalefet güç kullanmaya hazırlanıyor demektir” diyen Fisk, “söylentilerin ve komplo teorilerinin doğru çıkması halinde” ülkeyi bir iç savaşın beklediğini ifade etti. Yazısında gözlemlerinden söz eden Fisk, Suriye devlet televizyonunun her gece adeta bir korku şovu sergilediğini de belirtiyor. Fisk, televizyondaki görüntülerin çok sayıda kurşunla öldürülmüş bedenlerle, kafalarının arkasından bıçak yarası almış ölülerle dolu olduğunu kaydederek devlet televizyonunun bu askerlerin silahlı suç çetelerince öldürüldüğü konusunda ısrarcı olduğuna dikkat çekiyor. ‘Reform olmazsa rejimi yıkarız’ Ve domino etkisi genişlerken... Arap isyanlarının kronolojisine şöyle bir bakıyorsunuz… İsyan fitilini ateşleyen ilk Tunus kalkışması, 2010 Noeli’nden birkaç gün önce 18 Aralık 2010’da başlamış… 14 Ocak’ta Bin Ali’nin düşmesiyle beraber isyan Mısır’a sıçramış ve “Arap dünyasındaki domino etkisinin” tüm Ortadoğu’ya yayılacağı söylentileri hız kazanmış… İki haftada Mübarek de düşünce görünen köy kılavuz istemez hesabı, “domino etkisinin” artık kaçarı göçeri olmadığı anlaşılmış… Mübarek’in alaşağı edildiği 25 Ocak tarihinin ertesi günü isyan ateşi Suriye’ye sıçramış. Göz açtırmayan “Muhaberat” örgütüne rağmen, “korku duvarını” yıkan Suriyeli göstericiler de hareketlenmeye; “OHAL’e son, özgürlük, demokrasi” talepleriyle yollara çıkmaya başlamış... Olay yani ortada… “Geliyorum!” diyor. Ankara “Şamgen”e soyunuyor! Yarım asrı aşkın süredir Avrupa’nın “demokrasi, barış, istikrar alanı” olarak yaşatmaya çalıştığı bir yörede, çeşitli merhaleler sonunda gıdım gıdım inşa ettiği bir modeli, Ankara her geçen gün bir başka köşesi tutuşan, isyan ve ayaklanmalarla sallanan bir coğrafyaya en civcivli anda uyarlamaya kalkıyor. Bu akıl almaz aymazlığı övünülecek bir şeymiş gibi “propaganda” vesilesi yaparak alayıvala lanse ediyor… Yandaş medya da aslında sadece alay mevzusu olabilecek bu propagandaya eşlik edip alkış tutuyor. Ve bizim “Şamgen”in ilanından dört gün sonra 15 Mart’ta isyan, Suriye’nin dört bir tarafına yayılıyor. Göstericiler artık “demokrasi ve reform” talepleriyle yetinmiyor; bundan böyle Esad’ın gitmesini istiyor. da, eğer Esad tarihe geçiş dönemi lideri olarak geçmek istemiyorsa Suriyelilere Tunuslu, Mısırlı ve Libyalıların da yaptığı benzer yolu izlemekten başka bir seçenek kna edici değil kalmaz ifadesi kullanıldı. Tüm bunlara rağmen, görüntülerin ikna edici Öte yandan ülkede yönetim karşıtı proolmaktan uzak olduğunu da ileri süren tecrübeli testolara yönelik güvenlik güçlerinin ategazeteci, muhalif kaynakların, söz konusu asker şinin sürdüğü öne sürülüyor. Görgü tanıkcesetlerinin halka kurşun sıkmayı reddeden ları Dera kentinde önceki gün güvenlik güçaskerlere ait olduğu görüşüne de yer verdi. Aynı lerinin açtığı ateşte 6 kişinin öldüğünü bekaynaklara göre, Dera kenti sakinlerinin lirtti. Kentteki insan hakları eylemcisi orduyu, teröristlerden kurtulmak için kente Abdullah Abazid öldürülenlerden biçağırdıkları da yönetimin yalanı. Muhalif rinin imam olduğunu, sabaha karşı sivillerin artık silahlandığını ileri süren kentte çatışma seslerinin duyulduğunu Robert Fisk, komşu ülke Lübnan’ın da anlattı. Başkent Şam’ın dış kesimindekorkulu bir bekleyiş içinde olduğunu ki Duma’ya yaklaşık 2 bin güvenlik gükaydetti. Fisk’e göre Lübnan, kan gölüne cünün konuşlandırıldığı ifade ediliyor. dönmüş Suriye’ye çok yakın olmanın Yollarda bariyerler oluşturan güvenlik endişelerini taşıyor. Lübnan’daki Suriye güçlerinin, kimlik kontrolü yaptıkları dostları da yine Fisk’e göre, Suriye’deki kaydediliyor. Görgü tanıkları, 30 kadar isyan hareketine Suudi Arabistan rejiminin tankın nakliye araçlarıyla Duma ile destek verdiğine inanıyor. Bu çevrelerin Dera kenti yönünde ilerlediğini anlatiddiasına göre, Suudi istihbaratının eski tılar. Suriye İnsan Hakları Gözleme Örgütü, ülkede yönetim karşıtı altı hafbaşkanı Prens Türki bin Abdülaziz’in imzasını taşıyan 30 bin dolarlık bir çek de Yaptırımların ilk hedefleri arasında Beşşar Esad’ın tadır süren gösterilerde 453 sivilin yaSuriyeli muhalif gruplara iletilmiş. kardeşi Mahir Esad’ın (sağda) yer aldığı sanılıyor. şamını yitirdiğini ve bu kişilerin kim Dış Haberler Servisi Suriye’de muhalifler, Devlet Başkanı Beşşar Esad demokrasiye geçişe öncülük etmediği müddetçe, “tabandan gelen kitlesel devrimlerinin” rejimi yıkacağını bildirdi. Suriye ve dışındaki muhaliflerin oluşturduğu Ulusal Değişim Girişimi adlı grup tarafından yapılan açıklamada, demokratik geçişin, ülkenin şiddet, kaos ve iç savaş dönemine girmesine engel olacağı belirtildi. Açıklama liklerinin tespit edildiğini bildirdi. Örgütün başkanı Rami Abdürrahman, bu kişileri kimin öldürdüğü sorusu üzerine, bu konuda yoruma mahal olmadığını belirterek ölenlerin Dera, Şam, Şam’ın kırsal kesimleri ve sahil kesiminden olduğunu söylemekle yetindi. El Cezire’nin haberinde muhalefet yanlısı eski bir askerin Duma’da konuşlanan birliklerin Esad’a bağlı Cumhuriyet Muhafızları’na bağlı olduğunu söylediği kaydedildi. Bazı diplamotların ise Esad’ın bölgeye kardeşi Mahir Esad’ın komutasındaki 4. Mekanize Tümeni’ni gönderdiğini aktardıkları belirtildi. Banyas kentinde önceki gün binlerce göstericinin “özgürlük” sloganları atarak yürüdüğü bildirildi. ABD liderliğindeki bazı ülkelerin Suriye’ye yönelik yaptırımlara sıcak baktığı belirtilirken Dubai merkezli El Arabiya sitesinin haberinde, Washington’ın yaptırımlarının ilk hedefleri arasında Beşşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın da yer alacağı savunuldu. BM İnsan Hakları Konseyi’nin yarın Suriye’deki durum konusunda özel oturum yapacağı bildirildi. İki ayda gelinen nokta Esad artık topun ağzında. Batılı güçler BM’de kınama önlemlerini tartışıyor. Kınamanın ötesinde “yaptırım planlarını” göz önüne alıyorlar. ABD Başkanı; “Şam’ı hizaya getirmek amacıyla” Erdoğan’ı devreye sokuyor… Atı alan Üsküdar’ı geçerken, Ankara’nın nihayet! etekleri zil çalmaya başlıyor. “Şamgen” gibi tıpkı hangi akla hizmet için oluşturulduğu belli olmayan “Suriye’de demokrasiye geçiş senaryosunu içeren A planı” rafa kalkıyor; “kargaşa, iç savaş, göç” ihtimalini değerlendiren “B planı” devreye sokuluyor: “Göç ihtimaline karşı” sınır kentlerimizde karşılama kampları hazırlanıyor… İki ayda gelinen şu noktaya bakın. İşleri güçleri şişinmek, böbürlenmek ve yalnız günü kurtarmak… “Yandım Allah!” diye Suriye’den kaçanları karşılamak için bir “Şamgen” mi lazımdı? Ama ne olacak? Hesap mı soran var? ‘Suriye paryalaşır’ BAHADIR SEL M D LEK C MY B C MY B ANKARA Suriye’de göstericilere ordunun müdahalesi ile dünya gündeminin ilk sırasına oturan gelişmeler, Ankara’da da dikkatlerin bu ülkeye çevrilmesine neden oldu. Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından emekli bir diplomat, “Gelişmeleri çok tatsız görüyorum. Görünen o ki, Esad, halkın reform beklentilerine cevap vermedi” dedi. Gelişmeleri değerlendiren ve Suriye konusundaki uzmanlığı ile bilinen aynı emekli diplomat Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Esad, beklentilere cevap vermedi. Kimin etkisinde kaldı bilmiyorum ama babasının durumuna düştü” diye konuştu. Aynı emekli üst düzey diplomat, bu ülkeye ilişkin olası iki gelişme bulunduğunu belirterek, “Suriye paryalaşır ve radikalleşir. Bizim için de sıkıntı yaratır. Bizim güneydoğu illerimiz Suriye ile yakın ilişki içinde. Bu illerimizde canlılık ortadan kalkar. Irak’ta zaten sıkıntı var” dedi. Halkın tek beklentisinin Esad’ın reform yapması olduğuna işaret eden aynı emekli diplomat, gösterilerde şiddet bulunmamasına dikkat çekerken, “İn sanlar sadece özgürlük istiyor. Gösterilerde ideoloji yok, Baas ya da Avrupa’daki herhangi bir şey. İnsanlar sadece özgürlük istiyorlar ve bunlar spontane gelişen gösteriler. Suriye’de gelişmeler kötüye giderse, bunun geri dönmesi çok uzun zaman alır” değerlendirmesini yaptı. Gelişmelerin Türkiye’yi ilgilendirdiği kadar konunun Lübnan boyutunda olduğuna işaret eden aynı emekli diplomat, İran’ın bunda bir etkisi olup olmadığı yönündeki bir soruya karşılık ise, “İran, istikrarı bozmayı iyi opere ediyor. İran, radikalleşmeden yana ama Esad’ın üzerinde etkisi olan, babasından kalan eski ekip. Bunlar, Esad’ın reform yapmasını engelliyor. Eğer Esad reformları yapsaydı, Suriye demokratik bir yapı kazansaydı, Esad’ın seçimi kazanma ihtimali bile vardı” yanıtını verdi. Türkiye’nin istikrarı yumuşak güç kullanarak tesis etme yönünde tavır belirlediğini; İran’ın ise istikrarı bozucu bir yaklaşımı olduğunu belirten aynı emekli diplomat, konunun MGK’de ele alınmasının ve Türkiye’nin Şam Büyükelçisi Ömer Önhon’un da Ankara’ya gelmesinin Türkiye’nin gelişmelere verdiği önemi gösterdiğini de dile getirdi. ‘Salih gitsin’ eylemi Yemen’de rejim karşıtları, başken Sana’da Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in istifası için yine sokaklardaydı. Hükümet kanadı ile muhalefet temsilcilerinin Riyad buluşması öncesinde dün yapılan gösterilerde bir kişinin öldüğü belirtiliyor. (Fotoğraf: EPA) El Fetih ve Hamas anlaştı GAZZE (AA) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın El Fetih örgütü ile Gazze Şeridi’nde iktidarı elinde tutan Hamas geçici hükümet kurma konusunda tüm konularda anlaşmaya vardı. Bir yıl içinde seçime gidileceği bildirildi. Açıklamayı Abbas’ın sözcüsü ile Hamas’ın sözcüsü birlikte yaptı. İlk haberi veren Mısır hükümeti, Hamas’la El Fetih arasında resmi anlaşma törenine ev sahipliği yapacağını bildirdi. Filistin iktidarında iki ayrı kanat haline gelen El Fetih ile Hamas 2007’deki savaştan beri, 4.5 yıldır tamamen ayrı hükümetlerle idare ediliyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle