Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 N SAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA DİZİ 9 Vltchek, emperyalistlerin egemenliklerini sürdürmek için dini kullandıklarını söylüyor Sömürünün dâhiyane formülü: Ilımlı İslam ltchek, efsane yazar Endonezyalı Pramoedya Ananta Toer’le son görüşmeyi yapar ve onun hakkında ‘Sürgün’ adlı bir kitap yazar. Suharto diktatörlüğünü anlatan ‘Terlena: Bir Ulusun Parçalanması’ adlı bir de belgesel çeker. Bu belgeselde Pram’ın hayallerindeki Endonezya’nın 40 yıl önce öldüğünü, işbirlikçi Suharto askerlerinin çizmesi altında ezildiğini, zalim bir hırsızlığın ağırlığı altında parçalara ayrıldığını, şiddet yanlısı dinbazlar ve rantçı kapitalizmin sonucu çürüdüğünü aktarır. Pram’ın sürgününden 45 yıl sonra Silivri toplama kampında bizim Pram’larımız yaşıyor… “Küresel Terör, Sömürgeleşme ve Batı Yalanları” kitabının “Endonezya’da Cihad, Köktendinci İslam ve Dini Höşgörüsüzlük” başlıklı bölümünde, Vltchek, Suharto döneminden bu yana laiklik karşıtı ‘İslami Muhafızlar Cephesi’nin (FPI) Cakarta’daki Ulusal Anıt önünde saldırdıkları laikleri, polisin müdahale etmediği ve izleyici kaldığı üniversite öğrencilerine yapılan saldırıları tek tek anlatır. FPI’nın ‘sapkın ve kâfir’ olarak adlandırdığı barlara, farklı din mensuplarına ve özellikle laik gruplara yaptıkları sistematik yıldırıcı eylemleri şöyle yazar: “...2008 de çıkan ‘elektronik bilgi ve işlem yasası’ sadece pornografiyi yasaklamıyor. Yasa gereğince internette din karşıtı mesajları yayımlayanlar da 6 yıla kadar hapis ya da 1 milyar rupiah para cezasına çarptırılıyor (yaklaşık 110 bin dolar). ‘Yanlış haber mi?’ İktidarın sevmediği her şey ‘yanlış’tır...” “...Şırınga edilen Suudi paraları ve yüksek dozda Vahabi inancı yüzünden bütün Güneydoğu Asya’da ve hatta Çin’de bile Sünni Ortodoks inancı her yere yayılmakta...” diye anlatır. Cakarta’daki vurdumduymaz uluslararası diplomasi ve medyanın, dünyanın bu en kalabalık nüfuslu dördüncü ülkesini ‘hoşgörülü ve ılımlı’ bir devlet olarak gösterdiğini anlatır. Yersiz bir haçlı ahlak seferi başlatıldığını ve bu paravanın arkasında tavana vuran gıda fiyatlarını, genel çaresizlik duygusunu, yolsuzluğa karşı mücadelenin durma noktasına geldiğini dile getirir. Yıllar önce Malezya ziyareti sonrası geçtiğim Endonezya’da seçim arifesinde başkan adaylarının sözlerinden çok eşlerinin türbanlı posterleri gündemdeydi. ABD nüfusuna eş, 230 milyon nüfusla dünyanın en büyük Müslüman ülkesi olan Endonezya’da türbanın nasıl politik bir simge haline geldiğini izlemiştim. Costa: Başvuruda zorluk çıkarmayın H CRAN ÖZDAMAR V emperyalizmince türetilmiş ‘New Age: Yeniçağ Tarikatları’ sayılan ‘Moon’ ‘Scientology’, ‘Falun Gong’ ve ‘Gülen Hareketi’ tarikatları arasında ekonomik yapılanma bakımından da büyük benzerlikler vardır.” yetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Sovyetler’in boşalttığı alana göz diken ABDİngiltere emperyalizmine hizmet etmek için finanse edilen ‘Fethullah Gülen Hareketi’ ve CIA laboratuvarında yaratılmış ‘Ilımlı İslam’ projesi, emperyalizmin İslam coğrafyasındaki ayağını oluşturdular. ABD’nin tayin ettiği ve CIA pasaportu taşıyan 3000 dolar maaşlı öğretmenlerin kontrolündedir Fethullah Gülen okulları. Amerikancı İslamcılar için her şey satılıktır. En iyi pazarladıkları ve kullanabilecekleri malzeme din olduğu için dini satıyorlar okullarda. Siz hiç ılımlı Hıristiyanlık veya ılımlı Yahudilik diye bir şey duydunuz mu?! Son röportajında, Gülen’i ‘radikal’ ve ‘tehlikeli’ görmediğini vurgulayan CIA ajanı Graham Fuller, “Onun hareketi belki İslami, siyasi ve sosyal düşünüşün tekâmülü noktasında en ümit verici doğrudan rekabete soktuğunu ifade ederek arka çıktılar... Din emperyalizmince türetilmiş “New Age: Yeniçağ Tarikatları” sayılan “Moon” ‘Scientology’, ‘Falun Gong’ ve ‘Gülen Hareketi’ tarikatları arasında ekonomik yapılanma bakımından da büyük benzerlikler vardır. Fethullah Gülen’in kasetlerinde bizzat ifade ettiği, “devleti ele geçirme taktikleri”, aynen Çin’i parçalamak için finanse edilen “FalunGong” hareketinde de mevcuttur. Amerika, küresel egemenliğini kullanmak için bu dinleri ve tarikatları kullanmaktadır. Andre Vltchek, ısrarla bir Mevlana gösterisi görmek istediğini belirtiyor. Silivrikapı’da ‘Evrensel Mevlana Âşıkları’ gösterimini izledikten sonra tramvayla Çemberlitaş’taki ‘Çorlulu Ali Paşa Medresesi’ne varıyoruz. Cadı kazanı adlı bit “Din Andre Vltchek versitesi’nde ilkokul mezunu olduğu kuşkulu Fethullah Gülen’in düşüncelerinin sunulduğu bir seminer düzenlendi. CIA güdümündeki ılımlı İslamın uygulamalarının Endonezya ve Türkiye’de birbiriyle örtüştüğü apaçık ortada. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? ‘Dünyayı kandırıyorlar’ Andre Vltchek: Hem Hillary hem Obama ılımlı İslamı övmektedirler. Her yerde olduğu gibi, Endonezya için de yalan söylüyorlar. Obama’nın geçmişine bakalım: Babası yenilikçiydi, hatta bazıları Kenyalı Marksist bir ekonomist olduğunu ka Tarikatlar benzer bir yol izliyor CIA denetiminde yürütülen bu çalışmanın ilk organize tarikat örneği ‘Moon’ tarikatıdır. 1951’de Kore’yi işgal eden ABD, Güney Kore’yi sömürgeleştirirken bir de Hıristiyan tarikatı kurdu. Ve Güney Kore nüfusunun yüzde 40’ı, Budistlikten vazgeçip Hıristiyan oldu. ABD’de ‘United Church: Birleşik Kilise’ adı altında faaliyet gösteren ‘Moon’ tarikatı Uluslararası Kültür Vakfı, Uluslararası Eğitim Vakfı, Uluslararası Dostluk Vakfı, Uluslararası Barış Vakfı, Aile Enstitüsü gibi kültürel teşkilatları finanse ediyor. CIA güdümlü ılımlı slam uygulamalarının Endonezya ve Türkiye’de birbiriyle apaçık örtüştüğü ortada. CIA üretim merkezi Amerika’nın dünya egemenliğini sürdürmek için CIA’nın kontrolünde faaliyet gösteren işbirlikçi tarikatları ve türetilmiş dinlerine bakalım. Sov olandır” şeklinde konuştu. ‘Moon’ tarikatının basın organı Washington Post yazarı Jeff Stein de yazısında Gülen’in başlattığı hareket için ‘ılımlı’ sıfatını kullandı. Benzer şekilde ‘Intelligence Online: Sanal İstihbarat’, Gülen’in tüm dinlere hoşgörüyü savunan görüşleriyle hareketini El Kaide ve diğer radikal gruplarla ki çayını içerken soruyorum: Buket Şahin: Obama ve Hillary’nin Endonezya’ya yaptıkları son resmi ziyaretlerde ılımlı İslamı ve işbirlikçi hükümetleri göklere çıkardılar. ‘Japan Focus’ta yayımlanan son yazınızda, onların söylediklerinin tam tersine, ülkede dini hoşgörüsüzlüğün son noktaya geldiğini anlatıyorsunuz. Cakarta’daki ‘Syarif Hidayatullah’ adlı Devlet İslam Üni bul eder. Obama’nın annesi, onun Endonezyalı memur olan üvey babasıyla Hawaii’de tanışır, evlenirler. 1967 yılında hep beraber Cakarta’ya taşınırlar. Şimdi düşünelim; 1965 yılında, ABD İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın en kanlı askeri darbesini destekledi, çoğunluğu yasal ve demokrat Endonezya PKI partisinin komünist üyeleri, Çinli azınlıklar, sanatçılar, öğretmenler ve aydın sınıftan oluşan yaklaşık 3 SÖMÜRÜYE KARŞI ÇIKAN VATANSEVER: PRAMOEDYA ANANTA TOER alkı tarafından ‘Pram’ diye anılan, 1925 yılında Java adasında doğduğunda Endonezya bir Hollanda sömürgesiydi. İlk öyküsünü 22 yaşında yayınladı Pram. 2. Dünya Savaşı’nda Japon işgaline tanık oldu. Sömürgeciliğe ve işgale duyduğu tepki Pram’ın eserlerinde zamanla kendisini gösterecektir. Siyasete girdi ve ‘Özgür Endonezya’ fikrini savunduğu için Hollandalılar tarafından 2 yıl hapse atıldı. 1949 yılında Endonezya, Sukarno liderliğinde bağımsızlığını ilan edince Pram da özgürlüğüne kavuştu, bir süreliğine… Antiemperyalist hareket içinde lider olarak yer aldığı için ABD tarafından izleniyordu. CIA, 1958 yılında Sukarno’yu devirmek için başarısız bir ayaklanma kışkırttı; öldürme girişiminde bu H lundu ve hatta, benzerinin oynadığı bir porno film çekerek onu zor durumda bırakmaya kalkıştı. 1965 yılında CIA nihayet başardı. ABD, eğittiği Endonezya ordusunu, ordunun başı General Suharto’ya karşı bir sol darbe için kışkırttı. Bağımsızlık yanlısı gösterilerden sorumlu tutulan Endonezya Komünist Partisi üyeleri ile sayıları bir milyonu bulan sol görüşlü kişi teker teker infaz edildiler. Pram, ünlü bir yazar olduğu için öldürülmedi yazıları yakıldı. Buru Adası’ndaki toplama kampına sürgün edildi. Yazamasın diye Pram’a yıllarca kâğıt ve kalem verilmedi. Ama o, kafasında yazar. “Minke” isimli bir gencin Endonezya’nın 19. yüzyıl sonlarındaki sömürge yıllarından başlayarak hayatını anlatmaya başlar. Tefrikalar halinde Minke’nin dünyası nı, Java’yı, Endonezya’yı, acıları, sıkıntıları mahkumlara anlatır. Pram çok kereler Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilir. Ama verilmez. 1979’da başkent Cakarta’ya döner. 1992’ye kadar da ev hapsinde tutulur. O, yazmaya devam eder. Kitapları Endonezya’da yasaklanırken dünyada geniş kitlelere ulaşır. Yapıtları 41 dile çevrilir. Yarım kalan devrime bağlılığını sürdürür. Suharto, 1998’de devrilir, Pram gülümser: “Ben kazandım, o gitti” diye. 2006 yılında 81 yaşında ölmeden önce Endonezya gençliğine şöyle seslenir: “Devrim henüz tamamlanmadı. Yapacak çok işiniz var.” SÜRECEK İZMİR (AA) Sağlık Bakanlığı’nın, İzmir’deki katarakt ameliyatlarında 8 hastanın görme kaybı yaşamasına, “doktor hatasının yol açtığına” ilişkin karar verildiği bildirildi. Bakanlığın ameliyatları yapan Opr. Dr. Gökhan Kerci’ye disiplin cezası verdiği kaydedildi. C MY B C MY B milyon insan katledildi. Genç Obama ve annesi Cakarta’ya tam da bu zamanda, geldiler. Obama çok mutluydu, annesi de öyle! O faşist ülkede büyürken ne kadar mutlu olduğunu her seferinde duygulanarak dile getirir. Bu arada Obama’nın askeri üs olan Posh Menteng semtinde yaşadığını da belirteyim! Şimdi 2 ile 2’yi yan yana koyalım. 1965 ve 1966’daki katliamları kim yaptı? Ordu. Başka kim? Din adamları. Fakat komünist aydınlara karşı yapılan katliamlar sadece Müslümanlar tarafından yapılmadı, Bali adasında en korkunç ve fanatik katliamlar yapıldı, ada halkının yüzde 10’u Hindularca katledildi. Hillary en son Cakarta’yı ziyaret ettiğinde, Endonezya, bir Hıristiyan okuluna saldırı sonucu sokaklara düşen çoğu yaralı öğrenci haberleriyle çalkalanıyordu. Çoğunluğu Papualı veya Maluccalı olan çocuklara yapılan eylem, ırkçılık ve dini hoşgörüsüzlüğün sonucuydu. Batı hiçbir şey olmamış gibi davrandı ve hiçbir Batılı medya bu olayları yazmadı. Aynı dönemde kiliseler yakıldı ve liberal İslam grubundan aşırı olmayan Müslümanlara saldırılar düzenlendi. Endonezya’nın laik anayasasını korumak için ülkenin dört bir yanından gelen protestocular, aşırı İslamcılar tarafından dövüldü ve polis hiçbir müdahalede bulunmadı. Peki Hillary ne dedi? Laik ve hoşgörülü Endonezya’ya övgüler dizdi, dünyanın en büyük Müslüman ülkesindeki kadınlara yapılan düzenlemeleri beğendiğini söyledi. Endonezya Başbakanı Susilo Bambang Yudhoyono eski Suharto dönemi generalidir. Karısı 1965 katliamı baş sorumlusu generalin kızıdır. Endonezya turbokapitalist bir ülkedir, ülkenin bir zamanlar eşsiz olan doğasını Batılı maden, petrol ve tomruk şirketlerine yağmalatmaktadır. Getirinin hiçbiri halka gitmez, kendisine ‘elit’ denmesinden hoşlanan hırsız işadamları, ordu ve sözüm ona ‘demokratik yollardan seçilmiş’ kişiler tarafından çalınmaktadır. Din, halkın bugünü ve geçmişi değil, sadece geleceğini düşünmesinden emin olmak ister. Yasaklanan komünist partiyle birlikte ‘sosyal’ olan hiçbir şeyle ilgilenmemelerini ister. Hepsi düzenin çarkına uyumludur. Buket Şahin: Ilımlı İslamın mimarı, Gülen’in ABD vizesine bizzat onay veren Graham Fuller “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı kitabında, Türklerin Kemalizmi terk edip ılımlı İslamı benimsemesini öneriyor... Andre Vltchek: Endonezya ve Türkiye’nin çok ortak noktaları var. Örneğin, Batı’nın çıkarları için din meselesini nasıl kullandığı. Türkiye’nin yenilikçi ve laik entelektüelleri Endonezya’ya gitmeli ve çıplak gözleriyle ‘en kötü senaryo’yu, din, iş dünyası ve emperyalizmin işbirliğiyle ne hale geldiğini görmeliler. Bununla birlikte, dürüst olarak şunu ifade etmek isterim, bir politik analist olarak değil, bir şair ve romancı olarak: Daha yeni İstanbul’da bir hafta geçirdim ve dünyanın en güzel şehirlerinden biri bence. Buket Şahin: İstanbul’u mekân tutan veya zorla tutturulan nice efsane kalemler var tarih boyunca. Cervantes, Hemingway, Melville, Agatha Christie gibi… Dört yıl boyunca sürgün yaşayan ve dönemin en önde gelen entelektüelleriyle Büyükada’daki konakta buluşmalar yapan Troçki gibi… Andre Vltchek: Hemingway dışındakileri bilmiyordum. Cakarta ise gezegenin en çirkin yerlerinden biridir. Küçültmek için söylemiyorum, zira vahşi kapitalizm, onu bu hale getirmiştir. İstanbul hâlâ tarihi dokusunu ve sanat olaylarını korurken, Cakarta da bunların hepsi yok edildi, yağmalandı. İZMİR AİHM Başkanı JeanPaul Costa, AİHM’ye başvurularda harç sistemi getirilmesine sıcak bakmadığını yineleyerek “İnsan hakları konusunda mağdur olduğunu belirten bir kişi mahkemeye başvuru sırasında yıldırılmamalıdır” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dava yükünün azaltılması için harç sisteminin uygulanmasını savundu. “AİHM’nin Geleceğine İlişkin Yüksek Düzeyli Konferans” dün İzmir’de başladı. Etkinlik kapsamında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Costa ve Davutoğlu basın toplantısı yaptı. Davutoğlu, Türkiye’de yapılmak istenen yeni değişikliklerin ardından, uzun tutukluluk sürelerinden doğan hak ihlallerinin AİHM’ye taşınmasına ilişkin soruya karşılık hukuki reform sürecinin devam ettiğini, insan hakları konusunda Avrupa standartlarının yakalanmasının benimsendiğini söyledi. ‘Reform şart’ AİHM’nin ciddi reforma ihtiyacı olduğunu kaydeden Davutoğlu, mahkemeye başvuru sayısının 140 bini aştığını, başvuru ücretinin ödenmesinin dava yükünün azaltılması yönünde önemli bir adım olabileceğini ileri sürdü. Costa da “Reform gerekli ve kaçınılmaz. AİHM, Avrupa’da yaşayan 800 milyon kişi için her geçen gün daha çekici hale geliyor. Giderek artan şekilde başvurular var. Bu da mahkemenin iş yükünü çok artırıyor” dedi. Türkiye’nin dönem başkanlığını mayıs ayında İstanbul’da düzenlenecek toplantıda devredeceğini anımsatan Jagland da “Türkiye’nin dönem başkanlığında sözlerin yerine getirilmesinden ve AİHM’nin gelişmesi için atılan adımlardan son derece memnunuz” dedi. TSK’de yargı denetimi istendi STRASBOURG (AA) Askerlik yaptığı 2007 yılında garnizonu izinsiz terk eden ve bu nedenle komutanı tarafından bir hafta hapis cezasına mahkum edilen Türk vatandaşı Ersin Pulatlı’nın açtığı davayı kararı bağlayan AİHM, TSK’de verilen disiplin cezalarının yargı denetimine açılmasını istedi. AİHM, askeri disiplin cezalarının yargı denetimine kapalı olmasının “yapısal” bir sorun olduğuna da işaret etti. Davacıya 9 bin 500 Avro tazminat ödenecek. Hollanda’da bir Türk öldürüldü LAHEY (AA) Hollanda’nın Lahey kentinde yaşayan 65 yaşındaki Hollandalı, torununun erkek arkadaşı olan Türk gencini vurarak öldürdü. Kızlarının erkek arkadaşı olan 24 yaşındaki Atilla’yı bir türlü kabullenemeyen ailenin kızlarından kendileri ile Atilla arasında seçim yapmasını istediği, kızlarının ise tercihini sevdiğinden yana kullandığı, ailenin ise bu durumu kabullenemediği öne sürüldü. Lise öğrencisinin cesedi bulundu GİRESUN (Cumhuriyet) Giresun’un Tirebolu ilçesinde, 11 Nisan’dan beri kayıp olan lise öğrencisi Halil Gök (17), kafasından silahla vurulmuş halde bulundu. Gök’ün cesedi, Tirebolu Lisesi’nin arkasındaki ormanlık alanda öğrenciler tarafından bulundu. Gök’ün arkadaşı olduğu öğrenilen S.B. gözaltına alındı. Sevak’ın ailesini ağırlayacaklar BATMAN (Cumhuriyet) Batman’da vatani görevini yaptığı sırada silah arkadaşının tüfeğinden çıkan kurşunla şehit olan Ermeni asıllı Türk vatandaşı Jandarma Er Sevak Şahin Balıkçı’nın cenazesi ailesine teslim edildi. Jandarma Genel Komutanlığı, Balıkçı’nın ailesinin olayın yaşandığı karakolda misafir edilmesi, komutanları ve arkadaşları ile baş başa görüştürülmesinin planlandığını bildirdi. Erdoğan’dan CHP liderine dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, 24 Nisan’da Samsun ve Batman’da yaptığı mitinglerde kullandığı ifadelerle kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine 40 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Erdoğan’ın avukatlarınca açılan davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu’nun, “Yürüttüğün paranın yarısını tasarruf etsek zaten memleket güllük gülistanlık olacak” dediği aktarıldı. ‘Nazar boncuğu’na soruşturma SAKARYA (Cumhuriyet) İçişleri Bakanlığı, seçim çalışmaları için ilçeye gelen ve kendisini makamında ziyaret eden AKP adaylarına nazar boncuğu takan Hendek Kaymakamı Mustafa Ayhan hakkında soruşturma açtı. Vali Mustafa Büyük, “Bu olayı incelenmesi gereken bir durum olarak değerlendiriyoruz” dedi. Doktor hatalı çıktı