15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Şık’ın internette yayımlanan kitabının ‘anonim ekitap’ olduğu ve suç olan yayını internetten indirmenin Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmadığı belirtildi 7 Avrupa Konseyi görmezden geldi ‘İşlem yapılamaz’ MELTEM YILMAZ Gazeteci Ahmet Şık’ın, önceki gün çeşitli internet sitelerinden, farklı kaynaklardan dağıtıma sunulan “İmamın Ordusu” kitabı, ilk 2 günde 100 binin üzerinde internet kullanıcısı tarafından indirildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, kitabın kopyalarını teslim etmeyen kişilerin terörist sayılacağını bildirmişti, ancak gerek yayınevleri gerek hukukçular, yalnızca ilk 2 günde kitabı bilgisayarına indiren en az 100 bin kişinin “örgüt üyesi” olarak işleme tabi tutulmasının mümkün olmadığı konusunda hemfikir. Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Metin Celal, internette “Dokunan Yanar” adıyla yayımlanan kitabın “anonim e kitap” olduğunu, dolayısıyla, kitapla ilgili verilen mahkeme kararının aynı şekilde ekitap için de geçerli olduğunu belirterek “Burada tek sorun, kitabın Ahmet Şık’a ait olup olmadığı. Çünkü Ahmet Şık sahiplenmediği sürece herhangi bir işlem yapılamaz” dedi. Kitabı indiren 100 binlerce kişinin bilgisayarının nasıl inceleneceğini soran Metin Celal, “İmamın Ordusu kitabına ilişkin verilen mahkeme kararı, aynı şekilde, internette yayımlanan ekitap için de geçerlidir. Bu durumda bu kitabı yayan, indiren, dağıtan herkes örgüt üyesi mi Savcılık: Soruşturma yok Özel Yetkili stanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali gazeteci Ahmet Şık’ın “ mamın Ordusu” kitabını internetten indirenlere ilişkin bir soruşturmanın söz konusu olmadığını açıkladı. nternet hukuku uzmanı avukat Başak Purut da kitabı indirenlerin suç işlemediğini ancak kitabın internet üzerinden yayılmasını sağlayanlar hakkında inceleme başlatılmasının mümkün olduğunu söyledi. sayılacaktır? Bu kadar kişinin örgüt üyesi olarak değerlendirilmesi mümkün müdür” diye sordu. Ahmet Şık’ın internette yayımlanan kitabını ilk iki günde 100 binin üze rinde kişinin bilgisayarına indirdiğine dikkat çeken hukukçu Vural Ergül, “Bu kadar kişi hakkında işlem yapacak ne savcı var ne de mahkeme. Bunların hepsi tutuklansa bile bu kadar kişinin sığabileceği cezaevi ortamı yok. Cezaevlerinin alamayacağı sayıda suç işleyen insanlar mevcut ise yasa maddesi fiilen uygulama konusu olmaktan çıkar” diye konuştu. İstanbul Barosu Bilişim Suçları Komisyonu Başkanı Gökhan Ahi de, söz konusu yayını indirmenin, Ceza Kanunu’nda tanımlanmış bir suç olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Yasada kitabın yayımlanması ‘içerik sağlayıcı’ sıfatını doğurur. Tabii içerik sağlayıcı için ceza ve güvenlik tedbirleri farklıdır. Fakat konusu suç olan yayını indirmek diye bir suç Ceza Kanunu’nda tanımlanmış değildir. Kaldı ki; bu kitabın örgütsel bir doküman olup olmadığı bir dava sonucunda belli olacaktır. Bir kitabın kesin hükümle örgütsel doküman olup olmadığı belli olmadan bir örgütsel doküman saymak güçtür. Soruşturma kitabı internete koyan kişiyle ilgilidir.” Idefix Direktörü Bora Ekmekçi ise Idefix kriterlerine göre Ahmet Şık’ın internette yayımlanan kitabının ekitap sayılamayacağını öne sürerek şunları söyledi: “Biz, yayınevlerinin yayımlamış olduğu kitaplar üzerinde çalışıp bunu ekitap olarak adlandırıyoruz. Ahmet Şık’ın kitabını da, yayınevlerinin bir araya gelip anonim bir şekilde basması durumunda o kitabı alıp, ekitap olarak piyasaya sunmaya hazırız.” Silivri unutuldu ten heyettir” görüşünü dile getirdikten sonra “Ziyaret edilecek kuANKARA Avrupa Konseyi şem rumların listesi genellikle bir disiyesi altında faaliyet gösteren İş zi faktör dikkate alınarak hazırkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur lanır. Bu faktörler arasında kitle Kırıcı Ceza veya Muamelenin Ön iletişim araçları ve sivil toplum lenmesi Komitesi, Türkiye’ye ilişkin kuruluşları, ziyaret edilen bazı kuraporunu hazırlarken Ergenekon, ruluşlardan ve farklı kaynaklarBalyoz, Poyrazköy dadan alınan bilgiler buşkencenin ve valarının tutuklularının lunuyor. Ziyaretten da kaldığı Silivri Ceza nsanlık Dışı veya Onur önce, en kısa zamanda evi’ni görmezden geldi. mümkün olan en geniş Kırıcı Ceza veya Türkiye’deki insan hakalanı kapsayacak şeMuamelenin larına ilişkin gelişmeleri kilde program hazıryakından izlediği bilinen lanıp, heyet ziyaretleÖnlenmesi komitenin son raporunu, ri gerçekleştirebiliyor. 2007 yılından bu yana Komitesi’nin raporu Ayrıca heyetin diğer dün yayımlandı. Ergenekon operasyonu koşulları da dikkate kapsamında Türkiye’nin alarak ya da aldığı bilKomite raporunu gündeminde olan Silivri giye göre, farklı bir Cezaevi’ni ziyaret etme hazırlarken Erzurum E cezaevi ya da karakoden hazırlamış olması ve H tipi, Kırıkkale F lu ziyaret etmeyi yesoru işaretlerini de berarinde (Türkiye’de) katipi, Konya E tipi, berinde getirdi. Komiterar verebilir, bunu nin ilgi alanını ağırlıklı Batman M tipi, Bismil söylemeye ayrıca geolarak, terör suçlularının K2 tipi, Diyarbakır D ve rek yok tabii. Ancak, bulunduğu Doğu ve Gü E tipi, Mardin E tipi, devlet herhangi bir şeneydoğu Anadolu’daki kilde bu sürece dahil Van F ve M tipi ile değildir” değerlendircezaevlerine çevirmiş olması da dikkati çekti. Bir stanbul Hasdal Askeri mesini yaptılar. başka dikkat çeken nokAvrupa Konseyi’nden Cezaevi’ne yapılan ta ise komitenin sadece gelen bu açıklama dikbir askeri cezaevini zi ziyaretleri temel aldı. kate alındığında; komiyaret etmesi oldu. tenin 2007 yılından bu Komite, 12 cezaevi dışında yine yana ulusal gazete ve televizyonların ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydo Silivri Cezaevi konusunda yaptığı yağu Anadolu bölgelerinde olmak yınları dikkate alması gerekiyordu. üzere 29 karakol, emniyet müdür Aynı şekilde, 2009 yılı mart ayında lüğü ve jandarma komutanlığını zi tutuklanan Mustafa Balbay’a ilişkin yaret etti. Komitenin ziyaret edile yoğun tartışmaların yaşandığı bir cek yerleri belirlemesindeki kriter dönemde Türkiye ziyaretini gerçeklere ilişkin Cumhuriyet’in soruları leştirmiş olan heyetin, Silivri’yi görnı yanıtlayan Avrupa Konseyi kay mezden gelerek bu tartışmaları diknakları, “Bu kuruluşları ziyaret et kate almamış olması da bir başka someye karar veren, ziyareti yürü ru işareti olarak ortaya çıktı. BAHADIR SEL M D LEK YURDATAPAN Kendini ihbar etti İstanbul Haber Servisi “Düşünce Suçuna Karşı Girişim” içinde yer alan müzisyen Şanar Yurdatapan, Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” adlı kitap taslağının bir örneğini elektronik posta yoluyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’ya göndererek kendisini ihbar etti. Yurdatapan, gazeteci Ahmet Şık’ın kitabının taslağının bir örneği ile kendisini ihbar eden dilekçeyi “[email protected]” adresine gönderdi.Yurdatapan, dilekçesinde, “Kitabı elimdeki eposta adreslerine yollayarak yayılmasına yardımcı oluyor, üstelik bu metni alan kişileri de aynı işi yapmaya teşvik ediyorum. Bu eylemlerimle ilgili olarak yapılacak yasal işlemin sonuçlarına katlanmaya da hazırım” ifadelerine yer verdi. Avukatlar isyan etti stanbul Haber Servisi stanbul Barosu Başkanı avukat Doç. Dr. Ümit Kocasakal, tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın kitap taslağının, avukatlardan zorla istenmesi ve verilmediği takdirde avukatların da “15 yıla kadar hapis istemiyle” cezalandırılacağı yönündeki beyanlara tepki gösterdi. Konu ile ilgili tüm yasal girişimleri başlatacaklarını açıklayan Başkan Kocasakal, söz konusu kitabı internetten indirip elinde bulunduranlarla ilgili süreç hakkında ise “Ne yapacaklar? 100 bin kişiyi, 150 bin kişiyi örgüte yardımla mı suçlayacaksınız? fade özgürlüğüne, hukuka aykırı olarak sı nır çekmeye çalışırsanız kendiniz güç duruma düşersiniz” dedi. stanbul Barosu’nun Beyoğlu’ndaki binasında düzenlenen basın toplantısına Şık’ın avukatı Bülent Utku da katıldı. Kocasakal, “Basılmamış kitap taslağına, el konulması niyetin cezalandırılmasıdır ve sansürün de çok ötesindedir. Bu şekilde artık düşüncelere ve ihtimallere el konulmasının önü açılacaktır” diye konuştu. Avukatlara yönelik “taslak kopyalarını vermemeleri” halinde yasal işlem yapılacağı yönündeki açıklamaların “savunma hakkına yönelik ciddi ve cüretkâr bir saldırı” olduğunu belirten Kocasakal, avukatların “sır saklama” yükümlülüğü olmasına karşın “kitap taslaklarını teslime zorlanmalarının suç sayıldığını” ve baro alarak yasal işlemleri başlatacaklarını anlattı. Prof. Dr. Yalçın Küçük, ‘Bana dokunan yanar’ dedi ve ekledi: Savcıyı uyarmıştım ‘Öz’ü görevden aldırdım’ HAT CE TUNCER Hrant Dink cinayetinde yeni iddia Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu İkinci Ergenekon davasının 111. duruşması gerçekleştirildi. Davanın tutuksuz sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük, “Türkiye’de iki devlet çarpışıyor. Devletin biri öbürünü mahkum etmek istiyor. Yeni rejim eski rejimi mahkum etmek istemektedir. Siz de, yeni rejimde bizi mahkum etmeye mahkum olduğunuz için suçlarını söyleyemiyorsunuz” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davada dün sanık ve avukatlarının talepleri alındı. Dava açılmadan tahliye edilen ancak Ergenekon soruşturmaları kapsamında yapılan Odatv operasyonunun ardından tutuklanan Küçük, ellerinde dosyalarla sanık kürsüsünde konuşmak istedi. Ancak Başkan Köksal Şengün, bu davada tutuklu olmadığını, savunmasına daha sıra gelmediğini, taleplerini kısaca alacağını söyledi. Bu sözlere sinirlenen Küçük, konuşmakta ısrar ederek “Ben bu dosyanın 1 No’lu sanığıyım. Ayrıca bana ‘Şeytan’ derler” diye konuştu. Şengün ise “Biz öyle bir isim bilmiyoruz” dedi. Odatv internet sitesi baskınını anımsatan Küçük, “14 Şubat’ta Türkiye’de rejim değişti. General nüfusunun yüzde 10’u hapiste. Şubat ayında Cumhuriyet ordusu yerine polis ordusu kuruldu” dedi. Savcı Öz YUSUK ER KEL’E SAĞLIK SORUNU NEDEN YLE TAHL YE kinci Ergenekon davasında, “geniz kanseri” teşhisi konulan, burun boşluğundan beyine kadar uzanan kitle tespit edilen sanık avukat Yusuf Erikel, sağlık durumu, hakkında düzenlenen rapor ve içeriği dikkate alınarak tahliye edildi. Karar öncesi diğer sa İ nıkların avukatları müvekkillerinin hukuki durumuyla ilgili talepte bulunmayarak Yusuf Erikel’in tahliyesini talep etti. Başkan Köksal Şengün aralarında Mustafa Balbay’ın da bulunduğu 19 sanığın tahliyesi yönünde oy kullandı. Ancak tahliye talepleri oy çoklu ğuyla reddedildi. Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu, davanın 1 No’lu sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur ile örgütsel ilişkisi olmadığını anlattı. Tutuklu sanık Mustafa Dönmez, Zir Vadisi’nde yapılan arama görüntülerine ilişkin TÜBİ TAK raporunu eleştirerek “Bilirkişi sahtecilik yapmıştır. Görüntülerde polislerin konuşmalarında açıkça belli olan ‘nasıl olsa kazık attık’ cümlesi bilirkişi raporunda ‘la çok sakat’ olarak değiştirilmiştir. Bu polisleri neden koruyorlar?” dedi. ‘Emniyetteki kayıtları sildiler’ Haber Merkezi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin ihmali olup olmadığına ilişkin soruşturma raporu düzenleyen Emniyet Başmüfettişi Levent Yarımel, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yeniden açılan soruşturma kapsamında verdiği ifadede çarpıcı bilgiler verdi. Yarımel, “Emniyet, Türkiye’de yaşayan herkesin görüşme kayıtlarına ilişkin bilgileri tutuyor, istediği kaydı silip değiştirebiliyor” dedi. Yarımel, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın, İstanbul Emniyeti’nin cinayetten bir yıl önce azmettirmekten yargılanan Yasin Hayal’in eylem yapacağına ilişkin istihbarat üzerine telefon sorgulaması yaptığını gösteren LOG kayıtlarını sildiğini ileri sürdü. Vatan gazetesinde yer alan habere göre Yarımel, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda talimatla verdiği ifadede, Dink cinayetinde Trabzon, İstanbul ve Emniyet ile İstihbarat Daire Başkanlığı yetkililerinin kusur ve ihmallerini sıraladı. Yarımel, “Yasin Hayal’e ait telefonun sorgusunun yapıldığına dair benim ve daha sonra da itiraz üzerine atanan bilirkişi Prof. Dr. Nizamettin Erduran’ın tespitleri var. Bu rapora göre İstanbul İstihbarat Şubesi’nin Yasin Hayal’e ait telefonu 20 Şubat 2006’da sorgulanmış. Hangi polisin, hangi telefon numarası hakkında, ne zaman sorgulama yaptığına ilişkin bilgilerin tutulduğu LOG kayıtları sadece Ankara İstihbarat Daire Başkanlığı’nda silinip değiştirilebilir. Bu durum İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Yasin Hayal’in telefonunun telefon sorgusu (LOG) kayıtlarını sildiği gerçeğini ortaya koymaktadır... İstihbarat Daire Başkanlığı’ndaki sıralı amirler emir vermedikçe bilgisayar sistemlerindeki LOG kayıtları silinemez” ifadesini kullandı. ile çok iyi anlaştığını belirten Küçük, “Yavaş yavaş şeytan olduğuma inanmaya başladım. Savcı Öz, zapt edilmiş ülkenin önemli bir komutanı gibi bana baktı. Kâğıda bir isim yazdım Zekeriya Öz’e gösterdim. ‘Çok yanlış yaptın. Sizi görevden alacaklar. Bana dokunamazsınız’ dedim. Bana dokundu, bana dokunanların hepsi gider. Size de tavsiye etmem, dikkat edin. Ben dava mankeniyim. Her davada yargılanıyorum. Son davada Osmanlı deyimiyle odalık rolündeyim. Ben olmayınca davanın tadı olmuyor” dedi. albay: lhan Ağabey hukuk yetmezliğinden öldü Duruşmada söz alan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, sanık avukat Yusuf Erikel’in uzun süredir hasta olduğunu B ve sonunda kanser teşhisi konulduğunu belirterek “Mahkeme bütün cezaların yanına bir ceza daha ekledi: Kişinin sağlığının bozulması cezası. Bugün tahliye olacak bir kişi ben olacaksam Yusuf Erikel’i tahliye edin” dedi. Gazetemiz eski imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un da tutuklandıktan sonra rahatsızlandığını ve bir daha iyileşemediğini anımsatan Balbay, “İlhan Ağabey, 3 kez ameliyat oldu ve 21 Haziran 2010’da ‘hukuk yetmezliğinden’ öldü. Savunmasını yapamadı” diye konuştu. Ahmet Şık’ın basılmamış “İmamın Ordusu” kitabına ilişkin gelişmeleri “İstanbul’da Taksim kırsalında yapılan operasyonda 1300 kitap sayfası ölü ele geçirildi. Kitap sayfalarının her an eyleme geçmeye hazır olduğu anlaşıldı” şeklinde karikatürize eden Balbay “Türkiye’de iletişim çağının ortaçağı yaratılmış durumda. Ahmet Şık’ın kitabı 100 binden fazla bilgisayara ulaştı. Yüz bin bilgisayara el mi konulacak” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te 12 Aralık 1997’de Ziya Gökalp’in şiirini okuduğu için “Halkı din, ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığı tahrik etmekten” 10 ay ceza aldığını anımsatan Balbay, “Erdoğan’ın davası 10 ayda tamamlandı. O savcılar Beşiktaş’takiler kadar ileri görüşlü olamadılar. Erdoğan’ın yardımcılarını da ekleyip 201 kişilik dava açabilirlerdi. O zaman dava 167 yılı sürerdi” dedi. Tuncay Özkan da, Erikel’in hastalığına dikkat çekerek, şifa dileğiyle yanında getirdiği Kuranıkerim’in mealinden Fatiha suresini Türkçe okudu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle