15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 N SAN 2011 CUMARTES 2 SIKINTILI bir ilkbahara giriyoruz. Geçen gün toplu mezarlara doğru bir yürüyüş sonrasında konuşan Barış ve Demokrasi Partisi ile Demokratik Toplum Kongresi liderleri “sivil itaatsizlik” hareketinin gelecekteki eylemlerinden söz ederken “Tunus, Mısır ve Libya’da özgürlük çığlıkları yükseliyor; inanın, bizim haykırışımız çok büyük olacak, özgürlüğümüzü daha yüksek sesle isteyeceğiz” diye bağırmışlardı. Öyle anlaşılıyor ki, sivil eylemler ortalığı kızıştırıp sıcak çatışmalara yol açınca yüksek sesli bağırışlar Avrupa’nın ta öbür ucundan duyulacak ve imdada koşan kurtarıcılar doksan yıllık Cumhuriyetin üstüne çullanacak. İçli dışlı hesaplarla geliştirilip toplumların canına okumak için Kuzey Afrika’da uygulanan bu yeni yöntemin üzerimizde uygulanmasına tanık olacağız demektir. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Sözleşmesi’ni arkalarına alıp Ankara’yı köşeye sıkıştırmayı hesaplamaktalar. Herhalde, yine “Savaş nedenidir bu!” dedirtip saldırganlık yaftasını boynumuza geçirtmeye çalışacaklar. ıbrıs’taki tıkanıklığın giderilmesi ve yerinde sayan AB görüşmelerinin ilerletilmesiyle birkaç başlığın açılabilmesi için Türk limanlarının Rum bandıralı gemilere açılması isteği yeniden ileri sürülecek. Nafile istekleri masada görmekten biz bıktık, onlar bıkmadılar. ereket, baharın son ayında bir milli maç daha var da o sayede hiç değilse bir yeşil saha zaferi kazanarak özgüvenimizi yeniden kazanırız inşallah. Sıkıntıları ve ayrışmaları unutup hep birlikte “Çıktık açık alınla”yı söylemekle moral buluruz belki o zaman. Zaman Yönetimi Ataner YILDIRIM Eğitimci Yazar İ Futbolla Tedavi B ir süredir uslu oturan Yunanlılar ekonomik bunalımları biraz düzelir gibi olur olmaz Ege’deki sorunları kaşımaya başlar gibiler. Resmi ağızlardan “Karasularımızın genişliğini 12 mile çıkarmak bizim hakkımız; Türkler kabul etmezse Lahey’deki Adalet Divanı’na gideceğiz” sesleri yeniden duyulmaya başladı. “İstikşafi” denen zemin yoklama niteliğindeki görüşmelerden umudu kesmiş olmalılar ki, Türkiye’nin imzalamadığı 1982 tarihli Deniz Hukuku K B stemek, başarmak için gereklidir; ama bitirmek için başlamak gerekir. Bu da zamanda yolculuk yapmakla olanaklıdır. Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun? Necisin? Yaşamının anlamı nedir? Yaşamının amacı nedir? Sahip olduğun şeylerin farkında mısın? Sahip olduğun şeylerin değerini onları kaybetmeden biliyor musun? Dün, bugün, yarın... Tekrarı mümkün olmayan tek şey zamandır. Sözümüz zamanını etkin olarak kullanmak isteyen herkese. Zaman yönetimi demek; zamanımızın, amaçlarımızın, sorumluluklarımızın, zevklerimizin ve sosyal yaşamımızın içerdiği etkinlikleri bir arada yürütebilecek biçimde planlanması demektir. Zaman yönetiminden amaç: Zamanı doğru biçimde planlamayı öğrenmek, yaşamımızda yapmak istediğimiz tüm işlere zaman ayırmak, mümkün olduğunca stresten uzak yaşayabilmektir. Zaman yönetimi, zamanı yönetmekten daha çok, zaman içinde kendimizi yönetmektir. “Yaşamı seviyor musunuz? Zamanı boşa harcamayın, zira yaşam ondan yapılmıştır” der Benjamin Franklin. Zaman nedir? Zaman, bir eylemin içinden geçtiği, geçmekte olduğu ya da geçeceği süredir. Başka bir deyişle, zaman iki hareket arasındaki süredir. ‘Vakit nakittir’ sözü bir gerçeği ifade etse bile vakit nakitten daha değerlidir. Korku Evi... AKP, CHP, MHP, siyasetin üç büyük partisi... Birinci parti: Referandumu kazanınca Genel Başkan ve Başbakan Hocaefendi’ye seslendi, destek ve ilgisi için teşekkür etti... İkinci parti: Genel Başkanı erotik bir kasetle bir anda gidince Hocaefendi’ye seslendi, ilgisi olmadığı için teşekkür etti... Üçüncü parti: Devlet Bahçeli, daha dün oturup Hocaefendi’ye mektup yazdı, “Türkiye’nin geleceği bakımından” daha açık tavır koymasını rica etti, teşekkür etti... Sonra diyorsunuz ki: “İmamın bu kadar gücü var mı?..” Üç büyük siyasi liderin ağzından... Referandumdan aşk kasetine kadar... Ve “Türkiye’nin geleceği” bakımından... Böyle her şeyi kontrol edebilen, her şeye uzanan, her şeyin içinde olan, devlet dahil bir başka güç var mı memlekette?.. Yok... Yargı ondan soruluyor... Polis ondan soruluyor... İstihbarat ondan soruluyor... Eğitim ondan soruluyor... Mülkiye ondan soruluyor... Sağlık ondan soruluyor... Medya ondan soruluyor... Kaset ondan soruluyor... Referandum ondan soruluyor... Yetmedi, koca MHP Genel Başkanı oturup mektup yazıyor, “kararlı ve net tavır koymasını” istiyor “Türkiye’nin geleceği” bakımından... Niçin gelip Çankaya’ya oturmuyor?.. Oldu, olacak... “Memleketin geleceği” açısından... Çünkü... Çünkü gücü gizliliğinde... Gizli... Esrarengiz... Gözükmez... Kapılar açılıp kapanıyor, girençıkan gözükmüyor... Varlıklar yer değiştiriyor, el fark edilmiyor... Talimatlar veriliyor; kelimesiz... Orada, ama kimse yok... Tıkırtılar geliyor... Ayak sesleri var... Ama cisim değil... Korku evi burası... Bu yüzden siz de korkuyorsunuz, devleti yönetenler de... Ve liderler teşekkür ediyorlar... Daha fazla korkmamak bakımından... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle