18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 31 MART 2011 PERŞEMBE 4 HABERLER BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, demokrasi çadırlarını halka devrettiklerini söyledi Yine dam Çılgınlığı Sallandıracaksın üç beş kişiyi, bak bakalım bir daha olur mu? Bu nakaratın ardına yolsuzluğu da hırsızlığı da, yetim malına göz dikmeyi de, ihaleye fesat karıştırmayı da, tembelliği de, trafik kullarına uymamayı da, işe geç gitmeyi de koyabilirsiniz. Sürdürülebilir kalkınmadan, temiz topluma kadar her sorunun çözümünü üç beş kişiyi sallandırmakta arayan geri bir toplumuz. Bu geriliğimiz yüzünden “nahak” ya da “nafile” yere birçok kişi asmış olmanın onulmaz utancını ancak içimizde vicdan ve izan sahibi olanlar taşırlar, gerisinin bütün bunlar umurlarında bile değildir. Türkiye idam cezası, geç ve de güç, hem de ayıp bir biçimde Abdullah Öcalan konusunda dış ülkelerden gelen baskılar sonucu kaldırmıştır. Oysa konu çok daha önce gündemdeydi ve ölüm cezası bu baskılara gerek kalmadan kaldırılabilirdi. Ama bunu kavrayacak siyasi zekâ gerekliydi ki, o da siyasi kadrolar içinde var olmasına karşın azınlıktaydı. Her ne ise on yıl kadar önce, öyle ya da böyle idam cezasından kurtulmuştuk, artık bunu yeniden tartışmayız sanıyorduk. Yanılmışız. Kayseri’de kaybolan üç çocuğun vahşi bir cinayete kurban gittiklerinin anlaşılması üzerine ölüm cezası yeniden gündeme geldi. Meğer idam cezasının ne çok yandaşı varmış. Türkiye, hâlâ Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idamlarının utancını vicdanından atamamıştır. Siyasi idamlara karşı olmanın ötesinde, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına isnat edilen suçun öğelerinin de oluşmadığı kanısında birçok hukukçu. Ama konuyu siyasi idamların ve hukuki yanlışların ötesinde tartışmamız gerekir. Her şeyden önce, “Çağdaş bir toplumun hukuk ve adalet adına içinden birinin yaşamına son vermek hakkı var mıdır” sorusunun yanıtı çok güçtür. Bütün bunların da ötesinde, suç ve ceza ilişkisinden cezadan beklenen faydadan yola çıktığımız zaman da idamın anlamsız olduğunu görüyoruz. Eğer ceza suçluyu topluma zarar veremeyecek duruma getirmek ise idam gibi, tahliyesi olmayan ömür boyu hapis de aynı sonucu verebilir. Ama buna karşılık “asmayalım da besleyelim mi?” mantığını ileri sürecekseniz, zaten sizin çağdaş bir tartışmada yeriniz bile yok demektir. Konuyu cezanın ıslah edici etkisi açısından tartışacak da değilim. Çünkü cezanın ıslah edici işlevinin olup olmadığı çok tartışmalıdır. Ama cezadan beklenen asıl işlev, onun caydırıcı olmasıdır. İdam cezalarının ne kadar caydırıcı olduğunun en çarpıcı örneği ise geçmişte İngiltere’de, yankesicilerin meydanlarda herkesin önünde infaz törenlerinde yaşananlardır. Yapılmış araştırmalara göre, en fazla yankesicilik herkesin aval aval infazı izlediği sırada meydana gelmekteymiş. Demek ki, idam beklenen caydırıcılığa da sahip değil. Çağdaş kriminoloji geliştikçe, caydırıcılığın cezaların ağırlığıyla değil, yaptırımlardan kaçmanın mümkün olmadığı kanısının yaygınlaşmasıyla daha yakın bir ilişkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Kaldı ki, devletler de idamın caydırıcılığına inanmamakta, bunun bir ibret olmadığını düşünmekte olsalar gerek ki, artık idamlar aleni değil, kapalı olarak yapılmaktadır. Ölüm cezaları konusundaki yapıtında, ciddi bir idam karşıtı olan Albert Camus, olayın bu yönüne dikkat çektikten sonra şu soruyu sorar haklı olarak: Eğer devlet hâlâ idamın bir ibret vesilesi olduğuna inanıyorsa, onu neden eskiden olduğu gibi kentin meydanlarında yapmıyor da, hapishane içinde, sınırlı sayıda yetkili önünde infaz ediyor? Evet idam cezası, çağdaş ceza hukuku ve kriminolojinin bir cezadan beklediği işlevlerden hiçbirini yerine getirmemekte, sadece kısas yoluyla intikam duygusunu tatmine yönelik kalmaktadır. Bırakalım artık “sallandıracaksın üç beş kişiyi” sloganını! Seçime kadar ‘itaatsizlik’ AYŞE SAYIN BDP’nin itaatsiz vekili sıfatını kazanan Yıldız, eylemlerin süreceğini belirtti. ANKARA Nevruz kutlamalarında elinde “taş”la, Batman’daki oturma eylemi sırasında da bir araca “şemsiyeyle” saldırı görüntüleri kamuoyuna yansıyan BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, “sivil itaatsizlik” eylemlerinin süreceğini belirterek “Önceden bir takvim belirlemiyoruz, eylem biçimine o anda karar veriyoruz. Artık biz demokrasi çadırlarını halka devrettik. Bundan sonra eylemleri büyük oranda halk yapacak” dedi. Nevruz kutlamaları sırasında elinde polise atmaya hazır “taş” ile görüntülendikten sonra Batman’daki “yol kapatma” eyleminde de “şemsiyeyle” bir araca saldırırken görüntüleri kamuoyuna yansıyınca, BDP’nin “en itaatsiz” vekili sıfatını da kazanan Bengi Yıldız, eylemlerde yaşadıklarını ve bundan sonraki “eylem planı”nı anlattı. Partisinin grup toplantısına katılmak için Ankara’ya gelen Yıldız’ın yorgun ve hasta olması dikkat çekti. Aynı zamanda “astım” hastası olan Yıldız, yağmur altında eylem yaptıklarını, zaman zaman üzerlerine su sıkıldığını Bengi Yıldız, Batman’da karayolunda oturma eylemi yaparken bir sivil araca şemsiye ile saldırmasının nedenini, araçtan kendilerine “laf atılması” olduğunu ileri sürdü. ve biber gazına maruz kaldıklarına dikkat çekerek eylemler sırasında rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığını ve “serum takviyesi”yle ayakta kaldığını söyledi. Bengi Yıldız, Batman’da karayolunda diğer BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata ile oturma eylemi yaparken bir sivil araca şemsiye ile saldırmasının nedenini, araçtan kendilerine “laf atılması” olduğunu ileri sürdü. Yıldız, olayı şöyle anlattı: “Müdahale sonrası şemsiyelerimizi açtık ve yolun ortasına oturduk. Trafik yolun bir yanından akarken diğer yönden polisler araç geçişine izin vermedi. Trafiğe kapalı olan yoldan sivil bir araç polis noktasını geçerek hızla üzerimize doğru sürdü. Biz içinde acil bir hasta olduğunu ve yakınımızdaki hastaneye gideceğini düşünürken yanımızda durdu. Camı açarak, alaycı bir dille ‘Size yakışanı yapıyorsunuz. Aferin’ dedi. Başka şeyler de söyledi. Bunun üzerine sinirlendim ve şemsiyeyi kapatarak gittim camdan şemsiyeyi kafasına geçirdim.” Yıldız, daha sonra AKP’li Batman milletvekillerini arayarak, olayı anlatıp polislerin kendilerine sataşmamasını istediklerini belirterek “AKP’lilere ‘Üzerimize polisleri salmayın’ dedim. Bir süre sonra beni aradılar ve ‘ O araç polis aracı değilmiş. Laf atan JİTEM’ciymiş’ dedi. Bilmiyorum doğru mu? Polis hiç kimseye izin vermiyor, sadece bu araca izin veriyor, çok ilginç” dedi. lemciyi yerden kaldıramadığını, bunun için bu yöntemi tercih ettiğini belirterek “Ancak bazı kadın arkadaşlar bunu anlayamamış ve bayıldığımı düşünerek paniğe kapıldılar” diye konuştu. Eylemler doğaçlama Yıldız, eylemlerin bir takvimi olmadığını belirterek spontane (kendiliğinden, birdenbire ) geliştiğini söyledi. Seçimlere kadar bu şekilde her yerde eylem yapacaklarını kaydeden Yıldız, “O anda karar veriyoruz. Bu işin bir takvimi yok. Artık biz çadırları halka devrettik. Bundan sonra da eylemleri büyük oranda halk yapacak” diye konuştu. Bayıldı sanmışlar Batman’daki eylemde polis müdahalesi sırasında gözlerini kapatıp, boylu boyunca yere uzanmasıyla da dikkatleri çeken Yıldız, bunun “sivil itaatsizlik eylemi usulü” olduğunu ileri sürdü. Yıldız yere yatınca müdahale edenlerin kolay kolay ey ‘ taatsiz balonlar’ “Sivil itaatsizlik” eylemi kapsamında İstanbul’da farklı bir eylem yapılacak. BDP’liler, Galata Köprüsü’nde, “sivil itaatsiz balonları gökyüzüne uçuruyoruz” adı altında sözde PKK bayrağını simgeleyen “sarıkırmızıyeşil” renklerden oluşan balonlar gökyüzüne bırakılacak. HAREKETL L K ARTTI CHP’nin talebine ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Yargıtay ile Danıştay’da daire ve üye sayısını arttıran “Bazı Yasalarda Değişiklik Yapan Yasa”nın bazı hükümlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Başvuruda ayrıca, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç için reddi hâkim talebinde bulunulmuştu. Anayasa Mahkemesi heyeti, davayı esastan görüşmeye karar verdi ancak reddi hâkim talebini reddetti. Bölgede savaş uçakları MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Irak ziyaretinin ardından bölge semalarında savaş uçaklarının sesi duyulmaya başladı. Ayrıca Genelkurmay, Bingöl, Diyarbakır ve Şırnak’ta çok sayıda silah ve mühimmat bulunduğunu açıkladı. Erdoğan’ın Kuzey Irak ziyaretinin ardından dün Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’ndan kalkan savaş uçaklarının sınır kesimlerinde uçtuğu görüldü. Hakkâri merkez ve Şemdinli, Çukurca ve Yüksekova ilçeleri semalarında sabah saatlerinde görülen uçakların ardından bu kez de helikopterlerin havalandığı görüldü. Çukurca ilçesinde, dün öğlen saatlerinde 25 araçlık askeri konvoy sınıra gitti. Terör örgütü ise savaş uçaklarının salı günü Şırnak’ın dağlık Bestler Dereler mevkisini bombaladığını öne sürdü. Örgüt, 4 adet savaş uçağının Bestler Dereler mevkiindeki Avyan köyü civarını yaklaşık 2 saat boyunca bombaladığını iddia etti. Operasyonun bu yılki ilk uçak saldırısı olduğu belirtilen açıklamada, TSK’nin bölgede kapsamlı operasyonların hazırlığını yaptığı kaydedildi. Genelkurmay Başkanlığı da, Bingöl, Diyarbakır ve Şırnak’ta güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlarda iki el yapımı mayın, bir el bombası, dört Kalaşnikof piyade tüfeği, iki G3 piyade tüfeği, bir kanas keskin nişancı tüfeği ve bir MG3 makineli tüfek bulundu. Beyaz Enerji’de karar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay’ın bazı sanıklar hakkında kurulan hükmü bozmasının ardından Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başlanan “Beyaz Enerji” davasında karar çıktı. Eski TEAŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Selvi için 9 bin lira, TEAŞ Genel Müdür Yardımcısı Ünal Peker için ise 6 bin lira para cezası verildi. AKP’lilerin “alçak, şerefsiz, provokatör” hakaretlerine maruz kalan Gök, salondan çıktı. (AA) Meclis’te Gülen kavgası Anayasa Mahkemesi’ni yeniden yapılandıran düzenleme yasalaştı. AKP’liler, Gülen’i eleştiren Gök’ün üzerine yürüdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümetinin yargı kurumlarına yönelik operasyonunun “son halkası” olarak nitelendirilen Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılmasını öngören yasa TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında CHP’li İsa Gök’ün Fethullah Gülen’i eleştirirken AKP’lilere yönelik “Kıbleniz neresi sizin, Pensilvanya’ysa...” sözleri üzerine kavga çıktı. TBMM Genel Kurulu’nda CHP’li Gök gazeteci Ahmet Şık ve ilahiyatçı Zekeriya Beyaz’a yönelik operasyonları eleştirerek “Fethullah Gülen’e dokunan yanıyor” deyince AKP’liler tepki gösterdi. AKP’lilerin tepkilerine rağmen Gök sözlerini, “Bu ülkeyi şeyhler, müritler ülkesi haline getirdiniz. Atatürk’ün kemiklerini sızlatanlar ama bu dünyada ama öbür dünyada bunun faturasını ödeyecektir” diye sürdürdü. Gök, “Gelin burada müridi olduğunuz Gülen’i savunun, bunlar illegal örgütler” derken hükümetin Meclis’e sevk ettiği “Yetki yasa tasarısı”nı da, “Başbakan haşmetmeapları, başbakan hazretleri 6 aylığına bütün yetkiyi üzerine alacak” sözleriyle eleştirdi. Bozyel aday gösterilecek DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Barış ve Demokrasi Partisi’nde (BDP) çarpıcı bir gelişme yaşandı. Bir süredir ittifak çalışmaları yürüten BDP’nin 12 Haziran’daki seçimler için Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel Başkanı Bayram Bozyel’i aday göstereceği belirtildi. Bozyel, sürecin önümüzdeki günlerde netleşeceğini açıkladı. ‘Kıbleniz Pensilvanya ise...’ AKP’lilerin bu sözlerine sıra kapaklarına vurarak tepki gösterdiği Gök ise konuşmasını sürdürerek, “Fethullah Gülen, deyince AKP grubu yerinden fırlıyor. Neden gocunuyorsunuz? ‘Fethullah Gülen lafını söyle, millet ayaklarda. Niye? Kıbleniz neresi sizin arkadaşlar, eğer Pensilvanya ise... Benim kıblemin yeri belli” deyince tansiyon yükseldi. Başta AKP’li İdare Amiri Ömer Faruk Öz olmak üzere AKP’liler Gök’ün üzerine yürüdü. Tartışma üzerine birleşime ara verilirken verilen arada da tartışma sürdü. CHP’den ‘iktidar’ takvimi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genel seçim yaklaşırken CHP, saatli maarrif takvimi benzeri ilginç bir takvim hazırladı. Üzerinde “Halkın iktidarını kuracağız” yazılı takvim 28 Mart Pazartesi gününden başlıyor ve “CHP iktidarına 76 gün kaldı” ifadesi yer alıyor. Gökçek’e tazminat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla Murat Karayalçın aleyhinde açtığı davada 2 bin lira tazminat kazandı. Karayalçın, Gökçek’in dünürü olduğu söylenen Namık Tanık’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde çok sayıda ihale aldığını söylemişti. AVUKAT YILDIRIM BAŞVURU YAPTI YSK’YE Ş KÂYET YAĞMURU MERMERC YE SATILMIŞ Dersim katliamı A HM’ye taşındı Yurt Haberleri Servisi Dersim katliamında kardeşleri öldürülen Musa Kaçar, Türkiye’de sonuç alamayınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Davayı AİHM’ye taşıyan avukat Barış Yıldırım 193738 yıllarında 09 yaş arası çocuk sayısının 2 bin 11 olduğuna dikkat çekti. 193738 yıllarında Dersim’e bağlı Karşılar köyünde kardeşleri Ali ve Gülistan Kaçar’ın daha bebekken öldürüldüğünü söyleyen Musa Kaçar, devletin kendisinden özür dilemesini isteyerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e başvurdu. Kaçar, yaptığı başvuruda, bugüne kadar herhangi bir soruşturmanın açılmadığı söyledi. Yıldırım, iç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle davayı AİHM’ye taşıdı. Erlerin seçimde oy kullanma hakkı yok SEV L ARINAN TRT’de tehlikeli elektron tüpü skandalı FIRAT KOZOK RTÜK üyeliğine Ersoy ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) RTÜK’te boş bulunan üyelik için TBMM’de seçim yapıldı. Oyların 251’ini alan Hamit Ersoy, RTÜK üyeliğine seçilirken diğer aday Mehmet Çakırtaş’a 38 oy çıktı. Ersoy, RTÜK’te Uluslararası İlişkiler Daire Başkanlığı görevinde bulunuyordu. C MY B C MY B ANKARA 12 Haziran’daki genel seçim öncesi terhis olacak erler listelerin kesinleşmesi nedeniyle oy kullanamayacak. Asker aileleri, Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurup 14 Mayıs’ta terhis olacak çocuklarının oy kullanabilmesini istiyor. Vatani görevleri devam ettiği için seçmen kütüklerinde yer almayan 337. kısa dönem ererbaşların aileleri, YSK ve mahalle muhtarlarına şikâyet başvurusunda bulunuyor. YSK’nin “Oy kullanma hakları yok” yanıtına tepki gösteren aileler, konuyla ilgili olarak yetkililerin çözüm bulmasını talep ediyor. Asker annesi Sema S, terhis günü 14 Mayıs ile seçimin yapılacağı 12 Haziran günü arasında uzun bir süre olduğuna dikkat çekti. Sema S, “Oğluma oy kullanamayacağını nasıl söyleyeceğim, bilmiyorum. Askerlik zaten sıkıntılı bir süreçken, birçok askerimiz bu seçimlerde oy kullanamayacak” dedi. ANKARA TRT Yönetim Kurulu’nun, içinde radyoaktif madde özelliğindeki elementlerin bulunduğu ve AB normlarına göre 1. derecede tehlikeli atık statüsündeki 6 bin 131 elektron tüpünü, 321 bin TL karşılığında asıl işi mermercilik olan şirkete sattığı ortaya çıktı. Şirketin sahibi Kâtip Kaygusuz, satış öncesinde tüplerin tehlikesinden haberdar edilmediklerini savunarak “İçinde metal, altın, gümüş kaplama var diye aldık, bir de baktık iş karışık Avrupa’ya gönderip ayrıştırdık” dedi. Çevre Mühendisleri Odası ihale sürecinde çevrenin hiçe sayıldığını belirterek, “TRT atık üreticisi olarak yönetmeliklerde de belirtildiği üzere elektron tüplerini bu atıkları almaya izni olan lisanslı tesislere vermesi gerekmektedir. Çoğu sanayi kuruluşu yönetmelikle belirlenen yükümlülüklerini yerine getirirken bir devlet kuruluşu olan TRT’nin sırf para kazanmak uğruna çevre duyarlılığını hiçe sayması korkunçtur” dedi. Şans Topu çekildi Haber Merkezi Şans Topu’nda kazandıran numaralar 18, 23, 28, 33, 34 13 oldu. 5 +1 bilen 3 kişi, 184 bin 134 lira kazandı. 5 bilenler 2 bin 209 lira, 4 +1 bilenler 178 lira, 4 bilenler 19 lira 80’er kuruş, 3 +1 bilenler 11 lira 85’er kuruş, 3 bilenler 2 lira 45’er kuruş, 2+ 1 bilenler 3 lira 90’ar kuruş, 1 +1 bilenler 2 lira 25’er kuruş ikramiye alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle