18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Antik kentler üzerindeki yerleşmelerin planlama ilkeleri Manavgat’ta tartışıldı Side’den ders çıkartabilmek Pınar Selek’in ilk romanı çıkıyor Kültür Servisi Pınar Selek’in ilk romanı “Yolgeçen Hanı” nisan ayında İletişim Yayınları’ndan çıkıyor. Kitap, kaderleri bir mahallede kesişen birbirinden farklı dört kahramanın yaşadıklarını anlatıyor. Daha önce Selek’in “Sürüne Sürüne Erkek Olmak” adlı kitabını yayınlayan Orlanda Verlag, “Yolgeçen Hanı”nın Almancasını da ekim ayında “Halbierte Hoffnungen” (Yarım Kalan Umutlar) adıyla, Sabine Adatepe çevirisiyle yayımlayacak. turdukları antik alanlar”dır. Tarih içinde birçok kültür, aynı yerleşmeyi farklı zamanlarda kullanmış ve “çok katmanlı, çok kültürlü kentlerimiz”i yaratmışlardır. Bunun geleceğe aktarılması için antik kalıntılar, yeni yerleşmelerle uyum içinde ve barışık olarak yaşamlarını sürdürlkemizdeki kent, kasaba ve melidirler. köylerin çoğu binyılların Arkeolojik alanların korunyerleşimleri… Bu nedenle ması ve kullanılmasına yönelik “antik kent”le bugünküler genellikle tanımlar mevcut mevzuat ve il“üst üste”ler... Bu durum toprak alke kararında açık ve anlaşılır tındaki tarihi de gözeten, hatta çağdaş biçimde yer almalı; sit sınırlarıyaşamla buluşmasını da sağlayacak nın saptanmasında, bu alanlarbir kent planlamasına özel sorumlu1 Bin yılların kentsel mirası ile bugünün kentini birlikte da yapılacak koruma planlarını luklar yüklüyor… kucaklayan Side... yönlendirecek yeterli ölçütler Peki, bu “zor”lu planlamada, hem 2 Side’de antik geçmiş, anıtsal dokusuyla yaşıyor... geliştirilmelidir. antik dokuyu gün ışığına çıkartarak Üzerinde yerleşme bulunan arkoruma; hem tarihsel dönemlere ait 2 keolojik alanlar için mimari ve kentsel mirası yaşatma; hem de “koruma/kullanma koşullarını güncel gereksinimleri karşılayacak yapıiçeren yeni tanım ve ilkeler” gelaşmanın gerçekleşmesi, “birini diğerlerine feda etmeden” nasıl sağlanabilir? liştirilmeli; bu, Side ve aynı özelKimi antik kentlerimizin üzerindeki liklere sahip diğer kentlerimizde özellikle “köy”lerin “arkeolojik alan izlenecek “yaşatarak koruma” dışına taşınması”, örneğin Afrodisihedefine yol göstermelidir. as’ta olduğu gibi “çözüm” sayılsa bile, Korumanın “amaç”, turizmin bir “Milas’ı Mylasa’nın”, bir “Bodise bunun “sonucu”nda gelişecek rum’u Halikarnas’ın”, bir “Foça’yı yararlı bir “araç” olabileceği unuFokai’nin”, hatta bir “BursaKaleitulmadan “tarih ve kültür turizçi’ni Prusias’ın” üzerinden uzaklaşmi gelirlerinden korumaya pay tırmak akla bile gelmeyeceği gibi, aktarılmalı”dır. “geçmişi yok etmeyen bir imar düÖren yerlerimiz birçok tehlikeyzeni”nin mümkün olabileceği de yılle karşı karşıyadır. Sadece bu gibi larca düşünülmedi!.. arkeolojik değerleri barındıran Bu nedenlerle onca kültür katliamınyerleri değil, kırsal kesimde sıkça umarsızlıkların artık sona ermesi için 1819 dan sonra, artık kalanları kurtaran bir rastlanan, kent duvarları, tarım terasları vb Mart’ta çok anlamlı bir etkinlik yapıldı. Mi“arkeolojik ve kentsel sit planlama“geçmiş çağların yaşamışlıklarının izlerimarlar Odası Antalya Şubesi’nin desteğiyle sı” için temel yaklaşımların neler olanin belgeleri”ni de korumak, turistik yaraManavgat Temsilciliği’nce gerçekleşen bileceğini saptamak, koruma günderın ötesinde öğretici de olabilirler. “Üzerinde Kentsel, Kırsal Yerleşme Bumimizde giderek öne çıkıyor. 19’uncu yy sonlarında tamamen kırsal nilunan Antik Kentlerde Planlama” konulu Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlıtelikli bir alan olan, önemli turizm merkezetkinliğe anlam kazandıran sadece teması ğı’nın bu konularda izlenecek kuralları lerimizden Side’nin 1940’lı yıllarda İstandeğil, değerlendirmelerin “Side” örneği ışıbelirlemekle yükümlü organı “Kültür bul Üniversitesi tarafından başlatılan ilk biğında yapılmasıydı… ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüklimsel kazıları 60’lı yıllardaki planlama çaÇünkü Side, bir yandan zengin arkeolojisek Kurulu” (KTVKK) da hem arkeolışmalarıyla desteklenmiş; Apollon tapınasini kentin gurur kaynağı olarak geleceğe lojik, hem de kentsel sit olan tarihi dokuaktarmak, bir yandan da aynı mirasla uyum ğının onarımı ile başlayan ilk koruma çalışlarımızdaki planlama ve yapılaşmaya ait belki de en “çekingen” ve en “kararsız” il lu geleneksel kent dokusunu turizmle buluş maları, ticari yaşamı yönlendiren yeni kurallar oluşturulmuş, bu kuralların mekâna turmanın “sancılı” deneyimini yaşıyor. ke kararlarıyla yetinmek zorunda kalıyor… yansımasının olumlu örnekleri görülmeye Bu sancı özellikle yakın geçmişte tarihe O kadar ki koruma kurulları kimi kentleribaşlanmıştır. duyarsız kalan yönetimlerin yarattığı tahrimizde “arkeolojiyi apartmanların bodKatılımcılar, tüm bu değişim ve gelişimbatı onarma zorluklarından da kaynaklanırumlarında koruma(ma)ya” kalkışacak yor. Ev sahibi Manavgat ve Side belediyele lerin artarak devam etmesini, bu mirasın kadar sözde çözümlerle, temel kazılarında korunması ve geliştirilmesinde üstün karinin de katıldığı etkinlikte dile getirilen göaçığa çıkan antik geçmişi yeniden görünrüşlerin yer aldığı “sonuç bildirgesi”nde mu yararı olduğunun bilinmesini, Side’nin mez kılmayı sürdürebiliyor… özetle şunlar vurgulanıyor: sosyal ve kültürel dokusu da gözetilerek anavgat Bildirgesi Sahip olduğumuz zengin kültürel mirasın tarihi turizminin geliştirilmesini ve bunun Kentlerimizin bir bakıma varlık nedeni de önemli bir bölümü arkeolojik değerlerimiz diğer benzer kentlere de örnek olmasını olan arkeolojik dokularına karşı bu gibi ve “bu değerlerin bir araya gelerek oluşdilemişlerdir. 1 Çinlilerden Fındıkkıran Sevgili okurlar, geçen pazar “Yetti Be!” yazıma verdiğiniz tepkiler için hepinize teşekkür ederim. Sevinçle bildiririm ki “YeBe Örgütü”nün taraftarları hızla çoğalıyor. Güzel memleketimin her yanına yayılıyor örgüt faaliyetleri. Örgüte yardım ve yataklık etmek isteyen her geçen gün artıyor! Hiç endişe etmeyin; tüm katılımcıların, üyelerin, katkıda bulunanların adlarını anında bilgisayarımdan siliyorum, yok ediyorum. Bir “deletesil” tuşuna basarak bütün ipuçlarını ortadan kaldırıyorum. O bakımdan içiniz rahat olsun. Şu son günlerde “YeBe Örgütü”nün dış ilişkileriyle ilgilendim. Önceliği Çin’e verdim. Çin’e gitmek masraflı olacağı için, Çin’den gelen akrobatik dans ve bale topluluğunu izlemek üzere TİM’e gittim. Ü österi merkezi’ sözünün günahı ne? TİM, yani Türker İnanoğlu Maslak Gösteri Merkezi… Oranın adı Türkçe değil İngilizce konmuş! “Türker İnanoğlu Maslak Show Center” deyince daha mı çok seyirci geliyor, daha mı çok kâr getiriyor? Moda deyişle daha mı şık oluyor? “Gösteri merkezi” demek ayıp mı, günah mı, kötü mü oluyor? Biri bunu bana açıklasın. Tamam görgüsüz dükkânlar, lokantalar, züppelik niyetine istedikleri dilde isim koysunlar, ama en azından sinema tarihimizde yeri olan, sanatsal bir birikim taşıyan, taşıması gereken bir ismin yanına “show center” sözcükleri hiç ama hiç yakışmıyor. Sırf bu nedenle inanın ayaklarım geri geri gidiyor, orada herhangi bir etkinlik izlemek istemiyorum. Sözü dolandırmadan hemen açıklayayım. Çin’den gelen “Fındıkkıran” muhteşemdi. “Dalian Topluluğu” 60 yıllık bir topluluk. Belli ki farklı dallarda çok sıkı eğitim almışlar. Olağanüstü disiplinli. Bir repertuvar topluluğu olarak çalışıyorlar. Farklı eserleri, dünyanın dört bir yanına turneye götürüyorlar. İstanbul’un kısmetine Çaykovski / Hoffmann eseri “Fındıkkıran” düşmüştü. Bu çok sevilen, çok popüler klasik baleyi canlı ya da beyazperdede izlemişseniz, yüzde doksan, Marius Petipa’nın özgün koreografisinden kaynaklananları izlemişsinizdir. Unutun. Burada Petipa’yı çağrıştıracak hiçbir şey yok. Burada öyküyü anlatma aracı, sadece bale değil. Sanatçıların kimileri en usta balerinlere taş çıkaracak nitelikte olsa da… Çaykovski’nin müziğiyle balenin yanı sıra modern dans, yer cimnastiği, akrobasi, trapez, cambazlık, ip üzerinde yürüme, mim, pantomim, vb. Bütün bu saydığım alanlarda sanatçılar heyecan verici bir ustalık kazanmış. Burada çam ağacı, şekerlemeler, pastalar yerine ayaklarda ellerde döndürülen şemsiyeler, yelpazeler, çemberler; sahneyi kat eden bisikletler, salıncaklar ejderhalar var. Düş gücünü besleyen renkler, Uzakdoğu’yu çağrıştıran uçuşan gökkuşakları var. Öyküye özellikle birinci bölümde sadık kalınmış. Birinci perdenin sonunda prense dönüşen Fındıkkıran’la Clara/Masha’nın kar taneleriyle dansı bir rüya gibiydi. “Çinli dansçılarda teknik mükemmeldir ama ruh yoktur” genel kanısını yerle bir eden bir sahneydi. İkinci bölüm biraz “marifet gösterisine” dönüşüp uzasa da, unutmayalım ki orijinal eserde de prensin sarayındaki baloda, yok Arap Dansı, yok İspanyol, Rus, Çin Dansı diye marifertler sergilenir… Bu “Fındıkkıran”ın finali ise akıllara durgunluk verecek nitelikte bir denge şaheseriydi! (Sürprizi bozmamak için söylemiyorum.) Açılışta değil, sıradan bir akşamdı ve koltukların yarısı boştu. Her boş koltuk için, içim acıdı! Ya ciddi bir tanıtım eksikliği ya da milletin bezginliği, ilgisizliği vardı. (O akşam dizilerden ne vardı onu bilemeyeceğim…) Son temsiller 123 Nisan’da. Benden söylemesi. ‘G Gauguin’in ahşap heykeli satışta NEW YORK (AA) Postempresyonist ressam Paul Gauguin’in ahşap heykeli 3 Mayıs’ta New York’ta satışa sunulacak. Sotheby’s Müzayede Evi’nden yapılan açıklamaya göre, Gauguin’in 1891 ile 1893 yılları arasında Tahiti’ye seyahati sırasında yaptığı ve genç bir kızı tasvir eden “Tahitili Genç Kız” (Jeune Tahitienne) heykelinin 15 milyon dolara (yaklaşık 23.5 milyon TL) alıcı bulması bekleniyor. Koleksiyoncuların yegâne çalışma olarak tasvir ettiği 24 santimetre boyundaki heykel 1961’den bu yana ortaya çıkmamıştı. Ustalık ve düşgücü John Le Carre’den Man Booker’a ret Kültür Servisi Ünlü İngiliz yazar John Le Carre, dünyanın en saygın edebiyat ödüllerinden biri olan Man Booker Ödülü’ne olan adaylığından çekildiğini açıkladı. Le Carre, ödüle aday gösterilmesiyle ölçülemez derecede gururlandığını ama edebiyat ödüllerine katılmamayı tercih ettiğini belirtti. Jüri başkanı Rick Gekoski ise, Le Carre’in isminin ‘elbette’ listede kalacağını açıkladı. M Almanya’da Türkçe altyazılı opera Kültür Servisi Berlin’in ünlü operalarından Komische Oper, Almanya’da en büyük göçmen grubunu oluşturan Türkleri seyircileri arasına katmak istediklerini açıkladı. Önümüzdeki eylül ayından itibaren bütün eserlerini Türkçe altyazı ile sahneleyeceklerini açıklayan Komische Oper Genel Müdürü Andreas Homoki, eserlerini Türkçe altyazı ile sahneleyerek, göçmenlere olumlu bir mesaj vermek istediklerini belirtti. Operada icra edilen eserlerin tercümesinin, bir ekranda Almanca ve İngilizcenin yanı sıra Türkçe ve Fransızca olarak yansıtılacağını ifade eden Homoki, Türk öğrencilere yönelik özel çalışmaların yapılacağını da kaydetti. Homoki, bu çalışmaların Başkent Kültür Fonu tarafından desteklendiğini de belirtti. S i l i v r i ’ d e “ Du r u ş m a l a r ı zleme Eylemi” Eylem Sürüyor! 1 Nisan’da Silivri’deyiz! • Saat: 08.00’de c’in bahçesinde olalım. • Başvuru : 0535.636 59 11 0535.270 56 84 ZÜLFİKAR NAKLİYAT Telefon: 0216.575 91 22 0532.564 17 17 C MY B Ev ve Ofis Taşı m acı l ığı C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle