18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER 3 fakın içinde yer alanlar. Bunlar, bütün haksızlık ve adaletsizliklerin “İleri Demokrasi” adına tahammül edilebilir olduğu gerekçesiyle kendilerini kandırıyorlar. Bir de üçüncü grup var, gerçekten demokrasiye ve liberalizme inananların bir bölümü. Bunlar nihayet, Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tutuklanmasından ve Şık’ın yazdığı kitabın dijital kopyalarının bile imha edilmesinden sonra biraz uyandılar. Ama onlar da bütün bu olup bitenlerden, dokuz yıldır bunları planlayan ve adım adım uygulayan AKP iktidarını sorumlu tutmama gibi bir yanılgı içindeler: Bunların eğilimi, bu son olayların bir “yol kazası” olduğu yönünde: Referandumdan sonra tümüyle AKP tarafından oluşturulan yargı sanki bağımsızmış gibi, sorumluluğu onun üzerine atarak AKP’yi ve Gülen Cemaati’ni aklama çabası içindeler. Elbette bu gruplar birbirinden tümüyle ve keskin çizgilerle ayrılmış değil; aralarında sürekli geçişler oluyor, kim kimdir, kim nerededir, tam olarak anlamak olanağı yok. Ben sadece analitik amaçlarla ayırdım bu kategorileri. Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tutuklanması ve kitap imhası olayını münferit bir olay gibi düşünenler varsa, onlara ünlü “ağaçlardan dolayı ormanı görememek” yanlışını anımsatmak isterim. Tabii insanlar görmek istemediklerini “göremezler”! Akıl almaz vahşet 9 yaşındaki Fırat’ı öldüren üvey annesi ve anneannesi, küçük çocuğun cesedini parçalara ayırdı. Zanlılar, ceset parçalarını atarken yakalandı İstanbul Haber Servisi İstanbul’da dün eşi görülmemiş bir vahşet yaşandı. Sultangazi’de 9 yaşındaki Fırat S, üvey annesi ve anneannesi tarafından bıçakla parçalanarak öldürüldü. Gürcü asıllı üvey anne ile üvey anneanne, Fırat’ın ceset parçalarını sokaklarda dağıtırken yakalandı. Necmi S’nin (33) ilk evliliğinden dünyaya gelen Fırat, dün sabah çalıştığı amcası Cemal S’nin (31) pide salonundaki işine gitmedi. İsmetpaşa Mahallesi’nde bir kişinin, bebek arabalı ve üzerleri kanlı biri yaşlı iki kadının 140. Sokak’a bir parça attığını görmesi ve polise ihbar etmesi sonucu sabah kaybolan Fırat’ın akıbeti belli olmaya başladı. Fırat’ı öldürdükten sonra cesedini parçalara ayıran Gürcü üvey anne ile anneannenin, parçaları farklı yerlere bıraktığı belirlendi. Polis iki kadını parçalardan birini 137. Sokak’taki bir apartmanın çöplük biriktirilen boşluğuna bırakırken yakaladı. İki Gürcü kadının yanı sıra baba Necmi S. de gözaltına alındı. İki kadın sorgularında suçlarını itiraf etti. Polis, eksik ceset parçalarını arıyor. Ailelerin feryadı Haber Merkezi Kayseri’deki vahşetin 556 gün sonra aydınlatılması başka kayıp aileleri için de umut oldu. Diyarbakır’da 20 aydır kayıp olan Leyla’nın annesi Ayşe Baykuşak, “Bizim çocuğumuz için de bir ekip kurulsun” dedi. İzmir’de 5 yıl önce kaybolan İlayda Taşçı’nın babası Saim Taşçı da “Kayseri’deki olayı çözen ekip, kızım için de görevlendirilsin” dedi. Kimliği bile yoktu Ailenin bazı komşuları Fırat’ın kimliği olmadığı için okula gidemediğini, babası ile üvey annesi tarafından aç bırakıldığını ve sürekli dövüldüğünü ileri sürdü. Komşuları küçük Fırat’ın çevredekilerin verdiği yiyeceklerle doyduğunu söyledi. KARISININ BOĞAZINI KEST Samsun’un Canik ilçesinde 4 çocuk annesi 42 yaşındaki Asuman K, 1.5 yıldır ayrı yaşadığı eşi Hüseyin K. (46) tarafından boğazı bıçakla kesilerek öldürüldü. Zanlı Hüseyin K. Irmak polis merkezine teslim oldu. Hüseyin K’nin, eşinin kendisini başka erkeklerle aldattığını söylemesi üzerine cinayeti işlediğini söylediği öğrenildi. (AA) Düğün gecesi dayak BURSA (Cumhuriyet) Bursa’nın İnegöl ilçesinde, düğün gecesi çıkan “kayınvalide” tartışmasında damat tarafından dövüldüğü ileri sürülen gelin, hastaneye kaldırıldı. Şikâyetçi olmayan gelin eşinin yanına gitti. İnsanların iç tutarlılıklarını korumak için buldukları zihinsel ve duygusal mazeretlere ve davranış biçimlerine genellikle “savunma mekanizmaları” denir. Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” adıyla Gülen Cemaati’nin emniyet içindeki örgütlenmesi konusunda yazdığı söylenen kitabın müsveddelerine dijital ortamda bile el konulması ve bunların terör örgütü dokümanı sayılarak imha edilmesi karşısında sahte özgürlükçülerin yazdıkları ve söyledikleri, “savunma mekanizmalarını” bilenleri herhalde hiç şaşırtmıyordur. Birinci grup, kayıtsız koşulsuz Gülen Cemaati’ne veya AKP iktidarına bağlı kişiler. Bunlar için “demokrasi”, “özgürlük”, “insan hakları” gibi kavramlar ancak kendileri için, kendi hakları söz konusu olduğunda geçerli. Bu kavramların ve hakların kendileri dışındakiler için de gerekli ve geçerli olduğunu düşünmüyorlar bile. Bunların “savunma mekanizmaları” “düşman” kavramı üzerine kurulu: Önce bazı ideolojiler, düşünceler ve kimlikler bağlamında bazı gruplar, kurumlar, kuruluşlar, insanlar “düşman” ilan ediliyor. Ondan sonra onlar ne yaparsa yapsın, “suçlu” deniyor ve infaz ediliyor… Konuşmak da suç, yazmak da, görüşmek de, toplantı yapmak da! Tabii bu arada özel olarak bazı “umacılar” yaratılıyor. Eskiden bunlara “Komünistler” Kitap mhası ve Kendilerini Aldatanlar denirdi. Bugünlerde “Darbeciler” deniyor. Tabii “Dinsizler”, “Allahsızlar”, “Kitapsızlar” gibi sıfatlar bu umacıların vazgeçilmez nitelikleri! İkinci grup doğrudan Gülen Cemaati’nin veya AKP’nin militanı olmayan, ama onların ürettiği “umacı”, “düşman” ve “suç” kavramlarına katılanlar. Eskiden askerler ile milliyetçiler ve dinciler, “Komünistlere” karşı ittifak kurardı. Örneğin 12 Eylül askeri darbesi sonrası düzenlenen Türkiye, tümüyle bu ittifaka göre oluşturuldu: İktidarın nimetleri askerler ile dinciler ve bir ölçüde milliyetçiler arasında paylaşıldı. Bugünlerde “Darbeciler” diye yeni bir umacı yaratıldı: Dinciler, liberaller, eski darbeciler, eski solcular ve bazı oportünist milliyetçiler, güya “darbecilere” karşı olmak adına, askerlere karşı ittifak kurdular ve iktidarın nimetlerini paylaşmaya başladılar. İşte kendilerini aldatanların ikinci grubu doğrudan AKP ve Gülen Cemaati kökenli olmayan ama bu itti YGS’deki harem selamlık uygulamasını YÖK ‘pozitif ayrımcılık’, ÖSYM ise ‘tesadüf’ diye değerlendirdi ‘Toplum alıştırılıyor’ KIVANÇ EL ANKARA İstanbul Eyüp Silahtarağa İlköğretim Okulu’nda 25 derslikte YGS’ye giren tüm adayların kız öğrencilerden oluşması tartışma yarattı. ÖSYM’den yapılan yazılı açıklamada Beyazıt bölgesinde sınava girmek isteyen 73 bin 213 kişi arasındaki 32 bin 799 erkek adayın kapasite yetersizliği nedeniyle Avcılar’a kaydırıldığı, büyük çoğunluğu kız olan diğer adayların ise Beyazıt’ta sınava girdiği belirtildi. “Bu tamamen elektronik olarak bilgisayar otomasyon programı tarafından yapılan bir işlemdir” denilen açıklamada benzer olayların tekrarlanmaması için çalışma başlatıldığı belirtildi. YÖK yetkilileri ise kaydırma işlemi sırasında kız öğrencilere pozitif ayrımcılık uygulandığını belirtti. EğitimSen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, İstanbul’daki durumun bilgisayarla yapılan yerleştirme işlemine müdahale edildiğini ortaya koyduğunu söyledi. Kılıç, “YÖK ve ÖSYM bağımsız değil, siyaset aidiyetleri olan yapılara dönüşmüşlerdir. Bağlı oldukları zihniyetin pozitif ayrımcılık gibi kavrama sahip olduğuna inanmak zor” dedi. ‘Süperim süper’ İstanbul Haber Servisi Uğradığı silahlı saldırı sonrası ağır yaralanan İbrahim Tatlıses yoğun bakım ünitesinden çıkarıldı. Tatlıses’in henüz ayağa kalkabilecek durumda olmadığını ancak sağ tarafını kullanabildiğini belirten doktorlar, sanatçının hafızasıyla ilgili bir sorunu bulunmadığını ve sol tarafındaki felcin de düzelme eğiliminde olduğunu açıkladı. Acıbadem Maslak Hastanesi’ne ilk röportajını veren Tatlıses, “Süperim süper!” dedi. ‘Bir şey mi gizleniyor’ Eğitimİş Genel Başkanı Levenet Akça da yaşanan olayın tesadüfle açıklanmayacağını ifade ederek “Harem selamlık uygulamasını toplumu bu tür görüntülere alıştırmaya yönelik girişimler olarak algılıyoruz. Bilgisayar nezdinde yapılan atamada böyle bir tesadüfün denk gelmesi mümkün değildir” dedi. Sınav öncesi öğrenciler ve öğretmenlerin rencide edilircesine arandığını da hatırlatan Akça, “Bazıları tokalarına kadar aranırken bazıları türbanla sınava girdi. Bu abartı, bir şeyler gizleniyor mu düşüncesini doğurdu. Kapı arkasında başka işler mi dönüyor söylentileri çıktı” diye konuştu. Kavram’ın acı günü İstanbul Haber Servisi Kavram Dershaneleri Kadıköy Şubesi ortaklarından eğitimciyazar İbrahim Gürşen Kafkas’ın kayınvalidesi Ayşe Kermooğlu (86), dün yaşamını yitirdi. Mardin Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitiren Kermooğlu, bugün öğle namazının ardından Mardin’deki aile mezarlığında toprağa verilecek. ‘1 matematik sorusu yanlış’ Şanlıurfa Atalar Koleji matematik öğretmeni Mustafa Güler YGS’de bir matematik sorusunun yanlış olduğunu iddia etti. Güler, “X*10! (matematikte faktöriyel’i ifade eder) çarpımı bir pozitif tamsayının karesi olduğuna göre, X’in alabileceği en küçük değer kaçtır’ sorusunun şıklarının 5, 10, 14, 21 ve 7 olarak yer aldığını ancak X’in bir tamsayı olduğu belirtilmediği için şıkların yanlış olduğunu söyledi. ‘Bıçak parası’ davası ANKARA (AA) Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Özdoğan hakkında, bir ameliyat için 5 bin Avro “bıçak parası” alarak “ikna suretiyle irtikap” suçunu işlediği iddiasıyla dava açıldı. Müşteki Sevgi Ün’ün şikâyette bulunmasının ardından soruşturma açılmıştı. Kalem kamera çıktı KAHRAMANMARAŞ (AA) Kahramanmaraş’ta ÖSYM Bürosu’nda sekreter olarak çalıştığı öğrenilen Y.Ö’de (38) kalem kamera bulundu. Y.Ö’nün “Sınavlarda bazı durumlarla karşılaşıyoruz. Kamerayı haklılığımızı ispat etmek için getirttim” dediği öğrenildi. Yetkililer, Sınav kitapçığının saklandığı büronun kamera görüntüleri inceleniyor. Ceset bulundu TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’un Tonya ilçesinde vahşi hayvanlarca parçalandığı sanılan bir insana ait kalıntılar bulundu. Ceset ve kemikler Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Cesedin yaklaşık 3 aydır kayıp olan İbrahim Kalyoncu’ya ait olabileceğini bildirildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle