22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 TBB’ye göre üretime, istihdama dönük kredilerin engellenmemesi için ekonomi yönetimi harekete geçmeli Sıkarken öldürmeyin Bankacılık sektörüne fazla yüklenildiğini belirten Ersin Özince: Bankacılık sektörünü bu kadar fazla sıkmak doğru değil. Sıkarken, banka sermayesinin iştahını kaçıracağız kaygısındayım. Ekonomi Sevrisi Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, zorunlu karşılık oranlarındaki son artışın sürpriz olmadığını belirterek “Krediler artıyor ve ne yazık ki ekonomi yönetimi kredi rakamına bir bütün olarak bakıyor. Bu politika vakit geçmeden gözden geçirilmeli. Üre Kedi yıkarken değil... Ersin Özince: Bankacılık sektörüne fazla yüklenildi. Bir espri yapacağım. Sahibi kediyi yıkamış, kedi ölmüş. Demişler kedi yıkanır mı? O da yıkarken ölmedi, sıkarken öldü demiş. Bankacılık sektörünü bu kadar fazla sıkmak doğru değil. Önce bir dizi şube vergileri, arkasından munzam karşılığa faiz verilmemesi ile ilgili önlemler ve bütün bunların yanı sıra sektörün gereksiz yıpratılmasıyla ilgili beyanlar doğru değil. time, istihdama, ihracata dönük kredilerin engellenmemesi için bir an önce harekete geçilmeli” dedi. Merkez Bankası’nın düzenlediği, ‘Enhancing Shamgen Banking Conference’da konuşan Özince, Türkiye’deki bankacılık sektörünün oldukça dayanıklı olduğunu ve sektörü son 810 yıl içinde 10 mislinden daha fazla büyüdüğünü söyledi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin, Türk bankalarının 2008 ve 2009’da kâr elde ettiğini, 2010’da kârlılıkta rekor kırdığını belirterek “İnşallah 2011’de de kârlı olacaklar. Bu kârlılık iyi bir şey. Fakat bunu kamuoyuna anlatmakta zorluk çekiyoruz. Ban kacılarımız da zorluk çekiyor” açıklamasında bulundu. Bilgin, bu yıl Türkiye’den de en az bir bankanın Suriye, Ürdün, Lübnan bölgesinde yatırım yapacağını düşündüğünü, bunun da emarelerini gördüğünü aktardı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ise TBB, Suriye Merkez Bankası, Lübnan Bankalar Birliği ve Ürdün Bankalar Birliği arasında bölgesel bir bankacılık işbirliği anlaşması imzalandığını açıkladı. Yılmaz, söz konusu anlaşma ile dört ülkenin bankacılık sistemleri arasında işbirliğinin oluşturulması ve bankalar arasında iletişim kanallarının geliştirilmesinin amaçlandığını söyledi. Elmalarla Armutlar... Bilgiyi ölçmekte sağlıksız olsa da pratik olduğu için vazgeçilemeyen test sınav sistemlerinde bir yanlışın birkaç doğruyu birden götürmesi kuralının anlamı ortada... Mantıkla, bazan şansla doğruyu tutturma olasılığı başka, yanlışa doğru demenin gerçeği bilmemedeki anlamı başka... Kafa, kavram karmaşasında, gerçeklerle sanalın yer değiştirmesi, elmalarla armutların toplatılması ile insanlığa ödetilen bedellerde suç ortaklığı bambaşka... Satır arası bir ayrıntı belki, ama ne hallere düştüğümüzün de belgesi gibi... Uzun bir süreçte, ağırlıklı iş saatleri çıkışı, hafta sonlarında TaksimTünel hattı, Beyoğlu’nun her türden toplumsal tepki için, Londra’nın Hyde Parkı’nı aratmayacak kıvamda, bir tür sınırsız demokratik alan haline getirilmiş olması tabii ki gönlümü okşuyor... Aynı olaya nerede ise birbirinin aynı sloganlarla karşı duran, ancak örgütlenmeleri yakından tanıyanların aralarındaki çizgi farklılıklarını bildikleri örgütlerin, kimi centilmenlik anlaşması denilebilecek noktalarda, demokratik uzlaşmaya varmış olmaları aslında sevindirici... Ortak gündemli protesto eylemleri için kısa zaman dilimi aralıklı toplanmalarda, bir önceki örgütün eylemi bitene kadar diğerleri kenarda bekliyor, onların afiş ve pankartlarını toplamaları, dağılmaya başlamalarının hemen arkasından aynı noktada öncelikle afişler, sloganları taşıyan pankartlar açılarak bir sonraki eylem başlatılıyor... Aslında çok zıt kimlikli örgütlenmeler; yaşama bakış, düşünce sistemleri, çözüm reçeteleri olanlar arasında bile, kimsenin kimseye saldırmadığı, en azından bu canlı gösteri alanının kullanılmasında olsun uzlaşma, bir tür demokratikleşme olgunluğundan söz edebiliriz. Dahası polis güçleri bile Beyoğlu’nun dünyaya şov için bile olsa, özgürlük alanı olmasını kabul etmiş gibiler. Genç gazeteci arkadaşlara öneririm, bir zaman dilimi içinde tümünü izleyip görüntüleri ile yansıtsalar çok başarılı bir röportaj, toplumsal durum değerlendirme aynası olur... Benim altını asıl çizmek istediğim gündemin can yakıcılığı, etkinliği düzenleyen örgütlenmelerin disiplini bağlantılı birkaç yüzle birkaç bin kişinin katıldıkları bu etkinliklerde, aynı soruna parmak basılırken, aynı yaşamsal gündeme, aynı amaçlı tepkiler verilirken, birinin ak dediğine bir diğerinin kara diyebilmesi... En azından nedenler, sorumluların belirlenmesinde korkunç bir kafa karışıklığının sonuçlarının görülmesi... Konu ister işsizlik, emek, örgütlülük haklarının gasp edilmesi, ister Ortadoğu, Kuzey Afrika İslam dünyasını kasıp kavuran sokak eylemleri, iç savaş, dış müdahaleler, isterse basın, gazetecilerin özgürlüklerinin, insan haklarının gasp edilmesi olsun, durum hiç değişmiyor... Dün çok naif, çok düşündürücü olması gereken bir olay; Hrant Dink için adalet isteyen platformun duruşma bağlantılı geleneksel toplantısına katılmak isteyen Ahmet ŞıkNedim Şener‘e özgürlük isteyen grup arasında çatışma olmasa da çıkan tartışma... Her iki grupta da yıllardır bire bir tanıdığım insanlar, aydınlar olduğu halde tartışmanın gündemini kafamda çözemedim. Gündem, öncelikler karmaşası olmaması istemini anlayabilsem de, sanki Gülen cemaatine bakış, ilişkiler, belirleyici olmuş olabilir gibi geldi ve canım sıkıldı... Hal böyle olunca da bu kadar yaşamsal gündemli toplumsal tepki dinamikleri, zaten kamuoyu bilgilendirme, aydınlatma işlevinden çok uzakta, güdümlü medyanın, sansürleme, kötü haber değerlendirme gazabına uğruyor, kolayca yok sayılıyorlar... Birey, aydın, örgütlenmeler özgürlüğü, demokrasi için farklı değerlendirme pencerelerinden bakış ne kadar sağlıklı ise evrensel insan hakları, demokrasi, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı.. ilkelerinde olmazlarda buluşamama, belkemiği, ortak standartlar algılamasında sapmalar.. gerçeğin, haklının yanında dik, örgütlü, güçlü durma, sonuç alma anlamında o ölçeklerde sağlıksız... Bu tablo yeni dünya sömürü düzeni çarklarında, milyarlarca dünyalının ödedikleri ağır bedellerin, en dipte kalmama uğruna kanlı, kirli çıkar savaşlarının, paylaşım kavgalarının anlamlı açıklaması... Bizi en çok bizim ülkemiz insanı, örgütlenmelerinin altından kalkamadıkları, değerler erozyonu, sonuç kayıplarımız ilgilendiriyor elbet... En son anlamlı travmalarımızdan biri Libya duruşumuz değil mi? En içten duygularımızla kardeş Libyalıların aralarındaki kirli paylaşımda, aşiretler arasında yaşandığı varsayılan kan dökülmesinin durmasını, emperyal güç odaklarının petrol çıkarları üzerinden ülkelerinin bölünmemesini, Kaddafi simge, gelecek diktatörlerden de kurtulmalarını istiyor olmada birleşiyoruzdur... İktidarımız, Başbakan Erdoğan, sözcüleri, NATO’nun Libya’da işi olmadığından söze girdiler, NATO’suz olmaz noktasına gelmekle kalmadılar... İnsanların katledilmesinin durdurulması gerekçesiyle askeri operasyonda işgale asla geçit yoktu sözde, dün ise bizim de bir yerlerde yerleşik görev almamız gündemdeydi... Bu yılın gözde markaları belirlendi KalDer’in Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi’ne göre televizyon sektöründe Philips, LG, beyaz eşyada Bosch, sağlık sigortası/kaskoda Anadolu Sigorta, kargoda MNG, binek otomobilde Toyota, zincir marketler sektöründe B M, bireysel bankacılıkta ş Bankası ve Ziraat Bankası müşteri memnuniyetinde lider kuruluşlar olarak belirlendi. Ekonomi Servisi Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve uluslararası araştırma şirketi KA Araştırma tarafından yürütülen Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi’nde (TMME) 81 vilayette ve 10 bin 812 müşteri görüşmesi ile belirlenen sonuçlar, müşteri memnuniyetinin yeni liderlerini ortaya çıkardı. TMME, 2010 yılı 4. çeyreğinde televizyon, beyaz eşya, sağlık sigortası/kasko, ulusal kargo dağıtımı, binek otomobil, zincir marketler, bireysel bankacılık ve aracı kurumlar sektörleri ölçüldü. Buna göre Philips, LG, Bosch, Anadolu Sigorta, MNG Kargo, Toyota, BİM, İş Bankası ve Ziraat Bankası rakiplerini geride bırakarak müşteri memnuniyetinde lider oldular. Tavukçunun gözü Suudi Arabistan’da BANKALARDAN Prim borcuna kolaylık Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), T.C. Ziraat Bankası ile yaptığı anlaşma ile Kurumlarına borcu olan işverenlere ve sigortalılarına masrafsız (hayat sigortası hariç) 60 aya kadar vade seçenekleri ve aylık 0.79 faiz oranıyla kredi imkânı sağladı. Büyük umutlar bağlanan Rusya pazarına ürün satamayan tavukçular, Suudi Arabistan’la ön görüşmeleri tamamladı. Beypiliç Genel Müdürü Koca, AB pazarı için destek istedi. HSBC Yuan kullanacak HSBC Türkiye müşterileri artık Çin uluslararası para birimi üzerinden, ihracat alacaklarını Yuan olarak tahsil edip, ithalat ödemelerini Yuan cinsinden yapabilecek ve Çin ile dış ticaret işlemlerinde HSBC’nin danışmanlık ve aracılık hizmetlerinden faydalanabilecekler. FATMA KOŞAR Türkiye memnuniyette ABD’yi geçti KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, ‘memnuniyet endeksi’nin 2010 yılının son çeyreğinde 0.7 puan artışla 75.8’e çıkarak, aynı dönemde 75.3’te kalan ABD’yi ilk kez geçtiğini bildirdi.Önceki yıl sonuçlarına göre 1’er puan gerileyen ulusal kargo dağıtımı sektörü 77’de, bireysel bankacılık sektörü ise 72 puan seviyesinde kaldı. Endeks, beyaz eşyada 78, binek otomobilde 76’da, zincir marketlerde ise 78 seviyesini korudu. BOLU Rusya pazarına Brezilyalı, ABD’li ve Avrupalı üreticilerle fiyat rekabetine giremediği için ürün satamayan tavukçular, şimdi Suudi Arabistan’a hazırlanıyor. Sektörde 30. yılını kutlayan ve yüzde 11’lik pazar payı yanısıra ihracatta da ilk 5 arasında yer alan Beypiliç’in Genel Müdürü Sait Koca, geçen yıl 500 bin ton ihracatla rekorlar kırılacağı konuşulan Rusya’ya sadece 41 ton ürün gönderilebildiğini belirtti. Koca, Suudi Arabistan ile ön anlaşmaların tamamlandığını belirtti. Beypiliç Genel Müdürü Koca, Beypiliç’in yatırımlarıyla ilgili de bilgi verdi: Beypiliç’in toplam 65 bayisi, 2 bin 270 çalışanı, yüzlerce sözleşmeli üreticisi var. Burger King, Popeyes, Arby’s, Domino’s Pizza, Sbarro ve Little Ceasar’s firmalarına ürün veriyor. Dünyadaki bütün Burger King’lerin tedarikçisi olma yetkisine de sahip. Yumurtaya da giri yoruz, en büyükler arasında olacağız. Şu anda günlük ortalama 300 bin adet piliç. Rakam artacak. 2011 için yatırım tutarı 31.5 milyon, 2012 için 57 milyon dolar. Gübreyi enerjiye çevireceğiz. Bu projede yaklaşık 6 MW’lık enerji üretimini planlıyoruz. Kesimhane bünyesinde 8.5 MW’lık termikkojenerasyon tesisi kurmayı planladık, makine siparişleri verdik. Koca şöyle devam etti: “140 bin ton tavuk eti ihraç etmeyi hedefliyoruz. Özellikle göğüs eti alıcısı olan AB’ye ihracat çabamız sürüyor. AB, Tarım Bakanlığı’nı muhatap alıyor. Hükümetten destek bekliyoruz. Dünyada son 10 yılda üretim piliç eti üretimi yüzde 37, Türkiye’de ise yüzde 89 arttı. Piliç eti ihracatındaki artışta Irak’a yapılan ihracat, en önemli rolü oynadı. Suudi Arabistan’a satış da birkaç ayda başlar. Burası önemli.” ş, Suriye’ye bakıyor İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince Suriye ile ilgilendiklerini belirterek, bu ülkede adımlarının önce temsilcilik, sonra şube veya iştirak şeklinde olacağını söyledi. Özince, “Bir iki ay içinde karar verilecek” dedi. Türk ş: Açlık sınırı 871 TL Türkİş’in araştırmasına göre martta dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 871 TL, yoksulluk sınırı 2 bin 834 TL olarak gerçekleşti. Seçim öncesi marketlerdeki kampanya ucuzluğu, mutfağa yansıdı. Mutfak enflasyonu aylık bazda yüzde 2.13 oranında gerilerken, yıllık ortalama artış ise yüzde 10 oldu. Yoksulluk sınırı, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaları içeriyor. TOK Pakistan’da işe başlıyor TOK , yurt dışındaki en büyük ilk uygulamasını Pakistan’da başlatıyor. Geçen yıl sel felaketi yaşayan Pakistan’da ilk aşamada yapılacak 4 bin 620 konut ve 37 sosyal tesisin ihalesini, Siyah Kalem Mühendislik nşaat kazandı. Ülkede uygulanacak proje kapsamında toplam 331 bin 250 metrekare inşaat alanında konutlar yanı sıra, 12 ticaret merkezi, 6 cami, 6 sosyal tesis, 2 adet sağlık ocağı, 8 okul ve 3 spor tesisi yapılacak. Acıbadem Makedonya’dan hastane aldı Acıbadem Sağlık Hizmetleri, Orka Holding’in sahip olduğu Makendonya’daki Sistina Medical ve Sistina Hospital’daki yüzde 50 hissenin 20 milyon Avro bedel karşılığında alınmasına yönelik bir niyet mektubu imzalandığını duyurdu. Açıklamaya göre, Sistina Hospital halen 16 bin metrekare alanda genel amaçlı hastane binasında hizmet veriyor ve 3 bin 500 metrekare onkoloji merkezi ile 3 bin 500 metrekare lojistik destek merkezi yatırımı planlanıyor. Batıya göç etmiş Diyarbakırlıların Diyarbakır ilinin tarih ve kültür yapısını tanıtmak, bölge ile ilgili çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmak, sosyal sorumluluk projeleri yapmak amacıyla kurulan Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı’nın İstanbul’da geçen akşam Aziz Yıldırım’ın katkılarıyla Fenerbahçe Kulübü Sosyal Tesisleri’nde yapılan dayanışma gecesine katıldık. Sivil itaatsizlik eylemlerinin yapıldığı bugünlerde bu geceden size izlenimler aktarmak istiyoruz. Gecede Hikmet Çetin, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Vali yardımcısı Ahmet Aydın, Kadıköy Kaymakamı Hasan Karahan, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk Diyarbakırlılar dayanışmasının renklerini oluşturmaktaydı. Siyasetin olmadığı, Diyarbakır’ın tarih ve kültür mirasının korunmasını ve sosyal dayanışmayı sağlamayı amaçlayan vakfın merkezi Ankara ve genel başkanlığını eski bir parlamenter olan Metin Cizreli yapıyor. Vakfın gelişmesi ve faaliyetlerinin etkin olması için Abdülkadir Aksu’nun katkılarının önemi, vakıf üyeleri tarafından dile getiriliyor. Kadıköy Belediyesi’nden 2029 yılına kadar yapişletdevret modeliyle alınan Küçükbakkalköy’deki arsada Diyarbakırlı işadamı Saffet Çerçi tarafından aynı modelle yapılacak binada vakfa bin metrekarelik yer bağışlanacağını, bu binaya kavuştuklarında vakfın faaliyetlerinin çeşitleneceğini ve daha etkin olacağını, İstanbul şubesi başkanı Sedat Koruklu açılış konuşmasında vurguluyordu. Gecenin diğer renkleri ise geceye katılan Diyarbakırlı sanatçılardı. Vildan Demir, Süryani sanatçılar Çoşkun Sabah ve Bedri Ayseli Diyarbakırlıların dayanışmasına katkıda bulundular. Diyarbakırlı Süryanilerin Diyarbakır tarihinde önemli bir yer işgal ettiğini belirtmek gerekiyor. Bildiğiniz gibi Süryaniler köken olarak Hz. Nuh’un büyük oğlu Sam’a dayanır. Semitik ırka mensupturlar ve yerleşim alanları Mezopotamya’dır. Bu geniş coğrafyada beş bin beş yüz yıllık geçmişleri vardır. Bugün Süryani Ortodoksların dünyada nüfusu dört buçuk milyondur. Üç milyonu Hindistan’da, geri kalan kısım ise dünyanın birçok tarafına yayılmıştır. Türkiye’de yaşayan Süryanilerin nüfusun 25 bin dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir. Süryanilerin Diyarbakır kültür ve sanatına büyük katkıları olmuştur. (Bu konuda detaylı bilgileri Kenan Altınışık’ın hazırladığı Diyarbakır Dışında Bulunan Diyarbakırlıların Dayanışması 5500 Yılın Tanıkları Süryaniler kitabında bulabilirsiniz.) Birlikte oturduğumuz vakfın Antalya şubesi başkanı Ragıp Buyurkan’a faaliyetlerini soruyoruz. İşadamlarının katkılarıyla alınan binada folklor, sanat, sosyal gelişim faaliyetlerinde bulunduklarını, üniversite ve hastaları için Antalya’ya gelmiş hemşerilere geçici konaklama, hastası olanlara sağlık, iş ve sorunları olanlara iş takibi hizmeti verdiklerini belirtirken siyasetin faaliyet dışında tutulduğunu özellikle vurguluyordu. Önemli sayıda Diyarbakırlının yaşadığı Mersin’in vakıf şube başkanı işadamı Hacı Acuban ise yoksul hemşerilere yardım ettiklerini, öğrencilere burs verdiklerini, taziye evi, taziye çadırlarının bulunduğunu, taziyelerin burada yapıldığını belirtiyordu. Bu arada vakfın Adana, Eskişehir, İzmir, Diyarbakır, Bursa’da da şubelerinin olduğunu belirtelim. Geceyi izlerken bir taraftan Diyarbakırlı yazarların kitaplarına bakıyoruz; Berat Benan’ın Henek adlı kitabında Tarık Ziya Ekinci bakın ne yazıyor: “Henek’in dili Diyarbakır yerlisinin dilidir. Bu dil, yüzyıllar boyunca oluşan ikili bir kültürün ortak mirasıdır. Diyarbakır’ı çevreleyen köy ve kasabalardaki Kürt dili ve kültürü ile OsmanlıTürk kültürünün taşıyıcısı şehirli esnafın dili ve kültürlerinin bir karmasıdır. Bu dilde hem Türkçe hem de Kürtçe deyimler vardır. Türkçe ağır basan bağımsız bir lehçedir. Her iki dilin inceliklerini içerdiği için halkın gülme duygularını en iyi biçimde yansıtmaktadır.” Ünlü Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan’ın “Söyle Margos Nerelisen?” öykü kitabını, İstanbul Edebiyat Fakültesi’ni bitiren Kürt edebiyatçı Abdullah Pertev Işık’ın “Dicle Kıyılarında” adlı romanını okuduğunuzda, dünyada insanoğlunun ilk yerleşik düzene geçtiği Mezopotamya’da yıllardır süren karışıklıklara üzülmemek, KürtTürk kardeşliğini bozmaya çalışanlara kızmamak mümkün değil. Vakıf üyelerine ve geceye katılanlara, Diyarbakırlı yazarların kitaplarına baktığınızda Türk, Kürt, Zaza, Süryani, Ermeni, namazında niyazında insanların, temiz giyimli kuşamlı beylerin ve bayanların kompozisyonunun bölgenin zenginliğini yansıttığını, herkesin Diyarbakır türkülerine aynı duygu ile eşlik ettiğini gördüğünüzde ise aslında Kürt sorununun çözümünün bu kardeşlik ve bu zenginlik paydasında olacağını, kesin olarak düşünüyorsunuz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle