18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MART 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] EMEK 7 MADENC LER TOPRAK ALTINDA KALMASIN D YE... AfşinElbistan B Termik santralına kömür sağlayan Çöllolar sahasında 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011’de meydana gelen şev kaymaları sonucu toplam 11 kişinin yaşamını yitirdiği ve 9 işçinin hâlâ toprak altından çıkarılamadığı kazanın her yönüyle irdelenmesi amacıyla kollar sıvadı. Maden Mühendisleri Odası tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada, kazadan hemen sonra olay yeri incelemeleri yapıldığını ancak can güvenliği olmadığı için yeterli teknik gözlem ve çalışma yapılamadığını dile getirilerek, gelecekte benzer kazaların olmaması için konunun çok yönlü irdelenmesi gerektiği belirtildi. Ayrıntılı bir araştırma için Enerji ve Tabi Kaynaklar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan çeşitli belgeler istendiği ifade edilen açıklamada, gelişmelerin kamuoyuna iletileceği bilgisi de yer aldı. Oda, söz konusu bakanlıklardan; Afşin Elbistan havzası Çöllolar sahası için yapılan EÜAŞ ve Park Teknik ve Elektrik Madencilik, Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ arasında yapılan sözleşme ve şartname örneği, Park Enerji tarafından hazırlanan işletme ve üretim projesi, EÜAŞ tarafından yapılan söz konusu saha denetim raporları, Çöllolar sahasındaki ocağın kazadan önceki son durumu ve planları ile Maden şleri Genel Müdürlüğü’nün yaptığı denetim raporları ile bakanlığın yaptığı inceme raporlarını istedi. Gücün Egemenliği... Bunca yıldır yapılmakta olan ve ceza öngören yasalardaki kimi maddelerin ne kadar yoruma açık yani kesin suç tanımları içermekten uzak olduğunu söyleyip duruyoruz. “İfade özgürlüğü” kapsamında olduğu belirtilen kimi yazma çalışmalarının istendiğinde suç sayılması olanağının var olmasını “hukuk devleti” kavramı ile bağdaştırma çabalarının son dönemde yağunlaşması da yasalarımızın kullanılmaya açık olarak düzenlendiğini kanıtlıyor. Mazhar Osman Usman, ülkemizdeki akıl sağlığı hekimliğinin akıllara yer etmiş kişilerinden biridir. Bilimsel tanıma uymasa da halk arasında “deli doktoru” olarak ünlenmesi, tedavilerindeki başarılarının kanıtıdır. Şöyle bir kısa fıkra anlatılır. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi Başhekimliği döneminde kendisine kızan biri “Bu adam delidir” deyince şu yanıtı verdiği söylenir. “O bana deli derse bana bir şey olmaz ama, ben ona deli dersem sonu tımarhanedir.” Son dönemde Mazhar Osman kadar yetkili çok sayıda hukukçumuz oldu ve onların suçladıkları kişiler peşinen hükümlü olarak kimi çevrelerce kabul edildiler ki hukukumuz da iflas bayrağını çekecek konuma geliverdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu dinlerken çocukluk günlerime gidiverdim. Üniversite öğrencileri yaz tatilinin belirli dönemlerinde asker elbisesi giyer ve askerlik eğitimi alırlardı. Ev sahibimizin torunu tıbbiye öğrencisiydi de oradan biliyorum. Bağdat Caddesi’nin tek toplu ulaşım aracı olan tramvaylar yeşil renkli ikinci mevkiye binmeleri koşuluyla askerlere parasızdı. Ama kırmızı renkli birinci mevki vagonlarına binmeleri yasaktı. Bu nedenle de durakta beklerken bazen rastlaşır, kırmızı renkli tek vagon gelmezse biz kızıp Kadıköy’e doğru yola koyulur, o yeşil renkli vagonun gelmesini beklerdi. Diyeceğim o ki Kılıçdaroğlu’nun açıklama konusu Türkiye’de ilk kez keşfedilen bir uygulama değil. Bu nedenle de Kılıçdaroğlu’na değil, ülkeyi geçmişi bilmeden yönetmeye niyetlenenlere şaşmak gerekiyor. Japonya’daki nükleer santralların durumu, Avrupa Birliği ülkelerini yeniden uyardı. Kapanmasını erteledikleri nükleer santralları devre dışı bırakmanın eşiğine geldiler. Bizde ise durum gelenekselliğini koruyor. Tehlikenin en az 20 yıl sonra farkına varabileceğimiz ya da Avrupa’daki uyanışın bize ulaşması için o kadar süre geçmesini beklememiz gerektiği anlaşılıyor. AIDS’li kadınlar için “Bize bir şey olmaz abi” diyen erkeklerimiz anlaşılıyor ki mantık yönünden yalnız değillermiş. Her görüşten gazeteciler hem ifade özgürlüğünün sağlanması, hem gazetecilik faaliyetlerinin suç sayılmasının engellenmesi, hem de gazetecilerin tutuksuz yargılanması için bir araya gelip açıklamalar yapıyor, gösteriler düzenliyor. Bir grup var ki hem katılmıyor, hem de suçluyor. Kimler derseniz yanıtı çok kısa; yayın organlarını mahkeme, kendilerini de yerine göre savcı, yerine göre de yargıç yerine koyanlar... 15 bini aşkın metal işçisi uzlaşma olmaması halinde salı günü greve çıkmak üzere hazırlık yapıyor Metal grevi 22 Mart’ta Metal Grevleri Üzerine Bir Alıştırma... Bir süre önce çalışma hayatı açısından önemli bir karar ortaya çıktı. 11 Şubat 2011 tarihinde DİSK’e bağlı Birleşik Metal Sendikası üye işyerlerinin 28’inde grev kararı aldı. Ancak bu işyerlerinin 13’ünde grev oylaması yapıldı. Bu oylama sonucuna göre 6’sı grev kararına hayır, 7’si ise evet dedi. Ayrıca 14 işyeri grev oylaması yapmaya gerek bile görmedi. Bu durumda MESS ile grup toplu iş sözleşmesine oturan Birleşik Metal Sendikası’na üye işçilerin yüzde 90’ı yakında greve çıkmak üzere hazırlanıyor. İlk grev 22 Mart tarihinde Eskişehir Doruk işyerinde uygulamaya konulacak. Grev kararına karşı MESS de 22 Şubat tarihinde üye işyerlerinde lokavt kararı aldı. Sıradan okuyucu bu haberi nasıl değerlendirdi, gerçekten bilinmez. Ama galiba yaşı biraz ortanın üstünde olanlar için grev, MESS ve sendika ve DİSK kelimelerinin yan yana gelişi bir iç kıpırtısı yaratabilir. Eski Madenİş üyelerinin kendi yaşadıkları dönemle bugün alınan grev kararını karşılaştırıp bir yorumda bulunmaları kuvvetle muhtemel. Ama galiba bu kısa yazı içinde tartışmayı istediğim konu, bir karşılaştırma değil. Sonuç olarak değişimin yasası ileri doğru giderken, “hey gidi günler” demenin çok fazla kıymeti olmasa gerek. Geçmişten alınacak dersleri de unutmadan elbette. Sendikal yaşamın başlangıcının, işçilerin sermaye gücünün karşısındaki örgütlenme ihtiyacından kaynaklandığını biliyoruz. Tek bireyin emek gücünün işverenin sermaye gücü karşısındaki zayıflığı, ortak mücadeleyi önce meslek temelinde, daha sonra sınıf temelinde örgütlü hale getirmiştir. Sendikaların kuruluş dönemi, bu mücadelelerin de ortak tarihini oluşturmaktadır. Ütopik sosyalistlerden Marksizme ve oradan günümüze yansıyan birçok kuramsal sendikal çalışmanın temelinde bu ihtiyacın bulunduğu açıklanır. Sermaye gücü karşısında bireyin ekonomik ve sosyal haklarının güvence altına alınmasının kanla yazılan tarihi içinde işçi sınıfının birçok kazanımı bulunmaktadır. Bu birlik ve ortaklaşa sınıf hareketinin bir süre sonra işveren cephesinde bir katkı yaratarak sendika adı altında örgütlendiklerini görüyoruz. Türkiye’den örnek verince altı işveren sendikasının 1961’de ilk kez bir araya geldikleri görülür: Türkiye İşveren Sendikalar Birliği. Bu sendikalardan biri de MESS’tir. Şimdi durup düşünürsek şöyle bir durum ortaya çıkmaz mı: İşçi sendikası bireyin sermayenin gücü karşısında bir denge arayışı için kurulmuş ise dengenin sermaye lehine yeniden bozulması işveren sendikası sayesinde olmaz mı? Bir işçi sendikasının farklı işyerlerinde üye kaydetmesi ve birlik oluşturması ile işverenlerin bir araya gelmesi sendika kurması ve sanki denk bir güç varmış gibi pazarlık etmesi sizce nedir? Bu sorunun yanıtı bize Birleşik Metal Sendikası ile MESS arasındaki uyuşmazlığının bir yanını açıklar… Ne dersiniz? (*)Kocaeli ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyesi şverenle uzlaşmaya varamadıkları için 23 işyerinde grev uygulama kararını astıklarını söyleyen Serdaroğlu, MESS’ten ayrılan iki işyeri ile sözleşme imzaladıklarını söyledi. M Mücadele geleneği var K endilerinin Madenİş geleneğinden geldiklerini anlatan Adnan Serdaroğlu, işverenin toplusözleşme sürecini elinden geldiği kadar zora soktuğunu, grev oylamaları sırasında hayır oyu çıkması için büyük çaba harcadığını ancak yine de başarılı olmadığının altını çizdi. Bu süreçte tüm emekçilerden destek beklediklerini de belirten Serdaroğlu, grev uygulama kararı alınan işyerleri ve çalışan sayısı hakkında da şu bilgileri verdi: 24 Mart, Kocaeli Standard Depo, 150 işçi çalışıyor. 28 Mart, Gebze Kroman Çelik, 800 işçi çalışıyor. 29 Mart, Gebze Areva 30 Mart, Kocaeli Bekaert, lastik fabrikalarına çelik üretiyor Belçika şirketi 500 kişi çalışıyor. 1 Nisan, Gebze Bosal, 400 kişi çalışıyor, otomotiv yan sanayi 4 Nisan, Mersin Çimsataş, 600 işçi çalışıyor. 6 Nisan, İstanbul (Dudullu ve Kartal) ABB Elektrik 800 işçi çalışıyor. 8 Nisan, Gebze Arfesan, otomotiv yan sanayi 250 işçi çalışıyor. 11 Nisan, İstanbul RSA işyerleri. etal işkolunda uzun süredir görüşmelerden bir sonuç alamayan DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş sendikası, işyerlerine bir bir astığı grev kararlarını uygulama aşamasına geldi. 23 işyerine grev uygulama kararı astıkları bilgisini veren Birleşik Madenİş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, toplusözleşme yönünde adım atılmaması halinde ilk greve salı günü çıkılacağını anlattı. İşverenler üzerinde MESS’in ciddi bir baskısı olduğunu, aslında toplusözleşme imzalamak isteyen işyerlerinin bu nedenle adım atmakta zorlandıklarını belirten Serdaroğlu, MESS’ten ayrılan iki işyerinde sözleşme imzaladıklarını da söyledi. Bunlardan biri 700 işçinin çalıştığı İzmir’deki Delfi, diğeri de 250 işçinin çalıştığı Kırşehir’deki Çemaş. Bir ay içinde imzalanan sözleşmeleri diğer işyerlerine de sunduklarını ifade eden Serdaroğlu, “Aslında işveren de bu işten memnun değil. Tedarikleri yetiştirmeyecekleri için rahatsızlar. Ama MESS’in ciddi bir baskısı var. Orayı aşmakta zorlanıyorlar. Bizler işletmelerin zarar görmesini istemiyoruz. Ancak biz hem hükümet, hem sermaye hem de sarı sendikacılığa karşı mücadele ediyoruz. Anlaşmaya da her zaman açığız” dedi. ki ayda 116 işçi öldü, 492 işçi yaralandı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA İş güvenliği konusunda yeterli önlemlerin alınmadığı Türkiye’de sadece iki ayda 116 işçi yaşamını yitirdi, 492 işçi de yaralandı. OSTİM ve İvedik’te patlamaların olduğu, 28 gün süren şubat ayında neredeyse 2.5 katı ölüm yaşandı. Geçen ay 67 işçi kazalarda can verdi. Sendika.org internet sitesinin ocak ve şubat iş kazaları ra porları, Türkiye’deki acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Raporlara göre ocak ayında meydana gelen iş kazalarında 5’i kadın 1’i çocuk 49 işçi hayatını kaybederken 29’u kadın 2’si çocuk 183 işçi de yaralandı. OSTİM ve İvedik’te patlamaların meydana geldiği şubat ise emekçiler için “kara” bir ay oldu. 28 gün süren şubat ayında ölümler gün sayısının iki katını aştı. Raporlara göre, şubatta meydana gelen iş kazalarında 67 işçi hayatını kaybetti; 309 işçi de yaralandı. Casper’den, sendikaya geçit yok Bilgisayar üreticisi Casper çalışanları, D SK’e bağlı Birleşik Metal ş sendikasında örgütlenmek isteyince hak ihlalleriyle karşı karşıya kaldılar. Sendika, 26 Ocak’ta toplu iş sözleşmesi için yetki aldı ancak şirket itiraz etti. Şirket yönetimine iletilen görüşme taleplerinin tamamı karşılıksız kaldı. 16 Şubat’tan itibaren işçi çıkışları başladı. Çıkartılan işçi sayısı 15’e yaklaştı. BAŞSAĞLIĞI R FİLM YÖNETİM KURULU BAŞKANI SAYIN ALEV ÇAM’IN DEĞERLİ BABASI, CUMHURİYET HALK PARTİSİ ESKİ MİLLETVEKİLİ, ORMAN VE İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI VE FAT Merhume Öğretmen Aliye İlhan ve merhum Eczacı Osman İlhan’ın oğlu, merhume Hatice Yaman ve merhum Ata Yaman’ın damadı, merhume Nemide Sayar ve merhum Avukat Necmi İlhan’ın kardeşleri, Temuçin Sayar ve Gülçin Dağlı’nın dayıları, Gülnur İlhan ve Haşmet İlhan’ın amcaları, Alev ve Ömer Rıza Çam’ın, Aynur ve Bülent Esen’in, Feyza İlhan’ın, Nafia ve Erdal İlhan’ın kıymetli babaları, Emre, Ezgi, Cem, Ozan, Aslan, Yağmur, Deniz ve Mert’in çok sevdikleri büyükbabaları, Suna lhan’ın sevgili eşi, Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu eski Milletvekili, Orman ve İçişleri eski Bakanı, Eczacı VECDİ İLHAN’ı KAYBETMİŞ OLMANIN BÜYÜK ÜZÜNTÜSÜ İÇİNDEYİZ. MERHUM’A ALLAH’TAN RAHMET, KEDERLİ AİLESİNE BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ. Vecdi İlhan vefat etmiştir. C MY B Cenazesi 17 Mart 2011 Perşembe günü (bugün) Levent Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecektir. R FİLM ve PRODÜKSİYON A LES C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle