24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 KÜLTÜR CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA [email protected] ‘Benim Adım Rachel Corrie’nin yönetmenliğini üstlenen Turgay Kantürk, oyunun bir değerlendirmesini yaptı DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ ‘Nefes alma hakkına saldırı’ MELTEM YILMAZ Nobel mi Değerli, Nâzım mı? Notos dergisinin yeni sayısında ilgi uyandıran bir soruşturmanın sonuçları yayımlandı: “Çağdaş Türk Edebiyatında En İyi 40 Şey”. Günümüzün 181 yazarına seçimleri sorulmuş. Ortaya çıkan sonuca göre, edebiyatımızın iyi şeyi Nobel Edebiyat Ödülü’nün Orhan Pamuk’a verilmesiymiş. İkinci sırada ise Nâzım Hikmet geliyor. Böylesi soruşturmaları gereksiz bulanlardan değilim. Edebiyat okurları için yol gösterici bir değeri olduğunu sanıyorum. Ben de gençlik yıllarımda Türk romanından öncelikle okumam gereken yapıtları Fethi Naci’nin Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme kitabında sıraladığı en iyi 20 romana göre seçmiştim. Ne ki, ortaya çıkan sonucun benim için üzücü bir yanı da oldu. Soruşturmaya katılan günümüz yazarları, Nobel Ödülü’nü, Nâzım Hikmet’ten, Sait Faik’ten ya da Yaşar Kemal’den daha değerli bulup başa koymuşlar. İşte bunu anlayamadım. Bir ödülün edebiyatçı için ne değeri olur ki? Hangi edebiyatçı yapıtlarını ödül kazanmak için üretir? Dahası ödül, bir edebiyat değeri midir? Bir ürünü edebiyat yapıtı kılan temel öğe, okuruna verdiği güzelduyusal hazzın yanında içerdiği insani gerçekliktir. Bütün büyük yazarlarımız, bize sundukları insani gerçeklik kadar büyük ve değerlidirler. Bunun dışında Nobel de alsanız, Sait Faik Öykü ödülü ya da Behçet Necatigil Şiir Ödülü de, ödüller size, emeğinize verilen bir değerbilme olabilir ancak. Hiçbir edebiyat yapıtı, ödül nedeniyle kendi değerinin ötesinde bir değer kazanmaz, ödül almamış olmasının değerini azaltmayacağı gibi. Aslolan edebiyatın değerleridir. Soruşturmayı yanıtlayan yazarların böyle bir ayrımı yapamamış olduğunu görmekten üzüldüm. Güncel başarılar yazarlarımızın beğenilerini ne denli tutsak etmiş diye hüzünlendim. Bir arkadaşım, Can Yücel’e bir gün sormuş, “Sizin kuşağın en iyi beş ozanı kimdir?” diye. “Bizim kuşak böyle şeylerle ilgilenmez” demiş değerli ozanımız. Gerçekten de edebiyatın bu tür tartışmalardan kazanacağı bir şey olduğunu sanmıyorum. Birbirimizin beğenilerini, tercihlerini öğrenmiş oluruz belki ama edebiyat başkalarının beğenileri üzerinde gelişen bir şey değildir ki! Hele toplu beğeniler, çoğunlukla ortalama bir düzeyi gösterir. Oysa edebiyat, okurun da, yazarın da kendi yolunu kendisinin bulduğu, kendi kültürel değerleriyle, edebiyatın evrensel değerlerinin buluşma noktalarında varolabilen bir uğraşı ya da eylemdir. Memet Fuat’ın unutamadığım bir sözü kulağımda: 1990’lı yılların başında, edebiyatın içine düştüğü magazin eğilimlerine, öne çıkan bireyci tutumlara bakarak “Edebiyatın böyle bireysel bir uğraşa dönüşeceğini bilsem edebiyatçı olmazdım. Ben edebiyat yoluyla daha güzel bir toplumun, daha nitelikli insanların yaratılabileceğine inandığım için edebiyatçı olmuştum. Yoksa sözgelimi mimar olur, insanlara güzel yapılar yaparak topluma yararlı olmaya çalışırdım” demişti. Geldiğimiz noktada toplumca derin bir gericilik çukuruna yuvarlanmışsak, bunda edebiyatın da bireysel ve ticari bir çekişme alanına dönüşmesinin payı elbette vardır. Neyse ki, hiçbir edebiyat yapıtı güncel eğilim ve değerlerle değil de, kalıcı, evrensel değerlere göre önem taşır. Bugünler de geçecek elbet. İnsanlar da insan kalmayı başarabildikleri sürece, gerçek edebiyat ürünlerine gereksinim duyacaklar. Onları okuyacak, onlarla bireysel ve toplumsal dünyalarını geliştirecekler. [email protected] achel Corrie, 2003’te üniversite öğrencisiyken, Uluslararası Dayanışma Hareketi’ne (International Solidarity Movement) katılmış ve barış gönüllüsü olarak Filistin’e gitmişti. 16 Mart 2003’te Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını, şiddete başvurmadan engellemeye çalışırken bir İsrail buldozeri tarafından ezilerek can verdi. Yaşananların ardından, 2006’da, Rachel Corrie’nin hayatı, İngiliz aktör Alan Rickman ile The Guardian gazetesi editörü Katharine Viner tarafindan derlenerek bir tiyatro oyunu haline getirildi ve aynı yıl ilk kez Londra Playhouse Theatre’da sahnelendi. “Benim Adım Rachel Corrie” adlı oyunun Türkiye galası, geçen günlerde Muammer Karaca Tiyatrosu’nda yapıldı. Rachel’ın annesi Cindy ve babası Craig’in de katıldığı galanın hemen ardından konuştuğumuz oyunun yönetmeni Turgay Kantürk, vermek istediği mesajın net bir şekilde anlaşılmasını istiyor: “İsrailFilistin meselesi bugün belli bir kesimin meselesi gibi görünse de işin aslı öyle değil. Sol gelenekten insanların, eskisi gibi, bu meseleye sahip çıkmasını açıkça talep ediyorum.” Yaşananları “nefes alma hakkına saldırı” olarak değerlendiriyor Kantürk, “Hiç bombaya maruz kalmadım. Ama kurşunlar geçti sağımdan solumdan. Bekçi düdükleri, polis copları ve asker postallarıyla büyüdüm” diyor. R Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını önlemeye çalışırken bir İsrail buldozeri altında can veren Rachel Corrie’nin yaşamını konu alan oyun, İstanbul’dan sonra tüm Türkiye’yi dolaşacak. Corrie’nin yaşadıkları üstüne bir de belgesel hazırlanıyor. “Dünyanın tüm sabahlarında kanlı oyunlara dur demek isteyen çocuklardık hepimiz; ama sadece bazılarımız nefes almaya devam edebildi, büyüyebildi. Çoğu susturuldu. Nefes alma hakkı elinden alındı bu güzel çocukların; Rachel da onlardan biriydi kuşkusuz.” ‘O günlere saygı duruşu’ “Ben taraflığımı ve tavrımı bu oyunu sahneye koyarak göstermiş oldum. Bu oyunu kabul etmemin, o günlerin anısına bir saygı duruşu olduğunu düşünüyorum” diyen Kantürk, sözlerini şöyle sürdürüyor: “‘Benim Adım Rachel Corrie’, aslında bir serüven... Amerikalı bir genç kızın tüketim toplumundan, o toplumdaki ilişkilerden sıkılıp, aşk acısı çekip, sanatçı olma isteğiyle yola çıktığı bir serüven. Bu serüven onu başka top raklara, başka insanlara, başka dünya özlemlerine, hatta ölüme kadar götürüyor.” Oyun, aslından Türkçeye çeviren Setenay Yener’in tek kişilik performansıyla sahneleniyor ki, Kantürk’e göre burada oyuncunun kendini Rachel’la ne kadar özdeşleştirdiğini görebiliyorsunuz: “Setenay bu deneyimiyle bir sahne aktivisti olmaya aday...” İsrail de aralarında olmak üzere toplam 23 ülkede sahnelenen oyun, Rachel Corrie’nin günlüklerinden, epostalarından, yazdığı şiirler, öykü parçacıkları, ailesi ve çevresi ile yapılan görüşmelerden derlenmiş. Corrie’nin hayatını anlatan bu oyun, İstanbul’dan sonra tüm Türkiye’yi gezecek. Bunun dışında Corrie ve yaşadıkları üzerine bir belgesel de önümüzdeki günlerde gösterime girecek. Turgay Kantürk’ün yönettiği oyunda, Rachel Corrie karakterini Setenay Yener canlandırıyor. ÖLÜMÜNÜN 12. YILINDA anıldı Kültür Servisi Barış Manço, ölümünün 12. yılında, müze haline getirilen Moda’daki evinde ailesi ve sevenlerince anıldı. Manço’yu ananlara hitaben konuşan oğlu Doğukan Manço, “Babam bize öyle bir isim ve sevgi bıraktı ki ona olan sevgi ayna gibi yansıyarak biz ailesine döndü. Babamdan maddi olarak hiçbir şey kalmadı. Elimizdeki her şeyi haksız yere aldılar” diyerek, evi tekrar Manço ailesine kazandırmak istediğini söyledi. Bunun üzerine Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, ihtilaflar çözülmezse ve gerekirse belediye olarak evi satın alıp kamulaştırarak müze olarak kalmasını sağlayabileceklerini belirtti. Konuşmaların ardından, Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca’nın da olduğu genç müzisyenler eşliğinde Barış Manço şarkıları seslendirildi. Ayrıca Kadıköy Belediyesi, “18 Şubat Barış ve Sevgi Haftası” kapsamında, Barış Manço’nun anısına bir dizi etkinlik düzenliyor. Ailesi ve “Barış Manço 7’den 77’ye Dolu Dizgin Barış ve Sevgi Derneği”nin de katkıda bulunduğu etkinlik boyunca, Barış Manço’nun evi ücretsiz gezilebilecek. İstanbul’un tiyatro haritası ‘Geleceğe Perde Açan Gelenek: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları kitapları yayımlandı Kültür Servisi İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği projelerinden “Geleceğe Perde Açan Gelenek: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları” başlıklı kitap çalışması Yapı Kredi Yayınları’nca üç cilt olarak yayımlandı. Prof. Dr. Dikmen Gürün yönetmenliğinde, deyim yerindeyse bir dedektif gibi çalışarak hayata geçirilen bu çok yönlü çalışmayla, Tanzimat’tan günümüze Türk tiyatrosunun başkenti kabul edilen İstanbul’da yer alan tiyatro yapıları tanıtılıyor. Üç ciltlik dizide İstanbul tiyatrolarının yerleri, fiziksel ve yapısal özellikleri, bugünkü durumları, tiyatro tarihi içinde kapladıkları yer, şehrin kültürel tarihine yaptıkları katkılarla birlikte yok oluşları da anlatılıyor. Dizide İstanbul’daki tiyatro binaları üç ana bölgeye ayrılarak inceleniyor. Galata’dan Sarıyer’e kadar uzanan Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli ve çevresi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Pekman; Suriçi’inden Avcılar yönüne uzanan cilt Doç. Dr. Kerem Karaboğa ve Anadolu Yakası’nın tamamı ile Adalar Bölgesi cildi de Prof. Dr. Metin Balay (Yedi tepe Üni.) ve Doç. Dr. Fakiye Özsoysal’ın kaleminden okuyucularla buluşuyor. Goncourt Ödülü Michel Rostain’e Kültür Servisi Fransa’nın en prestijli edebiyat ödülü Goncourt bu yıl “Le Fils” isimli romanıyla Michel Rostain değer görüldü. 20 yaşında menenjit hastalığından ölen oğlunun trajik hikâyesini anlattığı romanında “dayanılmaz bir acının” tarifini yapan Rostain, bir babanın oğluna olan sevgisini de çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor. Eleştirmenlerce “sıra dışı” olarak değerlendirilen hikâyede, Rostain’in konuşulmayanı konuştuğu, düşünülmeyeni düşündüğü ve ürkütücü bir fenomene “ışık tuttuğu” belirtiliyor. REMBRANDT’IN BAŞYAPITINA 47 MİLYON DOLAR İSTENİYOR ‘Elleri Belinde’ için eller cebe Kültür Servisi Resim sanatının büyük ustalarından Rembrandt’ın “Elleri Belinde Adam Portresi” adlı yapıtı, dünyanın en önemli sanat ve antika fuarlarının başında gelen Maastricht Avrupa Güzel Sanatlar Fuarı’nda (TEFAF) satışa sunulacak. 1827 Mart günleri arasında Hollanda’nın Maastricht kentinde düzenlenecek fuarda, Otto Naumann Ltd. galerisi, 17. yüzyılda yaşamış Felemenkli ressamın özel koleksiyonlarda kalmış sayılı yapıtlarından biri olan tabloyu 47 milyon dolardan satışa sunacak. Rembrandt Araştırma Projesi Başkanı Ernst van de Wetering, ünlü ressamın olgunluk dönemi ürünlerinden sayılan tabloyu “Rembrandt’ın başyapıtlarından biri” olarak nitelendirdi.1630’ların başlarında Amsterdam’a taşındıktan sonra portre ressamı olarak adını duyuran, kentin en yüksek ücdet alan ve en çok aranan sanatçılarından biri olan Rembrandt’ın, “Elleri Belinde Adam Portresi”ni, 1658’de, borç içinde olduğu ve pek az sipariş aldığı bir dönemde yaptığı belirtiliyor. Portredeki adamın bir denizci ya da korsan olduğu sanılıyor. 18. yüzyıldan bu yana dünyanın en büyük sanat koleksiyoncularının koleksiyonlarında yer alan tablo, şimdilerde, New York’taki Otto Naumann Ltd. sanat galerisinin elinde. TEFAF 2011’e 16 ülkeden 260 kadar sanat galerisi katılacak ve fuarda 30 binden fazla sanat yapıtı sergilenecek. Almanya’da ‘Kurtlar Vadisi Filistin’ tedirginliği FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’da Türkiye ile eşzamanlı gösterime giren ve daha ilk hafta sonunda 69 bin biletli seyirci rakamına ulaşan “Kurtlar Vadisi Filistin”e medyadan eleştiri, gişeden ise para yağdı. Filmde yoğun bir Yahudi ve İsrail düşmanlığının yer aldığına dikkat çekilen değerlendirmelerde, “Bu bayağı Rambo filminin” özellikle genç kuşak Türklerin dikkatini çekmeyi başardığı da vurgulandı. 43 kentte gösterime giren filmin daha ilk günlerde önemli bir seyirci sayısına ulaştığı ve ilk 10 arasında dokuzuncu sırayı işgal etmeyi başardığı belirtildi. Alman sinemasında bir özdenetim kurumu olan FSK’nin alt yaş sınırını 18’e çıkarmasıyla gösterime girebilen “Kurtlar Vadisi Filistin” ile ilgili DieWelt gazetesi “Antisemitik popcorn sineması” başlıklı değerlendirmede, “Rambo Kudüs’te” altbaşlığıyla “Türk filminin şimdi de Almanya’daki beyazperdelerde İsrail’e karşı canice bir nefreti kışkırttığını” yazdı. Merkez sağ eğilimli gazete, Ortadoğu’daki sorunların çarpıtıldığını iddia ederek, aşırı milliyetçi filmin asıl mesajının “Türkler hem ahlaklı, saygın hem de güçlü bir kurtarıcı halktır” olduğunu vurguladı. Bu mesajın Erdoğan hükümetinin dış politikasını da yansıttığı ileri sürülen Richard Herzinger imzalı değerlendirmede, bu kötü ajitasyonun sadece Türk toplumunu değil, TürkAlman topluluğunu da etkilediğine işaret etti. Liberal sol eğilimli Tageszeitung, “aptalca, gülünç bir propaganda filminin kötü bir etkide bulunamayacağını” savunurken, merkez sol eğilimli Frankfurter Rundschau’daki değerlendirmede de kötü bir propaganda filmiyle karşı karşıya olunduğu kaydedildi. Daniel Kothenschulte imzalı yazıda, filmdeki sadist ruhlu İsraillinin, Berlinale ödüllü film “Bal”ın da başoyuncusu Erdal Beşikçioğlu olduğuna dikkat çekildi. Filmin Türkiye’de zaten yaygın olan antisemitizmi kışkırttığı savunulan yazıda, 18 yaş alt sınırının açık bir haksızlık içerdiği belirtilirken, filmin daha şimdiden bir gişe başarısı gösterdiğine dikkat çekildi. Sahnede 35 ev kadını Kültür Servisi Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, kadın sorunlarına ilişkin toplumsal farkındalığı ve duyarlılığı arttırmak amacıyla hazırlanan “Kadınlar Tiyatroyla Buluşuyor” adlı proje kapsamında 35 ev kadını tarafından yazılan “Bir Evet İki Hayır Arası Hayat” adlı oyun, bugün saat 20.00’de Sarıyer Halk Eğitim Merkezi’nde. Gösterinin ardından Işıl Özgentürk ve Ayla Algan’a plaket sunulacak. (0 212 242 16 63). Picasso’nun ilham perisi Sotheby’s’de Kültür Servisi Sotheby’s Müzayede Evi, “Empresyonist ve Modern Sanat Müzayedesi”nde, Picasso’nun “La Lecture” (Okuma) isimli tablosunu açık arttırmaya sunuyor. 1932 tarihli tablonun 8 Şubat’ta gerçekleştirilecek müzayedede 1218 milyon Avro (yaklaşık 2640 milyon TL) arasında bir fiyata satılması bekleniyor. Aynı müzayedede Claude Monet ve Lucian Freud’un da eserleri satışa sunulacak. C MY B C MY B Mart ayında M düzenlenecek A aastricht’te vrupa Sanatlar Fuarı’n Güzel da, Rembrandt’ın 1658’de yaptığı “Elleri Adam Portresi Belinde ” 47 dolara satışa su milyon nulacak. Düzeltme Özdemir Asaf’ın 30. ölüm yıldönümü dolayısıyla 27 Ocak 2011 günü yayımlanan sayfamızda, şairin kızı Seda Arun’un yazısında yer alan “O Var” adlı şiir, teknik bir hata sonucu Arun’a ait gibi yayımlanmıştır. Şiir, Özdemir Asaf’a aittir. Düzeltir, Özdemir Asaf’ın dostları ve sevenlerinden, Seda Arun’dan ve okurlarımızdan özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle