18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Mısır’daki Türk firmaları kapılarına kilit vuruyor. Beymen mağaza kapattı, Cesa ve Zümrüt Tekstil üretimi durdurdu Şirketler diken üstünde Mısır’daki halk ayaklanmasının uzun sürmesi halinde ekonomistler, Türkiye’nin, uluslararası yatırımcıların bölgesel bir risk algısı ile ülkeye akmış olan sıcak para yatırımlarını geri çekerse riske açık olacağını söylüyor. Ekonomi Servisi Mısır’daki protestolar ülkede faaliyet gösteren Türk şirketlerinin teker teker kapılarına kilit vurmalarına neden oluyor. Ülkede faaliyet gösteren firmalar tedbir için çalışmalara ara verirken protestoların ne zaman biteceği konusundaki belirsizlik de devam ediyor. Sabancı Holding şirketlerinden Temsa Global ile Kordsa Global’in ardından Beymen de Kahire’de 2005’te açtığı 6000 metrekarelik mağazasının kepenklerini indirdi. İzmir Ticaret Odası Yönetim Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Başkan Yardımcısı Jak Eskinazi, bölgedeki fabrikalarında üretime ara verdiklerini belirterek “Olayların yatışmasını bekliyoruz. Fabrikamızı taşımak gibi düşüncemiz yok ancak güvenlik sorunları nedeniyle üretime ara verdik. Önümüzdeki günlerde durumu değerlendirip kararımızı vereceğiz” dedi. Türkiye riske çok açık Dünya Ekonomik Forumu’ndan Torba Yasaya Dünya Ekonomik Forumu ocak ayının son haftasında Davos kentinde 41. kez toplandı. “Zenginler kulübü” diye de anılan ve küresel kapitalizmin en prestijli vitrini olarak değerlendirilen Davos Forumu’nda bu seneki toplantının ana teması “yeni gerçek(ler) karşısında ortak normlar” olarak belirlenmiş idi. Beş gün süren toplantılar boyunca, kamu, özel şirketler ve sivil toplum örgütlerinden gelen yaklaşık 2 bin 500 katılımcı, küresel ekonominin yeni gerçeklerini tanımlama ve söz konusu gerçekler karşısında alınabilecek ortak tedbirleri tartışmaya açtı. Forumun kurucularından ve yeni dönem başkanlığını yürüten Klaus Schwab’a göre “siyasi ve iktisadi güç dengesinin batıdan doğuya ve kuzeyden güneye kayması ve teknolojik gelişmelerin hızının artması yeni gerçeklerin yansımalarını” oluşturmaktaydı. Schwab’ın değerlendirmelerine göre “mevcut küresel sistemler ve karar alma modelleri artık bu değişikliklerin hızına ve karmaşık yapısına ayak uyduramaz”durumda idi. Konunun soyut kuramsal tartışma boyutu bir yana, bir de katılımcıların kuşkusuz yakından ilgilendiği reel iktisadipolitik gerçekler vardı. Örneğin Forum’un ilk gününde Bloomberg tarafından düzenlenen bir ankete katılan yatırımcılar, önümüzdeki beş sene içerisinde en az bir üye ülkenin Avro bölgesinden çıkacağını (ya da dışlanacağını) öngörmekteydi. Bu karamsar öngörüye karşı olarak IMF İcra Direktörü John Lipsky, Avro bölgesinden herhangi bir kopmanın söz konusu olmayacağına inandığını vurguluyor ve IMF’nin gerektiğinde Avrupa’nın periferisinde yer alan istikrarsız ülkelere yeni kaynak ulaştıracağının altını özenle çiziyordu. Öte yandan, IMF icra direktörünün özel danışmanı olan Zhu Min ise bu sene boyunca Amerikan ekonomisinin yeniden canlanmasıyla birlikte Çin’den yapılan ithalatın hızlanacağı, bunun da küresel dengesizliklerin yeniden derinleşmesine yol açacağı uyarısını yapıyordu. Zhu’nun öngörülerine göre, Amerikan ekonomisinde tüketim talebi güçlendikçe, Çin’den ithalat talebi de artacaktı. Bunun anlamı ise Amerika’Nın dış açığını kapatabilmek uğruna küresel mali piyasalara yeniden bol miktarda likidite sunması demekti. Yeni köpükler ve dünya enflasyonu tehdidi gündemdeydi. Bu tartışma sürerken Amerikan Maliye Bakanı Timothy Geithner’in “toparlanma süreci tamamlanmadan mali desteklerin geri çekilmemesi” uyarılarına karşın, AngloSaxon kapitalist dünyasının ikinci hegemonik merkezi İngiltere’de Başbakan David Cameron’un “devlet harcamalarında büyük çaplı azaltımların gerektiği” konusundaki birbirine zıt görüşleri derin tartışmalara yol açıyordu. Dünya Ekonomik Forumu liderleri, küresel ekonomiye yeniden çekidüzen verme uğraşı içerisindeyken ülkemizde de gerginleşen siyasi atışmaların ardında sessiz sedasız bir “oldubitti” tezgâhlanmakta. Kamuoyunda torba yasa diye anılan ve “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” metni TBMM gündemine sokulmaktaydı. Torba yasanın içeriğine ilişkin en derli toplu değerlendirmelerden birisi TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nca sağlanmış durumda. TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın değerlendirmelerine göre, “tasarının yasalaşmasıyla istihdam koşullarının gerilemesi, güvencesizesnek çalışma biçimlerinin yasal zeminde daha da yaygınlaşması ile birlikte kamu çalışanlarında da önemli hak kayıpları gerçekleşecek, kamudaki yeni yapılanma her kademedeki bütün çalışanların geleceğini etkileyecektir. Tasarı ayrıntılı bir şekilde irdelendiğinde görülecektir ki özünde sermayenin açgözlü isteklerine yanıt verilmekte; işgücü piyasası, ucuz işgücü sömürüsünü geliştirerek neo liberal temellerde yapılandırılmakta ve yıllardır gündemde olan kamu personel rejimi doğrultusunda önemli adımlar atılmaktadır”. Makina Mühendisleri Odası, “torba yasa” aracılığıyla AKP iktidarının, ana amacının ekonomik sosyal yaşam, idari yapı ve emek süreçlerini neoliberal politikalar temelinde yeniden düzenlemek olduğunun altını çizmektedir. AKP iktidarı yasama faaliyetlerinde sıklıkla, birbirinden bağımsız konuları içeren karma tasarı/teklifler yoluna başvurmaktadır. Bu yöntemle, genel kabul görebilecek bazı kanun değişikliklerinin yarattığı olumlu imaj görünümü altında toplum yararına ters düşen önemli değişiklikler yasalaştırılmaktadır. Makina Mühendisleri Odası’nın torba yasaya ilişkin daha kapsamlı değerlendirmelerine, odanın www.mmo.org.tr internet adresinden ulaşılabilir. Son derece güncel olan ve emeğin kazanımlarının korunması açısından büyük önem arz eden bu çalışmanın siz okurlarımızın da dikkatini çekeceğine eminim. Zümrüt Tekstil İşletmeleri fabrikada üretime ara verdiğini açıklarken, Casa Tekstil de 300 kişinin çalıştığı Mısır’daki üretim tesislerini kapattıklarını, güvenlik sağlanana kadar üretim yapmayacaklarını duyurdu. Wall Street Journal’ın yayımladığı ‘Türkiye için Mısır Risk ve Fırsat’ başlıklı analizde, Türkiye’nin sıcak paraya dayanması ve büyük bir enerji ithalatçısı olması nedeniyle bölgedeki protestolar sürerse Türkiye riske çok açık olur görüşüne de yer verildi. Londra’daki Capital Markets Economics’in yükselen piyasa ekonomisti Neil Shearing “Türkiye sadece coğrafyası nedeniyle değil, ekonomisinin yapısı, yüksek petrol fiyatlarının cari açığı kötüleştireceği anlamına gelir” yorumunu yaptı. Bu arada Mısır ve Tunus’ta yatırım, ihracat yapan ve müteahhitlik projelerini üstlenen işadamları ile bir araya gelen Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Mısır ve Tunus’la imzalanan anlaşmalar, oluşturulan hukuki altyapı, bu ülkelerde yatırım yapmayı sağlaması gibi bu yatırımların temel dayanağını oluşturacağını belirterek Türk yatırımcılardan endişelenmemeleri ve paniğe kapılmamalarını istedi. Piyasalarda ‘Mısır etkisi’ kısa sürdü Ekonomi Servisi Mısır’daki gelişmelerin etkisiyle düşüşe geçen borsalar, ABD ve Avrupa’dan gelen şirket kârları ve olumlu makroekonomik verilerin etkisiyle tekrardan artıya döndü. Ülke risk primleri olan CDS’lerde keskin daralma gözlenirken, içeride de İMKB yükseldi, dolar/TL 1.59’un altına indi. Petrol fiyatları önceki günkü yüksek seviyelerinden gevşedi. İçeride olumlu geçen Hazine ihaleleri etkili oldu. İhaleler nedeniyle faiz dalgalanırken, yabancıların dolar satışlarıyla kur geriledi. Önceki gün Mısır’daki gerginliğe paralel tüm Ortadoğu ülke CDS’leri ile beraber Türk CDS’leri de yükselmişti. Dün ise ihale öncesi yabancı alımlarıyla TL’nin dolar karşısında değer kazanması ve ihalelerin başarılı geçmesiyle 5 yıllık CDS’ler 8 baz puan geriledi. İMKB yüzde 2.44 yükselişle 64 bin 823 puana çıktı. Öte yandan, olayların başladığı günden beri yüzde 16 düşen Mısır Borsası dün de işlemlere kapalı tutuldu. Bayındırlık ve İskân Bakanı Zafer Demir ile TİM Başkanı Büyükekşi, Samsun’un ihracat birincisi Yaşar Sepi’ye plaket verdi. TİM: Kargaşa Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkileyecek MURAT GÜLDEREN Odeon’un Rusya’dan Mısır’a olan turları durdu Ekonomi Servisi Ağırlıklı olarak Rusya pazarında faaliyet gösteren Türk tur operatörlerinden OTİ Holding’in şirketi Odeon, Rusya’dan Mısır’a yaptığı turları durdurdu. Şu anda 7500 yolcularının Mısır’da bulunduğunu kaydeden OTİ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bektaş, Rusya hükümetinin talebi üzerine bu ülkeden Mısır’a turist götürmeyi ülkedeki protestolar nedeniyle 2 gün önce durdurduklarını, Mısır’daki yolcuları tahliye etmek için çalıştıklarını söyledi. 2010’da turist sayısını yüzde 18, cirosunu ise yüzde 26 arttıran Odeon Tours’un düzenlediği toplantıda konuşan Bektaş, Mısır’daki faaliyetleri ile ilgili olarak, “Mısır’a yönelik satışlarımızı şu anda durdurduk. Ülkedeki karışıklık mart, nisan aylarına kadar devam ederse kötü etkilenebiliriz. Bu ülkeyi tercih eden turistlerin de ağırlıklı olarak Tayland, Hindistan, Dubai’ye kayabileceğini öngörüyoruz” dedi. 2010’da iç pazarda 65 bin turiste hizmet veren Odeon, 2011’de yüzde 23 büyümeyle 80 bin kişi hedefliyor. İç pazarda ürün çeşitlenmesine giden acente, bu yıl kültür turu ve outgoing (yurtdışına turist götürme) işine de girecek. Odeon Tours İç Turizm Müdürü Akın Aksu, Tayland, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus ve İspanya gibi Odeon Tours’un güçlü olduğu destinasyonlara yapılacak yurtdışı turlarına 2011’de 3500 kişi götürmeyi hedeflediklerini kaydederek, Kartepe, Abant, Kapadokya, Beypazarı, Safranbolu, Düzce, Edirne, Assos, Karadeniz, GAP gibi kültür turlarında bu yıl 4500 kişi götürmeyi hedeflediklerini söyledi. SAMSUN Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi Tunus Mısır ve Yemen’de çıkan olayların tüm bölgeye yapılan ihracatı olumsuz yönde etkileyeceğini belirterek “Ancak bu gelişmeler uzun vadede tüm bölge ve Türkiye için büyük fırsatlar doğuracak. Değişim talebinde bulunan kesimler Türkiye’yi örnek alıyorlar. Hesap veren, seçimle gelen, seçimle giden bir yönetim istiyorlar. Ekonomide reform istiyorlar. Demokrasi, piyasa ekonomisi, hukuk devleti ve toplumsal refah arasında doğrusal bir ilişki var. Biz Türkiye olarak bu alanlarda yol aldıkça başarılı olduk. İş yaptığımız bu ülkelerin de bu alanlarda gelişmesinden son derece mutlu oluruz” dedi. TİM, 2011 ocak ayı ihracat rakamla rını Samsun’da açıkladı. Büyükekşi burada yaptığı açıklamada, dünya ekonomisindeki gelişmelerin ihracatı doğrudan etkilediğini anlatarak, küresel kriz ve buna bağlı gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini söyledi. İhracat, ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22.7 artışla 9 milyar 655.5 milyon dolar oldu. Ocak itibarıyla son 12 aylık ihracat ise yüzde 13.4 artışla 115 milyar 754.2 milyon dolara çıktı. Ocakta 1 milyar 493 milyon dolar ile en fazla ihracatı gerçekleştiren sektör otomotiv endüstrisi oldu. Otomotivi 1 milyar 311 milyon dolar ihracatla hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, 1 milyar 215 milyon dolar ihracatla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü izledi. Son 12 aylık dönemde ihracat ocak itibarıyla yüzde 13.4 artışla 115 milyar 754 milyon dolara yükseldi. Her 100 TL verginin 82.5’ini kaçırıyorlar ANKARA (AA) Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulunun 2010 yılı vergi denetimleri, incelemeye alınan mükelleflerin, elde ettikleri her 100 liralık gelirin 82.5 lirasını kaçırdığını sadece 17.5 lirasını beyan ettiğini ortaya koydu. Hesap uzmanları, geçen yıl 813 mükellefi incelemeye tabi tuttu. Denetime alınan mükelleflerin devlete 37 milyar lira gelir beyan ederek bunun üzerinden vergi ödediği, buna karşılık 174 milyar 546 milyon 373 bin 659 liralık gelirin devletten gizlendiği anlaşıldı. Hesap uzmanları, incelemeler sonu Hesap Uzmanları Kurulu’nun geçen yıl incelemeye aldığı mükellefler, devlete 37 milyar 47 milyon lira gelir beyanında bulunurken 174 milyar 546 milyon lirayı devletten kaçırmış. cunda mükelleflere 2 milyar 454 milyon 187 bin 897 lira vergi borcu çıkardı, 2 milyar 971 milyon 882 bin 345 lira da ceza kesti. Mükellef başına ortalama gelir kaçağı miktarı da 260 milyon 263 bin 637 lira oldu. Denetimler sırasında gelir vergisinde 537 milyon 111 bin 952 liralık matrah büyüteç altına alındı. Söz konusu beyana karşın 1 milyar 261 milyon 877 bin 280 liranın kaçırıldığı ortaya çıktı. Kurumlar vergisinde incelenen gelir, 4 milyar 694 milyon 224 bin 947 lira, kaçırılan gelir 6 milyar 840 milyon 193 bin 621 lira, katma değer vergisinde de beyan edilen gelir, 26 milyar 865 milyon 294 bin 569 lira, kaçırılan gelir ise 3 milyar 593 milyon 895 bin 383 lira oldu. Denetimler sonucunda kaçak oranı, gelir vergisinde yüzde 70.1, kurumlar vergisinde yüzde 59.3, katma değer vergisinde yüzde 11.8, özel tüketim vergisinde yüzde 10.9, banka ve sigorta muameleleri vergisinde de yüzde 20 olarak hesaplandı. Damga vergisinde yüzde 98.3’ü bulan gelir kaçağı oranı, geçici vergide yüzde 71.8 olurken veraset ve intikal vergisi yönünden incelemeye alınan 2 mükellefin ise vergiye tabi 25 bin 390 bin liralık geliri tümüyle beyan dışı bıraktığı gözlendi. [email protected] B İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK Tacikistan, Türkmenistan güllük gülistanlık mı? Oralarda yaşayan halklar kendisini yönetenlerden memnun mu? Geçen hafta Moskova’da havaalanında gerçekleşen intihar saldırısı başka bir şeylerin habercisi mi? Gelelim dünya konjonktürüne bugüne kadar yön vermiş olan iki önemli güce... ABD ve Avrupa Birliği, yaşanan gelişmeler karşısında fena halde suskun... Onlar da mı faka bastılar yoksa? Ya da bekliyorlar mıydı böyle bir sonucu? Bugüne kadar Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki rejimleri kendi çıkarları pahasına desteklediklerini. Kimi zaman küçük gözdağları vererek liderleri dizginledikleri ancak gerçek demokrasinin oturması için küçük Üzerinde yaşadığımız coğrafyaya son gelişmeler ışığında biraz yukarıdan bakalım isterseniz... Güneyde Tunus’ta başlayan halk ayaklanması öngörüldüğü gibi komşu ülkelere de sıçradı... İşsizlik, hayat pahalılığı ve temel gıda fiyatlarına yüksek zamları protesto, siyasi değişim isyanına dönüşüyor. Uzun yıllar boyu bir yandan halklarını ezerken bir yandan servetlerine servet katan diktatörler korku içinde... Mısır, Umman, Cezayir, Yemen, Sudan, Moritanya... Şimdi de Ürdün sırada... Batı’ya geçelim... Refah Avrupası’nın şimdilik en çürük halkalarından biri olan Arnavutluk’ta da isyanlar ve hükümeti protestolar durulmuyor... Şimdi, dünya haritasında biraz yukarılara doğru çıkalım ve şu soruyu soralım: Neden ezilen halkların domino etkisi yaratan ayaklanmaları kuzeye sıçramasın? Bir engel mi var? Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Halklar Ayaklandığında... parmaklarını bile kıpırdatmadıkları ortada... Peki Doğu ve Uzakdoğu cephesinde hangi rüzgârlar esiyor? Pekin yönetiminin her fırsatta uyguladığı internet sansürü hemen kendini belli ediyor. Forbes New Asia’dan Gordon G. Chang Çinlilerin internette Mısır ve Tunus sözcüklerini yazarak arama yapmalarının engellendiğini belirterek şunları yazıyor: “... Pekin yönetimi bugün Tunus ve Mısırlıların hissettiklerinin hemen hepsini Çinlilerin de hissettiklerini biliyor. Tabii diktatörlere olan korkunun artık azalmaya başladığının da farkındalar...” Bakalım WikiLeaks belgeleri ile hemen hemen eşzamanlı başlayan isyanlar dünyadaki dengeleri değiştirebilecek mi? Artık yaşanan gelişmeleri hiçbir süzgeçten geçirmeden, “ipleri daima birilerinin elinde olan geleneksel medyaya” ihtiyaç duymadan aktaran bir sosyal medya söz konusu. Üstelik örgütlenmenin de aynı kanalla yapıldığı bir oluşum... Zengin ve fakir arasındaki büyük uçurum, artan gıda fiyatları, yüksek işsizlik oranı, devlet yolsuzlukları, değişmez siyasi diktatörlük ve ciddi toplumsal kargaşa belli, artık sessizce kabullenilecek olgular olmaktan çıkıyor... Artık dünyanın geleceği iki dinamik üzerinde... Bunlardan biri güç dengelerindeki değişimleri iyi yönetebilmekten geçiyor. Diğeri ise enerjinin yönetiminden... Stanford Üniversitesi Tarih Profesörü Ian Morris “Batı Neden İktidarda... Şimdilik” adlı son kitabında sosyal kalkınmanın 4 bileşenden oluştuğunu söylüyor: Enerji tüketimi, kentleşme, askeri kapasite ve bilişim teknolojileri. Bu 4 temel bileşen içinde en yaşamsal olanının “enerji” olduğunu vurgulayan Prof. Morris, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde en önemli rolün, ülkelerin enerjiye olan ihtiyaçlarında ve enerjiyi yönetmelerinde yattığını belirtiyor ve Doğu’nun giderek artan enerji ihtiyacının Batı’nın iktidarına son verebileceğinin altını çiziyor. Bakalım önümüzdeki süreç bize neler gösterecek? Ha, bir de şunu soralım isterseniz: Türkiye’yi yönetenler etraflarında olan bitene bir de bu gözlükle bakıyorlar mı acaba? Beşiktaş ve Galatasaray vergide uzlaştı Ekonomi Servisi Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ vergi konusunda uzlaşma sağladığını duyurdu. Şirketin KAP’a yaptığı açıklamada, 7 Eylül 2010’da Galatasaray Sportif ile birleşmesi tescil edilen Galatarasay Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ’ye 20052009 hesap dönemleri için 29.30 milyon lira vergi aslı ve 43.95 milyon lira vergi ziyaı cezası talep edildiği ve bu tutarlara ilişkin uzlaşmanın sonuçlandığı belirtilerek ödenecek vergi tutarının 2.93 milyon lira olarak belirlendiği, vergi ziyaı cezasının da kaldırıldığı bildirildi. Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ de 20052009 hesap dönemleri için talep edilen 38.5 milyon TL vergi aslı ve 57.75 milyon TL vergi cezası için uzlaşma sağlandığını belirterek 38.5 milyon TL vergi aslındaki tarhiyatın iptal edildiğini, 3 milyon 907 bin 773 TL ödeneceğini bildirdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle