19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 2011 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER TÜİK’TEN ÇELİŞKİLİ RAPOR 9 Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, eşinin katledilişinin ardından geçen süreci özetledi ‘İstihdam AKP’ye moral için şişirildi’ MURAT KIŞLALI ‘Suikastı kullanıyorlar’ ? 2002’de evinin önünde öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu’nun eşi, hiçbir şeyin faili meçhul cinayetleri haklı çıkaramayacağına dikkat çekti. SEVİL ARINAN Hepsi Boşa mı Gitmiş! Çekmeceyi çektim. Seller gibi kâğıtlar yere düştü. Bunlar benim eski yazılarım! Kesip sakladığım gazete parçaları... Gençken yazıları toplamayı düşünmemişim, kesip bir yana atmışım. Üstlerinde tarih de yok! Ama işlediği konulardan, hangi zamanda yazıldıkları anlaşılıyor. “Vatan” gazetesinde başlayan köşe yazıları... Önce “kısaca” başlıklı, derken “Düş ile Gerçek” olmuş, gide gide “Evet Hayır”... “Babıâli’de Elli Yıl” kitabımda yazdığım gibi bir ömrü geçirmişim daktilo başında! 1939’da annemin aldığı, uzun süre işimi görmüş. Sonra Hermes Baby’yi almışım büyükbabama... Londra’dan getirttiği Underwood, elli yıllık bir serüvenden sonra, kullanılmaz olmuş! Dedem bir elli lira vermiş, gitmiş almışım o küçük daktiloyu... ??? Yırtık pırtık olmuş yazılara bakarken kendime acıdım. Boşa gitmiş şeyler! Bunları yazacağıma keşke öykülerimle, biraz da romanımla uğraşsaydım diye... Edebiyattı bütün derdim, sevgim! Okumak, yazmak, yayımlamak. Gazetelere gönderdiğim öyküler günün modasına uygun saçmalıklardı. Sonra Sabahattin Ali’leri, Sait Faik’leri keşfedince, neyi, nasıl yazmayı öğrendim. Tam işe yarar öyküler orda burda yayımlandığında, dostum Ecvet Güresin bir uyarıda bulunmaz mı? “Sen hikâye yazmakla geçinebileceğini mi sanıyorsun? Sen bakma eskilere, Yakup’lara, Yahya’lara, onlar devlet korumalarıyla yaşadılar. Kimi mebus, kimi elçi, kimi profesör!.. Sen gazeteci olacaksın, gazete yazarı. Ama şimdi muhabir....” ??? Yaşamımı kazanmam gerekti. Yirmi yaşında bir öykücü olarak kalmak daha iyiydi. Bir Sait Faik örneği vardı. O da muhabirlik yapmaya kalkmış, olmamış, ama babadan anadan olanaklı, pek gereğini duymamış para kazanmanın! Ama ben öyle miydim? Hep yazmışımdır, yineleyeyim. Yeni Sabah’ta polis muhabirliğinin iki gün sürmesini, sonra kendiliğimden bu işin bana uygun olmamasını!.. Yerden topladım o eski yazıları. Demokrat Parti’yi eleştirmek, 12 Mart’ı, derken Demirel dönemini, ardından Ecevit, derken derken Evren Paşa, ardından Özal, ardından Tayyip... ??? Hep boşa mı gitmiş bütün yazılar? Ama öyküler yaşıyor yeterince, yaşama güçleri varsa daha da yaşayacaklar. İşte yenileri, bir çekmece dolusu bekliyor gün ışığına çıkmayı... Bağışlayın, durup dururken kendimden söz ettim. Ne yapsan kendinden kaçamıyorsun! ANKARA Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istatistikleri, inşaat sektörüne ilişkin ciddi bir çelişkiyi ortaya koydu. İstatistikler, inşaat sektöründe daralma yaşanmasına karşın istihdamın arttığını ortaya koyunca gerilediği belirtilen işsizlikle ilgili veriler için “şişirme mi” sorusu ortaya atıldı. CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, konuyu gündeme getirerek, “Bu, hükümetin iyi bir gidişe, rekora, morale ihtiyacı olduğunda TÜİK de ona göre sahte istatistikler üretiyor demektir” dedi. Aygün, TÜİK’in verilerindeki çelişkiyi Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde gündeme getirdi. Aygün, önergesinde, çelişkiyi şöyle ifade etti: “ 2011 yılının ilk dokuz ayında belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümünde bir önceki yılın ilk dokuz ayına oranla yüzde 8.3, bina sayısında yüzde 8.3, daire sayısında yüzde 8.1 oranında düşüş oldu. Ancak TÜİK’in istihdam ve işsizlikle ilgli olarak hazırladığı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’nde ise Eylül 2011 dönemi itibariyle inşaat sektörünün istihdamının yüzde 24.2 oranında arttığına ilişkin bir bigiye yer verilmektedir. Aynı şekilde TÜİK’nin açıkladığı üç aylık inşaat sektörü istihdam endeksinde de 2011’in üçüncü çeyreğinde, inşaat sektörü istihdam endeksinin, 2010’un aynı dönemine göre yüzde 0.5 oranında azaldığı izlenmektidir. Üçer aylık hareketli ortalamalara göre hesaplanan Hanehalkı İşgücü Anketi’nin bu döneme denk gelen Ağustos 2011 döneminde ise inşaat sektörünün istihdamının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23.7 oranında arttığı gösterilmektedir.” Aygün, TÜİK’nin verilerindeki çelişkiden hareketle Yılmaz’a şu soruları yöneltti: “Eylül’deki işsizlik oranı 10 yıl sonra ilk kez yüzde 9’un altına indi. AKP iktidara gelmeden, 2001 krizi öncesinde yüzde 7.8’di. AKP iktidara geldikten sonra ise hiçbir zaman yüzde 9’un altına inmedi. ‘Hükümet, 10 yıl sonra işsizliği yüzde 9’un altına düşürmeyi de başardı’ dedirtmek için mi istihdam verileri şişirildi?” BİRİNCİ ERGENEKON DAVASI Tahliye kararı yine çıkmadı İstanbul Haber Servisi Birinci Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in talebini kabul ederek Perinçek tarafından 1996’da Cumhurbaşkanlığı’na sunulan ve TBMM Susurluk Komisyonu’na intikal ettirilmiş olan tüm belgelerin onaylı suretlerinin gönderilmesinin istenmesine karar verdi. Mahkeme, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen “faili meçhul cinayetlere” ilişkin soruşturma kapsamında verdiği ifadenin de istenmesine karar verdi. Tahliye kararı çıkmayan dava 19 Ocak 2012 tarihine ertelendi. Davada ara kararlar Başkan Hasan Hüseyin Özese tarafından açıklandı. Silivri Cezaevi’nde kasım ayında yaşamını yitiren MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu’nun elyazısı beyanlarını içeren belgelerin onaylı suretlerinin Odatv davasına bakan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesi kararlaştırıldı. Mahkeme Danıştay baskını sanığı Alparslan Arslan’da ele geçirilen Glock marka silahlar ile ilgili de Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bilgi istedi. ANKARA Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 yılında evinin önünde silahlı saldırı sonucu haince öldürülmüştü. Hablemitoğlu ailesi, bu suikastın ardından zor günler yaşarken, eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, 9 yılın ardından içinde bulundukları durumu “Hiç bitmeyecek bir acıya sahibiz” sözleriyle yorumladı. Hablemitoğlu, Necip Hablemitoğlu suikastının malzeme yapıldığına dikkat çekti. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, eşinin 9. ölüm yıldönümünde Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinin üzerinden 9 yıl geçti... Çok zor geçen bir 9 yılı geride bıraktık. Her şey Necip’i bana anımsatıyor. Attığım her adım, baktığım bir yer, dinlediğim bir şarkı, duyduğum bir haber, yediğim bir şey... Bu süre içerisinde Türkiye’de de çok şey yaşandı. Peki sizin faili meçhullere bakış açınızda bir değişiklik oldu mu? Hangi düşünceye sahip olunursa olsun, hiçbir şey faili meçhulleri haklı çıkartamaz. Bir faili meçhul değerli, diğeri değerli değil gibi de yaklaşımlar var, çok acımasızca bu. Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili açılan dava şu an ne aşamada? Dosya açık mıkapalı mı, dosya var mıyok mu, yeterince soruşturuldu musoruşturulmadı mı? Bu soruların yanıtını bilmiyorum. Yetkililer tarafından bize bilgi de verilmiyor. En son 2008’de Savcı Hamza Keleş ile görüştük ve “dosya açık” denilmişti. İnanın artık benim de bu dosyayı sorgulayacak halim yok. Geçen 9 yılın ardından size ve ailenize yönelik tehdit ya da tehditler söz konusu oldu mu? Hayır. Şu an bizimle ilgili bir şey yok. Ama dönem dönem al Ergenekon’dan biri içeri alınıp ifade verdiğinde hemen Hablemitoğlu’nun gündeme getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu “Siyasiler ve medya bu suikastı çok kullanıyor. Bu suikastı araç haline getiren insanların, azmettireni buldurmak gibi bir derdi yok. Bu yaklaşım artık bizleri çok rahatsız ediyor. Mide bulandırıcı bir hale geldi” diyor. Fotoğraflar: ERDEM SEVGİ çakça çok rahatsız edildik. Çok insafsız ve adice şeyler de yapıldı. Ama bundan sonra lütfen bizi rahatsız etmesinler. Evlililiğiniz süresince eşiniz ‘Bir gün bana bir şey olursa...’ sözleriyle başlayan cümleler kurar mıydı? Aslında gündemimizden hiç düşmezdi bu konu... Bu suikastın olabileceğini bilerek yaşadık. Şu an ise bana Necip’in devamı gibi davranıyorlar. Geçenlerde basını veriyorum. 18 Aralık 2002 gününün ardından nelerinizi yitirdiğinizi görüyorsunuz? Güven duygumu yitirdim. Paranoyak değilim ama örneğin bana bir şey söylendiğinde aklıma hemen “Acaba bunun arkasında ne var” sorusu geliyor. Türkiye söylentiler ülkesi. Biriyle ilgili bir şey yapmak istiyorsan önce söylenti çıkartırsın. Eşimle ilgili çok söylenti çıkartıldığını Anma töreni düzenlenecek Dr. Necip Hablemitoğlu’nun ölümünün 9. yıldönümünde bugün ilk tören saat: 12.00’de Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başında yapılacak. Törende Prof. Dr. Naki Selmanpakoğlu bir konuşma yapacak. Gömüt başındaki törenin ardından 13.0016.00 saatleri arasında, Çayyolu TEB Dora Otel’de Haydar Ateş’in yöneteceği “Atatürkçülük ve Hablemitoğlu” konulu panel düzenlenecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman vakıflarıyla ilgili açıklaması oldu. Devamında da televizyon kanallarından söyleşi davetleri aldım. Üstüne basa basa söylüyorum, benim alanım sosyal hizmetler, Alman vakıfları değil. O vakıflarla ilgili ben ne anlatabilirim? Eşimin kitabı var, açıp okusunlar. Devletten bir beklentiniz var mı? Benim kimseden beklentim yok. Biz artık oraları geçtik. Benim tek beklentim çocuklarımın ülkemize faydalı olmasıdır. Kendi işimde de üretken olmanın ça düşünüyorum. ‘Can güvenliğim yok, ülkeyi terk etmek istiyorum’ demiştiniz. Sizi bu cümleyi kurmaya iten sebep nedir? Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) 2008 yılındaki seçimli genel kuruluna davet edildim. Bana orada “Lütfen seçime girin” denildi. Bu sözler üzerine ben de aday oldum. Genel kurulda yapıyı tam bilmesem dahi dikkatimi çektiği için “ADD’nin biraz daha genç ve kadın yüzlerine ihtiyacı var” dedim. Eşimi yitirdikten sonra, ADD’nin anma etkinliklerine katılmadığı için onlara kırgınlığım söz konusuydu. Genel kurulda bana selam dahi verilmeyince seçilerek girdiğim yönetim kurulundan istifa ettim. Sonraki dönemde telefonda dönemin ADD başkanıyla konuşurken de biraz serzenişte bulundum. Demez olaydım. Ertesi gün o insanların tümü gözaltına alındı. Ve kamuoyuna “Hablemitoğlu eşinin katilleri olduğuna inandığı dernekten ayrıldı” yönünde haberler yapıldı. Sonraki hafta ise kızım elinde bir mektupla geldi. Bu mektupta kızımın görüntülerinin olduğu bir CD vardı. Bazı şiirlerin yer aldığı mektupta, abuk subuk şeyler yazıyordu. Bizi rahatsız etmek için yapıldığı o kadar belliydi ki... Bu olayların ardından “Can güvenliğim yok, ülkeyi terk etmek istiyorum” cümlesini kullandım. Eşinizin araştırmalarının ardından yazdığı kitaplarda cemaatler ve Alman vakıflarıyla ilgili bilgiler söz konusu. Hatta vakıflarla ilgili yapılan açıklamaların eşinizin tespitleriyle örtüştüğü yazıldı... İddialar, benim açımdan inandırıcı ve güven verici değil. Herkes o güncel siyasi davranışı haklı çıkartmak için eşimin yazdığı kitabı dayanak olarak kullanıyor. Cemaatlerle ilgili bir iddia olduğunda Necip’in söyledikleri insanların işine göre kullanılıyor. Dolayısıyla fail konusunda hiçbir şey söylemek mümkün değil. Açıkçası fail denilen tetikçi. Onun kim olduğunun da hiçbir önemi yok. BAHÇELİ ‘SİYASİ MAYIN’ DEMİŞTİ MHP İrbeç’i ihraç etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP, Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’i ihraç etti. İrbeç hakkındaki ihraç kararı, partinin Merkez Disiplin Kurulu’nun Mehmet Nacar başkanlığındaki toplantısında alındı. İrbeç, 22 Temmuz 2007’de AKP’den milletvekili seçilmişti. İrbeç, hükümet politikalarını “Ülke bölünmeye götürülüyor” diye eleştirip AKP’den ayrılarak MHP’ye katılmış ve 12 Haziran seçimlerinde Antalya’dan aday gösterilerek milletvekili seçilmişti. Ancak kısa süre önce MHP lideri Devlet Bahçeli, yurtiçi bazı geziler yapan İrbeç’in MHP’nin güçlü olduğu illere giderek “Sessiz kalınıyor, ne oluyor” gibi birtakım ‘provokasyon ifadeleriyle açıklamalar yapmasının kabul edilemeyeceğini’ belirterek “O zannediyorum MHP’ye yerleştirilmiş bir siyasi mayın. Bu mayının pimini çekelim ki ilerde çok daha büyük bir tahribat olmasın” açıklaması yaparak İrbeç’i ihraç istemiyle disipline sevk etmişti. İrbeç’in ihracıyla MHP’nin Meclis’teki sandalye sayısı 51’e düşecek. ‘Öleceğini biliyor gibiydim’ Necip, ölümünden 4 gün önce kent dışında katıldığı bir toplantıdan dönüyordu. Ben de evde kızlarla sessiz sinema oynuyordum. Eşime telefonda konuşurken “Dikkatli ol” gibi uyarılarda bulunuyordum. Bunun üzerine kızlar “Anne arabada bir şey var mı? Ne olmuş” diye sorular yöneltmeye başladı. Laf nasıl açıldı bilmiyorum ama kızlara, “Kaza olabilir, hastalanabiliriz, ölürüz. Bir tek bilmemiz gereken şey var: Nefes almıyor olması onun tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Sevilemeyeceği ya da onun bizi sevmediği anlamına da gelmez. Bu konuda çok güçlü olmamız lazım” dedim. Sanki hissetmiş gibi kızlarıma beni ya da babalarını bir gün kaybedeceklerini söyledim. Bunun üzerine kızlar anlıyor gibi yapıp, ağlamaya başladı. Bir babanın ölümünü hiçbir çocuğa anlatamazsınız. Bir çocuğun yas tutması yetişkinden çok farklıdır ve benim kızlarım çok ağır yas tuttu. Destek vermesi gerekenlerden ise hiçbir şey görmedik. Zannediliyor ki oldubitti... Ama bitmiyor. Bu ülke birilerinin oyun alanı olmamalı. Tahammül edemiyorum. Çünkü bu ülke birtakım aktörlere teslim edilmeyecek, oyun alanı haline getirilemeyecek kadar değerli. Ayrıca Türkiye’de yaşama hakkına saygı da yok. Böylesi ölümler ölüm değil. Kader de değil. Bir gün öleceğiz ama bir insanın başka bir insanı öldürmeye hakkı yok. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Cemiyetimiz Üyesi, Sarı Basın Kartı Sahibi Değerli Meslektaşımız K ON FE R AN S DERSİM OLAYLARI’NI TARİHİ, SİYASİ VE DİPLOMATİK BOYUTLARIYLA ANKARA CKM’DE PANEL YAPILDI ADNAN AKGÜNEL 16 Aralık 2011 Cuma günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Akgünel’in cenazesi 17 Aralık 2011 Cumartesi günü öğle namazının ardından Ataköy 5. Kısım Camisi’nden alınarak Büyükçekmece Eski Mezarlık’ta toprağa verilmiştir. Adnan Akgünel’i sevgi ve saygıyla anarken, ailesine ve basın topluluğuna başsağlığı dileriz. BİR DE BİZDEN DİNLEYİN! Konuşmacılar ONUR ÖYMEN (SİYASETÇİDİPLOMAT) A. İLHAN GÜLEK (BEŞİKTAŞ ADD BAŞKANITARİHÇİ) Tarih: 19 ARALIK 2011, PAZARTESİ Saat: 19.30 Yer: Levent Kültür Merkezi / 1. Levent Çarşı İçi Prof. Tanilli’yi özlemle andık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yaşamını yitiren gazetemiz yazarı, siyaset bilimi ve anayasa hukuku uzmanı Server Tanilli’nin anısına gazetemiz Ankara Temsilciliği’nde bulunan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) panel düzenlendi. Gazetemiz yazarı Işık Kansu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panele, gazeteci, akademisyen ve eski milletvekili Uluç Gürkan, Mülkiyeliler Birliği Başkanı İhsan Fevzibeyoğlu, Doç. Dr. Recep Boztemur, eski Mülkiyeliler Birliği Başkanı Füsun Çiçekoğlu ve Dr. Serdar Şahinkaya katıldı. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi paneli izledi. Kansu, çocukluğunu Van’da geçiren Tanilli’nin eşitlik ve özgürlük fikirlerini burada yaşadığı tecrübelerden edindiğini aktardı. Boztemur da Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” eseriyle birlikte, siyasi olaylar ile kültür hayatının ilk defa birlikte yorumlandığına dikkat çekti. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ İLAN METNİ Kocaeli Gebze İlçesi Adem Yavuz İlköğretim Okulu Hizmetlisi iken, müstafi durumuna düşen Rüşan TUTKUN hakkında yapılan soruşturma sonucu; 1718192021 ve 24 Ocak 2011 tarihlerinde kesintisiz 6 (Altı) gün göreve gelmediği tespit edilmiş olup, Kocaeli Valiliği İl Disiplin Kurulu’nun 02/08/2011 tarihli ve 28 sayılı savunma istek kararı adı geçene yapılan tüm araştırmalara rağmen tebliği mümkün olmadığından 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 28. ve müteakip maddeleri gereğince ilanen tebliği, ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde bir müracaatta bulunmadığı takdirde; kararın tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş sayılacağı ilan olunur. (Basın: 77085) BEŞİKTAŞ ŞUBESİ ad db esi k tas ? gm ai l .c om C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle