22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2011 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR Leyla Gediz Rampa’daki ‘Gelecek Program’ adlı sergisinde kadına, sonraya odaklanıyor FOLK ŞARKICISI CESARİA EVORA YAŞAMINI YİTİRDİ Gelecek kaygısının izleri ? Kadın portrelerinin ağırlıkta olduğu sergide, bunun bilinçli bir odaklanma olduğunu söyleyen Gediz, gelecek kaygısını masaya yatırırken “Konu, toplumsal yaşamda kadına biçilen rol olunca, içsel olarak paylaşabileceğim insanların tecrübelerinden faydalanmak istedim” diyor. EVRİM ALTUĞ ‘Çıplak ayaklı diva’nın vedası Kültür Servisi “Çıplak ayaklı diva” diye de bilinen Cape Verdeli Grammy ödüllü folk şarkıcısı Cesaria Evora, önceki gün yaşamını yitirdi. Atlas Okyanusu’nda, Kuzey Batı Afrika açıklarındaki bir adalar ülkesi olan Cape Verde’de 27 Ağustos 1941’de dünyaya gelen Evora’nın ilk albümü 1988’de yayımlandı. 1991 ve 1992’de yeni albümleri çıktığında 50’li yaşlarında olan Evora, bu dönemde ün kazandı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülkede yüzlerce konser veren Evora, “Aşkın Sesi (Voz d’amor)” adlı albümle 2003 yılında Grammy ödülü almıştı. Sanatçı, ülkesi tarafından verilen “Kültür Elçisi” unvanına sahip. Şarkılarını Portekizce ile Afrika dillerinin bir karması olan Creole dilinde söyleyen sanatçı, Mayıs layarak şu tepkiyi veriyor: “Müzik resmim için çok belirleyici. Bir kadın sanatçı olarak kendi modellerimi sanat tarihi değil de müzik tarihi içinde buluyorum. PJ Harvey gibi, hayran olduğum bir kadın var. Tüm müziğinin, enstrümanlarının ve sözlerinin sahibi. Onun anlattıkları, benim için büyük bir örnek.” Model ile ressam... Serginin dibinde, sanatçının mutfağı ve sureti izleyiciyle bölüşülmüş. Ablası ve meslektaşları İnci Furni ile İrem Günaydın’ın portrelerinin üretim sürecine tanıklık ettiğimiz bu videolar, Kaan Karacehennem ve Franz von Bodelschwingh’in imzasını taşıyor. Gediz, bu videolara niçin ihtiyaç duyduğunu şöyle dillendiriyor: “Bu videolarda, model ile ressam arasındaki simetriden etkilendim. Bir masatenisi gibi, tuvalin önünde ve ardında nasıl var olduğumuzu görebildiğimiz bir videoyu sergime dahil etmeyi seçtim. İki boyutlu bir fotoğraftan çalışmakla, karşımda yaşayan bir varlığı tarif etmeye çalışmak arasında tüyler ürpertici farklar var. Umarım portreler bu farkı izleyiciye aktarmayı başarıyordur. Sonuçta bitmiş bir resme bakıyoruz.” Gediz her ne kadar, resimler bitmiş dese de izleyicinin belleğinde yeniden başladığı ve bitmeyeceği, serginin zekice seçilmiş ismiyle sezilebiliyor. “Gelecek Program” sergisi, yer yer platonik, çokça ütopik, beyaz bir mağarayı andırıyor. İzleyici, sergi alanındaki yapıtlar doğrultusunda ne kadar derinleşirse sergideki asıl mesele olan insan da kendi sureti üzerinden, aslına o kadar yaklaşıyor, aydınlanıyor. (Sergi 12 Ocak’a dek Rampa’da.) Ressam Leyla Gediz’in Rampa’daki “Gelecek Program” adlı kişisel sergisi, tasarımı ve içeriğindeki yoğunluk nedeniyle dikkat çekiyor. Sergi, sanatçının asıl ve temsil önermeleri arasında salınan desenleri ve fırçasından çıkan son imgeleri buluşturan, renkli gölgelerle yüklü sürprizli bir beyaz mağarayı andırıyor. 1974 doğumlu Gediz, özyaşamöyküselliğini, yakın çevresini konu edindiği portre geleneğiyle geniş ve ucu açık bir paranteze dönüştürdüğü sergisinde, sanat tarihinin birçok akım ve üretim eğilimine özgürce değiniyor. Soyut resimlerin yanı sıra doğal manzaralar ve metne dayalı kavramsal desenlerin de resmigeçit yaptığı sergide, meslektaşları, dostları ve ailesine de odaklanan ressam, antik bir kadın şarkı sözü yazarı, besteci ve yorumcusu (troubairitz) gibi davrandığının ipuçlarını sergiliyor. 2010’da kalp ameliyatı geçirmiş, geçen eylülde hastalığı nedeniyle kariyerine son vermişti. Evora, en son Fransız gazetesi Le Monde’a “Daha fazla gücüm ve enerjim kalmadı. Tüm dinleyenlerim ve sevenlerim beni affetsin ama artık dinlenmem lazım” şeklinde konuşmuştu. Umut Pelit ‘Zefir’ (UCM) “Zefir” birkaç yönden insanı sevindiriyor. Öncelikle ülkemizden genç davulcuların albüm çıkarması, bir zenginlik göstergesi. Davulcu albümleri genelde müzikalite yönünden zayıf, teknik yönden gövde gösterisi cinsinden olur. Genç davulcu Umut Pelit’in ilk albüm çalışması “Zefir”in bu kalıba girmemesi sevindirici. Eylem Pelit’in kardeşi ve sayısız müzisyenin arkasındaki sekmeyen ritim makinesi Umut. Ercüment Orkut, Emir Ersoy, Serkan Özyılmaz, Eylem Pelit, Okay Temiz, Volkan Öktem ve diğerleri… Bu albümde duyduğumuz müzisyenlerin bir kısmı Umut’un yakından tanıdığı, öğrencisi olduğu, uzun, eğitici sohbetlerine tanıklık ettiği, bir kısmı uzaktan bildiği ya da hiç tanımadığı halde hayalindeki suretlerine, kulağındaki nota Leyla Gediz’in sergisindeki kadın portrelerinden biri de meslektaşı Nalan Yırtmaç’a ait. (Yanda) Kadına biçilen roller Kadın portrelerinin ağırlıkta olduğu sergide bunun bilinçli bir odaklanma olduğunu söyleyen Gediz, gelecek kaygısını masaya yatırdığı süreci şöyle anlatıyor: “Kadınlarla, hemcinslerimle dertleşmek istedim. Çünkü konu, özellikle annelik etrafında, toplumsal yaşamda kadına biçilen rol olunca, bunu içsel olarak paylaşabileceğim insanların tecrübelerinden faydalanmak istedim.” Örneğin yeğenini betimlediği “Olmayan” tablosunu yaparken ablasının cep telefonundaki, yeğenine dair bir imgeyi yeniden yorumladığını ya da önüne çıkan bir berduşun arkadan görünüşünün kendisiyle nasıl buluştuğunu, içtenlikle örnekliyor Gediz. Kovaladığı imgenin tarifini “Sanırım, benim duyarlı olmakla ilgili bir avantajım var. Diyelim ki içimde bir sancı, kafamda bir konu var; ben ona bir şekil, bir fon arıyorum. Zaten içimde sıkışmış bir hava, duygu var. Onu dışarıya vurmama izin verecek bir obje, bir görsel, bir sözcük gerekiyor. O şey karşıma çıktığı anda onunla özdeşleşiyorum. O anda bende 1000 volt ampuller yanıyormuş gibi oluyor” sözleriyle yapıyor. “Gelecek Program”, sanatçının tarifiyle, işlerin önce serpiştirilmesi, sonra da bir kreşendoya gitmesiyle yoğunlaşıyor. “Bir indeks gibi. Bu sergide notalar izleyiciye parça parça tanıtılıyor. Bunlarla bir zaman geçirdikten sonra onları daha büyük zenginlikler bekliyor” diyor Gediz. Bir müzisyenbesteciyorumcu gibi çalıştığına dair tespitimize ise gözleri par larına saygı duyduğu insanlar. Hayranlıkla ayak izlerine basarak yol aldığı onlarca müzik insanına duyduğu tutku dolu saygının etkisiyle çalıyor yetenekli müzisyen Umut Pelit; muhtemelen bir ömür boyu sürecek olan vefa borcunu ödercesine… Avangard ya da entelektüel iddialar taşımadan, moda eğilimlere, aktüel soundlara yüz vermeden, ticari olup olmadığına aldırmadan sevdiği müziği yapıyor bu genç müzisyen. Her bestesinde yüksek potansiyelini, ateşli tarzını, dışa dönük karakterini, oynak melodilerini öne çıkarıyor; bir de kendisine eşlik eden müzisyenlerin söz hakkına saygıyı. Özel ve kişisel bir çalışma oluşuna karşın, dostlar arasında yürekle, samimiyetle ve yüz yüze çalınmış bir ilk albüm ve ustalığa giden yolda, ustalarla birlikte atılan ilk adım “Zefir”. muratbeser@muratbeser.com oluşuyor. 1980’lerde Idaho’da kaçırılıp öldürülen genç kadınların gerçek öyküsünü anlatan filmin müziklerinin de karanlık ve hüzünlü olması sürpriz değil. “We didn’t find anything”de yaylıların titrek tınılarıyla ürkekçe dokunulan piyano tuşlarının çıkardığı seslerin diyaloğu, kaçırılan ama bulunamayan genç kadınları anlatan huzursuz sahnelerle mükemmel bir uyum gösterecek türden. “She just quit coming to school”da ise yaylılarla atmosferik bir hava yaratan dingin müzik, filmdeki temanın yansıttığı ruh haliyle bire bir örtüşüyor. Ancak Broredick’in besteleri, filmdeki görüntülerden bağımsız olarak da kendi anlamını melodilerle yaratabilecek kadar güçlü; aynı tarzda albümler yapan Max Richter’i anımsatıyor. Yoğun, derin, melankolik ve bir o kadar da kusursuz. www.zulalkalkandelen.com ‘PİCTURES’ ALBÜMÜYLE FRANSA’DA ÖDÜLLENDİRİLEN FAZIL SAY’A, ‘HAYYAM’IN TÜRKİYE PRÖMİYERİNDE KLARNET VİRTÜÖZÜ SABİNE MEYER EŞLİK EDECEK İki yıldız, bir ödül, bir prömiyer Kültür Servisi 2011 yapımı CDDVD kaydı “Pictures” ile Avrupa’nın en iyi klasik müzik ödüllerinden “Choc de Classic” ödülüne değer görülen Fazıl Say, “Hayyam” adlı klarnet konçertosunun Türkiye prömiyerini, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) eşliğinde yapmaya hazırlanıyor. Say’ın 1874 ile 1942 arasında bestelenmiş Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar”, Janacek’in “1 Ekim 1905 Sonatı” ve Prokofiev’in “Piyano Sonatı No.7”sine yer verdiği albümü, yayımladığı günden bugüne Avrupa’da birçok olumlu eleştiri almıştı. 2021 Aralık akşamı peşi peşine gerçekleştirilecek dünyaca ünlü klarnet virtüözü Sabine Meyer’in de Say’a eşlik edeceği konserlerde ise ünlü piyanist, Çaykovski’nin “1. Piyano Konçertosu”nu seslendirecek. Gecede şef Gürer Aykal yönetimindeki BİFO da Weber’in “Der Freischütz Uvertürü”nü yorumlayacak. 2000’lerin en yetenekli yeni müzisyenlerini saymam gerekse, ilk aklıma gelenlerden birisi Peter Broderick olur. Henüz 24 yaşında ama hayranlık uyandıran yeteneğini ve üretkenliğini, hem solo kayıtları hem de çeşitli işbirlikleriyle çoktan kanıtladı ve modern klasik diye tanımlanan türde müzik üretenler arasında belirgin şekilde öne çıktı. Broderick, 2009 yılından bu yana farklı konseptler için müzikler besteliyor. “Music for a Sleeping Sculpture of Peter Broderick” ile başlayan seri, aynı yıl “Music for Falling From Trees” ile devam etti. 2010’da çıkan “Music for Contemporary Dance” ve “Music for Congregation”ın ardından “Music for Confluence” geldi. Bu yeni albüm, Jennifer Anderson ile Vernon Lot’un çektiği “Confluence” adlı belgeselin müziklerinden Peter Broderick Music for Confluence (Erased Tapes) GELECEK UZUN SÜRER’E KERALA’DA FIPRESCI ÖDÜLÜ Alper’e Hindistan’dan ödül Kültür Servisi Özcan Alper’in ikinci uzun metrajlı filmi “Gelecek Uzun Sürer”, 916 Aralık tarihlerinde Hindistan’da gerçekleştirilen 16. Uluslararası Kerala Film Festivali’nde FIPRESCI’nin (Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu) verdiği “En İyi Film Ödülü”nü kazandı. Ağıtlar üstüne araştırma yapan Sumru’nun ülkenin güneydoğusuna yaptığı yolculuğun konu edildiği filmin başrollerini Gaye Gürsel, Durukan Ordu, Sarkis Seropyan ve Osman Karakoç paylaşıyor. Yeni yılın Nâzım ajandası Kültür Servisi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafından yayımlanan “2012 Kültür Ajandası” çıktı. Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde yayımlanan ajandada, Nâzım Hikmet şiirleri, önemli kültür ve sanat olayları, anma günleri ve kültür kurumlarına ilişkin bilgiler bulunuyor. Ajandada ayrıca yapıtlarıyla kültür, sanat ve bilim yaşamında iz bırakmış sanatçılardan biri için her aya özel anı sayfası yer alıyor. Nâzım Hikmet doğumunun 110. yılı nedeniyle ocak ayı sayfalarında, İsmail Gülgeç ölümünün 1. yılı nedeniyle şubat sayfalarında, Ruhi Su doğumunun 100. yılı nedeniyle eylül ayında ve Nilgün Marmara 25. ölüm yıldönümü nedeniyle ekim ayı sayfalarında yer alan sanatçılardan bazıları. Nâzım Hikmet’in çocukluğuna ait bazı eşyalarının fotoğrafları da ajandanın sayfalarında yer alıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle