27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2011 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI ladimir Putin, 1999’da Boris Yeltsin tarafından devlet başkanlığına atandığında, Moskova’da henüz Rusça bilmeyen bir misafir öğrenciydim. Ağustos ayında, bir Türk ve birkaç Rus akademisyenle birlikte oturduğumuz bir akşam, Türk akademisyen, Rusların konuşmasını bana aktarmıştı: “Yeltsin, ikide bir, üst düzey yöneticileri değiştiriyor. Bugün de, yeni bir başbakan atamış, ismi de Tupin miymiş, Putin miymiş, öyle bir şey.” Dönem, gerçekten de Yeltsin’in kendisine karşı durabilecek hiç kimseyi görmek istemediği, o nedenle de sürekli görev değişiklikleri yaptığı bir dönemdi. Putin’in de bu geçici atamalardan biri olduğu sanılıyordu. Oysa, ne dünya ne de Rus kamuoyunun hakkında pek bir bilgiye sahip olmadığı Putin’in yıldızı bir ay sonra parladı. Rusya’da patlak veren terör saldırıları sonrasında Putin’in idaresinde başlayan İkinci Çeçenistan Savaşı, prestijine prestij kattı. Putin’in girişimleri ile kurulan Birlik Partisi, kuruluşundan sadece üç ay sonra, Aralık 1999 parlamento seçimlerinde, Rusya Komünist Partisi’nden sonra ikinci parti haline gelecekti. Putin, başbakan olduğunda, Moskova’da sadece üç yıllık bir çalışma geçmişi vardı. Kremlin yönetiminin mülkiyet yönetimi başkanı ve zamanın en etkili isimlerinden Pavel Borodin’in ekibindendi. Kamuoyu desteği yüzde 3’lere ‘biat’ eleştirisi Hükümete V Çok bilinmeyenli denklem: Kremlin kadar düşen Yeltsin’in, 1999’da görevden 50’den az oy alması sürpriz oldu. Son çekilip yerine vekâleten Putin’i atamasının, yapılan araştırma ise bugün devlet başkanlığı iktidarı Putin gibi, henüz fazla güçlenmemiş seçimleri düzenlense, Putin’in ancak ikinci bir isme emanet etmek istemesinden turda seçilebileceğini gösteriyor. Putin’in kaynaklandığı söyleniyordu. Oysa Putin, eninde sonunda başkan seçileceğine kesin 2000’deki seçimlerde devlet başkanı gözüyle bakılsa da, Rusya’nın da eski Rusya seçildikten kısa süre sonra Yeltsin olmadığı, özellikle son protesto KİEV de, Borodin de, Putin’in emanetçi gösterileriyle birlikte ortaya çıktı. başkan olmadığını Rusya’da son birkaç yıldır anlayacaklardı. Yeltsin’in protestolar, birkaç yüz göstericiye “ailesinden” olan nüfuzlu en az iki katı polisin düştüğü işadamlarının çoğu, Putin eylemlerden ibaretti. O nedenle, zamanında, ya yurtdışına kaçmak son protestolara Moskova’da 50 DENİZ ya da siyaseti bırakmak zorunda bin kişinin katılması, hükümetin BERKTAY kaldı. Putin’in siyasi hayatı, daha de başkente asker sevk etmesi ilk başından itibaren sürekli alışılmadık bir tabloyu gözler yükselişle geçti. Ta ki, geride bıraktığımız önüne serdi. Evet, Putin hâlâ en sevilen lider parlamento seçimlerine kadar. Putin’in 2024 olabilir. Fakat, 20042005 yıllarında olduğu yılına kadar aralıksız Rusya’nın başında şekilde, liberallerden komünistlere kadar olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu Putin karşıtı bir cephenin oluşmaya nedenle, son seçimlerde partisinin yüzde başlaması ve ABD’nin Rus iç siyasetine [email protected] C MY B C MY B sveç’in üçüncü büyük kenti Malmö’deki son postane de kapandı. Yaklaşık 300 bin nüfuslu kentte 20 yıl öncesine dek, neredeyse her köşe başında karşımıza çıkan postaneler, artık büyük işyerlerinin bir köşesine sıkıştırılmış küçük stantlara dönüştü. Yakınlardaki banka şubemizin yerinde de artık yeller esiyor. İsveç’in bu en büyük bankasının Malmö’de sadece 3 şubesi kaldı. Ödemelerin döviz bürolarında yapıldığı, posta pullarının loto bayilerinde satıldığı bir ahir zamana kaldık. Mahallelerdeki sağlık ocakları birleştirildi. Taşlandıkları, sürücüler dövüdüğü için, yabancıların çoğunlukta oldukları Rosengård Mahallesi’nin iç kısımlarına artık belediye otobüsleri de gitmiyor. Kamu kuruluşları, büyük yapılardan çıkarıldı; küçücük konutlara yerleştirildi. Yakında, kamu görevlerini de mağazaların bir köşesine kurulmuş bürolar aracılığıyla yürütürlerse hiç şaşmayacağız. Otomobilin efsane ismi Volvo çoktan satıldı. Telefon devi Ericsson’un satılma işlemleri de tamamlandı. Sony ile birleşen Ericsson, isim hakkını da Japonlara satarak İsveç’e veda etti. Dünyayı etkileyen ekonomik krizleri yoğun olarak yaşayan İsveç, kamuya ait kâr eden kuruluşları satarak, küçülterek, kemer sıktırarak ayakta durmaya çalışıyor. İşsizlik artıyor. İsveç’in yapılanmasında temel taşı görevi yapan sendikalar, hızla üye kaybederek etkisiz hale geliyor. Halkın yaşamını etkileyen bu olumsuzluklara karşın, sağ partiler, iki dönemdir seçim kazanarak iktidarda kalıyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, 2014’te yapılacak seçimi de kazanacak gibi görünüyor. Tage Erlander’in, Olof Palme’nin Sosyal Demokrat Partisi ise politika üretmekte ve etkili muhalefet yapmakta yetersiz kalıyor. Sağcı iktidarın küresel uygulamalarına karşıt politikalar üretmek yerine, Kraliyet ailesinin gelir ve giderleriyle uğraşarak zaman yitiriyor. Sosyal Demokrat Parti’nin, gündeme getirdiği Kraliyet bütçesinin denetlenmesine ilişkin yasa önerisinin mecliste görüşülmesi sırasında bazı komiklikler de yaşandı. Sağcı hükümet, yasaya karşı çıktı. Ancak, iktidar ortağı Merkez Partisi Milletvekili Åsling, oylama düğmesine basınca olanlar oldu, karar MALMÖ düzeltilemedi, Kraliyet bütçesinin denetlenmesi önerisi 1 oy farkla kabul edilerek ALİ HAYDAR meclisten geçti. NERGİS Muhalefet boşluğu yaşanan İsveç’te, Başbakan Fredrik Reinfeldt ile sağcı partiler koalisyonunu eleştirmek görevi de iktidar partisinden ayrılan milletvekillerine kalıyor. Hükümetin büyük ortağı Moderat Parti’den 2 dönem milletvekili seçildikten sonra istifa eden Lund Üniversitesi öğretim görevlilerinden Anne Marie Pålsson, yazdığı “Düğmeye Basanlar Grubu” adlı kitapta, Başbakan Reinfeldt ve partisini topa tuttu. Moderat Parti’de, parti içi demokrasinin uygulanmadığını, farklı görüşlere söz hakkı tanınmadığını yazan Pålsson “Reinfelds, partiyi sessizlik ve biat kültürünü egemen kılmaya çalışıyor” dedi. Başbakan’ın, “Yumuşak yüzlü, herkesi dinleyen, farklı görüşlere değer veren” bir görünüm sergilemesine karşın, aykırı davrananlara çok sert tepki verdiğini savunan Pålsson, kitabında şu görüşlere yer verdi: “Moderat Parti’de, milletvekillerinin, oylamalarda, Başbakan’ın istediği yönde düğmeye basan birer figüran olmaktan öteye bir işlevleri yoktur. Farklı tutum sergilemek isteyenler, Reinfeldt’in çok sert tepkisiyle karşılaşıyor. Bir grup toplantısında, Reinfeldt’in milletvekillerine, ‘Siz, kendinizi ne sanıyorsunuz! Burada, farklı görüşleri savunmak için değil, hükümet politikalarını onaylamak için bulunduğunuzu unutmayın!’ dediğini anımsıyorum.” Pålsson, partiden istifa etmesine neden olan kırılma noktasını da şöyle açıklıyor: “2009’da çıkarılan terör ve uyuşturucu suçlarının önlenmesi ile ilgili yasanın parlamentoda görüşülmesi sırasında, Reinfeldt ile aramdaki ipler tamamen koptu. Yasa, terör ve uyuşturucu suçlarında, polise, mahkeme kararı olmadan telefon dinleme, fişleme, posta iletilerini açma yetkileri tanıyordu. Grup toplantısında bu düzenlemeye karşı çıktığımda, Başbakan sinirlendi. Bütün çabalarıma karşın, yasaya olumlu maddeler eklenmesini başaramadım ve istifa ettim. Deneyimlerimden çıkardığım sonuca göre, sağcı partiler, demokrasiyi içselleştiremedikleri için, demokrasinin gelişmesine de katkıda bulunamıyorlar...” İ yönelik tonunu giderek sertleştirmesi, Rus iç politikasının Kremlin’in duvarlarının dışına çıkacağını gösteriyor. Gerek komünist Zyuganov, gerekse milliyetçi Jirinovski, seçimlerde tepki oylarını toplamış olsalar da yaşları fazla ilerlemiş durumda. Yeni bir lider adayı ortaya çıktığında ise pek çok şey değişebilir. Seçimler, Rusya’da liberalsağ partilerin desteğinin ne kadar düşük olduğunu gösterdi. Yine de, birkaç noktayı hatırlamakta yarar var. Birincisi, Doğu Avrupa’daki renkli devrimlerde başkentte kimin güçlü olduğu önemli ve liberal sağ seçmen, burada kısmen daha güçlü. İkincisi ise bu seçimde sol partilerin oylarını ikiye katlamış olmaları, renkli devrimleri destekleyen yabancı çevrelerin bu kesimlerle işbirliği yapma olasılığını güçlendiriyor. Unutmayalım ki, Sırbistan’da 2000 yılındaki renkli devrimde Miloşeviç’i devirenlerin önemli bölümü, “milliyetçiliği bırakıp AB ile bütünleşelim” diyenler değil, “Miloşeviç Kosova’yı Batılılara teslim ederek Sırbistan’a ihanet ediyor” diyenlerdi. Ukrayna’nın solcuları ise 2004’teki turuncu devrimde, doğrudan veya dolaylı olarak kendilerini Sorosçulara kullandırtmışlardı. Bu nedenle, siyasette suların ısınması durumunda kimin kiminle ne işbirliği yapacağını kestirmek, zor. www.avrasyahaber.net Anchorage ve geyikleri da, Sitkalı olmalarına rağmen ekonomik omentum Dance Collective’in “The nedenlerle artık bu bölgede yaşıyor. Juneau, Dried and the Drowned/ Kurumuş dağlar ve okyanus arasında kalan dar bir şehir ile Boğulmuş” isimli kısa oyunum olduğu için, kocaman düzlüğe yayılmış dışında 12 şiirden esinlenerek yaptığı 13 Anchorage’ı, geniş otobanlarını çok bölümlük “0ff the Page” adlı modern dans yadırgamıştım ilk gördüğümde. Biz Juneau’dan gösterisinin açılışı 13 Ekim’de Anchorage’da ancak gemi ya da uçakla çıkabilirken karayolu yapıldı. Provalara gidemedim ama kullanmayı ile komşu yerleşimlere bağlantısı olmasını da. düşündükleri müziği önceden gönderdiler; Anchorage manzarası da bol dağlı. K. Amerika Balmorhea’dan “lament”. Bu grubu ve bu kıtasının zirvesi McKinley Dağı’nı da (6194 etkileyici şarkıyı daha önce duymamıştım. İsmi m.) içeren 6 sıradağ buradan görülebiliyor. gibi hüznü çağrıştıran bu şarkı oyunumda Civarda 60’tan fazla buzul, 30’dan fazla göl soluduğunu düşündüğüm diğer duyguları taşıyabilecek miydi? Yarattığım “suyu özleyen var. Birkaç göç yolunun kesiştiği bölgede yaklaşık 230 kuş türü gözlenmiş. Juneau’da kadın” ile “sudan korkan adam” olmayan çok çekici türler ise dünyanın en karakterlerini, gösterinin ismi gibi kâğıttan büyük geyiği sığın (moose) ve beyaz balina dışarıda; ete kemiğe bürünmüş şekilde (beluga). Günümüzde sadece kuzey izleyeceğimiz dans başladığında kalbim yarımkürenin kuzey bölgelerinde yerinden çıkacak sandım. yaşayan sığınları daha önce İsveç’te Sahnedeki kadın ve erkeği bir an ALASKA görmüştüm. AlaskaYukon gözüm bir yerden ısırıyordu; sonra bölgesindekiler ise tanımlı 8 alt türün bir anda yabancı geliyorlardı. en büyüğü. Dişilerden daha iri ve Özelikle ilk izlediğimde ister daha ağır olan erkekleri 2 m. boyunda istemez oyunumu düşünüp durdum. ve 730 kg. ağırlığında olabiliyor. İlk Eksik olacağını hissettiğim ÖZGÜR KEŞAPLI Alaska sığınımı 2008’de şehir duygular gerçekten eksik kalmıştı DIDRICKSON otobüsünün penceresinden sanki, ama ne de olsa benim görmüştüm. O ziyaretimizde birkaç tanıdıklarım da dans etmiyordu. kez yine yolda seyir halindeyken gördüğüm Hem, kâğıt üzerindeki halleri de zaten her sığınlarla karşılaşmalarım bu kez daha okuyana farklı şeyler hissettirmeyecek miydi? çarpıcıydı. Kışın şehir merkezinde daha çok Ürettiklerimizin bizden farklı bir ruhu, yaşamı görüldüklerini duymuştum. Bir sabah eşim olduğuna ve içimizden çıkar çıkmaz yürüyüp hızla odaya girerek beni uyandırdı. Balkona okurlarını bulduğuna inanan benim için fırladım. Kocaman bir erkek geyik, görkemli yazdıklarımın dans da edebildiklerini görmek olağanüstü bir deneyimdi. 1915’te, tren yolunun boynuzlarıyla hemen önümüzden ağır adımlarla yürüdü; evler arasından köşeyi dönerek gözden yapımı sırasında kurulan Anchorage, yitti. Tıpkı “Kuzeyde Bir Yer” dizisi Alaska’nın en büyük ve en kalabalık (eyalet başlarken, çalan müziğin ritmine aldırmadan nüfusunun yüzde 40’ından fazlası; yaklaşık 292 binalar arasında ilerleyen o erkek geyik gibi. bin kişi) şehri. Güneydoğu Alaska’ya göre çok daha ucuz; iş imkânı daha fazla. Eşimin 3 halası Anchorage’dan biraz uzakta, Big Lake’de oturan Chris halalarda kaldığımız bir gün ise köpeklerinin üst katta hızla koşturma sesine uyandım. Havlamaya başlayınca bir şey gördüğüne emin olarak yataktan fırladım. Pencereden bakınca çitle çevrili bahçenin yanında bir anne ve yavru geyik gördüm. Anne hemen fark etti beni. Başını alçak penceredeki beni daha iyi irkaç gündür bekliyorduk. Biz bu verecek. “Demokles’in Kılıcı” güzel bir kara, seninki benden kara” mantığı kılıflı satırlara başlarken Anadolu Ajansı görecek şekilde eğdi. Bir süre deyiş. MÖ 106 ile 43 yılları arası yaşamış “Tarih tarihçilerindir” savı. Kendin söyle, haberi, Fransa’nın internet semalarına göz göze geldik. Hemen Romalı düşünür, hatip, devlet adamı kendin dinle! En saygın bilgeler, Pierre giriverdi. Paris Büyükelçiliği Birinci Çiçero’ya atfedilen ve dünya kültürüne mal Nora gibi tarihçiler, Robert Badinter gibi gidebilirler diye başta yerimden Müsteşarı Engin Solakoğlu, “Paris, hukukçular, Michel Rocard gibi olmuş bu deyiş bildiğiniz gibi bir efsaneye ayrılmadım. Gitmediklerini Osmanlı Türklerinin Ermeni soykırımı dayanıyor. MÖ 4. yy’da yaşamış Sirakuza politikacılar, Bernard Guetta gibi görünce makinemi alıp üst katın yaptığını inkâr edenleri cezalandıracak bir Kralı Dionysos, görsün diye tahtına oturttuğu gazeteciler sizlerden çok önce söyledi balkonuna çıktım. Yavru geyik yasa çıkaracak olursa Ankara Fransa’daki dostu Demokles’in tepesine keskin bir kılıç bunları. Yetişmez! Sarko can havliyle çitlerin üzerinden atlayarak büyükelçisini geri çağırabilir” sözleriyle asarak sorumluluk taşımanın tehlike ve saldırıyor. “Soykırım” mıdır, değil midir, bahçeye girdi. Yarım saat kadar diplomasinin son kozunu erkenden oynamak ağırlığı konusunda ders vermek istemişmiş. umurunda değil! Çok iyi biliyor ki, yazdan kalan bitkileri (başta zorunda kalıyordu... Neredeyse aynı anlarda Rotası 4 ay sonraki seçimlere takılı çoğunluğu zaten sola oy veren 400 bin bezelyeymiş!) yemesini seyrettik. geleneksel Meclis, TÜSİAD ve TOBB Sarkozy’nin tepesindeki kılıçların başında Ermeni kökenli Fransızın ya da bu konuya Anne de bahçeye girmeye cankurtaran ekiplerinin bavullarını çıkarıp tutamadığı sözler geliyor. Bütün ibreler kulaktan dolma önyargılarla taraf büyük çalışmış ama büyük olduğu için Paris uçağına yer ayırttıklarını öğreniyorduk. gidici olduğunu gösteriyor. O gitti mi çoğunluk Fransızın nezdinde insan hakçı, başaramamıştı. Bir süre sonra 2001’den beri gazetemizde çeşitli belleklerden hesap sorucu görülebilse; Merkel, Cameron’un uzanabildiklerini yemeyi de PARİS vesilelerle yazdık. Özetle, “Korkunun ayakları daha kolay Müslüman Türkiye öcüsünden korkan birkaç bıraktı ve çevreyi kolaçan ederek ecele faydası yok! ‘Ermeni Soykırımı’ kayacak. Avrupa yüzbin, haydi diyelim milyon orta yolcu veya yavrusunu bekledi. Nihayet yavru sorunu eninde sonunda yasallaşacak... kapitalizmi vahametin aşırı sağcı seçmenin aklını yani oyunu doydu, bahçeden çıktı. Dışarda Resmen tanımak yetişmeyecek, farkında. Kriz çelebilse yeter de artar bile. Yakın geçmiş da oyalandı biraz. Ahududuları yaptırımlar, aşağılayıcı önlemler göstermiştir ki yüzde 0.12’ler ülke gidişatına dönemlerinde efendi (!) buldu, yokladı. Sonra annesiyle gelecek... Bir an önce hangi adımların solun işbaşına gelmesi yön vermiştir. Sarko düğmeye bastı. Seçim yavaş yavaş ormanın içlerine atılacağını belirlemek ve eyleme geçmek buldozerini ne Dışişleri Bakanı Juppé, doğru ilerlediler. Gözden UĞUR HÜKÜM dahi kâr çarklarına çomak gerek...” Yumurta kapıya geldiği anlarda sokulması demek. Hele Avrupa Dış Ticaret Devlet Sekreteri yitmeden önce yavrunun bir süre diplomatik, siyasi ve iktisadi tehditler, hele Fransa’da! Lellouche, ne de Meclis Başkanı Accoyer duraklaması gülümsetmişti beni. devletsiyasetişbilimsanat insanlarının gibi utangaç Türkiye yanlısı siyaseten ağır Dolayısıyla Sarko kamburlarını, tepesindeki Kuru sığın dışkılarının turistik çabaları, medyatik gösteriler bir para etti, iki kılıçları yok etmek üzere kolları sıvadı. toplar durdurabilir. Gözün(m)üz aydın! 19dükkânlarda satıldığını görmüş, para etti, üçüncüsünde etmeyecekti. Etmedi. Fabrika, okul, hastane, kahvehane... Günde 3 22 Aralık arası Fransız Meclisi’nden hatta bu işi yapan biriyle ilgili bir Avrupa caddesi, Arap sokağına benzemez! toplantı, 4 demeç... Parça parça seçmen tepemize nurtopu gibi bir “Sarkoles Kılıcı” program izlemiştim. Sığınlar, Hadi bakalım “Van minıt”çı, “Ün minüt” bohçasını yamalarla dikmeye çabalıyor. doğacak. Noel veya yılbaşı bayramı özellikle yanında yavrusu olanlar postasını nasıl atacak? Büyükelçiyi geri mazeretiyle atlatılsa dahi, seçim finalini Tutmadığı sözlerden, yamalardan biri çok tehlikeli olabiliyor. Ancak çekerek mi? Korkarım, geride kalan “soykırım”. Bir taşla iki kuş vurmanın yolu göğüslemekte iddialı sol aynı davanın daha daha sonra gidip dışkıya bakmayı diplomatların fazla mesaisinin artmasıyla Ermenistan ziyareti, ardından son aylarını katı savunucusu. Yarınları mevcutlardan ihmal etmedim. Ne de olsa daha kalacak. Renault’yu, Axa’yı, Carrefour’u mu yaşayan Meclis’ten palas pandıras “Ermeni farklı seçeneklerle arama, kurma zamanı önce hiç sığın dışkısı üstelik kamulaştıracaklar; yoksa Fransız turistleri soykırımı inkârcılarını cezalandırma” çoktan geldi... satın alınan! görmemiştim. Türkiye’ye almayız mı diyecekler. Her türlü yasasını geçirme. Ayak üstü de Türkiye’ye [email protected] misilleme Fransa kadar Türkiye’ye de zarar dersler. Türkiye’den cevap, “Tencere dibin [email protected] M Sarkoles’in kılıcı... B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle