19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2011 PAZAR 4 HABERLER CHP’li Köse, Çorum Belediye Başkanı Külcü hakkındaki yolsuzluk soruşturmasını Meclis’e taşıdı Muhafazakâr Değil Düpedüz Gerici Sevgili, Emek Sineması olayını izliyor musun bilmem. Ben yüreğim burkularak izliyorum bu nasıl biteceğini bildiğim olayı. Olay şu; Emek Sineması salonunun da içinde olduğu binayı, zenginlerimizden biri alışveriş merkezi yapmak üzere yıkacak. Bir zamanlar tiyatro gösterileri, konserler gibi etkinliklere de mekân olan tarihi salon da yok olup gidecek. Çocukluk dönemimde adı Melek olan bu pek güzel salonun, İstanbul’un değerlerinden biri olduğunu düşünenler, kentin de belleği, canı, kültürü olduğunu savunanlar, Emek’i sermayenin talanından kurtarmak için uğraşıp duruyorlar. Olayı hüzün içinde izliyorum çünkü sonunun nasıl geleceğini biliyorum. Emek gidecek olan ilk sinema salonu değil. “Bu öbürlerinden daha tarihi, daha mimari özelliğe sahip, üstelik başkaca kültürel etkinliklere de mekân olmuş; onun için ötekilerden farklı dersen”, Saray Sineması örneği duruyor önümüzde, o da öyleydi, içinde yer aldığı binayla birlikte yıkılıp alışveriş merkezi yapılması gündeme geldiğinde, tarihi kültür merkezini korumak isteyenler oldu. Hepsini silindir gibi ezip geçtiler. “Alışveriş merkezi” diyorum. Boru değil! Alışveriş merkezinin (AVM) yanında kültür merkezinin sözü mü olurmuş! ??? Karım günlerdir başımın etini yiyor: Olacak rezalet değil, sen de bu konuda bir şeyler yaz! Yanda AVM var ya zaten! Yazsan ne olur. Bunlar boş çaba; kutsalı AVM olan, emeğe saygı duymayan hödük sermaye Emek’e mi saygı gösterecek, diyorum. Kızıyor: Aman ne ucuz emek edebiyatı! Atilla Dorsay’a bak, tepkisini ne güzel dile getirmiş, Kültür Bakanı da Emek için kendisine söz vermiş. Kültür Bakanı’nın AKM sorununu bile çözemediğini, iyi niyeti olsa bile (o da kuşkulu ya) yine de bu sorunda bir şey yapamayacağını, Atilla’nın yürekli hoş girişiminin de yüreğimize su serpmekten başka bir sonucu olmayacağını söylüyor; Saray’ın nasıl yıkıldığını, üstelik, yeni abur cubur merkezinin kurallara aykırı olarak yapıldığını, bu yetmiyormuş gibi, paralarının gücüyle her şeyimizi allak bullak edenlerin bizimle alay edercesine, sanki “görüyorsunuz eskiyi olduğu gibi koruduk” demek istercesine eski yapının kocaman bir fotoğrafını kondurduklarını anlatıyorum. Ama örneklerini birlikte gördük, başka ülkelerde.. diyecek oluyor. Devam etmesine fırsat vermiyor, hemen atılıyorum: Bunlar ikisi birbirleriyle kıyas edilmez, önce iki kavramı birbirinden ayırmak gerek. Oradakiler muhafazakâr, buradakiler ise muhafaza edecek, savunacak hiçbir eski değeri olmayan düpedüz gericiler. Aradaki farkı iyi görmek gerek! ??? Dikta ve zulüm yalakalığının liberallik diye sunulduğu bir dönemde, muhafazakârlık ile gericiliğin birbirine karıştırılması; bir birikimin ürünü olan, aynı zamanda gelişmişinde kültürü, inceliği de içeren birincisi ile ham ervah ikincisi arasındaki farkın görmezden gelinmesi, doğrusu hiç de şaşırtıcı değil. Muhafazakâr, geçmişin değerlerini özümsemiş, ona sahip çıkan ve kimi zaman çıkarları, kimi zaman da geçmişe bağlılığı dolayısıyla onu korumaya çalışana denir. Yeni olandan, çıkarı zedelenen ama hiçbir eski değerin de özüne varamamış olan, aydınlığın ışığından korkup herkesi izbe karanlıkta çöreklendirmeye çalışan gerici ile muhafazakâr arasında dünya kadar fark var. Gerici, benimsediğini söylediği geçmişin ne anlamını, ne değerlerini kavramıştır; onun ne olduğunu dahi bilmeden savunduğu geçmiş, yeni ve ileri olana karşı bir kalkandan başka bir şey değildir. Ne zaman kendisini muhafazakâr olarak takdim eden bir gerici ile karşılaşsam, aklıma eski İngiliz başbakanlarından Muhafazakâr Edward Heath gelir. Heath orkestra yönetir, açık denizde yelkencilik yapardı, hüneri inşaat müteahhitliğinden ibaret kalmamıştı. Bir ülkenin kendilerini muhafazakâr olarak takdim eden egemenleri aslında düpedüz gericiler ise orada eskinin hiçbir değeri ayakta kalmaz, kalamaz. Külcü’nün yolsuzluğu Meclis’te SEYFETTİN METE ÇORUM AKP’li Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü’nün beton santralı firmasına ortak olduğu, müteahhitlere işlerini bu firmaya yaptırmaları yönünde baskılar yaptığı iddiaları üzerine başlatılan yolsuzluk soruşturması ve müteahhit Halil İbrahim Çalış’ın “Benden rüşvet istediler” itirafıyla birlikte yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan rüşvet incelemesi Meclis gündemine taşındı. CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, “Bunların hepsi savcılığa yansıdı ama hâlâ İçişleri Bakanlığı’ndan ses yok. Ankara ve İzmir’deki müfettişleri Çorum’a da gönderin de işin gerçeğini kamuoyu öğrensin” dedi. CHP Çorum Milletvekili Köse, AKP’li Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü hakkındaki yolsuzluk soruşturması ve rüşvet incelemesini Meclis gündemine taşıdı. Meclis genel kurulunda konuşan CHP’li Köse, Külcü’nün beton santralı firmasına ortak olduğu, müteahhitlere işlerini bu firmaya yaptırmaları yönünde baskılar yap Elazığ’daki iddialar tartışıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde AKP’li Elazığ Belediyesi hakkındaki yolsuzluk iddiaları gündeme geldi. Bütçe görüşmelerinde söz alan MHP Elazığ Milletvekili Enver Erdem, AKP döneminde resmi hizmetlerde kullanılan araç sayısının arttığını, 10 binlerce aracın bu kapsamda kiralandığını söyledi. Bunun üzerine söz alan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, kürsüye çıktığında kendisine laf atan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’e, “Parazit yapma oradan” dedi. Elitaş, “Elazığ Belediye Başkanı’nı savunmak bana düşmez. Hukuk araştırmaları devam ediyor” dedi. Elitaş, ihalenin kaç para olduğu yönünde resmi olmayan bir bilgi olduğunu belirterek “6 tane pikabın 56 aylık toplam ihale bedeli 2 milyon 257 bin 920 lira” dedi. tığı iddiaları ve müteahhit Halil İbrahim Çalış’ın “Benden rüşvet istediler” itirafı ve olayın ses kaydı ile ödenen çeklerin dekontlarıyla yaptığı suç duyurusunu anımsattı. Köse, “Hacizli maaşla geldiği Çorum’da bir beton şirketine ortak olduğunu açıkladı. Bu beton santralına iş yaptırmayan müteahhit ve kamu kurumlarına baskı yapılıyormuş. Geçen günlerde bu dedikodular biraz daha somutlaştı. AKP’den milletvekili aday adayı olan Hasan Çalış’ın oğlu müteahhit Halil İbrahim Çalış, ‘Muzaffer Külcü benden rüşvet istiyor. Ses kayıtları elimde’ dedi ve bu basında yer aldı. ‘Tehdit ediyor’ diyor müteahhit. Bunların hepsi savcılığa yansıdı ama hâlâ İçişleri Bakanlığı’ndan ses yok” dedi. Müteahhit Çalış’ın kendisine verdiği dosyadaki konuşmaları okuyan Kö se, rüşvet paralarının referandumda kullanıldığını iddia ederek şunları söyledi: “...‘80’in kaçı sende kaldı? 50’sini vereceksin oğlum vereceksin. Bu işleri yapıyorsan vereceksin.’ Belediye başkanı söylüyor bunu. ‘179 bin lira belediyenin kasasına giriyor. Makbuzlu yani?’ Yani diye soruyor müteahhit. ‘Çeşitli gelirler gibi bir şey yapacağız’ diyor. Peki diğer 30 bin nereye gidecek? 30 bin lira referanduma gidiyor. Yani referandumda da harcanmış buradan gelen rüşvet paraları sanırım.” MUHALEFET zmir’deki müfettişleri Çorum’a da gönder Külcü’nün bir meclis toplantısında hakkında çıkan iddialarla ilgili “Müfettişler geldi bana teşekkür etti” dediğini anımsatan CHP’li Köse, “İzmir Belediyesi’ndeki, Ankara’daki belediyelerdeki, İstanbul’daki ilçe belediyelerindeki müfettişlerinizden bir kısmını da bizim Çorum Belediyesi’ne gönderin de, bu işin gerçeğini Çorum kamuoyu da Türkiye kamuoyu da öğrensin” dedi. İ Çankaya için tepki, Fransa için destek Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’ye, Fransa meclisindeki Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tasarı için mektupla tepki göstermesine muhalefetten destek gelirken cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl olacağına ilişkin açıklamaları ise destek bulmadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın 7 yıl açıklamasına tepki göstererek “7 yılı nasıl yapacak Sayın Başbakan? Yeni bir yasal düzenleme gerekiyor. Herhalde o yasal düzenlemeyi düşünüyorlardır. Normalde 5 yıl, anayasa değişti... 5 yılın sonunda seçime gidilmesi lazım. Bu gayet doğal bir şey” diye konuştu. Öte yandan Kılıçdaroğlu CHP milletvekilleri Haluk Koç ile Osman Korutürk’ü, Fransa parlamentosunda oylanacak olan soykırım yasa tasarısının reddedilmesi için temaslarda bulunmakla görevlendirdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın Fransa’ya gösterdiği tepkiyi olumlu bulduğunu belirterek, “Burada kalınmamalı, her türlü imkân seferber edilerek bu yasa tasarısının çıkmaması için gayret göstermeli” diye konuştu. CHP’DEN ÖNERİ ‘Kaçak bedeli kalksın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Elektrik faturalarına yansıtılan “kayıpkaçak” bedeli ve TRT payı başta olmak üzere yurttaşlara yüklenen bedelin kaldırılması için CHP’den öneri geldi. CHP’li Sezgin Tanrıkulu ve Alaattin Yüksel’in hazırladığı yasa önerisinde, “kayıpkaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payının” kaldırılması öngörüldü. Kayıpkaçak ve sayaç okuma bedeli alınmasının yasal bir dayanağı olmadığının belirtildiği öneride, “TRT payının ise yasal gerekçesi olmakla birlikte, TRT’yi izlemeyen, hatta televizyonu dahi olmayan vatandaşların da TRT vergisi ödemesi adaletsizdir” denildi. Türkiye’de yaklaşık 32 milyon elektrik abonesinden 9 ayrı kalemde tahsil edilen bedellerin oranının yüzde 81.3’e kadar ulaştığının anımsatıldığı öneride, “8 kalem yükün her birinden ayrıca 9. kalem olmak üzere KDV alınması da büyük bir haksızlık yaratmakta, verginin vergisi denebilecek bir uygulama ortaya çıkmaktadır” görüşüne yer verildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle