19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 2011 CUMARTESİ 6 HABERLER YTÜ’lü uzmanların incelemesi, Yalçın’ın olduğu iddia edilen bilgisayara dışarıdan müdahale edilebildiğini gösterdi ‘Delil’ çürüten rapor İstanbul Haber Servisi Odatv davasının tutuklu sanığı gazeteci Soner Yalçın’a ait olduğu ileri sürülen bilgisayarın harddiskinde yapılan incelemede, suç delili olarak gösterilen dokümanların, başka bir bilgisayarda oluşturulduğu, dosyalarda virüs izine rastlandığı belirtildi. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğretim üyelerinin raporuna göre, “Ulusal Medya 2010” ve gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen “000KITAP.docx” ile birlikte toplam 21 doküman, incelenen bilgisayarda oluşturulmadı. Yalnızca bir dosyanın yaratılma ve diske yazma tarihi tutarlı ancak bu dosyaya da kullanıcı müdahalesi dışında erişim yapıldı. YTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde görevli Prof. Dr. Coşkun Sönmez, araştırma görevlisi Dr. Göksel Biricik, Soner Yalçın’a ait olduğu Neden Arapça? Ülkemizin toplumsal yaşamını kaplayan toz duman içinde, bu ülkenin çocuklarına yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri, ilkokullarda zorunlu ders olarak Arapça eğitimi, sessiz sedasız yürürlüğe konulmak üzere… Bu konuda toplumda büyük bir bilgisizlik olduğunu, tehlikenin büyüklüğünün farkına henüz varılmamış olduğunu görmekle kaygım ve üzüntüm daha artıyor… Bir toplum, çocuklarının kimliğiyle, geleceğiyle, kişiliğiyle oynanacak olunmasına nasıl bu kadar ilgisiz, tepkisiz kalabilir? Diyeceksiniz ki, konu henüz çok yeni, toplum yeterince bilgilendirilmedi. Geçen haftaki yazımda Milli Eğitim Bakanı’nın ve Bakanlığın Talim Terbiye Kurulu adlı dairesinin başkan ve üyelerinin imzalarını taşıyan kurul kararını aynen yayınlamıştım. Bir okurum, bu kararın ve onunla birlikte de “Arapça dersinin bir proje olarak detayları”nın ilgili Bakanlığın web sitesinde yer aldığını bildirdi. Kendisine teşekkür ediyorum. Ben de söz konusu sitede bu bilgilerin yer aldığı “link”i okurlarımın bilgisine sunuyorum: ? YTÜ öğretim üyelerinin raporuna göre, “Ulusal Medya 2010” ve gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen “000KITAP.docx” ile birlikte toplam 21 doküman, incelenen bilgisayarda oluşturulmadı. söylenen Odatv’de bulunan bilgisayarın imajını incelediler. Uzmanların hazırladığı raporda, harddiskte bulunduğu söylenen “000KITAP. docx”, “Sabri Uzun.doc”, “Nedim.doc”, “Hanefi.doc”, “Koz.doc” adlı dosyaların yazılma tarihinin, disk üzerindeki yaratılma tarihinden eski olduğuna dikkat çekilerek, “Bu durum, dosyanın kesinlikle incelenen bilgisayarda oluşturulmadığını, bir başka bilgisayarda hazırlandığını ve incelenen bilgisayarda hiç değiştirilmediğini göstermektedir. Dosyanın bilgisayara hangi kaynaktan nasıl geldiğiyse elde edilen verilerle kesin olarak söylenemez” denildi. “Koz.doc” adlı silinen dosyanın bıraktığı alanda “mbvd.exe” olarak bilinen virüsün izlerine rastlandığı, bu virüsün bilgisayardaki dosyalar üzerinde işlem yapma, bilgisayara dosya kopyalama, dosya silme gibi işlemleri yapabildiği anlatıldı. “Nedim.doc” adlı dosyanın yaratılma ve son erişim tarihinin “Koz.doc” adlı dosyayla birebir aynı olduğu belirtilen raporda, şu ifade yer aldı: “Ancak bu iki dosyaya ait ve aynı olan tarih kayıtları, aynı klasörde silinmiş olarak bulunan başka dosya ve klasörlerle aynı değildir. Bu durum iki dosyanın aynı anda silindiğini göstermektedir. ‘Koz.doc’ adlı dosyadaki virüs etkisi göz önüne alındığında, bu dosya üzerinde de virüsle işlem yapıldığı mütalaa edilmektedir.” “Hanefi.doc”, “CHP.doc” adlı dosyaya, kullanıcının kontrolü ve işletim sistemi yöntemleri dışında bir yoldan erişildiğine işaret edilen raporda, “simon.doc”un da aralarında bulunduğu 13 dosyanın kaydına rastlanmadı. Bu dosyaların diskte kayıtlarının olmalarına karşın disk üzerinde silinmiş ya da silinmemiş olarak mevcut olmadıkları belirtilerek, “Bu durumun normal kullanıcı davranışlarıyla oluşamayacağı, bulunan izlerin virüs kaynaklı bir işlemle yapılabileceği düşüncesindeyiz” denildi. Djiital bir doküman üst verilerinin, o dokümanın kime ait olduğunu kesinlikle ispatlamayacağı ifade edilen raporda, üst verilerin, casus programlarla değiştirilebilmeleri nedeniyle delil olarak yeterli olmadıkları vurgulandı. Marş söyleyene 14 yıl hapis MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da, BDP’nin düzenlediği eylemlerle 1 Mayıs kutlamalarına marş ve şarkılara eşlik ederek alkışlarla desteklediği iddiasıyla 8.5 aydır tutuklu yargılanan üniversite öğrencisi Rıdvan Çelik, 14 yıl 7 ay hapse mahkum edildi. Kapatılan DTP ve devamı olan BDP’nin Diyarbakır’da 2007 ile 2011 yılları arasında düzenlediği 9 ayrı eyleme ve 1 Mayıs kutlamasına katıldığı için “Yasadışı örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “Örgüt propagandası yapmak” ve “Toplantı ve gösteri kanununa muhalefet etmek” iddiasıyla yargılanan Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi Bölümü 3. sınıf öğrencisi Çelik’in yargılandığı davada dün karar açıklandı. Mahkeme heyeti, Çelik’e, “Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek”ten 6 yıl 3 ay, “Örgüt propagandası yapmak”tan 6 kez 10’ar ay, “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet”ten de 8 kez 5’er ay olmak üzere toplam 14 yıl 7 ay hapis cezası verdi. TİB kayıtları dosyaya girmedi, Dink’in katili ‘örgüt üyeliği’nden tutuksuz yargılanacak Samast’a örgütten tahliye HİLAL KÖSE http://ttkb.meb.gov.tr/duyuruayrinti. aspx?sayfa=1&dno=150 ??? Link’e girerek “ayrıntı”lara baktığınızda, bunun bir tasarı filan değil, çoktan kotarılmış, sadece uygulanmaya konulması için ortamın kollandığı bir karar olduğunu hemen görüyorsunuz... Karşımızda “TC Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı” üst başlığı ve “İlköğretim Arapça Dersi Öğretim Programı (4. 8. Sınıflar)” başlığını taşıyan, Ankara 2011 tarihli, 100 sayfalık bir ders kitabı taslağı var… 10 kişilik bir komisyon tarafından hazırlanmış olan bu sözüm ona taslak kitap, ilk ve ortaöğretim çocukları için değil de, sanki üniversitelerin dilbilimi bölümleri hedeflenmişçesine ağır bir dilin, karmaşık şemaların ve içinden çıkılmazcasına karışık dilbilimsel (ya da öyle gösterilmeye çalışılmış) kavramların, bu çocukların altından kalkamayacakları ağırlıktaki yükünü taşıyor… Hem de Arapça öğrenmek için… Peki, neden Arapça? ??? Sorunun yanıtı, söz konusu “taslak” kitabın giriş yazısında bir yığın söz kalabalığıyla verilmeye çalışılıyor… Özetle: “Arapça, gerek konuşulduğu coğrafyanın genişliği gerek bu coğrafyanın dünyadaki stratejik önemi bakımından her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Arapçanın öğrenilmesi için tarihsel ve kültürel sebepler olduğu gibi turistik, ticari, ekonomik ve benzeri pek çok neden bulunmaktadır”... Bu gibi sözleri, birçok dil bakımından, birbiri ardına sıralayabiliriz… Sözgelimi Çince, çok daha geniş bir coğrafyada konuşuluyor… Rusça, İspanyolca, İngilizce böyle diller… Stratejik önem, tarihsel, kültürel vb. nedenler, bu diller ve konuşulduğu ülkeler bakımından da herhalde Arapçanın sahip olduğu iddia edilen önemin daha altında değil… Birtakım başka gerekçeler de sıralanmış ama, esası bu… (Gerektiğinde, hepsini kolayca tek tek çürütürüz. Ve sanıyorum gerekecek de… Çünkü bu konunun peşini bırakamayız, bırakmamalıyız…) Bütün bunlar laf, maske ve göz boyamacadır… Neden Arapça sorusunun yanıtının stratejik önemle, coğrafyayla, kültürle, turizmle bir ilgisi yok… İsteyenler bu dili, başka yabancı diller gibi, üniversite programlarında zaten öğreniyor ve elbette öğrenecekler… Asıl amaç, geçen haftaki yazımda da dile getirdiğim gibi, çocuklarımızın gözlerini, aklını, kişiliklerini, geleceğe değil geçmişe yöneltmek… Onlarda Osmanlı ve Arap hayranlığı, sinsice Cumhuriyet düşmanlığı yaratmak… Aynı süreçte bir punduna getirerek Latin alfabesini kaldırıp yeniden Arap harflerine dönmek… Bütün okullara bir din okulu kimliği kazandırmak… Amaç apaçık olarak budur… Bunu anlamayanlar varsa, anlamaya başladıklarında umarım ki çok geç olmasın… ??? Başta barolar olmak üzere, Cumhuriyetin hukuk kurumlarını, bütün yurtseverleri, öğretmenleri, dilbilimcileri, yazar örgütlerini, tek tek her duyarlı kişiyi, bu sinsi oyuna karşı çıkmaya, çocuklarımıza ve bu demektir ki ülkenin geleceğine kurulmuş bu korkunç tuzağı engellemeye, Cumhuriyet Türkiyesi ve çağdaşlık düşmanlığına geçit vermemeye çağırıyorum… Gecikmeden… Çok geç olmadan… Milli Eğitim Bakanı’nın kendisiyle ya da görevlendireceği herhangi bir kişi ya da kişilerle, bu konuyu TV kanallarında, toplum önünde tartışmaya hazırım. Buyursunlar! Ve bir demagojiye baştan engel olmak için tekrarlıyorum: Mesele Arapça ya da eğitimi değil, ilk ve ortaokullarda Arapça öğretmeye kalkışmaktır… Sinsi ve tehlikeli oyun dediğim, ülkenin geleceğine kurulmuş olan tuzak budur… Agos Gazatesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürmek suçundan 22 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edilen Ogün Samast, terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle yargılandığı davada tahliye edildi. Samast, cinayet davasından aldığı Mahkumiyet nedeniyle cezaevinden çıkamadı. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen oturuma Ogün Samast getirilmedi. Samast’ın avukatı Levent Yıldırım, Samast’a “tasarlayarak insan öldürme” suçundan ceza veren Mahkeme Başkanı Celal Ünal ve üyesi İsmet Gülbiçim’i reddetmişti. Mahkeme başkanı, avukatın bu talebinin İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza MahkemeTİB kayıtları si’nce reddedildiğini açıkBaşkan Ünal, İstaniçin tedbir ladı. bul 14. Ağır Ceza Mahkeistemine ret mesi’ne gelen TİB kayıtlarının dosyaya gönderilTedbir talebini redmediğini de belirtti. Dink deden mahkeme heailesi avukatı Fethiye Çeyeti ise İstanbul 14. tin, “Bu kayıtlar, 19 Ağır Ceza MahkemeOcak’ta cinayet saatinin si’nden, bu konuda öncesinde ve sonrasında yapılan talebin sonukamera görüntülerine cunun sorulmasına karar verdi. Mahkeme takılan şüpheli kişilerin başkanı, Ogün Satespiti, örgütün açığa çımast’ın “suç işlemek karılması için çok önemamacıyla kurulan ör li. Ana davanın görüldügüte üye olmak” suğü mahkemeye bu kayıtçundan yargılandığı lar geldi ancak binlerce davada, İstanbul 14. telefon görüşmesinin inAğır Ceza Mahkemecelenmesi zaman alacak. si’ndeki ana davanın Bu görüşmelerin silinyargılama sürecinin mesine 34 gün kaldı. Biz beklendiğine dikkat İstanbul 14. Ağır Ceza çekti. Samast’ın cinaMahkemesi’nden tedbir yet suçundan hükkararı istedik ancak somen tutuklu hale gelnuç çıkmadı. Bu mahkediği ifade edilerek, meden de tedbir kararı 6008 sayılı yasayla çocuklarla ilgili yapıverilmesini, kayıtların lan değişiklik hükümacilen Emniyet Bilişim lerine göre, Samast’ın Şubesi’nde incelenmesiörgüt üyeliği suçunni istiyoruz. Belirttiğidan tutukluluk halinin miz saatlerde birbiriyle kaldırılmasına karar iletişim kurduğu tespit verildi. Mahkeme, TİB edilen telefonların gökayıtlarının ve Ergenerüşme kayıtlarının, cikon davasına bakan mahkemeden, dosya nayetten 3 ay öncesine ve 1 ay sonrasına ait dödaki Dink’le ilgili bökümlerinin de tedbir allümlerin istenmesine tına alınmasını istiyode hükmetti. ruz” dedi. ‘Hayata Dönüş failleri cezalandırılsın’ İstanbul Haber Servisi Emekçi Kadınlar Platformu üyeleri, 2000 yılında 32 kişinin yaşamını yitirdiği, Türkiye’de 20 cezaevine eşzamanlı düzenlenen “Hayata Dönüş Operasyonu”nun 11. yılında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde bir araya gelerek, operasyonda yaşamını yitirenleri andı ve faillerin cezalandırılması istemini bir kez daha yineledi. Cezaevi önünde toplanan ka dınlar, “19 Aralık katliamını unutmadık unutmayacağız” yazılı pankartı taşıyarak “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlarını attı. Basın açıklamasında ise Hayata Dönüş Operasyonu kapsamında insanların halen ne olduğu açıklanmayan kimyasal gazlara maruz kaldığı ve tutuklu ile hükümlülerin diri diri yakıldığı belirtildi. Açıklamada, “Tu tuklu ve hükümlüler kurşunlarla tarandılar, yanıcı bombalarla kavruldular, gaz bombalarıyla soluksuz bırakıldılar, su ve köpük ile boğuldular, iş makineleri ile üzerlerine duvarlar yıkıldı, işkencelerden geçirildiler, F tiplerine götürüldüler, ama yine de teslim alınamadılar. Bütün dünya ‘namlusu insan yüreği devin’ yenilmezliğini bir kez daha gördü” ifadeleri kullanıldı. Şeyma için kampanya İstanbul Haber Servisi “Devrimci Karargâh örgütü üyesi” olduğu iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi (BÜ)Tarih Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şeyma Özcan’ın serbest bırakılması istemiyle üniversitenin tarih bölüm başkanı, akademisyenler ve öğrencilerden oluşan bir grup tarafından imza kampanyası başlatıldı. Tarih Bölüm Başkanı Prof. Nebra Necipoğlu, öğrencilerinin herhangi bir örgütle ilişkisinin olmadığına inandıklarını, serbest bırakılmasını istediklerini söyledi. Güney Kampusu’nda toplanan öğrenciler adına açıklama yapan Emine Çavak da “Ders kitaplarımızın, staj başvurularımızın suç delili sayıldığı bu ortamda Şeyma’nın tutuklu bizim ise okulda olmamızın şans eseri olduğunun farkındayız” dedi. CÜPPELİ İÇİN PROTESTO İstanbul Haber Servisi “Karagümrük çetesi” suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilen “Cüppeli Ahmet Hoca” lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü’nün avukatı Ramazan Dinç, soruşturmada gizlilik ilkesinin ihlal edildiğini ve yargısız infaz yapıldığını söyledi. Avukat Dinç, “Suçluluğu kesin hüküm ile sabit olmayan herkes suçsuzdur” dedi. Beyazıd Camisi’nde kılınan cuma namazının ardından toplanan kalabalık da Ünlü’nün tutuklanmasını sloganlar atarak, tekbir getirerek protesto etti. Grup, “Teröristler Meclis’te, âlimler Metris’te. Hepimiz Cüppeliyiz” yazılı pankart taşıdı. Ergenekon davasında tutuklu sanık Perinçek savunmasını yaptı: Gladyo burada değil, örgütleniyor Tutum, Yatırım ve Yerli Malı Haftası nedeniyle düzenlediğimiz HATİCE TUNCER “İthal Ürün Kullanımının Ülkemizdeki İşsizliğe Etkisi” başlıklı panelimize katılımınızı bekler, saygılar sunarız. Konuşmacılar Op. Dr. Altınok ÖZ Kartal Belediye Başkanı Mete AKYOL GazeteciYazar Prof. Dr. Nihat AKKUŞ Gedik Üniversitesi Rektörü Ramazan ŞENSOY Kartal Endüstri Meslek Lisesi Mezunları Derneği Yusuf Süleyman KARADAĞ Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri Vakfı Tarih: 17 Aralık 2011 Cumartesi Saat: 18.00 Yer: Kartal Belediyesi Ekolojik Pazar Eğitim Çadırı Silivri çadırında 100. gün İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli ve Sakarya’dan gelen yaklaşık 100 kadar İP Öncü Gençlik üyesi, Silivri’de kurulan nöbet çadırlarını 100. gününde ziyaret etti. Çadırda bir süre vakit geçiren grup ardından 1. Ergenekon davasını izledi. Birinci Ergenekon davasında tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkan Doğu Perinçek, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün “Eski başbakanlardan Tansu Çiller, İsrail’de MOSSAD ile gizli toplantı yaptı” şeklindeki ifadesine dikkat çekerek, bu toplantının tutanaklarının Başbakanlık’tan istenilmesini talep etti. Tutuklu sanık Hayrettin Ertekin, tahliye edilmesi durumunda teminat olarak “100 kilo altın, istenildiği kadar tapu ve para” verebileceğini söyledi. Davanın dün yapılan 208. oturumunda Perinçek, “Burada gladyo yok. Bu bir gladyo id dianamesi değil. Burada Tayyip Erdoğan’lara muhalefet edenler var. Esas gladyo örgütlenmesi devam ediyor. Bu, gladyonun kendisine muhalifleri tasfiye davasıdır” Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılması dosyası sanığı Bedirhan Şinal ise duruşmada “Osman Yıldırım öldürülebilir” iddiasında bulundu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ifadeleri 1. Ergenekon davasına dayanak oluşturan Tuncay Güney hakkındaki soruşturmanın akibeti hakkındaki müzekkeresine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan cevap geldi. Güney’in, Kanada’da, hakkındaki soruşturma kapsamında ifade vermeyi reddettiği açıklandı. Tahliyelere tepki İstanbul Haber Servisi Toplumsal Bellek Platformu üyeleri yapıtıkları açıklamayla, eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın itirafları nedeniyle tutuklanan özel harekât polislerinin tahliyesine tepki gösterdi. Platform, Susurluk davasında isimleri geçen kişilerin tutuklu bulundukları 4 ay içinde, tahliye edilmelerini gerektirecek ne gibi gelişmelerin yaşandığının şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanmasını istediler. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle