28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ARALIK 2011 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Birleşik Metalİş Sendikası 18. Genel Kurulu’nda verimlilik artışının emekçiye yansıtılmadığı vurgulandı Gelirden işçiye pay yok ? Genel kurulda bir sunum yapan Yeldan, 1980’lere kadar verimliliğe parelel ücret alan emekçilerin uzun bir süredir verimliliğin çok altında ücret aldığına dikkat çekerken Lopez de milli gelirdeki bu artışın yoksullara ve işçi sınıfına fayda sağlamadığını söyledi. OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Türkiye sendikal hareketinin mücadeleci kimliğiyle öne çıkan sendikalarından Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası, 18.Olağan Genel Kurulu’nu “Güvencesizliğe Karşı Tek Güvence Örgütlü Olmak” şiarıyla bugün İstanbul’da topladı. Genel kurulda “Dünyada ve Türkiye’de ekonomik durum ve sendikal hareket” konulu bir de konferans yapıldı. Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erinç Yeldan konferansta yaptığı sunumda, tarihsel bilgiler ışığında Türkiye işçi sınıfının dünya işçi sınıfı içerisindeki yerini anlattı. Kapitalizmin, Fordizm ile beraber kitlesel üretime başladığını ve bunun sonucu olarak işçi sınıfında yabancılaşmanın yaşandığını, üretkenliğin “çılgınlık” boyutlarına vardığını söyledi. Buna denk düşmesi için kitlesel tüketimin de teşvik edildiğini hatırlattı. 1980’in Türkiye ve dünya açısından önemine değinen Yeldan, Türkiye’nin 2000’li yıllar boyunca dış borçlanmaya dayalı, spekülatif nitelikli bir büyüme süreci yaşadığına dikkat çekti. Yeldan, bu sürecin bedelinin de ileri düzeyde cari işlemler açığı ve yüksek işsizlik şeklinde ortaya çıktığının altını çizdi. sine bu reçeteleri uygulayan ülkelerin daha kötü bir hale geldiğini, Latin Amerika’daki ülkeler gibi bu reçeteleri reddederek yırtanların da kriz karşısında daha olumlu iyileşmeler gerçekleştirdiğini hatırlattı. Lopez, son yıllarda Türkiye’deki milli gelirin arttığını ancak önemli olanın bu artıştan kimin yararlandığı olduğunu ifade etti. Milli gelirdeki artışın yoksula ve işçi sınıfına fayda sağlamadığını söyledi. Yeldan sunumunda, Devlet İstatistik Kurumu verilerinden yola çıkarak, 1950’den itibaren verimlilik ve işçi ücretlerini incelediğini, 1980’den itibaren ücretlerde işçiler aleyhine ciddi kayıplar meydana geldiğini anlattı. Yeldan, emekçilerin 89 ile 90’ların başında eylemliliklerle kayıpları telafi ettiğini ancak 2000’den itibaren ciddi gerileme yaşandığını söyledi. Üye sayısı artıyor Genel kurulun açılışında konuşan Birleşik Metalİş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, sendikalarının, kriz adlı canavarın ağzına sürekli emekçileri atarak kendini kurtarmaya çalışan bu kör zihniyete rağmen hızlı bir şekilde üye sayısını arttırdığını belirterek “Türkiye’nin en çok örgütlenme çabası içindeki sendikasıdır. Hamsinin karnından balina çıkartmaya çalışıyoruz. Böyle bir başarı, doğru yerde durup doğru laf söyleyen, ilkeli, tutarlı ve samimi bir şekilde davranan örgütümüzün kollektif emeği ile sağlanmıştır. Bu nedenle tüm kadrolarımızı kutluyorum” dedi. Yaşamın sürekli değiştiğini, bu tür tartışma platformlarında akıp giden zamanı yakalamak, değişimi görmek, gideni ve gelmekte olanı anlamak durumunda olduklarını dile getiren Serdaroğlu, “Tabii değişimi görmek yeterli değil, aynı zamanda değişimin öznesi de olmak zorundayız” diye konuştu. Bu öngörüyü güçlendirmek ve bunu yaşamın içinde gerçekleştirmenin kolay olmadığını söyleyen Serdaroğlu, “Ancak, kim ne derse desin bizim için sendikalar ve özellikle de her şeyin teslim alınmaya çalışıldığı, biat etmeye zorlandığı bir süreçte hâlâ emekçilerin kaleleridir. Bunun yanında biliyoruz ki küçük de olsalar örgütlü gruplar, örgütsüz büyük yığınlara hükmederler, yönlendirirler ” dedi. Adnan Serdaroğlu İlaç Hizmeti Sürdürülemez Eczacılar, eczane sahipleri, meslek örgütleri kaç yıldır çığlık çığlığa seslerini duyurmaya çalışıyor? Son dönemin Sağlık Bakanlığı uygulamaları bağlantılı büyük kavgasında yaşamsal hastalıkların olmazsa olmaz ilaçları piyasadan yok olup hastalar için ölümüne tedaviler ortada kalınca, medyamız en medyatik haliyle de olsa olup bitenlerle ucundan olsun ilgilendi. Sonra, önceki gün bir uzlaşmaya varıldığı haberleri gelince, sorunun bittiği varsayılıp gündemden düşürüldü... Oysa ilaç işverenleri ile sadece KDV indiriminde varılmış bir anlaşma söz konusu. Hükümet tasarruf kaybını yurttaştan çıkaracak bir dizi yeni kararla karşımıza çıktı... Dünkü Cumhuriyet’in manşetine konu olan yeni gelişmeleri, medyamızın halkımıza anlatmak gibi bir derdi yok elbette. Eczacılar, eczane sahipleri çok dertli. Çünkü halkın ilaca ulaşmak için cebinden çıkaracağı parada halkla yüz yüze kalacak eczacı... Çünkü hükümetin vatandaşa verilecek ilaçtan keseceği çok yönlü paraların, bir tür vergi tahsildarı eczacı. Bu kesintilere isyan edecek, ödeyemeyip ilacını alamayacak çaresiz hastanın öfkesine de o hedef olacak. Aslında bu koşullarda ilaç hizmetinin sürdürülemeyeceği sadece eczacıların değil, doktorların, tüm sağlık çalışanlarının, sorunları bilen meslek örgütlerinin ortak kanısı... Onlar AKP iktidarının sağlık reform paketinin, paralı sağlık hizmetine geçişin yasaları, KHK’leri, kararnameleri bir zincirin halkaları olarak yürürlüğe sokuldukça hep isyan etti, dertlerini halka hep anlatmak için çırpındı. AKP iktidarı, Başbakanı, Sağlık Bakanı, ilgili tüm sorumluları ile kamuoyunu halk için en doğru, en anlamlı sağlık hizmetleri yapıldığına, yasalar çıkarıldığına inandırmada çok başarılı oldu. Gerçeğini ararsak halkı, en çok da yoksul çoğunluğu, sağlık sorunlarını çözdükleri, en iyi hizmeti verdiklerine, medya desteğinde fazlası ile inandırdılar. Özel hastanelerin kapılarının açılmasıyla kuyruklardan kurtulma, yeşil kart, ilaca, doktora önceleri çok kolay ulaşma; yoksul çoğunluk bunlardan başka ne isteyebilirdi ki... ??? Yürürlüğe sokulan sistemin içinde, önceleri çok sınırlı, masum olarak algılatılan katkı paylarının süreçte nasıl da “paran varsa, paran kadar sağlık hizmeti, ilaca ulaş ”anlamına geleceği hiç ama hiç hissettirilmedi. Galiba da iktidarda oy patlamasında siyaseten en başarılı vitrin hizmetlerden biri sağlıkta bu yaratılan geçici hizmet, pembe tabloyla gerçekleştirildi. Özel hastaneler, özel sağlık hizmetleri, bir konfor içinde hissettirilmeden boyutları büyüyen özel ödemelerin patlamasıyla bu pembe tablonun nasıl da hızla kararmakta olduğu hiç ama hiç görülemedi. Evet Başbakan Erdoğan ile Sağlık Bakanımızın seçim kampanyalarında çok da etkili anlattıkları bir masal gibi, hastalar düşlerinde göremeyecekleri biçimde özel hastanelerden hizmet alır oldu. Hastalar üzerinden sağlık sigortalarının nasıl soyulduğunu elbette umursamadılar. Sosyal güvenlik sitemleri, sigortalarının hastane, laboratuvar, ilaç harcamaları geometrik ölçeklerde büyüdü, bal gibi de soyuldular. Üstüne hastalardan muayeneden başlayan, her tür tahlil, ameliyatlar için alınan katkı payları sindire sindire büyütüldü. Şimdilerde orta sınıftan bir kronik hastalık sahibi bile, sabit geliri, hele de emekli maaşı ile özel hastaneler hizmetlerinden yararlanamaz oldu. ??? Son ilaç kavgasına konu olan ilaç sistemindeki paylar, paylaşım kavgasından çıkan sonuç ise İstanbul Eczacı Odası’nın son kamuoyu açıklamasında altını çizdiği gibi tabloyu, “Bu şartlar altında ilaç hizmeti sürdürülemez” noktasına getirdi. Çünkü ilaç fiyatları düşerken hastalarımızın ilaca ulaşmak için ceplerinden çıkan para artıyor. Çok kaba bir ilk öngörü ile yeni koşullarda halkın ilaç alabilme gücündeki kayıplar bağlantılı, çok sayıda eczane kapanmak zorunda kalacak. Yeni ilaç fiyat paylaşım pastasındaki matematiksel veriler, halkın düşecek ilaç alımı ile birlikte ortalama yüzde 40’lara varan eczaneler iflaslarını, kapatmaları getirebilecek. İstanbul Eczacı Odası’nın halkımıza derdini anlatmaya yönelik hazırladığı duyuruyu, halkımız duymak istemese de birazıyla sizinle paylaşmak zorundayız. Her geçen gün artan muayene ücretlerine, yeni ilave ücretler, katılım payları eklendi. 75 kuruştan başlayan uygulama bugün 15 liraya çıktı. Yarınlarda 150 liralara çıkmayacağının garantisi, sınırı yok. Sosyal Güvelik Kurumu katkı paylarını on katına kadar arttırma yetkisine sahip. Son olarak aile hekimliği muayene ücretleri de devreye girdi. Her ilaç başına fazladan 3 lira daha ödenecek. Birçok ilaç daha parayla alınacaklar listesine giriyor. Fiyatları da katlanarak artıyor. Eczacılar kendilerinin iflasına da yönelik uygulamalarla birlikte, bu tabloya karşı teslim olmama çağrısı yapıyor. Halkımız ne düşünüyor? Katkı yapanlara plaket Konferansın ardından emek mücadelesine kendi cephelerinden sundukları katkılardan dolayı konuşmacı, sanatçı, basın ve direnişçi işçiler ile sendikanın son 4 yıllık sürecinde en fazla örgütlenen Birleşik Metalİş Sendikası İzmir Şubesi’ne plaketler verildi. Çalışma ve Toplum Dergisi’ne katkı sunan Prof. Dr. Ali Güzel, Edip Akbayram, Sendika.org, Ulusal Kanal’ın “Emek Dünyası” ve Hayat TV’de yayımlanan “Ekmek ve Gül” isimli kadın programının yapımcılarına plaketler verildi. Gazetemiz Emek Dünyası Editörü Olcay Büyüktaş Akça’ya plaketini İstanbul 1 NoOlcay Büyüktaş Akça’ya plaketini Yılmaz Bayram verdi. lu Şube Başkanı Yılmaz Bayram verdi. Örgüt şart Türkiye’de toplusözleşme önündeki engellere değinen Lopez, uluslararası emek örgütleri olarak birkaç gün önce Başbakan’a bir mektup gönderdiklerini ve hükümetin gerçekçi bir adım atması gerektiğini belirtti. İşçi sınıfının dünyayı değiştirme gücüne sahip olduğunu fakat bunun için güçlü sendikalara ve örgütlere ihtiyacı olduğunu belirtti. Sendika mücadele etmeli Konferansın sunumunu da yapan Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, Türkiye’deki çalışma hayatının yaşadığı sorunlara değinerek esnek ve güvencesiz çalışmanın olağan hale geldiğinin altını çizdi. Çelik, sendikal alanın sorunlarını da değerlendirerek “Bir İngiliz sözü ‘Gemiler limanda güvendedir. Ama limanda kalmaları için yapılmamıştır’ diyor. Sendikalar da oldukları yerde güvendedirler ama onların yeri mücadele alanlarıdır” dedi. Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) Genel Sekreteri Fernando Lopez, dünyada yaşanan ekonomik krize dikkat çekti. IMF ve Dünya Bankası’nın hazırladığı reçetelerin kapitalist krize çözüm olmadığını, ak Seçim pazar günü Genel kurul “Yitirdiklerimizi Anma” kısa filmiyle başladı. “Emekçi Elleri” başlıklı ikinci kısa filmin ardından, Ruhi Su Dostlar Korosu sahne aldı. Metal işçilerinin Madenİş’ten Otomobilİş’e ve bugün Birleşik Metalİş’e uzanan 65 yıllık mücadele tarihinin anlatıldığı “Bugün Dünün Yarınıdır” başlıklı film gösterildi. Genel kurulda bugün delege konuşmaları yapılıyor. 18 Aralık Pazar delegeler sandık başına giderek Birleşik Metal’de 4 yıl süreyle görev yapacak yeni yönetimi belirleyecek. Genel kurulda tek listenin çıkması bekleniyor. FT: Türkiye’den kaplan değil olsa olsa kedi olur ? Financial Times’e göre Avrupa’daki kriz nedeniyle şu an görece iyi görünen Türkiye ekonomisi o kadar da parlak değil. Cari açık, aşırı ısınma, düşük tasarruf oranı gibi risklere dikkat çeken gazete, Türkiye için yapılan olumlu yorumların abartılmaması gerektiğine işaret etti. Ekonomi Servisi İngiliz Financial Times gazetesi, yüksek büyümenin, Türkiye’nin özgüvenini arttırdığını ancak yurtdışındaki yatırımcılar ve analistlerce “Fazla ısınan ve sert bir iniş riskini taşıyan bir ekonomik sorun vakası olarak değerlendirilen başka bir Türkiye’nin de var olduğu”nu belirterek “Türkiye, belki bir Asya kaplanından çok bir Anadolu kedisi olabilir ancak ekonomisi kesinlikle ısınıyor” yorumunu yaptı. İngiliz gazetesi, IMF, Merrill Lynich ve Goldman Sachs’ın Türkiye ekonomisine ilişkin karamsar değerlendirme ve tahminlerine dikkat çektiği haberinde özellikle sadece yüzde 15’i doğrudan sermaye akımlarıyla finanse edilen “dev cari açığa” vurgu yaptı. Haberde Merkez Bankası’nın faiz oranlarını arttırmaya ‘çok isteksiz’ olduğunu belirtilirken “Bunun belki Başbakan Erdoğan’ın uzun vadeli sıfır faiz hedefi ile bir ilgisi var” yorumunu yaptı ve faiz arttırmadaki gecikmenin sert iniş riskini arttırdığına dikkat çekti. Gazete şöyle devam etti: Türkiye’nin orta vadede en büyük avantajı büyüyen genç nüfusu ve tüketme eğilimi, dezavantajı ise düşük tasarruf oranı. Dolar bazında kişi başına gelir, son 10 yılda üç kat arttı ancak bu büyük ölçüde para biriminin değer kazanmasından kaynaklandı. Bankalar ve şirketlerin önümüzdeki bir yıllık dönemde ödemeleri gereken 130 milyar dolardan fazla borç var. IMF’den 1930’lara döneriz kaygısı Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, dünyanın ekonomik görünümünün “oldukça iç karartıcı” olduğunu belirterek topluca hareket edilemezse bunun 1930’lu yılların korumacılığına ve tecrit edilmiş ekonomilerine dönüşe yol açabileceği uyarısı yaptı. Lagarde, Avrupa’daki borç krizinden hiçbir ülkenin muaf olmadığını ve küresel depresyonu önlemek için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi. Lagarde, “İster düşük gelirli ülkeler olsun, ister gelişmekte olan piyasalar, orta gelirli ülkeler ya da süper ileri ekonomiler olsun, sadece oluşumunu değil aynı zamanda tırmanmasını da izlemekte olduğumuz krizden muaf hiçbir ekonomi dünyada yoktur. Bu kriz, tek bir grup ülkenin alacağı önlemlerle çözümlenecek bir kriz değildir” diye konuştu. Lagarde 10 bankanın notu kırıldı Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch ve Standard and Poor’s (S&P) dünyanın en büyük bankasının notunu düşürdü. Finansal piyasaların karşı karşıya olduğu güçlükler konusunda kırılgan olduğuna işaret eden Fitch, Bank of America, Barclays PLC, BNP Paribas, Credit Suisse AG, Deutsche Bank AG, The Goldman Sachs Group, Morgan Stanley ve Societe Generale’in, S&P ise İspanyol finans kuruluşları CaixaBank, Bankia, Banco Popular, Bankinter, Banco de Sabadell, Caja de Ahorros y Pensiones de Barcelona, Ibercaja Banco, Caja de Ahorros y Monte de Piedad de Gipuzkoa y San Sebastian (Kutxa), Bilbao Bizkaia Kutxa (BBK) ve Banco Financiero y de Ahorros’un notlarını düşürdü. Fransa resesyona doğru Fransa İstatistik Enstitüsü’nün tahminlerine göre ülke ekonomisi bu yılın son çeyreğinde yüzde 0.2 ve gelecek yılın ilk çeyreğinde de yüzde 0.1 daralacak. BlackBerry maaşı 1 dolara indirdi Morgan Stanley 1600 kişiyi işten atacak Morgan Stanley bankası, 1.600 çalışanını işten çıkaracağını açıkladı. Bu rakam, bankanın küresel çapta istihdam ettiği 62 bin 648 kişinin yaklaşık yüzde 2.6’sına denk düşüyor. Dünyanın önde gelen bankaları bu yıl 125 binden fazla kişinin işine son vermeyi planlıyor. İtalya’da Mario Monti hükümetinin hazırladığı 33 milyar Avro’luk kemer sıkma paketi parlamentonun alt kanadından güvenoyu aldı. C MY B C MY B İtalya, kemer sıkmayı onayladı fonlarıBlackBerry tele icisi et ür ı al nın Kanad otion M in h rc Resea kârlate ek üçüncü çeyr üze’in 70 e zd rında yü asım şa rinde düşüş ya düzey t üs an nın ardınd maaşlarıyöneticilerinin dolara 1 l yı k nı gelece açıkladı. i in er kl ce indire
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle